Dha İstanbul Bülten - 3
- ŞEHİT BİNBAŞI ÜMİT ÇELİK SON YOLCULUĞUNA UĞURLANIYOR (1)Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHADiyarbakır'ın Lice ilçesi kırsalında operasyona giderken PKK'lı teröristlerce yola tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan Jandarma Binbaşı Ümit Çelik'in...
- ŞEHİT BİNBAŞI ÜMİT ÇELİK SON YOLCULUĞUNA UĞURLANIYOR (1)
Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Diyarbakır'ın Lice ilçesi kırsalında operasyona giderken PKK'lı teröristlerce yola tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan Jandarma Binbaşı Ümit Çelik'in naaşı, Beylikdüzü'ndeki Fatih Sultan Mehmet Camii'ne getirildi.
Şehit Binbaşı burada ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından Büyükçekmece Yeni Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Şehidin naaşının getirilmesi
-Tabut başında dua edenler
-Genel ve detaylar
dhafeed
=======================
KADIKÖY İSKELEDE BİR KADIN DENİZE DÜŞTÜ, KURTARMA ANI KAMERADA
Haber-Kamera: Uğur Ayazsın-Cengiz ÇOBAN / İstanbul, DHA
Kadıköy İskelede denize düşen kadın, çevredeki kişiler tarafından kurtarıldı. Durumu iyi olan kadın götürüldüğü hastaneden taburcu edildi.
Kadıköy Rıhtım Eminönü iskelesinin yan kısmında bir kadın henüz belirlenemeyen bir şekilde denize düştü. Denizde çırpınan kadını kurtarmak için iskelede bulunan 2 kişi denize atladı. Kurtarılan kadın iskeleye yanaşan bir balıkçı teknesi aracılığıyla karaya çıkartıldı. Ambulans ile Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Burada tedavi altına alınan kadının durumunun iyi olduğu belirlendi. Polise herhangi bir şikayette bulunmadığı öğrenilen kadın kısa sürede taburcu edildi.
OLAY ANI AMATÖR KAMERADA
Denize düşen kadını kurtarmak için suya atlayan iki kişinin görüntüsü amatör kameraya yansıdı. Görüntüde denize atlayan iki kişi kadını kurtarmaya çalışıyor. Balıkçı teknesi ise yardım için iskeleye yanaştı.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
Amatör kamera
-Adamların denize atlaması
-İskelede oturanlar
-Balıkçı teknesi
Genel ve detay
=======================
DİNK CİNAYETİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALİ DAVASI...
DÖNEMİN JANDARMA ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜRÜ ATİLLA GÜÇLÜOĞLU: "BAYRAKLI ÇEKİLMESİ TALİMATINI VERMEDİM"..
Haber: Özden ATİK / İstanbul DHA
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma görevlileri ve eski emniyet görevlilerinin yargılandığı 85 sanıklı davaya devam edildi. Dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu savunmasında, Ogün Samast'ın bayraklı fotoğrafının çekilmesine ilişkin "Katil zanlısının yakalanma olayına katıldığımız için çok heyecanlı ve gururluyduk. O dönem 'Jandarma mı, polis mi yakaladı' olayı vardı. Ben de 'İki jandarma Ogün Samast'ın sağına ve soluna geçerek fotoğraf çektirsin' dedim. Ama bayraklı çekilmesi şeklinde bir talimat vermedim" dedi.
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve gazeteci Ercan Gün'ün de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.
"BAYRAKLI ÇEKİLMESİ TALİMATINI VERMEDİM"
Duruşmada, dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu'nun savunması alındı. Güçlüoğlu, hakkında somut bir delil olmadan, sadece telefon kayıtlarına dayanılarak 4,5 aydır tutuklu olduğunu belirtti. Ogün Samast'ı emniyet personeliyle birlikte Samsun Otogarı'ndan aldıklarını anlatan Güçlüoğlu, "Ogün Samast'ı polisler aldı. Jandarma da etrafında güvenlik alarak indirdik. Benim adli kontrol görevim olmadığı için üst aramasına katılmadım" dedi. Daha sonra Samast'ın Samsun TEM Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğünü ve orada çay ocağına alındığını söyleyen Güçlüoğlu, "Sanık Birol Ustaoğlu yanımıza gelerek, 'Katil zanlısının üzerinde bulunan bayrağı açarak fotoğraf çektirmek istediğini, eğer bayrakla fotoğraf çektirirse cinayete ilişkin her şeyi anlatacağını söylediğini' belirtti. Katil zanlısının yakalanma olayına katıldığımız için çok heyecanlı ve gururluyduk. O dönem 'Jandarma mı, polis mi yakaladı' olayı vardı. Ben de "İki jandarma Ogün Samast'ın sağına ve soluna geçerek fotoğraf çektirsin' dedim. Ama bayraklı çekilmesi şeklinde bir talimat vermedim. Hatta ben de gidip Ogün Samast'ın yanında fotoğraf çektirdim. Bu tamamen doğaçlama, spontaneve kurgulanmadan gelişti. Bu fotoğraf katil zanlısını kahraman olarak göstermek amacıyla değil, Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderilecek ciddiyette çekilmiştir. Bu fotoğrafın algı olarak kullanılabileceği o dönem hiç kimsenin düşünmediğini sanıyorum. Bu fotoğraflar kesinlikle basına verilmek amacıyla çektirilmedi" diye konuştu.
"MÜFETTİŞLERE TESLİM EDİLDİKTEN SONRA MEDYADA YAYINLANDI"
Fotoğraflar ve görüntülerin müfettişlere teslim edildikten üç gün sonra medyada yayınlandığını da söyleyen Atilla Güçlüoğlu, "Çelik kasada muhafaza edilen fotoğraf ve kamera kaydının yer aldığı CD'ler müfettişlere verilene kadar jandarmanın çektiği hiçbir görüntü basına sızmadı" dedi. Savunmasını yaparken ağlayan Güçlüoğlu, FETÖ ile hiçbir illiyet bağı olmadığını belirtti.
"DEHŞETLİ GURUR DUYUYORDUM"
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, sanığa "Adli kolluk yetkiniz bulunmadığı halde neden il emniyet müdürlüğüne gitme ihtiyacı hissettiniz? Samast'ın Türk bayrağıyla fotoğraflar çektirmesiyle ilgili neden 'bir yanda emniyet bir yanda jandarma personeli dursun' dediniz" sorularını yöneltti. Sanık Güçlüoğlu da "Bizler koordine makamıyız, Samsun Emniyet Müdürlüğüne teslim etmemiz için emir aldığımızdan hep beraber oraya gittik. Dünyayı sarsan bir olay olmuş o olayı yaşamak lazım. Dehşet bir gurur duyuyordum katili yakaladığımız için. İl jandarma komutanı, il emniyete teslim ediyoruz deyince benim reddetme şansım yok. Ortak yaptığımız bir operasyondu. Maksat oydu. Sızdırma bizden değil" yanıtlarını verdi.
DİĞER SANIKLAR DA SUÇLAMALARI REDDETTİ
Dönemin Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü olan Yakup Kurtaran da suçlamaları kabul etmeyerek ByLock kullanmadığını ve söz konusu fotoğraf yüzünden mağdur olduğunu, emniyetin istenmeyen yerlerinde çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. Dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme biriminde astsubay olan Yüksel Avan da "Ogün Samast yakalandıktan sonra yandan, profilden tek fotoğraflarını çektim. El svabı ve parmak izlerini aldım. Fotoğraf ve kayıt alma işlemlerini bir örgüt adına yapmadım. Komutanlarımın emri altında Jandarma Genel Komutanlığı'na göndermek üzere çektim" diye konuştu. Duruşma yarına ertelendi.
========================
TRAFİK KAZASINDA 2 ÇOCUĞU ÖLDÜRMEKTEN YARGILANAN 13 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN DAVASI: KAFAMI KALDIRDIĞIMDA EVE GİRMİŞTİK
Yüksel KOÇ / İSTANBUL,
Sancaktepe'de babasına ait minibüsle yaptığı kazada 2 çocuğun ölümü 1 çocuğun da yaralanmasına neden olmak suçundan 11 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan 13 yaşındaki R. A.'nın davası başladı. Mahkeme, sorgusunu yaptığı R.A.'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
8 Haziran 2017 tarihinde babası İlhan Askerler'e ait minibüsle hareket ettikten kısa bir süre sonra yolun kenarında bulunan 9 yaşındaki Efe Yağız Tepe ile 4 yaşındaki Elif Nur Dursun'a çarparak ölümüne, 4 yaşındaki Mehmet Akif Tepe'nin de yaralanmasına neden olan 13 yaşındaki R.A. hakkında, "Bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümü ve bir kişinin yaralanmasına neden olmak" suçundan açılan davaya başlandı. İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde kapalı celsede görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanık R.A. ve avukatı ile kazada ölen Efe Yağız Tepe ve Elif Nur Dursun'un yakınları, şikayetçi sıfatı ile katıldı. Kapalılık kararı nedeni ile duruşmaya izleyiciler ve gazeteciler alınmadı.
Mahkemeye bir dilekçe sunan Avukat Bilal Karaoğlan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına katılma talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi kabul etti. Elif Nur Dursun'un annesi Nazmiye Dursun ve babası Şakir Dursun ile Efe Yağız Tepe'nin annesi Dilek Coşkun ve Ayhan Tepe, sanık R.A.'dan şikayetçi olduklarını söylediler.
'KAFAMI KALDIRDIĞIMDA EVİN İÇİNE GİRMİŞTİK'
Sorgusu yapılan tutuklu sanık R.A.'nın, babasının arabanın anahtarını dolabın alt çekmecesine daha önce koyduğunu gördüğünü belirterek, anahtarı oradan aldığını, yanına aağabeyi S.'yi alarak, arabaya giderek kullanmaya başladığını söylediği öğrenildi. Yola çıktıktan 50 metre sonra arabanın kaydığını söyleyen R.A.'nın, "Asfalt yeni dökülmüştü ve direksiyon sağa kaydı. Sola gittiğimizde de bir şeye çarptığımız hissettim. Ancak çocuğa çarptığımı, yani Mehmet Akif Tepe'ye çarptığımı anlamadım. Ben o çocuğu tanıyordum. Daha sonra kafamı kaldırdığımda evin içine arabayla girmiştik" dediği öğrenildi.
R.A.'nın arabayı o gün ilk defa kullandığını, babasını arabayı kullanırken izlediğini, arabayı nasıl kullanacağını gördüğünü söylediği kaydedildi. Yasanın öngördüğü ceza süresi, olayın oluş şekli ve kuvvetli suç sebeplerinin bulunmasını gerekçe göstererek R.A.'nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
MAĞDUR AİLELERİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI
Kazada hayatını kaybeden Efe Yağız Tepe ile Elif Nur Dursun'un aileleri duruşma sonrası adliyenin önünde bir basın açıklaması yaptı. Sanığın daha çok küçük olduğunu söyleyen Elif Yağız Tepe'nin annesi Dilek Coşkun, O da daha çok küçük. Yazık" dedi. Sanık R.A.'nın babasının yargılanmasını isteyen Dilek Coşkun şöyle konuştu:
"Ama ben babasının orada yargılanmasını istiyorum. Çocuğunu öne atmamasını istiyorum. Çocuğa ezberletmişler. Bir tane vermişler yazı, çocuk bana onu ezberliyor. Ama sonunda duramadı, ağladı, krize girdi. Annesi, babası, abisi... O çocuğa kim o arabayı verdiyse hepsinin yargılanmasını istiyorum. Gözümün içine hiçbir şekilde bakamadı. Bizim çocuğumuzu mezara, kendi çocuğunu hapse koydu. Çocuk tek başına orada. Yazık. Çok yazık. Daha 13 yaşında. Çocuk ağlama krizine girdi."
Sanık R.A.'nın babası hakkında yürütülen soruşturmanın sonuçlanmamasını eleştiren Efe Yağız Tepe'nin babası Ayhan Tepe ise şöyle konuştu:
'ASIL SUÇLU ANNE VE BABASI'
"Bütün suçu çocuğun üzerine yıkmışlar. Mahkeme salonunda tek bir çocuk. Başka kimse yok. Ben ne yapayım ona. Babayla ilgili işlem yapılmamasının durumu nedir. Bu adamın dosyası hala neden beklemede. 2 ay olacak daha babayla ilgili bir arpa boyu yol alamadık. Ben oğlumun altına bisiklet almadım, araba çarpacak diye korkuyorum. Bisiklete bindirmedim ben mahallede, sen iki tonluk aracı veriyorsun. Burada asıl suçlu, asıl sorumlu anne ve babası. Benim oğlumun asıl katili onlar."
Adalet istediğini söyleyen Elif Nur Dursun'un babası Şakir Dursun, "Ben gece yatamıyorum, onsuz uyuyamıyorum. Elim kolum bağlı" dedi. Kirada olsaydı yaşadığı yeri bırakıp gideceğini söyleyen Elif Nur Dursun'un annesi Nazmiye Dursun da, "Elanur, 'anne acıktım' dedi. Ben mutfaktaydım o anda. Dışarı çıktım, dedim acaba gaz mı patladı. Bağırıyordu komşular. Elimde yiyecekler, hepsini fırlattım zaten o anda. Fırladım gittim eve. Çünkü sağ olsa arkamdan hiç ayrılmazdı. İçeri girdim çocuk parçalanmış" diye konuştu.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 13 yaşındaki R.A.'nın 8 Haziran 2017 tarihinde babasına ait aracı aldıktan kısa süre sonra kaza yaptığı, kaza sonucu 9 yaşındaki Efe Yağız Tepe ile 4 yaşındaki Elif Nur Dursun'un yaşamını yitirdiği, 4 yaşındaki Mehmet Akif Tepe'nin de yaralandığı belirtiliyor. İddianamede R.A.'nın, "Bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümü bir kişinin de yaralanması suçundan 11 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyor.
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Elif Nur Dursun'un anne ve babasının açıklaması
================================
WASHİNGTON UÇAĞI CEP TELEFONU YÜZÜNDEN GERİ DÖNDÜ
İbrahim YILDIZ/İSTANBUL,
TÜRK Hava Yolları'nın İstanbul-Washington seferini yapan yolcu uçağı, sahipsiz bir cep telefonu nedeniyle Romanya Hava Sahası üzerinden Atatürk Havalimanı'na geri döndü.
Edinilen bilgiye göre, Türk Hava Yolları'nın TK-07 sefer sayılı Airbus A333 tipi TC-JNP kuyruk tescilli uçağı 277 yolcusuyla Washington seferini yapmak üzere saat 15.12'de Atatürk Havalimanı'ndan havalandı. Kalkıştan yaklaşık yarım saat sonra uçak içerisinde sahipsiz bir cep telefonu bulundu. Bunun üzerine kaptan pilot, Atatürk Havalimanı Hava Trafik Kontrol Kulesi'yle irtibata geçerek geri dönüş kararı aldı. Romanya Hava Sahası üzerinden geri dönen THY uçağı saat 17.30'da Atatürk Havalimanı'na sorunsuz bir şekilde inişini gerçekleştirdi. TC-JNP kuyruk tescilli uçakta yapılan güvenlik kontrolünde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmazken, 277 yolcu aynı uçakla Washington'a gönderilecek.