Depremde Anneannelerinin Fedakarlığı Sayesinde Hayatta Kaldılar
Depremde anneannelerinin fedakarlığı sayesinde hayatta kaldılar- 12 Kasım 1999 Düzce depreminin merkez üssü Kaynaşlı'da yaşayan Tolga Akyüz, bina çökerken üzerine kapaklanarak hayata tutunmalarını sağlayan ancak kendisi vefat eden anneannesini unutamıyor- Enkazdan 6 saat sonra kurtarılan Akyüz: "Ev aniden yıkılmaya başlayınca anneannem 'yavrularım' deyip kuzenimle üzerimize kapaklandı, molozlar üzerine düştü.
Depremde anneannelerinin fedakarlığı sayesinde hayatta kaldılar- 12 Kasım 1999 Düzce depreminin merkez üssü Kaynaşlı'da yaşayan Tolga Akyüz, bina çökerken üzerine kapaklanarak hayata tutunmalarını sağlayan ancak kendisi vefat eden anneannesini unutamıyor- Enkazdan 6 saat sonra kurtarılan Akyüz: "Ev aniden yıkılmaya başlayınca anneannem 'yavrularım' deyip kuzenimle üzerimize kapaklandı, molozlar üzerine düştü. Ezilmekten onun sayesinde kurtulduk"- "Yığınların altında ilk ışığı gördüğümüzde tarifi mümkün olmayan duygular hissettim. Belki o ışık bizim için yeni bir hayat anlamına geliyordu ama çok şey kaybettik"DÜZCE (AA) - ÖMER FARUK CEBECİ - 12 Kasım 1999 Düzce depreminin merkez üssü Kaynaşlı'da yaşayan 27 yaşındaki Tolga Akyüz, bina çökerken üzerine kapaklanarak hayata tutunmalarını sağlayan ancak kendisi vefat eden anneannesini unutamıyor.Depremde yaşadıkları acıların hüznünü halen yaşayan Akyüz, AA muhabirine, 12 Kasım depremi öncesi 17 Ağustos Marmara Depremi'ni yaşadıklarını, evlerinin zarar görmesi nedeniyle annesi ve ağabeyinin yanı sıra dayısının eşi ve çocuklarının anneannesi Sevim Aykılıç'ta kaldığını söyledi.Akyüz, deprem olduğu anda panikle evdeki kişilerin kapıya yöneldiğini anlatarak, "Ben ve kuzenim kapıya geldiğimizde ev yıkılıyordu. Anneannem 'yavrularım' deyip kuzenimle üzerimize kapaklandı, molozlar üzerine düştü. Ezilmekten onun sayesinde kurtulduk. Üzerimizde hareketsiz şekilde yatıyordu, o an hayatını kaybettiğini anladık" diye konuştu. Deprem sırasında ağabeyinin uyuduğu odanın yönünde binanın devrildiğini dile getiren Akyüz, faciada anneannesi, dayısının 2 çocuğuyla ağabeyinin hayatını kaybettiğini dile getirdi.Sarsıntı sırasında her şeyin bir anda karardığını ve büyük bir gürültü duyduklarını vurgulayan Akyüz, şunları kaydetti: "Babam ve dayım tır şoförü olduğundan il dışındaydı. Enkazın altında birbirimize ses vererek cesaretlendirmeye çalıştık. Kurtarılmamız yaklaşık 6 saati buldu. Sürekli birbirimizle konuşarak hayatta olup olmadığımızı kontrol ediyorduk. O esnada yan komşularımızın sesini duyduk. Göçük altında kaldığımız sürede karamsarlık yaşadık. Ağabeyimin hiç sesini duymadım. Dayımın kızı 3 saat boyunca bizimle konuştu fakat bir sarsıntı daha olunca onu da kaybettik. Bunların hepsi bir odanın içerisinde yaşandı. Biz de hayatta kalanlar olarak ölümü düşünmeye başladık."- "Gördüğümüz ilk ışık yeni bir hayattı"Akyüz, enkaz altında beklerken ölüm korkusunu hissettiklerini vurgulayarak, "Yığınların altında ilk ışığı gördüğümüzde tarifi mümkün olmayan duygular hissettim. Belki o ışık bizim için yeni bir hayat anlamına geliyordu ama çok şey kaybettik. O kayıplarla ne kadar yeni bir hayata başlayabilirsiniz ki? Evde bulunan 9 akrabamdan 4'ü yaşamını yitirdi" diye konuştu.Deprem sırasında dayısının eşini çocuğuna yönelirken gördüğünü ve bundan çok etkilendiğini ifade eden Akyüz, "Şimdi benim de iki çocuğum var ve o an asla aklımdan çıkmıyor. Her aklıma geldiğinde çocuklarıma sıkıca sarılıyorum. Depremin etkileri yaşanıp bitmiyor. Benim üzerimde çok büyük izleri kaldı. O akşam yengemin yaşadığı korkuyu belki ben her akşam yaşıyorum. Çocuklarımı yanımdan hiç ayırmıyorum. Hep yanımda olsunlar istiyorum" dedi.- "Bir süre kullandığı koltuk değneklerini Van'a gönderdi"Akyüz, başka kentlerde yaşanan depremleri duydukça acılarının tazelendiğini anlattı.Depremzedelerin durumlarını düşünerek üzüldüğünü aktaran Akyüz, şöyle devam etti: "(Acaba orası soğuk mu) diyorum. Depremi yaşadığımda 12 yaşında bir çocuktum. Ayaklarımdan yararlandığım için bana koltuk değneği vermişlerdi. Onları uzun yıllar boyunca sakladım fakat Van depremi olduğunda 'Onlara ihtiyaç duyan birisi vardır' diye düşündüm ve 'Bu depremde ölebilirdin fakat ölmedin haline şükret' diye başladığım duygularımı ifade eden bir mektup yazdım. Koltuk değnekleriyle Van'a gönderdim. Umarım bir yaraya derman olmuşumdur." ...