Deprem Sonrası Kullandığı Sobayı Baş Köşede Sergiliyor
Erzincan'da 1992 yılında meydana gelen ve 653 kişinin yaşamını yitirdiği 6,8 büyüklüğündeki depremde annesi ve kız kardeşini kaybeden İl Genel Meclisi Başkanı Ünal Tuygun, deprem sonrası çadırda ısınmaları için Kızılay tarafından verilen gaz sobasının bir örneğini aradan geçen 26 yıla...
KEMAL ÖZDEMİR - Erzincan'da 1992 yılında meydana gelen ve 653 kişinin yaşamını yitirdiği 6,8 büyüklüğündeki depremde annesi ve kız kardeşini kaybeden İl Genel Meclisi Başkanı Ünal Tuygun, deprem sonrası çadırda ısınmaları için Kızılay tarafından verilen gaz sobasının bir örneğini aradan geçen 26 yıla rağmen makamında bulunduruyor.
Kentte 13 Mart 1992'de meydana gelen depreme tanık olan ve yakınlarını kaybedenler, felaketi unutamıyor.
İl Genel Meclisi Başkanı Tuygun, AA muhabirine yaptığı açıklamada yaşanan depremlerin bu coğrafyada kaçınılmaz olduğunu belirterek 1992'deki depremde harabeye dönen şehrin büyük acılar yaşadığını söyledi.
Depremde annesi ve kız kardeşini kaybettiğini ifade eden Tuygun, şöyle devam etti:
"Devletimiz belli bölgelere çadırlar kurmuştu. Ben o zaman Erzincan Belediyesi Özel Kalem Müdürü olarak görev yapıyordum. Belediyenin bahçesinde Kızılay küçük bir çadır vermişti. Nisan sonuna kadar o çadırda kaldım. Büyük çadırların içerisine katalitik vermişlerdi. Küçük çadırlara ise gazlı sobalardan koymuşlardı. Bu gaz sobası çadırı hem aydınlatır hem de ısıtırdı ve üstüne de çay koyabiliyordunuz. Ben o günlerde Kızılay'dan aldığım çadırı ve battaniyeyi sakladım ancak dağıtılan gaz sobasını kaybettim. Yaşadığım o acı süreci unutmamak adına o dönem dağıtılan gaz sobasını bulması için Kızılay başkanına rica ettim. Sağ olsun Kızılay başkanımız sobayı bularak ve üzerine ismimi yazarak bana getirdi. Ben de makam odamda bunu muhafaza ediyorum."
"Hatıraları da canlı tutmak zorundayız"
Devlete ve millete zeval gelmemesini Allah'tan dileyen Tuygun, "İnşallah o günleri tekrar yaşamayız ama geçmişi anma adına bazı hatıraları da canlı tutmak zorundayız. Bu hatıralar gelecekte inşaat sektörü çalışanlarına, mühendis, mimarına daha düzenli, sağlıklı ve daha titiz işini yapmasını sağlar. Deprem kaçınılmaz bir son ama buna karşı da tedbirli olmak zorundayız." diye konuştu.
"İnsanlar feryat edip yardım istiyorlardı"
Ramazan ayı dolayısıyla Selimoğlu İşhanı bodrum katında bulunan mescitte teravih namazını kıldığı sırada depreme yakalanan Sinan Polat ise deprem anını şöyle anlattı:
"Namazımızı kılarken birden bir gürültü koptu ve ardından elektrikler gitti. Binanın yıkıldığını ilk anda fark edemedik. Cebimizde bulunan çakmakları yaktık ve o arada bir hayat boşluğu gördük. O boşluktan teker teker yukarıya çıkmaya başladık. Yukarıdan da iki kişi bizi tutarak dışarıya çekmeye başladı. Enkazın altından dışarıya çıktığımızda kendimizi çöken binanın çatı kısmında bulduk ve her taraf toz duman içerisindeydi. İnsanlar feryat edip yardım istiyorlardı. Aradan geçen 26 yıla rağmen yaşadığımız felaket halen gözümüzün önünden gitmiyor. Allah bir daha bu acıyı kimseye yaşatmasın."