Dha İstanbul Bülteni - 3
1- YUNANİSTAN, 8 DARBECİ ASKERİN SON ÇARESİYMİŞDarbeci askerlerin helikoptere almayıp Riva'da bıraktığı 4 asker kaçış hikayesini an be an anlattıRusya ve Ukrayna'ya kaçmayı planlayan darbeci askerlerin iade edilme korkusuyla bundan vazgeçip rotayı Yunanistan'a çevirdikleri ortaya çıktı.
1- YUNANİSTAN, 8 DARBECİ ASKERİN SON ÇARESİYMİŞ
Darbeci askerlerin helikoptere almayıp Riva'da bıraktığı 4 asker kaçış hikayesini an be an anlattı
Rusya ve Ukrayna'ya kaçmayı planlayan darbeci askerlerin iade edilme korkusuyla bundan vazgeçip rotayı Yunanistan'a çevirdikleri ortaya çıktı.
Haber: Ümit TÜRK İstanbul / DHA
Yunanistan'a kaçan 8 darbeci askerin iade dosyasında, darbeye nasıl iştirak ettikleri, başarısız olunca ilk nereye kaçmak istedikleri, kaçarken de hangi güzergahı izledikleri belirtiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yunanistan adli makamına gönderilen iade dosyasında 8 askerin son gün ve saatleri şöyle anlatılıyor; "Darbe başarısız olunca, darbeci askerler, iki adet Skiorsky ve 1 adet UH-1 tipi helikopteri 66. Zırhlı Mekanize Tugayı'na getirip bıraktıktan sonra 12 kişiyle birlikte bindikleri Skiorsky S 70 marka helikopterle ilk olarak Riva'da bir araziye indi. Burada bir süre telefon görüşmesi yapan darbeciler, daha sonra kaçma planı yapmaya başladı. Ancak 4 asker bu plana karşı çıktı."
ÖNCE RUSYA ARDINDAN UKRAYNA'YA KAÇMAYI PLANLADILAR ANCAK...
Dosyada, kaçma planına karşı çıkan askerlerin ifadelerine göre, 8 darbeci askerin kendilerine, "Darbe zaten sizin yüzünüzden başarısız oldu" dediği aktarıldı. Yine ifadelerinde, 8 darbeci askerin kaçma planı yaparken önce Rusya'yı düşündükleri, ancak Türkiye ile son zamanlarda arasının iyi olması nedeniyle vazgeçerek Ukrayna'yı konuştukları, burada da savaş olduğu için teslim edilme endişesiyle vazgeçtiklerini söyledikleri anlatıldı. İfadelerinde, 8 darbeci askerin son olarak Yunanistan'a gitmeye karar verdiğini söyleyen 4 askerin, kendilerini burada bırakarak helikopteri çalıştırıp havalandıklarını söyledikleri belirtildi.
SARIYER, ÇATALCA, TEKİRDAĞ ÜZERİNDEN YUNANİSTAN'A...
Sinyal Baz İstasyonu verilerine göre 8 darbeci askerin 16 Temmuz günü saat 10.40'da Riva'dan havalanarak; Sarıyer, Çatalca ve Tekirdağ üzerinden Yunanistan'ın Alexandruupoli şehrine iniş yaptıkları tespitine yer verildi.
DARBE GİRİŞİMİNDE KULLANILAN HELİKOPTERLER AMBULANS TİP HELİKOPTERLER DEĞİL
Haklarında, "Darbeye teşebbüs", "Cumhurbaşkanına suikast", "Yağma" ve "Kamu malına zarar verme" suçlarından yakalama kararı bulunduğu belirtilen dosyada şüphelilerin, Yunanistan'daki yapmış oldukları savunmalarında darbe girişiminde yaralı taşımak için uçtuklarını söyledikleri hatırlatılarak, "Söz konusu helikopterlerin ambulans tip helikopterlerden olmadıkları" vurgulandı.
ÖNEMLİ NOKTALARA ASKERİ VE LOJİSTİK DESTEK SAĞLADIKLAR...
Yine şüphelilerin 15 Temmuz akşamı ve gecesi, HTS ve Sinyal Baz İstasyonu kayıtlarında Samandıra Hava Üssü'nden kalkış yaptıkları ve İstanbul'daki önemli noktalara askeri ve lojistik destek sağladıkları belirtildi.
CUMHURBAŞKANI'NA SUİKAST TİMİYLE İRTİBATLARI
Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde bulunan ekibin başında yer alan şüpheliler Kurmay Albay Ali Aktürk ile Kurmay Yarbay Davut Uçum'a ait telefon numaraları ile darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan 4 askerin cep telefonuyla karşılıklık görüşmelerinin HTS kayıtları da dosyaya eklendiği belirtildi.
"ŞÜPHELİLER TÜM YASAL HAKLARA SAHİPTİR"
Şüphelilere atfedilen suçlamanın siyasi ya da askeri olmadığı belirtilen dosyada, Avrupa Sözleşmesi'nin ilgili maddesine atıf yapılarak, "Bir devlet reisinin veya aile efradından birisinin hayatına kastın siyasi bir suç sayılamayacağı düzenlenmiştir" denildi. Adli yardımlaşma talebinin dayanağı olan sözleşmlerden örneklerin de eklendiği dosyada, "Şüpheliler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin taraf olduğu Uluslararası sözleşmelerde ve iç hukukumuzda ön görülen tüm yasal haklara sahiptirler" denildi.
================================
2- KAÇAK PKK/KCK ÜYESİ, SARIYER'DE JANDARMANIN OPERASYONUYLA YAKALADI
Haber: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Terör örgütü PKK/KCK örgütü mensubu 1 kişi İstanbul Jandarma ekiplerinin yaptığı operasyonla yakalandı.
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak suçundan aranan S.Y.'nin, önümüzdeki günlerde örgütsel faaliyetlerde bulunmak üzere Sarıyer Garipçe Mahallesi'ne geldiğini tespit etti.
S.Y., jandarmanın düzenlediği operasyonla yakalanarak gözaltına alındı. PKK'nın Bağcılar İlçe Gençlik Yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği belirlenen S.Y. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi. Jandarmanın S.Y.'nin bağlantılı olduğu terör örgütü mensuplarıyla ilgili araştırma yaptığı belirtildi.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-S.Y.'nin jandarmadan çıkışı
-S.Y.'nin jandarma aracına bindirilmesi
================================
3- AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NI İŞGAL DAVASI
SANIK UZMAN ÇAVUŞ: BEN BUNLARIN EMRİNİ DİNLEMEDİM
Haber: Hayati KILIÇ / İstanbul DHA
FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz'daki darbe girişimine katılarak AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nı işgal eden 14'ü tutuklu 74 asker'in yargılandığı davanın ikinci duruşması sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. Duruşmada ifade veren uzman çavuş "Ben bunların emrini dinlemedim. Askerlerimizin şarjörleri takılıydı. Yüzbaşı 'Kimse emrimden çıkmayacak, ateş edin' dedi. Ben de 'Emri dinlemem askerlere vur emri veremem' dedim" şeklinde ifade verdi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumlarının karşısındaki mahkeme salonunda yapılan ilk duruşmaya, haklarında "Anayasayı ihlal", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez müebbet hapis cezası istenen 14 tutuklu ve 31 tutuksuz sanık katıldı. Davanın tek müştekisi olan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk duruşmaya gelmedi. Külünk'ü duruşmada avukatları temsil etti.
"BEN BUNLARIN EMRİNİ DİNLEMEDİM"
Tutuklu uzman çavuş Fahrettin Kemal ifadesinde, araçlarla yolda giderken bazı vatandaşların kendilerini alkışladığını, bir süre sonra önlerinden geçen bir minibüsten kendilerine küfür edildiğini; fakat birşey anlamadıklarını belirterek, "Araç kullandığım için neler olup bittiğini telefona bakıp sosyal medyadan öğrenme şansım olmadı. AK Parti il binası önüne geldiğimizde nereye geldiğimizi yeni anladım. Emir komuta o gün sanıklardan binbaşı Faruk Şimşek de olduğu için araçtan inen herkesi bir yerlere yönlendirdi. Ana giriş kapısının olduğu yerdeydim, Şimşek gelip emirler verdi. 'Buranın emniyetini alacağız, kimseyi geçirmeyin' diyordu. Bu arada vatandaşlar toplanmaya başladı saat 23.45 civarındaydı. Kalabalıklaşan halk bize tepki gösterip küfür ediyordu. Biz de 'Ne oluyor?' dedik. O sırada havaya iki el ateş edilince halkın tepkisi arttı. Vatandaşlardan biri, 'Burada kardeşin polis olsa onlara da sıkacaksın' deyince ben de 'Kardeşim zaten polis kimseye ateş etmem' dedim. Yüzbaşı Gökhan Güney iki el ateş etti. Halk daha çok toplanmaya başladı. Üstümüze gelmeye başladı. Ben bunların emrini dinlemedim. Askerlerimizin şarjörleri takılıydı. Gökhan Güney, 'Kimse emrimden çıkmayacak, ateş edin' dedi. Ben de 'Emri dinlemem askerlere vur emri veremem' dedim ve askerlere 'Geri çekilin' dedim. O arada bölük komutanımız, 'Emir komuta bende onların sözünü dinlemeyin geri çekiliyoruz' dedi ve geri çekildik" diye konuştu.
"BİZİM ÜZERİMİZDE OYUN OYNANIYOR DEDİM"
Çekildikleri yerde yanında birkaç askerin olduğunu belirten Fahrettin Kemal, "Onların şarjörlerini çıkarttım, 'Kimse birşey yapmasın, bizim üzerimizde bir oyun oynanıyor' dedim. Ondan sora halk bize su getirdi. Önümüze barikat kurdu. Bayrak salladık, İstiklal Marşı söyledik. ondan sonra çevik kuvvet ekibi geldi, bizi oradan başka bir yere yönlendirdi. 01.30 civarında polis olan kardeşim telefonla aradı. 'Sizin üzerinizde bir oyun oynanıyor, teslim ol' dedi. Ben de kardeşime zaten teslim olmak istediğimizi söyledim. Savaş uçakları geçince Yüzbaşı Hasan Hüseyin Altunsoy'un yere yattı. Bunun üzerine 'Hem ülkeye ihanet ediyor, bir de savaş uçağı geçince yere yatıyor' dedim. Olay günü saat 03.30 gibi AK Parti İl Binası önünden ayrılarak saat 04.30 gibi kışlaya geri döndük. Pazartesi tekrar mesaiye başladığımda polisler gelerek gözaltına aldılar" dedi.
"EMİR KOMUTA ZİNCİRİNİN SONUNDA BULUNUYORUM"
Hakkındaki suçlamaları reddeden tutuklu sanık uzman çavuş Arif Emre Esen "Emir komuta zincirinin en sonunda bulunuyorum. Benim hiçbir rütbelinin emrini sorgulama gibi bir durumum söz konusu olamaz. Kışladan çıktığımızda nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Araç komutanıma nereye gideceğimizi sordum, ama bana cevap vermedi. Araçtan indiğimizde ancak nereye geldiğimizi öğrendim. Tatbikat için toplandığımızı sanıyordum.Tanımadığımız iki yüzbaşı ve bir binbaşı bize emirler veriyordu. Daha sonra AK Parti'nin binasına geldiğimizde güvenliği salama yönünde emirler aldık. Halk toplanıp tepki vermeye başladı. Daha sonra bir vatandaş, 'Abi siz askersiniz, bunlar da polis. Sizi birbirinize kırdırmaya çalışıyorlar' dedi. Bana bina içinde bir televizyondan haberleri gösterdiler. Genelkurmay Başkanı'ndan haber alınamadığı yönünde bilgiler veriliyordu. Şaşırdım. Olayın farkına vardıktan sonra geri çekildik. Başımızdaki binbaşı, 'Hiçbir şekilde geri çekilmiyorsunuz' yönünde emir verdi" dedi.
MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün, "Size geri çekilmiyorsunuz emrini kim verdi?" sorusuna, tutuklu sanık Esen, "Emri vereni görmedim, üstünde hücum yeleği vardı" yanıtını verdi.
Bunun üzerine Öztürk, sesini yükselterek, "İsim ver. Üzerindeki yeleği ve rütbesini görüyorsunda kim olduğunu mu bilmiyorsun?" diye tepki gösterdi. Duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor
İDDİANAMEDEN
236 sayfalık İddianamede, 1 Binbaşı, 2 yüzbaşının da aralarında bulunduğu 14 rütbeli tutuklu ve tutuksuz yargılanan 60 er hakkında, "Anayasayı ihlal", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. İddianamede, bir kısım şüpheliler hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, diğer bazı şüpheliler hakkında ise "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
================================
4- DİSK REFERANDUM KARARINI AÇIKLADI :
"MEMLEKETİN VE İŞÇİLERİN GELECEĞİ İÇİN HAYIR"
Haber: Özgür ALTUNCU / Kamera: İdris TİFTİKÇİ, İstanbulDHA
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Anayasa değişikliği referandumunda " Hangi partiye oy verirsek verelim, hangi lideri seversek sevelim, mesele işçilerin ve memleketin geleceği ise bu sefer hep beraber hayır diyelim" ifadeleriyle referandum kararını açıkladı. DİSK'i oluşturan 22 sendikanın ortak kararı bugün Taksim'de bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK'in Eski Genel Başkanları Rıdvan Budak ve Süleyman Çelebi ile DİSK'e bağlı yöneticilerin katıldığı toplantıda " Memleketin ve İşçilerin Geleceği İçin Hayır" yazılı bir pankart yer aldı.
KAHVERENKLİ DUYURU
Hem pankartın rengi hem de toplantıya katılanların taktıkları atkının rengi dikkat çekti. DİSK'in kırmızı renginin yerine referandumda oy pusulasında Hayır bölümünün rengi olan Kahverengi kullanıldı. DİSK'in Hayır kararıyla ilgili yazılı metni Genel Başkan Kani Beko açıkladı. Cumhuriyet tarihinde 2 hafta içinde Anayasa tartışmalarının olup bitmesini ilk kez şahit olduklarını ve bunun dünyada bir örneğinin bulunmadığını söyleyen Beko, " Bu seferki sıradan bir oylama, herhangi bir sandık değil" dedi.
MEMLEKETİN VE İŞÇİLERİN GELECEĞİ İÇİN HAYIR!
3 Şubat 2017 tarihinde DİSK Başkanlar Kurulunun DİSK Genel Merkezi'nde Anayasa Referandumu gündemiyle toplandığını yaptığını söyleyen Genel Başkan Kani Beko, " DİSK Başkanlar Kurulu olarak; bu tarihsel anda, temel ilkelerimize, mücadele tarihimize, emekçilerin özlem ve taleplerine dayanan, ülkemizin geleceğini gözeten, örgütümüzün iradesini ortaya koyan açık bir tutum almayı ve bunu kamuoyu ile paylaşmayı gerekli görüyoruz"d edi.
İŞTE O KARARIN AYRINTILAR
İşte DİSK'in referandumla ilgili aldığı kararın ayrıntıları:
1-DİSK olarak bu anayasa değişikliğine öncelikle usulden karşıyız: Değişiklik paketinin TBMM'den olağanüstü bir hızla, medyadan, hatta vekillerden kaçırarak, muhalefeti susturarak, hukuka aykırı açık oylamalarla, kavga gürültü içinde geçirilmiş olmasını kabul etmek mümkün değildir.
2-DİSK olarak Anayasa değişikliğinin içeriğine de karşıyız: Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargı yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplanacak, kuvvetler ayrılığı bitecek. Türkiye Cumhuriyeti devleti tek adam iktidarına teslim edilecek. Cumhurbaşkanı OHAL ilan edebilecek, memleket halkın tamamını temsil eden Meclisten çıkan yasalar yerine tek imzalı kararnameler ile yönetilecek. Yürütme erkinin, halkın tamamını temsil eden meclise karşı sorumluluğu olmayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve vekiller etkisizleşecek, tek yetkili Cumhurbaşkanı olacak. Bakanlar Kurulu, cumhurbaşkanına hizmet eden atanmış memurlardan oluşacak.Yargı üyelerinin çoğunluğunu cumhurbaşkanı belirleyecek, böylece tek kişinin kararları yargı kararları da olacak. Yargı yürütmenin vesayeti altına girecek. Bu değişiklerin özü parlamenter sistemin yok edilmesidir. Bu anayasa değişikliğiyle Osmanlı-Türkiye anayasal birikimi ve Meclis-i Mebusan'dan bu yana geliştirilen tüm demokrasi deneyimimiz yok sayılmaktadır. 150 yıla yakın bir süredir bu topraklarda, sancılı da olsa, varlığını sürdüren parlamenter sistemin köklü biçimde değiştirilmek istenmesine hayır diyoruz.
3-Anayasalar DİSK'in tarihinde belirleyici bir öneme sahiptir ve DİSK'in kimliğini belirlemiştir.
DİSK Kuruluş Bildirgesi'nde yer alan şu ifadelerle şimdiye kadar emekçilere en geniş hakları sağlamış 1961 Anayasası sahiplenilmiştir: "Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin Anayasa uyarınca değiştirilmesi ve Anayasa ilkelerinin hayata uygulaması anlamına alıyoruz".
4-Bu Anayasa değişikliği halkın gerçek gündemi değildir, halkın özlemi değildir, halkın ihtiyacı değildir.
Bugün halkımızın iki acil yaşamsal ihtiyacı ve talebi vardır: Teröre, kaosa, savaşa karşı can güvenliği ve yaşam hakkı; işsizliğe karşı güvenceli bir işe sahip olmak.
5- Memleketin ve işçilerin geleceği için hayır.
Bu tarihi anda tüm emek örgütlerine açık çağrı yapıyor, tarihsel sorumluluklarını anımsatıyoruz. Tüm sendikal örgütleri Türkiye demokrasisini olduğu kadar sendikal hak ve özgürlükleri de tehdit eden, emekçilerin talepleri ve özlemleri ile hiçbir biçimde uyuşmayan bu değişiklik dayatması karşısında ortak tutum almaya çağırıyoruz.
BÜTÜN İŞÇİLERE ÇAĞRI
Üyeleri başka olmak üzere tüm işçilere Hayır oyu vermeye çağıran DİSK Genel Başkanı Kani Beko açıklamasını şu ifadelerle tamamladı
" Bu ülkeyi 15 yıldır yönetenlere oy verdiniz ya da vermediniz. Şimdi tercihiniz bir parti veya lider olmayacak. Toplumu kutuplaştıracak, meclisin, yargının ve hükümetin yetkilerini tek bir kişide toplayacak, işçi haklarına zarar verecek, ekonomiyi krizlerle karşı karşıya bırakacak bir rejim değişikliğini oylayacağız. İşçiler olarak daha önce hangi partiye oy vermiş olursak olalım, bu kez memleketimizi yönetenlere hep beraber bir uyarıda bulunma şansımız var. Bugüne kadar tek bir partide birleşemeyen işçiler, haklarını korumak için birleşip "hayır" diyerek güçlerini gösterebilir. Türkiye'nin işçiler için bir cehenneme dönüşmesine hep beraber hayır diyelim! Tek bir kişiye, tek bir imzayla sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatını kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, "gerektiğinde" ücretleri dondurma yetkisi veren Anayasa'ya hayır diyelim. Dünyada ücretler açısından en alt sıralarda olmaya hayır diyelim! Dünyanın en uzun süre çalıştırılan işçileri olmaya hayır diyelim! İçinde işçilerin hakları olmayan Anayasa'ya hayır diyelim!Taşeron işçilerinin her seçimde kandırılmasına hayır diyelim!
15 yılda 17 bin işçinin iş cinayetine kurban edilmesine hayır diyelim. Kıdem tazminatımızın kaldırılması planlarına hayır diyelim. İş mahkemelerine başvuru hakkımızın ortadan kaldırılmasına hayır diyelim. Kiralık işçilik adı verilen köle ticaretine hayır diyelim.Grev yasaklarına, sendikalı olmanın önündeki engellere hayır diyelim.Biz borçlanarak yaşamakta zorlanırken, zorunlu BES kesintisine hayır diyelim.Kamunun birikimlerinin Varlık Fonu yoluyla, yok edilmemesi için hayır diyelim. Hangi partiye oy verirsek verelim, hangi lideri seversek sevelim, mesele işçilerin ve memleketin geleceği ise bu sefer hep beraber hayır diyelim.İşçiler olarak birleştiğimizde ne kadar güçlü olabildiğimizi, memleketi de dünyayı da yeniden kurabileceğimizi bir kez daha gösterelim. DİSK olarak memleketimizin geleceği için, emeğin hakları için sandığa gidip "hayır" demekle yetinmeyeceğimizi, işçilerin "hayır" yanıtını işyerlerinde, mahallelerde dayanışma içinde örgütleyeceğimizi ilan ediyoruz.
"İŞÇİ HAKLARINİN EN ÇOK GELİŞTİĞİ ÜLKELERİN YÜZDE 84'Ü PARLAMENTER DEMOKRASİYLE YÖNETİLİYOR"
Basın toplantısının sonunda Başkanlık, Parlamenter Demokrasi ve Yarı Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde işçi haklarının karşılaştırıldığı bir rapor açıklandı. Raporda dünyada işçi haklarının en çok gelişmiş olduğu ülkelerin yüzde 84'ünün parlamenter demokrasi ile yönetildiği belirtildi.
Görüntü Dökümü:
Basın toplantısından genel ve detay görüntüler
Beko'nun açıklamaları
================================
5- ÜSKÜDAR'DA DENİZDEN CESET ÇIKTI
Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN / İstanbul DHA
Üsküdar'da denizde 40 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir erkek cesedi bulundu.
Üsküdar Vaniköy açıklarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait deniz temizleme aracındaki görevliler, deniz yüzeyinde ceset görmesi üzerine durumu deniz polisine bildirdi. Olay yerine gelen deniz polisi cesedi tekneyle kıyıya çıkardı. 40 yaşlarındaki erkeğe ait olan ceset üzerinde yapılan incelemede darp, kesici ve delici alet yarasına rastlanmadı. Ceset olay yerinde yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Polis, cesedin kimliğini belirlemek için araştırma başlattı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Deniz polisinden görüntü
-Cesedi görüntüsü
-Çekilen güvenlik şeridi
-Sahilden görüntü
-Ekiplerden görüntü
================================
6- BÜYÜKÇEKMECE'DE CİNAYET İŞLEYEN ZABITA MEMURUNA 12,5 YIL HAPİS CEZASI...
Haber: Serpil KIRKESER / İstanbul DHA
Büyükçekmece'de 10 ay önce seyyar pilavcıyla olan tartışmasına müdahil olan Halil İbrahim Aslan'ı (36) silahla 7 el ateş ederek öldüren zabıta memuru Yüksel Topal (48) "Haksız tahrik altında kasten öldürme" suçundan 12 yıl 6 ay hapse çarptırıldı.
İDDİANAMEDE OLAY GÜNÜ ANLATILDI
İddianameye göre 23 Mayıs 2016'da meydana gelen olay şöyle oldu: "Büyükçekmece Belediye Başkanlığı'nda görevli zabıta memuru Yüksel Topal, 23 Mayıs 2016 tarihinde iki meslektaşıyla birlikte, Beykent Kaya Milenyum önlerinde kaldırımda seyyar pilav satan Serhat Akın'ın yanına giderek, her zamanki yerinde pilav satmasını söyledi. O sırada zabıta memuru Yüksel Topal'ın yanına Halil İbrahim Aslan ile 2 arkadaşı geldi. Aslan, zabıta memuru Yüksel Topal'a pilavcıya karışmamasını, ekmek parası kazandığını söylemesi üzerine tartışma çıktı. Hali İbrahim Aslan'ın, Yüksel Topal'a 'Pilavcıyı buradan kaldırırsanız seni öldürürüm' dedi ve daha sonra da arkadaşları ile birlikte araçlarına bindi. Aslan ve arkadaşları araçlarına bindikleri sırada zabıta memuru Yüksel Topal aracın plakasının fotoğrafını çekti. Bunu gören Halil İbrahim Aslan aracından inerek, Topal'ın üzerine yürüdü ve Topal'a vurarak tehdit etti. Şüpheli Yüksel Topal'ın da daha önce uzman erbaş olarak askeriyede görev yaptığından Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan almış olduğu silah taşıma izin belgesine istinaden taşıdığı tabanca ile üzerine gelen Halil İbrahim Aslan'a 7 el ateş etti, Aslan olay yerinde hayatını kaybetti. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Yüksel Topal hakkında hazırlanan iddianamede 'Haksız tahrik alında kasten adam öldürme' suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapsi istendi."
"ÖLDÜRME KASTIM YOKTU"
Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada ifade veren tutuklu sanık Yüksel Topal, "Ben 15 yıl askeriyede uzman çavuşluk yaptıktan sonra Büyükçekmece Belediyesi'ne zabıta olarak girdim ve 6 yıldır çalışıyordum. Benim ölen şahsı öldürme kastım yoktu. Çok üzgünüm. Anons edilmesi üzerine seyyar satıcıların satış yaptıkları yerlere bakmak için gittik. Yanımda zabıta olan Bişar İnce'de vardı. Beraber seyyar satıcı olan ve pilav satan Serhat Akın'ı satış yerinden uzaklaştırdık ismini de olaydan dolayı öğrendim. Başka bir seyyar satıcıyı da uzaklaştırmıştık akabinde zabıta memuru olan arkadaşlarımla otomuza gittik. Bu arada seyyar pilavcının uyarımıza rağmen uzaklaştırdığımız yerin tam karşısında satış yaptığını gördük ve yine uyardık. Bu arada tanımadığım 5 kişi geldi. Nasıl geldiklerini görmedim etrafımızı sarmışlardı. Anlamadığım bir dilde birisi seyyar pilavcıyla konuştu ve bana dönüp 'Bu kişi burada satış yapmaya devam edecek, garibana karışmayın ekmeğine engel olmayın' gibi sözler söyledi. Bizde yerinin uygun olmadığını söyledik. Bunun üzerine ağzıma alamayacağım sinkaflı küfürler etti ve beni göğsümden itekledi. Yüksek sesle küfürler etti bu arada esnaf araya girdi ve olayın büyümesini engelledi. Bu sırada Bişar isimli zabıta arkadaşta aracın yanından yanımıza geldi ve telsiz ondaydı. Polisin gelmesini istedik" dedi.
"SİNKAFLI KÜFÜRLER ETTİ"
Polisi beklemeye devam ettiklerini söyleyen sanık Topal, "Bu arada bu şahıslar kırmızı renkli bir araca bindiler. Onlar ayrılmadan ben cep telefonumla aracın plakasını çektim. Bunun üzerine henüz hareket etmeyen ancak çalıştırılan araçtan bu şahıslar inip tekrar üzerimize yürüdüler. Ölen şahıs koşup gelerek arabayı niye çekiyorsun diyerek bana yumruk attı. Yüzüme doğru attığı yumruk üzerine ben çekilince yumruk sağ omuz köprücük kemiğime geldi. Bu arada sinkaflı küfürler etti, 'Seni öldürürüm' deyip sağ elini beline attı. Bunun üzerine kendimi korumak için hedef gözetmeksizin belimden çıkarttığım tabancayı doldurarak tek elle ateş ettim. Bir kaç el ateş ettiğimi hatırlıyorum ancak sayısını hatırlamıyorum. 155 Polis İmdat hattını ben aradım. Arkadaşlarımda 112 Acil yardım hattını aradılar. Bu şahısların aracın plakasını da polise şikayet sırasında bildirmek üzere çektim. Olay nedeniyle üzgünüm dediğim gibi benim maksadım şahısı öldürmek değildi. Kendimi ve arkadaşlarımı korumak için yaptım" diye konuştu.
SANIK 12 YIL HAPSE ÇARPTIRILDI
Sanık Yüksel Topal'ın, maktülün sebebiyet verdiği haksız fiilin meydana getirdiği hiddet ve elemin tesiri altında gerçekleştirdiğini belirten mahkeme heyeti, "Haksız tahrik altında kasten adam öldürme" suçundan sanığı 15 yıl hapse çarptırıldı. Mahkeme heyeti, sanığın geçmişi ve sosyal ilişkileri, fiilden sonraki davranışları ile cezanın fail üzerinde göstereceği muhtemel etkileri sanık lehine hafifletici sebep kabul ederek cezayı, 12 yıl 6 ay hapis cezasına indirdi. Sanık Yüksel Topal'ın tutukluluk halinin devamına da karar verildi.
Görüntü Dökümü: (ARŞİV)
------------------------
-Zanlının şubeden çıkışı
-Genel ve detay görüntüler