Des Genel Başkanı Avcı: Omurgalı ve İstikrarlı Bir Milli Eğitim Politikamız Yok
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Avcı, Türkiye'de genel olarak eğitimin halinin içler acısı olduğunu ve eğitime "faşizanca" yaklaşılmaya devam edildiğini vurgulayarak, "Omurgalı ve istikrarlı bir milli eğitim politikamız yok. Korkuya, cezaya dayalı, yaşam neşesinden yoksun, sevgisiz bir eğitim sistemimiz var" dedi.
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Avcı, Türkiye'de genel olarak eğitimin halinin içler acısı olduğunu ve eğitime "faşizanca" yaklaşılmaya devam edildiğini vurgulayarak, "Omurgalı ve istikrarlı bir milli eğitim politikamız yok. Korkuya, cezaya dayalı, yaşam neşesinden yoksun, sevgisiz bir eğitim sistemimiz var" dedi.
DESAM (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından düzenlenen "Türk Eğitim Sistemi Eleştirisi -7" adlı toplantıda konuşan DES Genel Başkanı Avcı, Türkiye'de genel olarak eğitimin halinin içler acısı olduğunu ve reform adına yapılanlar dâhil eğitime faşizanca yaklaşılmaya devam edildiğini savundu. Avcı, "Eğitimle alakalı alınan kararlarda eğitimin öznesi olan öğrencilere hiç kimse fikrini dahi sormuyor. Öğretmenlere, velilere danışan yok. Eğitim sistemimiz öğrencilere özgürlük alanı tanımıyor. Öğrencilere düşünme imkân ve fırsatı vermiyor. Eğitim sistemimiz öğrencilerin imgelem merkezini adeta köreltiyor. Korkuya, cezaya dayalı, yaşam neşesinden yoksun, sevgisiz bir eğitim sistemimiz var" dedi.
-"BAKANLARA BAĞLI OLARAK DEĞİŞEN BİR EĞİTİM SİSTEMİMİZ VAR"-
Hormonlu eğitim sistemi yüzünden kendilerinin gerçekleri tam olarak öğrenme şansını hiçbir zaman yakalayamadıklarını belirten Avcı şunları kaydetti:
"Bizler bu eğitim sistemi yüzünden "Neden?' sorusundan hep uzaklaştırıldık. Sonuçları analiz etmeyi düşünemedik. Kolay olanı, basit ve sığ olanı yaptık, düşündük. Önümüze "tek doğru' diye sunulan her bilgiyi alıp beyin hücrelerimizin zehirlenmesine izin verdik. Ne yazık ki Türkiye halen büyük bir cehaletin hâkim olduğu bir ülke. Bu eğitim sistemi bizi yalan rüzgârlarıyla büyüttü ve uyuttu. Kimin dost kimin düşman olduğunu öğretmediler, bilemedik ve anlayamadık. Başta eğitim sistemimiz olmak üzere, siyasetçiler, gazete, televizyon, dergi ve filmler gerçeğin üstünü kapatmak için varlar. Omurgalı ve istikrarlı bir milli eğitim politikamız yok. Hükümetlere dahası bakanlara bile bağlı olarak değişen bir eğitim sistemimiz var. Eğitim yazboz tahtası oldu. Özellikle Ak Parti hükümeti döneminde eğitim sistemi her sene değişti ve tam bir kangrene dönüştü."
-"EN BÜYÜK GAYRİMENKULÜMÜZ SAHİP OLDUĞUMUZ GENÇLİĞİMİZ"-
Avcı, ezberci ve sınavcı eğitim sisteminden bütün eğitim bileşenlerinin yorgun düştüğünün vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Eğitimin niteliğini yükseltmek, fırsat eşitliğini tesis etmek, eğitimde iller, bölgeler ve okullar arası kalite standardı oluşturmak konusunda zayıfız. Sağlıklı ve mutlu bireylerin yetiştirilmesi ancak çağdaş, demokratik eğitim ve öğretim programlarının hayata geçirilmesi ile olanaklıdır. Ülke olarak en büyük gayrimenkulümüz sahip olduğumuz gençliğimizdir. Fakat eğitim sistemi yaşadığımız bilgi, teknolojik ve iletişim çağının gereklerine uygun değil ve dünyadaki hızlı değişimlere ayak uydurabilecek bir eğitim ordumuz yok. Günlük hayatta yararı olmayan kalıp bilgilerin çocuklarımızın beyinlerine, ezbercilikle ve sınav korkusuyla yerleştirildiği, eski dönemlerden evrilme bir eğitim sistemimiz var."
-"ÇOCUKLAR DEVLETİN DEĞİL ANNE BABANINDIR"-
Türkiye'de eğitimin bir beyin yıkama faaliyeti olduğunu söyleyen Gürkan Avcı şöyle devam etti:
"Eğer beyin yıkama hakkı tartışılacaksa bu devletin değil öncelikle anne babanın hakkıdır.
Devlet vatandaşının çocuğuna istediği eğitimi vermesini sağlamalıdır. Siyasetçiler devlet maharetiyle çocuklara el koyuyor ve devlet aygıtıyla çocukları nasıl istiyorsa öyle yetiştiriyor. Çocuklar devletin değil anne babanındır. Dahası ne okuyacağına önce çocuğun kendisi karar vermeli, sistem yahut anne baba değil. Türk eğitim sistemi ivedilikle bilimsel, demokratik, özgürlükçü, sivil ve tamamen parasız hale getirilmelidir. Hükümet tehlikesiz bir demokrasiyi ancak tahayyül ve tahammül ettiği için eğitimde tek çıkar yol olarak faşizan bir vizyonu uygulamaya devam ediyor ve ancak kavrayabiliyor. 28 Şubat sürecindeki antidemokratik eğitim reformları eğitim için, çocuklarımızın geleceği için değil İmam Hatiplerin önünü kapatmak için yapılmıştı. Şimdi de tam tersi, yapılan reformlar İmam Hatiplerin önünü açmak için yapılıyor. Eğitimde eşitsizlikçi uygulamalara, ayrımcılık ve çifte standarda, kayırmacılığa asla ve kata izin verilmemelidir."