Dha İstanbul Bülteni - 3
1- BAKAN SOYLU: TENDÜREK'TE SON 30 YILIN EN BÜYÜK TERÖR OPERASYONLARINDAN BİR TANESİ SONA ERDİİçişleri Bakanı Süleyman Soylu: " (Tendürek'te PKK'ya yönelik operasyon) Çatışmanın büyük bir kısmı 30 ila 40 metre karşılıklı devam etti.
1- BAKAN SOYLU: TENDÜREK'TE SON 30 YILIN EN BÜYÜK TERÖR OPERASYONLARINDAN BİR TANESİ SONA ERDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu :
" (Tendürek'te PKK'ya yönelik operasyon) Çatışmanın büyük bir kısmı 30 ila 40 metre karşılıklı devam etti. O mesafade göğüs göğüse mücadele eden evlatlarımızdan şehit vermedik"
" Terör örgütü kalleş bir örgüt. ya patlamalarla ya da uzaktan kanas dediğimiz suikast silahlarıyla bunları gerçekleştiriyor. Bir korucumuzu 3 de jandarmamızı bu uzaktan suikast silahlarıyla şehit verdik"
"(Açlık grevi yapan eğitimciler) Nuriye Gülmen'in 12 tane ceza davası var. Bunlar trafik suçu nedeniyle park cezaları değil her biri terör örgütüne mensup olmak suçuyla gerçekleştirilen ve hukukun işlediği ve bu ülkede bir terör örgütü olan DHKPC'ye mensup olmak suretiyle açılmış olan ve yürütülen davalardır"
Haber - Kamera: Enver Alas / İstanbul DHA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adile Sadullah Mermerci Polis Meslek Yüksek Okulu'nun Sarıyer'deki yerleşkesinde düzenlenen 15. Dönem Mezuniyet Töreni'ne katıldı.
Törende konuşan Süleyman Soylu, Tendürek'te terör örgütü PKK'ya yönelik yapılan operasyonlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Alınan istihbaratlar ve yapılan takipler sonucu yaklaşık bir ay önce Tendürek Dağı'na İran'dan terörist bir grubun sızmasını tespit ettiklerini belirten Soylu, "Bunun üzerine hemen çok yakında bulunan güvenlik kuvvetlerimiz devreye girmişler. 2 gün önce saat 16.10'da gerçekleşen bu hadiseden hemen sonra bu sabah saat 03.00'a kadar büyük bir çatışma gerçekleşmiştir. Her birinizin gurur duyacağı mücadeleyi kahraman evlatlarımız gerçekleştirdi" diye konuştu.
GÖĞÜS GÖĞÜSE MÜCADELE
Çatışmalar hakkında bilgi veren Bakan Soylu, "Çatışmanın büyük bir kısmı 30 ila 40 metre karşılıklı devam etti. O mesafade gö ğüs göğüse mücadele eden evlatlarımızdan şehit vermedik. Terör örgütü kalleş bir örgüt. ya patlamalarla ya da uzaktan kanas dediğimiz suikast silahlarıyla bunları gerçekleştiriyor. Bir korucumuzu 3 de jandarmamızı bu uzaktan suikast silahlarıyla şehit verdik" dedi.
"TENDÜREK'TE SON 30 YILIN EN BÜYÜK TERÖR OPERASYONLARINDAN BİR TANESİ SONA ERDİ"
"Güvenlik güçlerimiz, dün sabah itibariyle 9 teröristi etkisiz hale getirdiler. Gece yarısı bu sayı saat 01.00 gibi 25 teröriste çıktı. En son 5 terörist daha tespit edildi. Biz de harekat merkezinden takip ettik ve o 5 terörist de etkisiz hale getirilinceye kadar orada büyük bir mücadele ortaya konuldu. Tendürek Dağı'nda uzun yıllardan beri Kars, Ağrı'ya Doğubayazıt'a baskı kurmak suretiyle etkisi altına almaya çalışan teröristlerin büyük bir kısmı kahraman güvenlik güçlerimizin sayesinde 29 terörist etkisiz hale getirildi. Tendürek'te son 30 yılın en büyük terör operasyonlarından bir tanesi sona erdi."
AÇLIK GREVİ YAPAN EĞİTİMCİLER HAKKINDAKİ İDDİALARI YİNELEDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilmelerini protesto için açlık grevi yapan ve sonrasında tutuklanan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça hakkında dün Ankara'da yaptığı açıklamalarını hatırlatarak iki eğitimcinin "DHKP-C üyesi" olduğu iddialarını yineledi. Soylu, akademisyen Nuriyet Gülmen hakkında açılan 12 ceza davası olduğunu Semih Özakça hakkında da 4 ceza davasının devam ettiğini belirtti. Soylu, ceza davalarının neler olduğunu ve hangi mahkeme tarafından açıldığını tek tek okudu.
"DHKP-C'YE MENSUP OLMAK SURİTEYLE AÇILMIŞ OLAN VE YÜRÜTÜLEN DAVALARDIR"
Soylu, "Hangi anne baba evladını üniversiteye gönderirken, bir suç makinasının onu eğitmesini ve öğretmesini ister? Hangi birimizin vicdanı bunu kabul eder. Dün bu açıklamayı yaptıktan sonra hemen muhalefet partisinin yöneticileri devreye girip bunların ne kadar masum olduklarını ifade etmeye çalıştılar. Nuriye Gülmen'in 12 tane ceza davası var. Bunlar trafik suçu nedeniyle park cezaları değil her biri terör örgütüne mensup olmak suçuyla gerçekleştirilen ve hukukun işlediği ve bu ülkede bir terör örgütü olan DHKPC'ye mensup olmak suretiyle açılmış olan ve yürütülen davalardır. Semih Özakça hakkında da 4 ceza davası devam ediyor" dedi.
Konuşmasının son bölümünde mezunlara seslenen Süleyman Soylu, " Çok önemli bir mesleğe, şerefli bir mesleğe adım atıyorsunuz.
Devlette bir takım meslekler vardır. Polislik anlamlı bir meslektir, emekli olana kadar bunun bilincinde hareket etmek durumundasınız" ifadelerini kullandı.
499 MEZUNUN SEVİNCİ
Öte yandan düzenlenen törenle 499 öğrenci mezun oldu. Törene Bakan Soylu'nun yanı sıra Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ile veliler katıldı. Okulu dereceyle bitiren öğrencilere ödülleri Süleyman Soylu, Vasip Şahin ve Selami Altınok tarafından verildi.
Öğrenciler hep bir ağızdan yemin etti. Kep attıktan sonra mezunlar birbirlerine sarılarak mezuniyet sevinçlerini yaşadılar.
Görüntü Dökümü
---------------------
-Törenden görüntüler
-İçişleri Bakanı Soylu'nun konuşmaları
-Ant içilmesi
-Dereceye girenlere ödül
-Mezunların kep atması ve sevinci
-Genel ve detaylar
=========================================
2- ENERJİ BAKANI ALBAYRAK "TÜKETİCİ MEMNUNİYETİ ANKETİ" SONUÇLARINI AÇIKLADI
"'Her gün elektrik kesiliyor' diyen vatandaşımızın oranında yüzde 19 düşüş, 'haftada bir iki kez kesiliyor' diyende yüzde 40, 'ayda bir iki kez kesiliyor' diyende yüzde 50'lik bir düşüş var. 'Elektrik nadir veya hiç kesilmiyor' diyende yüzde 60'lık artış var"
Haber : İstanbul DHA
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) 10. Sektör Toplantısı'nda, 2016 Mart- 2017 Mart dönemindeki tüketici memnuniyeti anketine ilişkin sonuçları açıkladı. Albayrak, anketin 44 ilde 22 bin 606 kişi üzerinden yapıldığını belirtti.
"5 YILLIK DÖNEM İÇİN 30 MİLYAR LİRALIK BİR BÜTÇEMİZ VAR
Albayrak, geçen yıla kıyasla daha iyi bir noktaya gelindiğini dile getirdi. Bakan Albayrak, "Bu yeterli mi? Bence değil. Henüz bir yıl geçti, iyi bir ilerleme var. İnşallah bunu sistematikleştirerek arzuladığımız tüketici memnuniyeti için en üst düzeye çekecek bir süreci başlatacağız. Tüketici memnuniyeti ve vatandaş odaklı hizmet olgusunda önemli hedefler koyduk. Değerlendirmemizi yatırımlar,
tedarik kalitesi ve sürekliliği, müşteri hizmetleri ve iletişim başlıkları altında yaptık. Yatırımlarda 5 yıllık dönem için 30 milyar liralık bir bütçemiz var. Tedarik kalitesi ve sürekliliği noktasında önemli metodolojiler geliştirdik. Müşteri hizmetleri noktasında da çağrı merkezi devrimini yaptık. Müşteri temsilcisi başına düşen müşteri sayısını uluslararası standartlara çekmek için oluşturduğumuz süreci başlattık. Vatandaşımızın alınan hizmet noktasında dağıtım şirketlerimize verdiği puanda yüzde 20'lik bir artış var. Geçen yıl 5 puan üzerinden 2,86 olan not, bu yıl 3,45'e çıktı. Hizmetlerden duyulan memnuniyet noktasında baktığımızda ise geçen yıla kıyasla yüzde 53 artış var. Toplam tüm vatandaşlarımız nezdinde bakıldığında iki yılı kıyaslayınca yüzde 60'lık bir seviyeye ulaşıyor ki bu olumlu bir performans. Ama daha yeni başladık. Önümüzdeki yıl için sektörde müşteri memnuniyet oranında hedef yüzde 80 olmalı, inşallah bunu yakalayacağız. 21 dağıtım şirketimiz içinde firmalarımızın çoğunda artış var kendilerini geliştirme noktasında, ama istediğimiz performansı henüz yakalamış değiller, neler yapmalıyız bunu değerlendireceğiz" diye konuştu.
"'ELEKTRİK NADİR VEYA HİÇ KESİLMİYOR' DİYENDE YÜZDE 60'LIK ARTIŞ VAR"
Anketin detaylarını ve sonuçlarını paylaşan Albayrak, şirketleri "tanınırlık" başlığı altında değerlendirdiklerinde, elektrik dağıtım hizmetini kimin verdiğine ilişkin soruya tüketicinin yüzde 46'sının doğru cevap verdiğini, yüzde 54'lük kesimin ise elektrik dağıtım hizmetini "devlet veriyor" şeklinde yanıtladığını söyledi. Dağıtım hizmetini kimin verdiğine ilişkin oranın geçen yıla göre yüzde 21 arttığını kaydeden Bakan Albayrak, "Ortada bir başarı var, ama bu performansa dayalı hizmeti devletin verdiğini düşünüyorlar. Geçen yıla kıyasla kaliteli hizmet verme açısından önemli bir resim ortaya koyuyor. 'Her gün elektrik kesiliyor' diyen vatandaşımızın oranında yüzde 19 düşüş, 'haftada bir iki kez kesiliyor' diyende yüzde 40, 'ayda bir iki kez kesiliyor' diyende yüzde 50'lik bir düşüş var. 'Elektrik nadir veya hiç kesilmiyor' diyende yüzde 60'lık artış var. Siz bu noktada kaliteli ve iyi sürdürülebilir enerji hizmeti verdiğiniz sürce vatandaşımız da bunu ortaya koyuyor" dedi.
"KESİNTİYİ ÖNCEDEN BİLENLERİN ORANI YÜZDE 37"
Kesintilerin yönetilmesi, vatandaşın haberdar edilmesi, kesintiyle ilgili bilgiye ulaşılması ve belirtilen sürede sıkıntıların giderilmesine ilişkin veriler de paylaşan Albayrak, "Kesintiden önceden haberdar olma oranı yüzde 64. Yani 'nereyi arayıp kesintiyi öğreneceğini' bilenlerin oranı yüzde 64, ama kesintiyi önceden bilenlerin oranı yüzde 37. Halkımızın üçte ikisi bu kesintileri önceden bilme
noktasında problem yaşıyor. Alternatif kanallar noktasında hala istediğimiz düzeyde değiliz. Sorulara hızlı yanıt alanların oranındaki artış geçen yıla kıyasla yüzde 34 artmış. Bu, çağrı merkezleriyle halkımıza dokunma hususununönemini ortaya koyuyor. Belirtilen zamanda kesintinin giderilmesi yüzde 30. Burada kat edeceğimiz ciddi bir mesafe var, bu hususu ciddi olarak iyileştirmemiz lazım" şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------
-Bakanın açıklamaları
-Detaylar
26.05.2017 - 12.30 Haber Kodu : 170526062
26.05.2017 - 12.32 Haber Kodu : 170526063
===========================
(geniş haber )
3- SÖZCÜ GAZETESİ SORUŞTURMASI ADLİYE ÖNÜNDE PROTESTO EDİLDİ
Gazetenin avukatlarından Celal Ülgen,
" Sözcü, FETÖ ile mücadelesini 2008 yılındaki, Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi süreçlerin başladığı dönemde sürdürmeyi bilmiş ve kararlılığını göstermiştir. O halde bugün geçmişte cemaat okullarında okuduğu iftirasına dayanılarak bu operasyon niçin yapılır? "
Haber-Kamera: Hayati KILIÇ- Özden ATİK / İstanbul, DHA
Sözcü Gazetesi'ne 19 Mayıs'ta başlatılan soruşturma ve gözaltılar, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto edildi. İstanbul Barosu, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası temsilcileri ile CHP Milletvekilleri, Sözcü Gazetesi'nin bazı yazarları, çalışanları ve gazete okurları biraraya gelerek "Özgür basın susturulamaz" sloganları attı. "Sözcü susarsa Türkiye susar" pankartı da açan grup adına gazetenin avukatlarından Celal Ülgen açıklama yaptı.
"SÖZCÜ ÇALIŞANLARI DİK DURUŞUNU SÜRDÜRECEK"
"Bugün bir hafta süren bir soruşturma sürecinin sonuna gelmiş bulunuyoruz" diyen Ülgen, "Bir haftadır çok üzüldük. Çünkü hayatın olağan akışına aykırı Sözcü'nün duruşuna aykırı, Sözcü yazarlarının düşüncelerine tavırlarına aykırı, çok alçaltıcı ve küçültücü bir ithamla karşı karşıyaydık. Bu ithamın Sözcü'ye yakışmayacağını, Sözcü'yle herhangi bir ilişkisinin olmayacağını anlatıp durduk. Soruşturma sürecinde, emniyetteki kolluktaki ifade sürecinde, doğrusu bu absürtlüğün bir daha ortaya çıktığını gördük. 45 yıllık meslek hayatı deneyimimde çıkardığım sonuç yargıca bile havale edilmeden bu şüpheli arkadaşlarımızın serbest konusundadır. Ancak ütün buna rağmen yargının içinde bulunduğu durumu, yargıçların özgür ve bağımsız karar veremediklerini düşünerek yine de bir pay bırakmak istiyorum. Absürtlükle başlamıştım, gerçekten Sözcü'nün patronunun sayın Burak Akbay'ın FETÖ okullarında yetiştiği konusunda yandaş medyada sık sık görseller ve fotomontajlar yayınlıyordu. Bu işin ilk tetikçiliğiydi. Bunun sonucunda da böle bir iddiayla karşı karşıya kaldık. Burak Akbay'ın babası geçtiğimiz günlerde çok ayrıntılı açıklamalar yaptı. Oğlunun hangi okullarda yetiştiğini anlattı. FETÖ ile ilişkisinin olmadığını anlattı" dedi.
"BU OPERASYON NİÇİN YAPILIR?"
Ülgen, "Çok acıdır arkadaşlar, bir kimsenin herhangi bir suç işlemediğini, veya herhangi bir örgüte mensup olmadığını anlatmak zorunda bırakılması korkunç bir iştir, acı bir iştir. Ancak bir çelişkiyi anlamak istiyorum. 17-25 Aralık'ı birileri milat kabul etmişti hani? Hani FETÖ ile dostluklarını sorgulamayacaklardı da 17-25 Aralık'tan sonraki dostlukları sorgulayacaklardı? Biz abdestimizden eminiz .Biz inancımızdan eminiz. FETÖ ile ilişkimiz olmadığı gibi, FETÖ karşıtlığımızla tanınırız. Sözcü, FETÖ ile mücadelesini 2008 yılındaki, Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi süreçlerin başladığı dönemde sürdürmeyi bilmiş ve kararlılığını göstermiştir. O halde bugün geçmişte cemaat okullarında okuduğu iftirasına dayanılarak bu operasyon niçin yapılır? Siz dün bütün kurumlarınızla ortaktınız. FETÖ bu ülkenin bütün kurumlarının kılcal damarlarına işledi. Hiç ses çıkartmadınız ve bundan mutluluk duydunuz. Bu örgütlenmenin yargı içerisinde neler kotardığını ve ülkede neler yapacağını defalarca anlattık. Sözcü manşetlerine taşıdı tınmadınız. Şimdi bu ironi nedir? Şimdi bu alay etme nedir? Sözcü etkin Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde ve muhalefetini sürdüren bir gazetedir. Sözcü susmayacak, susturulmayacak. Sözcü biziz, Sözcü hepimiziz. Önümüzdeki günlerde bütün bu baskılara karşın, bütün bu yıldırma politikasına karşın, bütün iftiralara karşın Sözcü, Sözcü'nün yazarları, Sözcü'nün çalışanları dik duruşunu sürdürecek ve muhalefete devam edecek. Çünkü halkın haber alma hakkına saygılı bir gazetedir Sözcü" dedi.
"BU GÜN VERİLECEK KARAR YARGININ KENDİSİYLE İLGİLİ OLACAK"
İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu ise açıklamasında "Bu gün sıradan bir olayla karşı karşıya değiliz. Türkiye de yargının siyasallaşmasından itibaren başlayan süreç, artık hepimiz için başka bir anlam ifade ediyor. Yargı siyasal stratejilerin parçası olmaya dönüşü. Siyaset yargı eliyle doğrudan doğruya kendi stratejilerini uygulamaya başladı. Aslında bir süredir devam eden bu sürecin bu gün de bir parçasındayız. Sözcü Gazetesi ne olduğu, ne yaptığı, ne yazdığı yazarlarıyla haberleriyle belli olan bir gazetedir. Yıllardır İstanbul Barosu olarak herkesin cemaatle bir biçimiyle işbirliği yaptığı dönemlerde bizim yanımızda hissettiğimiz, o mücadeleyi birlikte yapabildiğimiz nadir basın organlarından bir tanesiydi. Kumpas davaları sırasında tavrını açıkça ortaya koymuş olan bir basın organıydı. Medya üzerinde yapılmaya çalışılan baskılar yargı eliyle biçimlendirilmeye çalışılıyor. Önemli olan budur. Bu gün yapılacak olan soruşturma sonucunda ortaya çıkacak olan kararda aslında değiştirilmeye çalışılan yargının kendisini yargılaması anlamına geliyor. Bu gün verilecek karar Sözcü ile ilgili olmayacaktır, yargının kendisiyle ilgili olacaktır. Yargı ne kadar bağımsız olabildiğini, ne kadar tarafsız olabildiğini, eğer öyleyse, öyle bir iddia varsa bugün biraz sonra ortaya koyacaktır" diye konuştu.
"SÖZCÜ LEKE TUTMAYACAKTIR"
Türkiye Barolar Birliği Başkanvekili Hüseyin Özbek ise yaptığı açıklamada, "Demokrasilerin ölçütü, çıtası ve saygınlığı yargısıyla doğru orantılıdır. Eğer bir ülkede yargı düzgün işliyorsa, siyasetin patronajı altına girmemişse, o ülkenin saygınlığı uluslararası düzeyde demokrasi çıtası açısından sorunsuz olarak algılanır. Maalesef siyasallaşan müdahale edilen yargı, Türkiye'deki demokrasinin hukuk düzeyinin, hukuk güvenliğinin de bir ölçütü olarak, aynası olarak dünya kamuoyuna yansımaktadır. Bu gün yine yargımızın ve hukukumuzun test edileceği bir süreçteyiz. Birkaç saat sonra bu test edilmiş olacak. FETÖ ile bir cemaat yapılanması ile hiçbir şekilde bireysel düzeyde, kurumsal düzeyde, paralellik kurulması mümkün olmayan, paralel yapıyla hiçbir zaman paralelliği olmamış bir gazete üzerinden bir operasyon sürdürülmektedir. Sözcü'ye yapılan bu çamur, izafe edilen bu suçlama akıp gidecektir. Sözcü bu anlamda hiç leke tutmayacaktır. Yargının yandaşlaştırılmasının ne ölçüde vahim sonuçlara yol açtığı görülmüştür. Gerçekten bir ülkedeki demokrasinin temel ölçütü de basının özgürlüğüdür" şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü
------------
-Celal Ülgen'in açıklaması
-Mehmet Durakoğlu"nun açıklaması
-Hüseyin Özbek'in açıklaması
-Genel ve detaylar
26.05.2017 - 11.47 Haber Kodu : 170526038_
====================
4- MEHMET BARANSU DA BYLOCK KULLANICISI ÇIKTI
2014 yılında Bylock'a erişim sağlamış
Ümit TÜRK, İstanbulDHA
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu spor camiasından birçok kişiye, "Futbolda şike" soruşturması adı altında "kumpas" kurduğu iddiasıyla aralarında emniyet müdürlerinin de bulunduğu 14'ü tutuklu 108 sanığın yargılanması Silivri Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda devam ediliyor.
MİT'İN YENİ LİSTESİNDE BARANSU DA VAR
10. celsesi görülen duruşmada mahkeme başkanı Ali Öztürk, MİT'in dijital veriler üzerinde yapılan incelemesi sonucu hazırladığı raporda bylock tespit edilen sanıkların isimlerini açıkladı. Başkan, bu davanın tutuksuz sanıklarından olan Mehmet Baransu'nun 11 Ağustos 2014'te Bylock'a erişim sağladığının tespit edildiğini söyledi. İsimlerin açıklanmasının ardından söz alan tutuklu sanık Seyfi Erdoğan, daha önce kendisinin mavi renkli kullanıcı olarak Bylock listesinde yer aldığını hatırlatması üzerine mahkeme başkanı, yeni listede isminin olmadığını söyledi.
FENERBAHÇE BİR KEZ DAHA DAVAYA KATILMA TALEBİNDE BULUNDU
Daha sonra müşteki ve mağdur vekillerinin davaya ilişkin talepleri alındı. Fenerbahçe Spor Kulübü avukatı Naim Karakaya, önceki celse kulüp olarak katılma taleplerinin suçtan doğrudan zarar görme ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini hatırlatarak; "Amacın, Fenerbahçe'yi ele geçirmek olduğu iddianamede de belirtilmişti. Katılma talebimizin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu Fenerbahçe yöneticileri olduğu için kumpasa uğramışlardır. Bu kapsamda o dönemim polisleri tarafından kulüp binasında aramalar yapılmış, kulübün telefonları dinlenmiştir. Fenerbahçe tüm bu yaşananlar üzerine Avrupa liglerine gidememiş, dolaysıyla 30 milyona yakın taraftarı bulunan Fenerbahçe A.Ş., ve Fenerium bu konuda zarara uğratılmıştır. Suçtan zarar görmesi için daha başka ne yapılması gerekirdi. Tüm bu nedenlerden dolayı Fenerbahçe A.Ş., ve Fenerium'un davaya katılma talebinin bir kez daha incelenip kabul edilmesini talep ediyoruz" dedi.
Duruşma sanık ve avukatlarının tahliye taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.
====================================
5- TUTUKSUZ GİRDİKLERİ MAHKEME SALONUNDAN TUTUKLANARAK ÇIKTILAR
Mahkeme, Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Mesut Özel'in kaçırılması davasında, sanık bölümünde ama tutuksuz bekleyen 2 subayın tutuklanmasını kararlaştırdı.
Ümit TÜRK, İstanbulDHA
15 Temmuz darbe girişiminde Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Mesut Özel'in alıkonulmasına ilişkin 5'i tutuklu 2'si firari 9 subay hakkında açılan davada tutuksuz yargılanan 2 subayın tutuklanmasına karar verildi.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Kurmay Binbaşı Cüneyt Aydoğan, Üsteğmen İbrahim Halil Tekatlı, Üsteğmen İsa Demirbilek, Yüzbaşı Semih Barbaros Üstün ve Kurmay Binbaşı Zafer Gümüş ile tutuksuz sanıklar Üsteğmen Orhan Arı ile Yüzbaşı Ertürk Murat Cansaran katıldı. Emekli Tümamiral Mesut Özel de duruşmada müşteki olarak hazır bulundu.
SAVCI 2 TUTUKSUZ SUBAYIN DA TUTUKLANMASINI İSTEDİ
Duruşmada, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı'nın celse arası katılma talebinde bulunduğu açıklandı. Daha sonra duruşmada kaçırılma olayına ilişkin 4 tanık dinlendi. Tanıkların dinlenilmesinin ardından tutuklu sanıklar ve avukatların talepleri alındı. Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar Ertürk Murat Cansaran ve Orhan Arı'nın suçun mahiyeti, delil durumu ve sanıkların kaçma şüphelerinin gözönünde bulundurularak tutuklanmasını talep etti.
TUTUKLU SAYISI 7'YE YÜKSELDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı'nın katılma taleplerine kabul etti. Mahkeme, tutuksuz sanıklar Ertürk Murat Cansaran ve Orhan Arı'nın tutuklanmasına karar verdi. Davada tutuklu sayısı 7'ye yükseldi. Duruşma ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılığınca hazırlanan iddianamede, şüphelilerden Mustafa Köroğlu, İbrahim Halil Tekatlı, İsa Demirbilek ve Semih Barbaros Üstün'ün üzerilerinde silah bulunduğu halde müştekiyi cebir ve şiddet kullanarak konutundan derdest ettikleri, rütbesini söktükleri, ellerini kelepçeledikleri ve ağzını bantlayarak Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürdükleri, şüphelilerden Zafer Gümüş, Murat Cansaran ve Orhan Arı'nın da müştekiyi zorla cezaevine kapattıkları belirtildi. Deniz Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı olan şüpheli Uğur Yıldız ve Deniz Harp Okulu Akdeniz Öğrenci Tabur Komutanı olan şüpheli Cüneyt Aydoğan'ın ise Tümamiral Mesut Özel'in derdest edilerek 1. Ordu Komutanlığı 2. Sınıf Askeri Ceza ve Tutukevine kapatılması görevini planladıkları ve organize ettikleri kaydedildi.
3'ER KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEP EDİLDİ
İddianamede tüm şüpheliler hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs eden ve cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ise 11 yıl 6 aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
==============================
6- SURİYELİ ÇOCUĞUN POLİS KURŞUNUYLA ÖLÜMÜ
Olay sırasında yaralanan kız çocuğu, duruşmada ifade verdi.
8 yaşındaki Göksu Ş. "Benim bacağıma mermi girip çıktıktan sonra Suriyeli kızın kalbine geldi. Şikayetçi değilim" dedi.
Haber: Serpil KIRKESER / Kamera: İstanbul DHA
Bağcılar'da 7 ay önce iki kişiyle kavga ettiği sırada beylik tabancasından çıkan kurşunla 7 yaşındaki Suriyeli Zeliha Cumo'nun ölümüne neden olduğu iddia edilen polis memuru A.A.'nın yargılanmasına devam edildi.
Olay günü bacağından yaralanan 8 yaşındaki mağdur Göksu Ş. verdiği ifadede, "Polis silahını çıkardı, yere sıktı. Benim bacağıma mermi girip çıktıktan sonra Suriyeli kızın kalbine geldi. Şikayetçi değilim" dedi.
POLİS SANIK DURUŞMADA HAZIR BULUNDU
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya müşteki tutuklu sanık A.A. ile müşteki sanıklar Recep Aydın ve Coşkun Aydın hazır bulundu. Duruşmada olay günü polisin silahından çıkan kurşunla yaralanan 8 yaşındaki Göksu Ş. 'mağdur' sıfatıyla dinlendi.
"ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM"
Pedagog eşliğinde ifade veren Göksu Ş., "Ben bu olayda bacağımdan yaralandım. O gün annemle meydana çıkmıştık. 3 kişi kavga ediyordu. Polis, silahını çıkardı, yere sıktı. Sonra benim bacağıma geldi. Benim bacağıma mermi girip çıktıktan sonra Suriyeli kızın kalbine geldi. Şikayetçi değilim" diye konuştu.
KÜÇÜK KIZIN ANNESİ DE OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
Müşteki Anne Canan Ş. de, "Olay tarihinde akşam 19.00 gibiydi meydana gidiyorduk. Kırtasiyeye gidecektik. 3 kişinin kavga ediyordu. İki kişiye karşı, bir kişiydi. Şiddetli bir kavgaydı. Aramızda 100 metre vardı. Silahını çıkaran kişi dövülmüştü. Çünkü yüzünde kan vardı. Diğer iki kişinin yaralanıp yaralanmadıklarına dikkat etmedim. Sonra sanık A.A.(sanık polis) Silahını belinden çıkardı. Yere doğru ateş etti. Aramızda 20-30 metre kadar mesafe vardı.Sesi duyunca kızımı direkt caminin içerisine götürdüm. Önce kızımın yaralandığını fark etmedim. Camiye girmeden önce bir kız çocuğunu fark ettim. Kızımı bırakıp o kız çocuğunu alacaktım. O sırada benim kızım çığlık attı 'anne' dedi. Baktım ki bacağından kan geliyordu. Apar topar hastaneye götürdüm. Huzurdaki sanıklar kavga edenlerdi. Kavganın nasıl başladığını görmedim" ifadelerini kullandı.
POLİS TANIK OLARAK DİNLENDİ
Sanık polis A.A.'nın olay günü kendisini kalabalıktan kurtarmak için bindiği polis arabasını kullanan polis memuru S.E. de duruşmada 'tanık' sıfatıyla dinlendi. Tanık polis memuru S.E. "Arabama bindi, polis olduğunu ve darp edildiğini söyledi. Üzeri yırtıktı. Gömleği yırtılmıştı. Kafasında kan vardı. O sırada sağ kapı açıldı. Sivil biri polisin silahı olduğunu söyleyerek poşet içinde bir silah bıraktı. Dışarıdaki kalabalık aniden arabanın kapısını açıp polis memuru A.A.'yı araçtan çıkarmaya çalıştılar. Aralarında bir süre tartışma ve darp meydana geldi. A.A. tekrar arabaya bindi. Olay yerinden uzaklaştım. Onu Halkalı Polis Merkezi'ne götürüp teslim ettim" diye konuştu.
"MAĞDURUM, AİLEM PERİŞAN OLDU"
Tutuklu sanık polis memuru A.A.da "Kavga esnasında şok halindeydim. Ben iki kez yere doğru ateş ettim. Kesinlikle vurma amacıyla hareket etmiş değilim. Mağdurum. Ailem perişan oldu. Bu başıma gelen Allah'ın imtihanı. Tahliyemi istiyorum" dedi.Mahkeme heyeti sanık polis memuru A.A.'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDE
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre olay şöyle oldu: Bağcılar'da 18 Mayıs 2016 tarihinde meydana gelen olay, iddianameye göre şöyle oldu: Polis memuru A.A. izinli olduğu gün Bağcılar'da durakta otobüs beklemeye başladı. Polis Memuru A.A., iddiaya göre oradan geçen Recep ve Coşkun Aydın'ın önünde yürüyen Recep Aydın'ın eşi Hanife Aydın'a uygunsuz laflar söyledi. Hanife Aydın olay çıkmasın diye polis memuru A.A.'ya bakmakla yetindi, ses çıkarmadı. Ancak olayı Hanife'nin eşi Recep Aydın ve kayınbiraderi Coşkun Aydın fark etti. Aydın Kardeşler ile polis memuru A.A. arasında başlayan tartışma kavgaya dönüştü. Aydın Kardeşler, polis memuru A.A.'yı darp ederek, yaraladı. Polis memuru A.A., üzerinde taşıdığı tabancayla Aydın Kardeşleri öldürmek maksadıyla onların bulunduğu yere çok sayıda ateş etti. O sırada olay yerinden geçen Zeliha Cumo sağ göğüs hizasında aldığı mermi isabet sonucu hayatını kaybetti. Yine annesi Canan Ş. ile olay yerinden geçen 8 yaşındaki Göksu Ş'nin el ve dizine de iki mermi isabet etti. İki merminin isabet ettiği Coşkun Aydın hayati fonksiyonlarını beşinci derecede etkileyecek şekilde yaralandı. Kavga olayından dolayı da Recep Aydın da yaralandı.
"POLİS MEMURU GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TEHLİKEYE DÜŞÜRDÜ"
İddianamede polis memuru A.A.'nın yer ve zaman gözetmeksizin çok sayıda ateş yaptığı tabanca atışları neticesi çevredeki vatandaşların zarar görebileceğini dikkate almaksızın genel güvenliği kasten tehlikeye düşürdüğü vurgulandı. İddianamede polis memuru A.A.'nın (47) "Olası kasıtla öldürme","Olası kasıtla yaralama","Kasten öldürmeye teşebbüs","Korku,kaygı veya panik yaratabilecek tarzda ateş etme" suçlarından 39 yıl 3 aydan 61 yıla kadar hapsi isteniyor. Müşteki-şüpheli tutuksuz Recep Aydın (32) ve Coşkun Aydın (25) kardeşlerin de "Kasten yaralama" suçundan 4'er aydan 1'er yıla kadar hapsi isteniyor.
Görüntü Dökümü :
-------------------------
-Olayla ilgili arşiv görüntüler
26.05.2017 - 12.44 Haber Kodu : 170526070_
=================================
(Geniş Haber)
7- EFSANE BOKSÖRÜN HAYATI KİTAP OLDU
Haber-Kamera: Orhan SENCER / İSTANBUL,
Türkiye'nin ilk profesyonel boksörü Garbis Zakaryan'ın hayat hikayesinin anlatıldığı kitap raflardaki yerini aldı.
Genç yazar Emina Temel'in kaleme aldığı, 87 yaşındaki Bitlis doğumlu Ermeni asıllı Türk boksör Garbis Zakaryan'ın başarı ve aşk hikayesinin anlatıldığı "Garo Nerdesin" adlı kitap yayımlandı. Pera Palas Hotel Jumeirah'ta dün gerçekleşen kitabın tanıtım toplantısına, yazar Emina Temel ve Garbis Zakaryan'ın yanı sıra HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, modacı Cemil İpekçi ve davetliler katıldı.
Eve katkı için sabahın erken saatlerinde sokaklarda bağırarak gazete satan, aynı zamanda bir çorapçıda çalışan çocuğun 4 kıtada başarılarıyla nasıl bir efsane haline geldiğinin ve ilköğrenimini bile tamamlayamamış Garbis'le, 5 dil bilen bir İtalyan kızı Ersilya arasındaki ölümsüz aşkın lirik bir üslupla anlatıldığı romanda, "6-7 Eylül Olayları"na da başka bir pencereden bakılıyor.
"ÖLDÜĞÜMDE BENİ DE TÜRK BAYRAĞIYLA GÖMERLER Mİ?"
Garbis Zakaryan'ın, bir gazeteye verdiği röportajında yer alan, "Ölürsem beni Türk Bayrağı sarılı tabuta koyup omuzlarda taşırlar mı'ö ifadesinden etkilenerek kitabı yazma kararı alan Emina Temel, romanında efsane boksörün şu sözlerine yer vermiş:
"Eski ring arkadaşım, uluslararası boks hakemi Vedat Karakurum'un cenazesindeydim. Tabutu Türk Bayrağı'na sarılıydı. Çok duygulandım. İçimden 'Ben de milli boksörüm onun gibi' dedim. 'Ülkeme çok büyük başarılar kazandırdım, ancak benim adım Garbis, öldüğümde beni de bayraklarla gömerler mi' diye geçirdim içimden, arkadaşımın ardından gözyaşı dökerken…"
"BU TOPRAKLARIN İNSANIYIM"
Romanda, Zakaryan'ın "6-7 Eylül Olaylarıönda yaşadıklarından bir kesit ise şu şekilde anlatılmış:
"Bağırıp çağıran öfkeli bir güruh yürüyüşe geçmiş. Kulağına ulaşan sözler, içinde bir endişe başlatıyor. Daha da hızlanıyor, bir an önce eve varmak istiyor Garbis. Feriköy'e yöneliyor. Bozkurt Caddesi'ndeki evine…Caddenin girişinde, sahibi Rum olan ünlü bir meyhane var. Çılgınlaşmış insanlar, o dükkanın camını çerçevesini indiriyor, kırıyor, söküyor, yağmalıyor, bir yandan da vahşice bağırıyorlar. 'Gavurlara' öfke kusuyor, küfrediyorlar. Yine de o çirkin sözleri üzerine almıyor Garbis. Bu ülkenin gururu olduğunu biliyor. Yıllardır ringlerde ay-yıldızlı formayı göğsünü gere gere taşımış, seyredenleri onurlandırmış, alkışlanmış. Profesyonel boksör olduğunda, yabancı ülkelerde zorunlu olmadığı ve yabancı bir ülke lisansıyla dövüştüğü halde, ringe Türk bayrağına sarınıp çıkmış. Kendinden emin, 'Bu toprakların insanıyım' diyor içinden, yabancılığı, gavurluğu üzerine hiç ama hiç almıyor…"
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Kitap tanıtımında Emina Temel ve Garbis Zakaryan'ın açıklamaları
26.05.2017 - 11.02 Haber Kodu : 170526032