Dha İstanbul Bülteni - 3
1- 250 SANATÇIDAN ORTAK REFERANDUM AÇIKLAMASIOyuncu, ressam, yazar, yönetmen ve müzisyenlerden oluşan 250 sanatçı referandumla ilgili ortak açıklama yaptı.
1- 250 SANATÇIDAN ORTAK REFERANDUM AÇIKLAMASI
Oyuncu, ressam, yazar, yönetmen ve müzisyenlerden oluşan 250 sanatçı referandumla ilgili ortak açıklama yaptı.
Oyuncu ve yazar Pelin Batu referandumda neden 'Hayır' oyu vereceğini açıklamak için kürsüye çıktı.
Batu "Ben buraya gelirken anneme yalan söyledim. Kızının hapse girmesinden korkuyor " sözlerinin ardından gözyaşlarına boğuldu.
Batu, konuşması gözyaşları içinde sürdürdü.
Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Oyuncu, ressam, yazar, yönetmen ve müzisyenlerden oluşan 250 sanatçı, "Bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçesine yaşamak için 'Hayır'" sloganıyla bir kampanya başlattı. Tiyatro ve sinema oyuncusu Orhan Alkaya, bu kampanya metnine imza atan 250 sanatçının 16 Nisan'da yapılacak referandumda 'Hayır' diyeceğini belirtti.
İmza kampanyasıyla ilgili bilgi veren oyuncu Orhan Alkaya, "Çok az kaldı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana ilk kez son derece radikal bir rejim tartışmasının eşiğinde. Çok çok az kaldı. Defalarca 'Hayır' diyenler, neden 'Hayır' dediklerini anlattı. Defalarca 18 maddenin 18'ine ayrı ayrı teferruatlı biçimde neden 'Hayır' dediğini anlattı. Biz bir referanduma gidiyoruz; ama 'Evet' diyeceğini açıklayanlar açısından bir referanduma gidiyoruz doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda ciddi anlamda endişeliyim. Bir seviyorum sevmiyorum oylamasına gidiyor olabiliriz, o açıdan baktığımızda. Bu da toplumdaki kutuplaştırmanın ne kadar tehlikeli bir noktaya geldiğinin çok vahim bir göstergesi. Ne yazık ki siyasetin giderek zehirli hale gelen dili, toplumu hücrelerine kadar zehirlemeyi belli ölçülerde de olsa başardı. Bizler politik ve şiirsel bir itiraz gerçekleştiriyoruz bugün. Ustamız Nazım Hikmetin ütopyasıyla buluştuk 250'yi aşkın sanatçı. Bu metnin altında birleşen hepimiz 16 Nisan referandumunda gerekçelerini bilerek ve açıklamış olarak 'Hayır' demiş insanlarız. Diliyorum ki Türkiye'yi yeni bir kargaşaya yönlendirecek olan bu anayasa taslağı halkımızın kabulüyle yasalaşmaz, anayasalaşmaz" dedi.
"BURAYA GELİRKEN ANNEME YALAN SÖYLEDİM"
Alkaya'nın konuşmasının ardından salonda bulunan sanatçılardan bazıları kürsüye çıkıp referandumda neden 'Hayır' oyu kullanacaklarını açıkladı.
Gözyaşları içinde konuşma yapan oyuncu ve yazar Pelin Batu, "Ben buraya gelirken anneme yalan söyledim. Bunu söylerken gözlerim doluyor, çok üzülüyorum. Niye söyledim anneme; şiirlerimi başmak için fotokopiciye gideceğim dedim. Çünkü annem benim için korkuyor. Kızının hapse girmesinden korkuyor. Kızının sokakta vurulmasından korkuyor. Ben 'Hayır' diyorum. Çünkü bu kadar çok annenin korkmasından içim ağlıyor artık. Bugün haberleri izlerken de böyle ağladığım gibi ağlıyorum. Her gün çocuklar ölüyor hiçbir şey yapamıyoruz. Her gün arkadaşlarımız, hocalarım, gazeteci arkadaşlarım içeri giriyor, hiçbir şey yapamıyoruz. Sadece izleyiciyiz. Ben izleyici olmaktan bıktım. Gece yattığımda arkadaşlarım için ne yapabilirim diyorum, müthiş suçluluk duyuyorum ve hiçbir şey yapamıyorum. Kendi korktuğumdan değil, ben korkmuyorum; ama ben annem için korkuyorum. Çünkü annemin içi parçalanıyor kızının başına bir şey geleceği için. Dolayasıyla 'Hayır' diyorum; çünkü bu ülkeyi çok seviyorum, vicdanlı bir insanım" ifadesini kullandı.
"KAZANACAĞIMIZA İNANIYORUM"
Oyuncu Gülriz Sururi ise, "Benden önceki iki kuşağı hiç affetmeyeceğim. Bunlar politikacılar ve aydınlarımız. Yani 1945 yılında başlatılan bu projeye neredeyse hizmet ettiler diyebilirim. Bu kadar cahil bu kadar umarsız olmalarını kabul edemiyorum bir türlü. Nasıl göz yumduk. Özellikle İlhan Selçuk'un, Uğur Mumcu'nun, Aziz Nesin'in onca uyarısına rağmen bizler bir araya gelemedik. Uyanamadık. Üstümüze sanki bir ölü toprağı serpilmişti. Bugün tabi ki isyan ediyoruz. Ama ikinci defa kurtuluş savaşı gerçekleştireceğiz. Çok inanıyorum hayırların çoğalacağına ve kazanacağımıza. Yeter ki biz ondan sonra ittihatçılar gibi oturup da 'Peki şimdi ne yapacağız?' demeyelim" diye konuştu.
"BU ANAYASAYI REDDEDİYORUM"
Sanatçı Edip Akbayram da, "50 senedir bu ülkede sanat adına bir şeyler yapmaya çalışıyorum. ve biliyorum ki kardeşçesine yaşayabileceğimiz, çağdaş, demokratik, evrensel bir Türkiye için ben de 'Hayır' diyorum ve bu anayasayı reddediyorum" şeklinde konuştu.
"'HAYIR'IN ÇIKACAĞINDAN EMİNİZ"
"'Hayır'ın çıkacağından eminiz" diyen oyuncu Rutkay Aziz de "Beni endişelendiren durum 'Hayır' sonrası. 17'sinde bayram yapma hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Hiç bayramlık bir durum yok. Yani 'Hayır'ın kavgasını sürdürmekle yükümlüyüz. Yani iş 16'sında bitmiyor" ifadesini kullandı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Konuşmalar
-Pelin Batu'nun ağlaması
-Salondaki sanatçılar
-Genel ve detaylar
===========================
2- "DOĞAN MEDYA CENTER'İ İŞGAL" İDDİANAMESİ KABUL EDİLDİ
Haber : Ümit TÜRK İstanbul / DHA
FETÖ / PDY'nin 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün Hürriyet, CNNTürk ve Kanal D'nin de bulunduğu Doğan Medya Center binasının darbeci askerler tarafından basılmasına ilişkin hazırlanan iddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Doğan Medya Center'ın işgal edilip yayınının kesilmesi ve çıkan olaylarda 1 kişinin şehit edilmesine ilişkin 5'i rütbeli 19 sanık hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme, tensip tutanağında tutuklu sanıklar Süleyman Ahmet Kaya, Mehmet Akif Aslan ve Erdal Şeker'in tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. İlk duruşmaların 17, 18, 19 ve 20 Temmuz'da Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda görülmesine hükmetti.
1 ŞEHİT 4 MAĞDUR 21 MÜŞTEKİ...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu eski yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya, Mehmet Akif Aslan ile astsubaylar Muhammet Orhan Kaya, Muhammet Çınar ve 14 er "sanık", şehit edilen Vedat Barceğci "maktul", olaylarda yaralanan 4 kişi ise "mağdur" olarak yer aldı. Doğan TV, Doğan Müzik Yapım, Hürriyet Radyo, D Yapım Reklamcılık ve Dağıtım, Doğan Uydu Haberleşme Hizmetleri'nin de arasında bulunduğu 21 kurum ve kişi ise "müşteki" sıfatıyla yer aldı.
ŞÜPHELİLERE İSTENEN CEZALAR
İddianamede, sanıkların "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan beşer yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Sanık Süleyman Ahmet Kaya'nın, Vedat Barceğci'nin ölümü nedeniyle "kasten öldürme" suçundan müebbet ile "silahla tehdit", 9 kez uygulanmak üzere "kasten öldürmeye teşebbüs", "basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 125 yıldan 215 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamede, sanık Mehmet Akif Aslan'ın "silahla tehdit", iki kez uygulanmak üzere "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 12 yıldan 39 yıla kadar, sanık Erdal Şeker'in "silahla tehdit" ve "basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 4 yıldan 12,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları öngörüldü.
Sanık 14 erin çeşitli suçlardan dörder yıldan 200'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, 2 sanık astsubay için başka bir ceza istenmedi.
=================================
3- FETÖ SORUŞTURMASI : İHRAÇ EDİLEN 3 HAKİM TUTUKLANDI
Haber : Ümit TÜRK İstanbul / DHA
HSYK tarafından FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, örgüt ile iltisaklı olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen ve sonrasında gözaltına alınan 9 hakim ve savcıdan ikisi tutuklandı. Bir hakim de Bylock kullandığı gerekçesiyle tutuklandı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, örgüt ile iltisaklı olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen ve sonrasında gözaltına alınan 9 hakim ve savcıdan ikisi çıkarıldıkları İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklandı. Diğer 7 hakim ve savcı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
HSYK TARAFINDAN İHRAÇ EDİLMİŞLERDİ
HSYK tarafından 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 3. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatlarının olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 45 hakim ve savcıdan gözaltına alınan 9 hakim ve savcı emniyetteki işlemleinin ardından adliyeye sevk edildi.
SAVCI, TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ SUÇLAMASI YÖNELTTİ
Soruşturma savcısına ifade veren hakimlerden Abdi Sağlam ve Mehmet Akçay, tutuklanmaları talebiyle, diğer 7 şüpheli hakim ve savcı ise adli kontrol hükümleri uygulanararak serbest bırakılması istemiyle hakimliğe sevk etti.
2 HAKİM TUTUKLANDI
Nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, şüpheliler Abdi Sağlam ve Mehmet Akçay'ın "silahlı terör örgütüne üye" olmak suçundan tutuklanmasına karar verdi. Hakimlik, 5 hakim ve 2 savcı hakkında da adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasına hükmetti. Tutuklanan hakim Sağlam'ın Kocaeli'nde Vergi Mahkemesi üyesi olduğu, diğer tutuklanan hakimin ise Tekirdağ Vergi Mahkemesi üyesi olduğu belirtildi.
1 HAKİM DE BYLOCK'TAN TUTUKLANDI
Öte yandan örgütün şifreli mesajlaşma programı Bylock'u kullandığı gerekçesiyle gözaltına alınan hakim Fatih Özyurt da tutuklanarak cezevine gönderildi.
===============================
4- İSTANBUL EMNİYETİ'NE YENİ ALINAN 80 MOTOSİKLET TESLİM EDİLDİ
Polis Mehteran Takımı'ndan, Sultanahmet Meydanı'nda gösteri
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan,
"İstanbul genelinde 90 olan motosiklet sayımızı 170'e çıkardık. Sokak hakimiyetini sağlamak için vatandaşımızın ihtiyacı olduğunda her zaman yanında olabilmek için bu sayıyı daha da artıracağız"
Haber-Kamera: Çağatay KENARLI, İstanbul DHA
Türk Polis Teşkilatı'nın kuruluşunun 172'inci yıldönümü haftası etkinlikleri kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Mehteran Takımı Sultanahmet Meydanı'nda gösteri yaptı. Yeni alınan 80 yeni motosiklet yunus ekiplerine teslim edildi.
Tören, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki bando takımından oluşturulan mehteran takımı Sultanahmet meydanında ki gösterisiyle başladı. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği törenin ardından Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğüne verilmek üzere yeni alınan 80 motosiklet polis ekiplerine teslim edildi. Yeni motosikletlerini teslim alan ekipler, buradan toplu olarak göreve çıktı.
'YUNUSLAR, ZORBALARIN VE TERÖRİSTLERİN KORKULU RÜYASI OLACAK'
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan tören sonunda yaptığı konuşmada İstanbul'da 170 motosikletli polis olduğunu söyleyerek, "İstanbul genelinde 90 olan motosiklet sayımızı 170'e çıkardık. Sokak hakmiyetini sağlamak için vatandaşımızın ihtiyacı olduğunda her zaman yanında olabilmek için bu sayıyı daha da artıracağız. Motosiklet sayımızın 400'ü bulmasını umuyorum. Yunusların bir diğer özelliği görev odaklı çok ciddi olmaları ve üniformalı olmaları da vatandaşımızın hoşuna gidiyor. Yunuslar yeni mezun olmuşlar yada 3 yıllık memurlardan oluşmakta. Çakı gibi polisler, onlar üniformanın devleti temsil ettiğinin farkındalar ama millete hizmet eden bir devleti temsil ettiklerinin de farkındalar. Yunuslar, zorbaların ve teröristlerin korkulu rüyası olacaklar. Motosikletli polislerimiz Çatalca'dan Pendik'e kadar her yerde olacaklar. Yeni motorlarımız hayırlı olur inşallah, kazasız belasız bir dönem olur. Allah polislerimizin bileklerine kuvvet yüreklerine sevgi versin" dedi.
Görüntü Dökümü
----------
-Polis Mehter takımının görüntüsü
-Mehter takımından detaylar
-Yeni motosikletlerden görüntü
-Turistlerin fotoğraf çekmesi ve mehter takımını izlemesi
-Polis ekipleriyle Çalışkan'ın konuşması
-Ekiplerin göreve çıkması
-Çalışkan'ın açıklaması
-Genel ve detaylar
============================
(ek görüntü ile geniş haber)
5- ADLİYEDE AVUKATLARA POLİS MÜDAHALESİ
Haber : Ümit TÜRK - Özden ATİK İstanbul / DHA
Cumhuriyet gazetesi soruşturması kapsamında tutuklanan gazete avukatlarının serbest bırakılması için İstanbul Adalet Sarayı içinde oturma eylemi yapan avukatlara polis müdahale etti. Müdahale sonrası 8 avukat gözaltına alındı.
Cumhuriyet gazetesi soruşturmasında tutuklanan avukatlar, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör'ün serbest bırakılması talebiyle İstanbul Adalet Sarayı'nın atrium alanında saat 11.00'de bir araya gelen bazı avukatlar, burada oturma eylemi yaptı. Eyleme HDP'nin hukuçu milletvekilleri Celal Doğan, Filiz Kerestecioğlu ve Garo Paylan da destek verdi.
8 AVUKAT GÖZALTINA ALINDI
Ellerinde "Savunmaya Özgürlük" dövizleri olan avukatlar bir süre adliye içinde sessiz bir şekilde oturdu. Emniyet yetkilileri avukatlara eylemi sonlandırma çağrısı yaptı. Bir süre emniyet yetkilileri ile görüşen avukatlar eylemlerini saat 13.00'a kadar sürdüreceklerini bildirdi. Polis müdürü avukatlara son kez çağrı yaparak eylemlerini dışarıda devam ettirmelerini söyledi. Bu talebi kabul etmeyen avukatlara, Çevik Kuvvet polisi kalkanlarla müdahale etti. Müdahale sırasında bazı avukatların yere düştüğü görülürken çıkan arbedede bazı avukat ve polislerin yaralandığı öğrenildi. Dışarıya çıkarılan avukatlar daha sonra birkaç kez daha adliye içine girerek eylemlerini sürdürmeye devam etti. Ancak polis avukatlara yeniden müdahale etti. Çıkan olaylar sonrası 8 avukat gözaltına alındı.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
Avukatların oturma eylemi
HDP milletvekillerinin eyleme desteği
Polis yetkilileriyle avukatların konuşması
Polisin kalkanlarla avukatları ittirmesi
Avukatların direnmesi
Müdahaleden detaylar
Müdahalenin üst katlardan çekilen görüntüleri
06.04.2017 - 12.23 Haber Kodu : 170406048
06.04.2017 - 12.25 Haber Kodu : 170406049
06.04.2017 - 12.39 Haber Kodu : 170406060
===================================
6- BAYRAMPAŞA ÇEVİK KUVVET ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'NÜ İŞGAL GİRİŞİMİ DAVASI (2)
Sanık Uzman Çavuş,
" 3. Kolordu Komutanlığı'ndan telefonlarımıza 14, 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde İstanbul'da terör eylemi beklendiği yönünde mesaj gelmişti. Ben 15 Temmuz'da izinli olmama rağmen göreve çağrıldım"
Haber: Hayati KILIÇ - İstanbul DHA
FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, 1 kişinin şehit olduğu ve 16 kişinin de yaralandığı Bayrampaşa Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nü işgal girişimiyle ilgili 18'i rütbeli 58 askerin 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında tutuksuz yargılanan erlerin savunması tamamlandı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nin baktığı, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki duruşma salonunda yapılan duruşmaya 18 tutuklu sanık katıldı. İlk iki duruşmada savunmaları tamamlanan tutuksuz yargılanan erler duruşmaya gelmedi. Olayda yaşamını yitiren Ümit Yolcu'nun ağabeyi Aydın Yolcu ve avukatı Necip Kibar duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya sanıkların yakınları izleyici olarak katıldı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılan 2 sanığın ifade vermesiyle, tutuksuz yargılanan 40 erin savunmaları tamamlandı. Duruşma tutkulu yargılanan rütbeli askerlerin savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
AĞLAYARAK SAVUNMALARINI YAPTILAR
Duruşmada ağlayarak ifade veren tutuklu sanık uzman çavuş Burak Şengül, bir buçuk yıl önce mesleğe başladığını belirterek "Tank nişancısı olarak görev yapıyordum. Emir verme yetkim bulunmuyor. Bu insanları bizim başımıza komutan olarak görevlendirdiler. Emir komuta zincirini kullanarak bizi dışarıya çıkardılar. Üsteğmen Kurtuluş Kara, çevik kuvvette terör eylemi olacağını söyledi. Hatta 3. Kolordu Komutanlığı'ndan telefonlarımıza 14, 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde İstanbul'da terör eylemi beklendiği yönünde mesaj gelmişti. Ben 15 Temmuz'da izinli olmama rağmen göreve çağrıldım. Asker olarak en büyük zaafım vatan ve millettir, vatan sevgimizi kullanarak bizi emellerine alet ettiler. Emir komuta zincirinin en alt kademesindeyim.Çevik kuvvete gittiğimiz zaman polisler yanımıza gelerek bizimle sohbet ediyordu. Bu sırada üsteğmen Kurtuluş, geldi. Polislere yönelik 'bunlar uzman erbaşlar. Muhatabınız değil' diyerek bizi resmen küçümsedi" dedi.
"BUNLAR BİZİ İNSAN YERİNE KOYMAZLARDI"
İfadesi sırasında ağlayan ve bir süre ara veren Burak Şengül, "Bunlar bizi insan yerine koymazlardı. Kullandıkları tuvalete bile bizi almazlardı. Erlerden farkımızı yoktu, sürekli ot biçerdik. Dokuz aylık evliyim, evliliğin ne olduğunu bile anlamadan bizi cezaevine attırdılar. Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum, ve hepsinde şikayetçiyim. Bu sırada halk kalabalıklaşmaya başladı. Üsteğmen Kurtuluş Kara, silahıyla halkı itmeye çalıştı. Vatandaşlar 'Evladım bunlar sizi kandırıyor' diye bağırıyordu. Polis bizi çağırdı. Ben tanktan inmek için yöneldiğim sırada Kurtuluş Kara, kolumdan tutarak beni çekti. Gitmeme izin vermedi.Tankın içinde olduğum için dışarıda yaşananlara şahit olmadım. Tankın namlusuna mühimmat yüklemedim. Tankın namlusunu "barış gücü" pozisyonuna almak için komutan Kurtuluş Kara'yı uyardım. Teslim olduktan bir süre sonra tankı güvenli bölgeye çekmek için polis beni çağırdı. Çevik kuvvet elbisesi giyerek polis arkadaşla birlikte vatandaşların içinden geçtim ve tankı güvenli bölgeye çektim" dedi.
"AĞLAYINCA MAHKEME BAŞKANI SAKİNLEŞTİRDİ"
Savunmasını yapan tutuklu sanık erbaşlardan Yavuz Karakaya hakkındaki suçlamaları reddederek, "Çevik kuvvetin oraya gittiğimizde ben, polisin bizi içeri alacağını sandım, o yüzden tankı kapıya kadar götürdüm. Ancak kapı açılmadı. Sonra polis bizi uyardı. Komutanıma ' Polis silahınızı bırakın ve teslim olun, Bize mi ateş edeceksiniz diyor' dedim. Kendisi de bana 'senin komutanın kim, ekmeğini onlar mı veriyor" diye bağırdı. Üsteğmen Kurtuluş Kara silahları doldurma emrini verdi. Yanımdaki er silahını doldurunca onu uyardım. Silahına kurşun takma dedim. Komutana seslenmesini ve buradan gitmemiz gerektiğini söyledim. O sıra yanımda bulunanlar şahittir. Ben askerdim. Benim hakkımda terör örgütü üyesi yazıyor" dedi. Bu sırada ağlayarak yere yığılan Karakaya'yı, mahkeme başkanı Hulusi Pur, sakinleştirmeye çalıştı. Mahkeme başkanı sanığın oturarak ifade vermesini söyledi. Bunun üzerine sanık Karakaya "Oturmak istemiyorum. Ben bu kansızlara saygısızlık etmedim. Devletimin karşısında nasıl oturarak savunma yaparım" dedi. Duruşmaya ara verildi.
=============================================
7- TOPÇU KIŞLASI İÇİN BİLİRKİŞİ RAPORU: HİÇBİR REPLİKA (TAKLİT) ASLININ DEĞERİNDE OLAMAZ, OLSA OLSA ÖZENMEDİR
Haber: Ezgi ÇAPA/İSTANBUL,
Topçu Kışlası'nın yeniden inşasına yönelik İstanbul 1. İdare Mahkemesi'ne sunulan bilirkişi raporunda, Gezi Parkı 'Cumhuriyet döneminin korunmaya değer mirası' olarak tanımlanarak, "Osmanlı dönemine ait mekansal temsil gücünün arttırılmasına karşılık, Cumhuriyet dönemi mekanlar referanslarının zayıflatıldığı" tespitinde bulundu. 1940 yılında yıkılan kışlanın yeniden inşasını (ihyası) inceleyen uzmanlar raporda, "Hiçbir replika (taklit) aslının değerinde olamaz, olsa olsa özenmedir, öykünmedir. Mekanın üretildiği zamana, emeğe saygı için özenle ve dikkatle karar almak ve eylemde bulunmak gerekmektedir" ifadelerine yer verdi. Topçu Kışlası'nın yapılması durumunda, Taksim Gezi Parkı'nın yüzde 67 oranında azalacağı ve yaklaşık 430 ağacın zarar göreceği tespiti yapıldı.
ALANLARINDA UZMAN 5 ÖĞRETİM ÜYESİ HAZIRLADI
Taksim Gezi Parkı'na yeniden yapılmak istenen Topçu Kışlası ile ilgili plan iptal kararının Danıştay tarafından bozulmasının ardından bilirkişi raporu hazırlandı. Danıştay 6. Dairesi, İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin verdiği 'Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 1/5 bin ve 1/bin ölçekli koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planına yönelik iptal kararını onaylamıştı. İBB'nin karar düzeltme istemini kabul ederek onama kararını bozan Danıştay, yeniden bilirkişi keşfi yapılarak rapor hazırlanmasını talep etmişti. Ortadoğu Teknik, İstanbul, Hacettepe ve 9 Eylül üniversitelerinden, Kentsel Koruma, Kültürel Miras, Orman Mühendisliği, Ulaştırma ve Sanat Tarihi alanlarında profesör ve doçentlerden oluşan 5 uzman, İstanbul 1. İdare Mahkemesi'ne sunmak üzere bilirkişi raporu hazırlandı.
"OSMANLI MEKANLARININ TEMSİL GÜCÜ ARTTIRILIRKEN, CUMHURİYET DÖNEMİ MEKANLARI ZAYIFLATILDI"
Bilirkişilerin hazırladığı raporda, Osmanlı dönemine ait mekanların temsil gücünün arttırılmasına karşılık, Cumhuriyet dönemine ait mekanların referanslarının zayıflatıldığı tespitinde bulunuldu. Cumhuriyetin ilanıyla başlayan yeni sürecin kültürel değerlerinin de korunması ve tarihe aktarılmasının gerekli olduğu vurgulanarak "Cumhuriyet döneminin korunmaya değer mirasının da geleceğe taşınacak bir katman olarak görülmesi gerektiği" belirtildi.
"TAKSİM'İN SİMGELERİ 'AYRILMAZ BİR BÜTÜN OLARAK' KORUNMALI"
Bilirkişi raporunda birçok kez, Atatürk Kültür Merkezi, Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı, Taksim Meydanı, tescilli Su Maksemi ve Taksim Gezisi 'birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak' ele alınarak, 'korunması gereken kültürel değerler' olarak sayıldı. Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı'nın uygulandığı dönemin bayındırlık hareketlerinin bir örneği olduğu belirtilerek, bu mekanlarda yapılacak değişikliklerin 'toplumsal hafızada yer alan mekansal kodların ve işaretlerin kaybolmasına' neden olduğu ifade edildi.
"TOPÇU KIŞLASI YAPILIRSA, GEZİ PARKI YÜZDE 67 ORANINDA AZALACAK"
Topçu Kışlası'nın, 1913-1914 haritalarında yer alan ölçüleri avlusuyla birlikte 27 bin 172 metrekare olduğu, bina çevresinin de hesaba katılmasıyla bu alanın 31 bin metrekareye ulaştığı tespit edildi. İstanbul'un kayırlara geçen ilk imar planlarından bu yana Gezi Parkı'nın 'boş imar parseli' olmadığı, sosyal donatı alanı olarak kullanıldığı vurgulandı. 1940 yılında yıkılan kışlanın ihyası durumunda, Beyoğlu'ndaki en önemli yeşil alanlardan biri olan Taksim Gezi Parkı'nın yüzde 67 oranında azalacağı ve Gezi Parkı'nda bulunan 563 adet ağaçtan yaklaşık 430 ağacın zarar göreceği belirtildi.
İSTANBUL'DA 7 YILDA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN YEŞİL ALAN MİKTARI 2 KAT AZALMIŞ
Raporda altı çizilen bir diğer konu, İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alanların azlığı oldu. Yeşil alan oranının Batılı çağdaş metropol kentlerin çok gerisinde olduğunu belirten uzmanlar, İstanbul genelinde 2010 yılında 6.05 metrekare olan kişi başına düşen aktif yeşil alan oranının, günümüzde 3.66 metrekareye gerilediği verilerini paylaştı. Beyoğlu ilçesinde kişi başına düşen yeşil alan miktarının 1.3 metrekare ortalaması ile İstanbul ortalamasının da altında kaldığını vurguladı.
TAŞINAN AĞAÇLAR KURUDU
Uzmanlar raporda, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan ve 'taşınmasının sakıncalı olacağının belirtilmesine rağmen', Sadabad Parkı'na taşınan 66 ağacın yarısında kuruma ve çürüme olduğunu ifade etti. Gezi Parkı'nda ileri yaşlara ulaşmış çam, sedir, çınar, karaağaç, dişbudak, erguvan, sakız gibi 'korumaya değer' ağaçların taşınmasının sakıncalı olduğu belirtildi. Topçu Kışlasının yapılması durumunda binanın inşa edileceği ölümde yaşlı ağaçların olduğu, bu nedenle en fazla zarar görecek kısmın yaşlı ağaçların bulunduğu simgesel kısım olacağı vurgulandı.
"HİÇBİR TAKLİT ASLININ DEĞERİNDE OLAMAZ, OLSA OLSA ÖZENMEDİR"
Topçu Kışlası'nı ihyası için hazırlanan imar planı değişikliğinin 'acele' şekilde üretildiğini belirten uzmanlar bilirkişi raporunda şu ifadelere yer verdi: "İyi düşünülmemiş bir müdahale yüzlerce, onlarca yılda oluşmuş bir birikimin kolaylıkla yok olmasına neden olabilir. Hiçbir replika (taklit) aslının değerinde olamaz, olsa olsa özenmedir, öykünmedir. Mekanın üretildiği zamana, emeğe saygı için özenle ve dikkatle karar almak ve eylemde bulunmak gerekmektedir"
"İHYA, YENİ YAPI İNŞA ETMENİN YASAL ARACI HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİ"
Yok olmuş tarihi yapıların tescil edilemeyeceğinin belirtildiği raporda, "İhya(Rekonstrüksiyon) uygulamasının, koruma alanlarında yeni yapı inşa etmenin yasal aracı haline dönüştürülmemesi gerektiği, aksi halde kaybedilmiş tüm hakların geriye doğru işletilmesinin gündeme gelebileceği" uyarısında bulunuldu.
Bilirkişi raporu, Taksim yayalaştırma Projesine ilişkin 1/5 bin ve 1/bin ölçekli koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planı değişikliğinin 'planlama esasları, koruma ilkeleri ve kamu yararına uygun olmadığı' sonucuna vardı.
===================
8- OYUNCU İSRAFİL KÖSE'NİN ÖLÜMÜNE İLİŞKİN DAVA; SANIK TAKSİCİ" KENDİSİ BANA ÇARPTI"
Haber: Yüksel KOÇ/İSTANBUL,
Motosikletiyle seyir halindeyken kapısı açılan taksiye çarparak hayatını kaybeden oyuncu İsrafil Köse'nin ölümüne ilişkin davaya başlandı.
Hakkında, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan taksici Bekir Serkut Özhan savunmasında, "Olayda kusurum yoktur, kendisi gelip bana çarptı" dedi.
Kadıköy'de 21 Ağustos 2016 tarihinde motosikletiyle seyir halindeyken kapısı açılan taksiye çarparak hayatını kaybeden oyuncu İsrafil Köse'nin ölümüne ilişkin taksici Bekir Serkut Özhan'ın yargılandığı davaya başlandı.
İstanbul Anadolu 60. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuksuz sanık Bekir Serkut Özhan ile maktül İsrafil Köse'nin eski eşi müşteki Şengül Zeybek'in avukatı katıldı.
Sanık Özhan savunmasında, "Olaya ilişkin kusurum yoktur. Kendisi gelip bana çarptı" dedi. Taksinin kapısını açmadan yolu kontrol edip etmediği sorulan Özhan, "Kapıyı açmadan önce arkayı kontrol ettim. Benim şoför mahallimdeki sol kapıya çarptı ve kaza bu şekilde oldu. Biz taksiler olarak otobüs durağının gerisinde duruyor ve durağı engellemiyorduk" dedi.
Olaya ilişkin görüntü kayıtlarının bilirkişilerce incelenmesine ve olay yerinde keşif yapılmasına karar veren mahkeme duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, maktül İsrafil Köse'nin 21 Ağustos 2016 tarihinde Kadıköy Ayrılıkçeşmesi metro istasyonu güzergahında motosikleti ile seyir halinde iken kapısı açılan taksiye çarparak yaralandığı, kaldırıldığı hastanede 2 gün sonra hayatını kaybettiği belirtiliyor.
İddianamede, şüpheli taksi şoförü Bekir Serkut Özhan'ın alkollü olmadığı belirtilerek, "Taksirle adam öldürme" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor.
============================
9- DAVUT GÜLOĞLU'NUN AVUKATI DAVADAN ÇEKİLDİ
Taraflar uzlaşamadı
Haber: Ümit TÜRK İstanbul / DHA
Şarkıcı Sıla Gençoğlu'nun hakaret davası açtığı şarkıcı Davut Güloğlu'nun avukatı, reddi hakim talebinin kabul edilmediğini gerekçe göstererek davadan çekildi. Mahkemece uzlaşma bürosuna gönderilen dava dosyasında, tarafların uzlaşamadıkları belirlendi.
Şarkıcı Sıla Gençoğlu'na hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında 2,5 yıla kadar hapis cezası istenen şarkıcı Davut Güloğlu'nun avukatı mahkemeye vekillikten istifa ettiğini bildirdi.
SILA İLE DAVUT GÜLOĞLU DURUŞMAYA KATILMADI
İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya taraflar Sıla Gençoğlu ile Davut Güloğlu katılmadı. Gençoğlu'nun avukatı duruşmada hazır bulunurken Güloğlu'nun avukatı Emrullah Gözcü ise bu dosyadan istifa ettiğine dair dilekçe sundu.
AVUKAT DAVADAN İSTİFA ETTİ
Avukat Gözcü dilekçesinde, "Hakimin reddi talebimiz haksız ve kanuna aykırı şekilde şikayetçi tarafın tamamen yönlendirmesiyle reddedilmiştir. Sayın hakimin tarafsız kalacağı inancımız kalmadığı ve kendisinin çekilmediği için iş bu dosyadan biz çekiliyoruz" dedi.
UZLAŞAMADILAR
Mahkeme hakimi, uzlaştırma bürosundan tarafların uzlaşamadığına dair belgenin geldiğini belirtti. Sıla Gençoğlu'nun avukatı ise, Güloğlu'nun avukatının istifasının davayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek mahkemenin karar vermesini istedi.
REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNMUŞTU
Mahkeme, Güloğlu'na avukatının istifa ettiğinin bildirilmesi için duruşmayı erteledi. Önceki celse görülen davada, mahkeme hakiminin savunmadaki ifadeleri tutanağa geçirmediğini ileri süren Güloğlu ve avukatı Emrullah Gözcü, reddi hakim talebinde bulunmuştu. Talebi değerlendiren Ağır Ceza Mahkemesi reddi hakim talebini reddetmişti.
OLAYIN GEÇMİŞİ
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yenikapı'da düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne Şarkıcı Sıla katılmamış ve "Darbeye karşıyım ama Yenikapı'daki şova katılmayacağım" demişti. Bunun üzerine Davut Güloğlu katıldığı bir televizyon programında, "S… olsun gitsin" ifadesini kullanmıştı. Sıla, bu sözlerin ardından şikayetçi olmuş ve Davut Güloğlu hakkında, "Basın yoluyla hakaret" suçundan 2,5 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açılmıştı.