Haberler
Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Suriye'deki operasyon sonrası Fransızların 102 yıl önce hazırladığı harita yeniden gündem oldu

102 yıl sonra ortaya çıkan harita Orta Doğu'yu karıştıracak

Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu: 14 şüpheli daha gözaltına alındı

Türkiye'nin kilitlendiği soruşturmada yeni gözaltılar var

Sıkıyönetim ilanı Güney Kore'yi karıştırdı! Başkan Yoon'un yardımcıları istifa etti, sokaklar yangın yeri

Üst düzey isimlerin hepsi istifa etti, atılan sloganlar sokakları inletti

Depremde yıkılan apartmandan kurtulanlar omuz omuza yaşama tutundu

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerden etkilenen Diyarbakır'da yıkılan Yoldaş Apartmanı'nın enkazından ağır yaralı kurtarılan Rojbin Aygün (18) ve Zeynep Öncü (51) omuz omuza vererek, yaşama tutundu.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerden etkilenen Diyarbakır'da yıkılan Yoldaş Apartmanı'nın enkazından ağır yaralı kurtarılan Rojbin Aygün (18) ve Zeynep Öncü (51) omuz omuza vererek, yaşama tutundu.

"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerde Diyarbakır'da yıkılan binalardan biri de merkez Bağlar ilçesindeki Yoldaş Apartmanı oldu.

60 kişinin hayatını kaybettiği binanın enkazından ağır yaralı kurtarılan Rojbin Aygün depremde iki ablasını, komşusu Zeynep Öncü ise oğlunu yitirdi.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yan yana odalarda tedavi gören iki komşu, birbirlerinden aldıkları güçle yaşama tutundu.

Gördükleri tedaviye rağmen vücutlarında depremin izlerini taşıyan, yürüme güçlüğü yaşayan Aygün ve Öncü'nün hayali, yaşamlarını sürdürecekleri evlerinde bundan sonra da komşuluklarının sürmesi.

"Bu süreci beraber atlattık"

Rojbin Aygün, AA muhabirine, 6 Şubat'taki depremlerin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acılarının ilk gün gibi taze olduğunu söyledi.

Depremde kaybettiği iki ablasından Pelda'nın (21) Çukurova Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünde 2. sınıf öğrencisi olduğunu, ara tatil nedeniyle Diyarbakır'a geldiğini ifade eden Aygün, Merve'nin (24) ise Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tapu ve Kadastro Programından mezun olduğunu belirtti.

Aygün, o gece iki ablası ve komşuları Zeynep Öncü ile bir arada güzel zaman geçirdiklerini anlatarak, Zeynep Öncü'nün gece evine geçtiğini aktardı.

Sarsıntıyla uyandıklarını belirten Aygün, kaçmaya çalıştıkları sırada binanın yıkıldığını ifade etti.

Aygün, "Kendime geldiğimde enkaz altındaydım. Binanın kolonu bacağımın üzerindeydi. Ayağım kolon ve duvar arasında sıkışmıştı, çıkartamıyordum." dedi.

Enkazdan çıkarıldıktan sonra önce özel bir hastaneye daha sonra Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğini dile getiren Aygan, bir hafta yoğun bakımda gördüğü tedavinin ardından servise alındığını söyledi.

Bir ay boyunca komşusu Zeynep ile aynı hastanede tedavi gördüğünü anlatan Aygün, "Odalarımız yan yanaydı. Bu süreci beraber atlattık. Ayağıma doku transferi yapıldı. Daha sonra fizik tedavi görmem gerekiyordu. Ancak 1-2 ay sonra kendime gelebildim. Ayakkabı giymeden ayağımın üzerine basamıyorum. Bu, dinecek bir acı değil, sonsuza kadar gidecek." ifadelerini kullandı.

"Aynı kaderi paylaştık"

Zeynep Öncü ise o gece misafirliğe gittiği komşusundan evine döndüğünü, çocukları Baran ve Azat ile konuştuktan sonra uyuduklarını söyledi.

Eşinin gece vardiyasında, 3 çocuğunun da şehir dışında olduğunu anlatan Öncü, şunları anlattı:

"Deprem sırasında gardırobun sesiyle uyandım. Hemen çocukların yanına kaçtım. Onlar da uyandı. Bayağı sallandık, çok korktuk. Başta binadan çıkmayı hiç düşünmedik. Dış kapıyı açtığımda komşularım da kapılarını açmıştı. Binanın kolonunun kırıldığını söylediler. Hemen içeri koştum. Çocuklarımla hazırlanırken bina çöktü. Ne Baran'ı ne de Azat'ı gördüm. İlk başta çok ses vardı enkazda, 10 dakika sürmedi, o seslerin hepsi kesildi."

Enkaz altında üzerine kolon devrildiğini anlatan Öncü, elini dahi çok zor hareket ettirebildiğini dile getirdi.

Öncü, çok az nefes alabildiğini, boğazının toz ve dumanla dolduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bağıramıyordum, sesim çıkmıyordu. Çocuklarımdan ses gelmesini bekliyordum. Birisinin, 'Kimse var mı?' diye seslendiğini duydum. Bu kişi, 'Burada biri varsa taşı yere vursun' dedi. Küçük bir taşı zorla elime aldım ve yere vurdum. Bir süre sonra tekrar, 'Burada kimse var mı, ses versin' denildi. Doğal gazın borusuna taşı vurunca ses geldi ve tamam dedi. Yerimi tespit etti. Üzerimde kolon vardı. Zorla beni çıkarttılar."

Enkaz altında kalçasının ve elinin kırıldığını, vücudunda ezilmeler olduğunu belirten Öncü, ameliyatın ardından bir hafta yoğun bakımda tedavi gördüğünü, bir ay hastanede kaldığını söyledi.

Öncü, güçlükle yürüdüğünü, rahatsızlığından dolayı depremde kaybettiği oğlu Azat'ın mezarına ancak araçla gidebildiğini anlatarak, "Oğlum o gece evine geçmişti. Bu sene okulu bitecek, beden eğitimi öğretmeni olacaktı. Okulunu çok seviyordu. Her gece oğlumun resmine bakmadan yatmıyorum. Onunla ilgili her şeyi hatırlıyorum. Komşumla enkaz altında beraber kaldık. Hastanede de komşumla yan yanaydık. Aynı kaderi paylaştık. İnşallah ev olarak TOKİ konutları çıkar ve yine komşu oluruz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel
title