Haberler

Develioğlu'nun Kabataş'ta Saldırıya Uğradığı İddiası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Gazeteci Yazar Selvi: "Zehra Develioğlu, ikinci kez bir lince bir tacize maruz kalıyor" " Bir mağdura, bir kadına, bir anneye, ona yapılan tacize, küfre, hakarete karşı çıkmak suç ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim" Gazeteci Yazar Taşgetiren: "Gezi hadiseleri sürecinde de çok farklı ortamlarda başörtülülere.

Gazeteci-Yazar Abdülkadir Selvi, Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş'ta bebeğiyle saldırıya uğradığı iddia edilen kadının açıklamaları ve medyada yer alan görüntülere ilişkin, " Zehra Develioğlu, ikinci kez bir lince bir tacize maruz kalıyor" dedi.

Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Zehra Develioğlu'nun Gezi olayları sırasında bir grup tarafından, çok ağır hakaretlere, tacize maruz kaldığını ve bunu Adli Tıp Raporu ile belgelediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Hukuk devletinde olması gerektiği gibi doğrudan yargıya intikal ettirmişti. Bu kez de doğruluğu tartışmalı bir görüntü üzerinden medya tacizine, medya lincine maruz kalıyor. Bir kadının uğradığı hakareti, tacizi yediği ispatlaması isteniyor. Zehra Develioğlu, ikinci kez bir lince bir tacize maruz kalıyor. Beden o kadının bedeni, ruh o kadının ruhu, psikoloji o kadının psikolojisi. Maruz kaldığı muamele onun maruz kaldığı muameleyken, birileri bunu yalancılıkla itham etme saygısızlığını gösteriyor."

Anadolu Ajansı'nın Develioğlu ile yaptığı röportaja değinen Selvi, "Bu röportaj da bu süreç içerisinde iyi bir habercilik oldu. Aydınlatıcı bilgiler var. O tür durumlarda, elbette ki mağdurun beyanları önemli, beyanlarının arkasında durması önemli. Bu görüntüler üzerinden ne tür linçler yapıldığını, ne tür karartmalar yapıldığını çok görmüştük. 28 Şubat sürecinden etkili bir şekilde bu yöntem kullanılmıştı. Şimdi de bir kara propaganda aracı olarak da kullanılmak isteniyor" değerlendirmesinde bulundu.

-"Bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütülmeye çalışılıyor"

Abdülkadir Selvi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Doğruları savunan, mağduriyetin arkasında duran, bir annenin, genç bir kadının, uğradığı hakareti, tacizi kabul edilemez bulan insanlara yönelik olarak bir propaganda yürütülüyor. Bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütülmeye çalışılıyor. Ama ben bunu yapanların utanacağını düşünüyorum. 28 Şubat sürecinde de benzer şeyleri yapmışlardı. Daha sonra yüzleri kızarmıştı. Bir mağdura, bir kadına, bir anneye, ona yapılan tacize, küfre, hakarete karşı çıkmak suç ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim."

-Gazeteci-Yazar Taşgetiren

Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren de bu olayın ilk savcısının açıklama yaptığını belirterek, "Diyor ki, 'Kanal D'nin yayınladığı ilk görüntülerden sonra, asıl gelişme oldu' diyor. Yani bunu önemli buluyorum. Yani henüz bütün olayın görüntülerinin ortaya çıktığını söylemek zor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de "başörtüsüne yönelik tepki ve aşağılamanın" sadece bu olay ile sınırlı olmadığını anlatan Taşgetiren, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin tüm yakın geçmişteki tarihi, 1980'den sonraki tarihi, başörtüsüne yönelik aşağılamalarla dolu bir tarih. Yani, hem uzun süre devletin tavrıyla, yönetimlerin tavrıyla, hem de laikçi kesimlerin tavrıyla Türkiye, 1980'den yakın zamana kadar bu aşağılamaya tanıklık etti. Ben bu süreçte en ayıp işi hizmet camiasının medyasının yaptığını düşünüyorum. Bugünkü hizmet medyasında, konunun Başbakan tarafından kamplaşmayı derinleştirmek için malzeme olarak kullandığı ifadesi, yorumu yer alıyor. Haberlerin içerisinde bu yorum yer alıyor. Ben hizmet camiasının bizzat kendisinin, geçen on yıllar içerisinde başörtüsü konusunda büyük baskılarla karşılaştığını, belki bu yüzden Fettullah Hoca'nın 'başörtüsü füruattır' diyerek, baskıları bir anlamda atlatmaya çalıştığını biliyoruz. Başörtülü eşleri bulunan devlet bünyesindeki kamu görevlilerinin, subayların, vesairenin eşlerinin başını açtırarak bulundukları yerde kalabildiklerini, ve başlarını açan kadınların büyük acı yaşadıklarını biliyorum. Bunu sanki hiç olmamış gibi, bu Kanal D'nin görüntülerine sahip çıkmaları ve oradan Başbakan'ın kamplaşma malzemesi yaptığı gibi bir sonuca ulaşmaları, gerçekten çok garip bir yaklaşım. ve bu davranış onları, Gezi olayları ile de bağlantılıyor. Yani Gezi olayları ile 17 Aralık arasında da alaka kurma sonucunu doğuruyor. Gerçekten hizmet medyasının bu tavrını çok ayıpladığımı, yadırgadığımı ifade etmek isterim. Yani bu Gezi hadiseleri sürecinde de çok farklı ortamlarda başörtülülere karşı, dindar kesimlere karşı çok yıkıcı birtakım tavırları da ortaya konulduğu da medyaya yansıyan olaylarla gözlemlediğimiz bir husus. Buradan CHP'nin, birtakım kesimlerin malzeme çıkarmasını mümkün olmadığını düşünüyorum."

-"Develioğlu'nun açıklamaları önemli"

Develioğlunun, AA'ya yaptığı açıklamaları da değerlendiren Taşgetiren, "Ortada mağdur olduğunu, kendisine karşı çok insanlık dışı uygulamaların yapıldığını ifade eden bir bayan var. Genç bir anne var. Söylediği şeyleri hiç olmamış gibi farzetmenin sanki olmamış, uydurulmuş iddialar gibi bir yaklaşım sergilemenin de insafsızca olduğunu düşünüyorum" dedi. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2026 yılında hanelerimizin yarısını kendi doğalgazımızla karşılayacağız

2026 yılını işaret etti: Hanelerin yarısının ihtiyacını karşılayacağız

'Safları sıklaştırın' diyen Kılıçdaroğlu'na adliye önünde coşkulu karşılama

Adliye önünde istediği oldu

Kılıçdaroğlu'ndan Akşener için olay sözler: Ailemi emanet ederim diyen 'işbirlikçi' çıktı, güvenmem hataydı

Akşener için öyle bir ifade kullandı ki, salon resmen buz kesti

Ümit Özdağ: Ben öldürülürsem 3 sorumlu var

"Öldürülürsem bu suikastin sorumluları 3 tanedir"

title