Denizli Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Denizli'de Konuştu
Denizli'de TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'la birlikte basın toplantısı düzenleyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Hollanda'nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya sergilediği tutumun kabul edilebilir olmadığını, yapılanları nefret ve şiddetle kınadığını söyledi.
Denizli'de TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'la birlikte basın toplantısı düzenleyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Hollanda'nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya sergilediği tutumun kabul edilebilir olmadığını, yapılanları nefret ve şiddetle kınadığını söyledi. Hollanda'nın Srebzenitsa'da 8 bin 500 müslümanın katline seyirci kalan bir ülke olduğunu belirten Zeybekci, ekonomik anlamda bir yaptırım ve boykotun söz konusu olmadığını belirterek, "Bu tuzak ve senaryoyu kurgulayanların ekmeğine yağ sürmeden gereğini yapacağız . Bu planlı bir algı operasyonu ve oyun. Türkiye'ye karşı yürütülen algı operasyonunun kazananı olmaz, sonuçta herkes kaybeder" dedi. Şentop ise, Avrupa 'nın özgüveni olduğu dönemlerde kendileri için özgürlüklerin önemi olduğunu, Anayasa değişikliğine Türkiye'yi sağdan idare etmek isteyenlerin karşı olduğunu belirtti.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Denizli'de AK Partil İl Başkanlığı'nın düzenlediği basın toplantısında konuştu. Anemon Otel'de düzenlenen basın toplantısına AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz, AK Partili Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, AK Parti Denizli Milletvekilleri Şahin Tin ve Cahit Özkan, İl Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'un anayasa değişikliğiyle ilgili bilgilendirme toplantıları kapsamında Denizli'ye geldiğini ve İl Danışma Kurulu toplantısında değişikliğin getirdiklerini anlatacağını söyledi.
"BU PROVAKOSYONUN KAZANI OLMAZ, KAYBEDENLERİ OLUR"
Kendisinin de bu kapsamda geziler ve ziyaretler yaptığını belirten Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bild gazetesinin kendisine yönelik yaptığı hakaret içerikli yayınını da kınadığını, yapılan yayının normal bir insana yapılmayacağını söyledi. Zeybekci, "Daha darbecilerin kullandığı araçlar gereçler ortada dururken, bu ihanet girişimi sırasında ketledilen kardeşlerimizin kanları yerde dururken, hastanede yaralılarımızın hala durumları belli değilken, Türkiye Cumhuriyeti'nin milletin oylarıyla seçilmiş olan ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Marmaris'te şehit etmek üzere gönderilen tim hale menfezlerde saklanıp dağlarda kaçarken, 23 Temmuz'da Alman Der Spiegel dergisinin kapağında Türk bayrağı önünde tel örgü üzerine dikenli tellerle, 'Bir zamanlar demokrasi vardı?' diye Türkiye'yi adres göstererek bizzat kendilerini ele vermesi veya bu algı operasyonunu başlatması girişilen bu hareketin sonuçlarını yaşıyoruz. Bunlara karşı sessiz kalmak bize yakışmaz. Ama, dikkat çektiğim bir konu var. Avrupa için Türkiye, Türkiye için Avrupa son derece önemlidir. Özellikle Avrupa'nın en büyük ülkesi olan Almanya ve İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkeler bizim için 27 Avrupa Birliği üyesi ülkenin tamamı önemlidir. Ama, biz burada farklı bir şekilde dikkati şuraya çekmekte fayda var diye düşünüyoruz. Aklı selime çağrıda bulunmak istediğimi söylüyorum. Bu bir planlı bir provakasyon, planlı bir oyundur. Bu sürecin sonunda şu anda Türkiye'ye karşı yürütülen algı operasyonlarının sonunda bunun kazananı olmaz. Türkiye'de kaybeder, bu algı operasyonlarına destek vermek gibi bir gaflet içine düşen ülkeler de kaybeder. Bunun kaybedenleri olur. Belki, 'Bunun bir kısmında onlar daha çok kaybetti' diyebiliriz. Ama sonuçta herkes kaybeder. Onun için buradaki bu tuzağa, provakasyona ben dikkat çekmek istiyorum" dedi.
"BAKANA YAPILAN MUAMELEYİ NEFRETLE VE ŞİDDETLE KINIYORUM"
Bu konuyu Alman meslektaşına da söylediğini belirten Zeybekci, "Bu süreçte dayatılan gerek Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), gerekse Avrupa'nın bir çok yerinde yuvalanmış olan bölücü terör örgütünün propagandalarına karşı dostlarımızın dikkat etmesi, çok uyanık olması gerekiyor. Bu aziz millete de değerlerine karşı yapılan saldırılara karşı da uyanık olmalarını öneriyorum. Bu süreçler geçecek. Ondan sonra da birbirimize yüzüne bakar halde olmamız lazım. Bunların altını çizmek istiyorum. Dün Hollanda'daki uygulama hiçbir insan tarafından kabul edilebilir bir uygulama değildir. Bir bakanımızın gayet legal yolla seyahat özgürlüğü çerçevesinde, diplomatik kimliği ve kişiliğiyle Hollanda'ya gitmesi, orada yine yasaklanmayan bir şekilde bir araya gelen vatandaşlarımızla bir araya gelmesi Bakanımızın ve oradaki vatandaşlarımızın da hakkıdır. Oradaki uygulama insanlık dışıdır. Bakanımız orada yaklaşık 6-7 saat tutmaları, 20 metre mesafedeki konsolosluğa girmesinin engellenmesi, yakındaki korumaların gözaltına alınıp, derdest edilmesi ve sınır dışı edilmesi, en sonunda bakanımızın kabul edilemez, bırakın bir diplomatik kişiliğini, bir başka ülkenin bakanı olmasını bir insan için kabul edilyemez şartlarda orada tutulmasını ve arabasının açılmaya teşebbüs edilmesini, ondan sonra da benim için aksini söylemek mümkün değil zorla arabasının önüne üniformalı bir Hollandalı polis oturtularak Almanya sınırından sınır dışına çıkarılmasını kabul etmek mümkün değil. Bunu nefretle ve şiddetle kınıyorum" diye konuştu.
"BU TUZAK VE SENARYOYU KURGULAYANLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEDEN GEREĞİNİ YAPACAĞIZ"
Hollanda'nın Srebzenitsa'daki 8 bin 500 müslümanın katline seyirci kalan bir ülke olduğunu belirten Bakan Zeybekci, "Tarihinde böyle bir lekeyle onların tarihine havale ediyorum. Ama bir Türk bakanın böyle bir muameleye tabi tutulmasını asla kabul etmiyorum. Bir kademe geri gelmek lazım, aklı selimle düşünmek lazım. Bugün de benim karşıtım olan Hollandalı Bakanla bir telefon görüşmesi yapacağım. Kendilerinden beklentim var. Bu konuda bakanımızın yanında yer almasını beklerdim. Bu kapsamda bir görüşme planlıyoruz. İnşallah öğleden sonraki saatlerde görüşeceğiz. Bunu kabul edemiyoruz, gereğini de Türkiye Cumhuriyeti tarafından Hollanda'ya mukabele şeklinde yapılacaktır. Bu tuzak ve senaryoyu kurgulayanların ekmeğine yağ sürmeden Türkiye AB ilişkilerinde negatif bir ortamda onların istediğini yapmadan Almanya'yla Hollanda'yla ikili ilişkilerimizde dikkatli bir süreci de koruyarak gereğini de yapacağız sonuna kadar. Bu bir milli mesele haline geldi. Bu Anayasa değişikliği Ak Parti meselesi değil. CHP, MHP meselesi değil. Milletin genelini ilgilendiren bir konu. Milletimizin bsu sürece milli bilinçle sahip çıkacağını düşünüyorum. Sonuçları itibariyle kimse merak etmesin bu süreçler de geçecektir" dedi.
"ADIM ADIM BU NOKTAYA GELMEYE ÇALIŞAN ÖRGÜTLÜ BİR YAPI VAR"
Zeybekci, yaşananların adım adım bir algı operasyonunun sürece olduğunu, Türkiye'nin bu süreçte birlik beraberlik içerisinde olamadığını belirterek, "Bölücü terör örgütünün yıllarda beri oralara yerleşmesi, Avrupa'nın meydanlarında ve ülkelerinde çadırlarını kurduğu özellikle desteklendiği, NATO müttefiki ülkelerin önemli silahlarının bölücü örgütlerin elinde olduğu, 15 Temmuz sürecinde ama, lakin, fakatlı yaklaşımlar, 23 Temmuz günü Türk bayrağını kapak yapıp algı operasyonunun çerçevesini çizip Türkiye demokratik ülke değildir, Türkiye'ye karşı dilediğinizi yapmakta serbestsiniz şeklinde bu hazırlığı baştan itibaren yapan bir süreç yaşadık. Bu süreçte topyekün birlikte olamadığımızı da gösterdik. Der Sipiegel dergisinin o kapağından sonra Türkiye'de bütün hepsinin ayağa kalkması lazımdı. 'Ne demek?' diyerek, onların suratına çarpması lazım. Almanya'da yayın yapan Der Spiegel dergisinin yaptığı, gazetenin bakanın ve cumhurbaşkanı hakkında yaptığı sözler yutulur değil. Adım adım bir noktaya gelmeye çalışan bir örgütlü yapı var. Bu örgütlü yapının FETÖ örgütünün algı operasyonuyla yürüttüğü öcü Türkiye, bölücü terör örgütünün ellerinin kanları damlaya damlaya Avrupa'nın göbeğinde bu propagandayı yürütürken bizim içeride bizim içeride birlik beraberlik görüntüsü sergileyememiş olmamız" dedi.
"TÜRKİYE'NİN BAKANINA SÖVDÜLER, EHH DİYE GEÇTİK"
Kendisine yönelik Alman Bild gazetesinde yapılan ağır hakaretlere bir hafta içinde siyasi partilerden, meslek örgütlerinden herhangi bir tepki gösterilmediğini belirten Bakan Zeybekci, " Her şey bu anayasa değişikliğiyle çözülecek mi? Evet. Türkiye'de 'Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır' diyen güçlü bir iktidar muhalefet anlayışı olsaydı bugün biz bunların karşısında farklı olurduk. Yoksa dün, Hollanda bir anda yüzünü göstermedi. Söyleye söyleye geldi. Göstere göstere geldi ve ülke olarak maalesef tepki gösteremedik. AK Parti'nin Ekonomi Bakanı'na sövdüler, 'Ehh..' diye geçtik. Bir hafta oldu, diğer siyasi partilerimizden net bir tavır göremedik. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden çıkıp ta Allah rızası için çıkıp ta bir tepki göremedik. En eleştirebileceğimiz en pespaye gazetesinde, 'Ağzın tasmalı köpek' lafını duymadım. Bunu Almanya'da yayın yapan bir gazete bir bakan için söyledi ve biz seyrettik. Ondan sonra Hollanda polisi bir bakanın arabasını açmak üzere derdest ediyor, bakanı Almanya sınırına götürüyor ve oradan sınır dışı ediyor. Bunlar kabul edilebilir değildir. Bir ülkenin topyekün ayağa kalkması gerekir şeyler. Ölçülü, bize yakışır, ağırbaşlılığımızı bozmadan Türk milletine yakışır bir tepkiyle olmalı. Kalkıp ta, 'Biz de onlara aynısını yapalım, büyükelçiliklerinin önünde geçişi engelleyelim' diye değil. Asıl tepkimiz de şu olmalı. Muassır medeniyet seviyesinin üstüne geçmiş bir ülke, dostluklarını artıran, düşmanlıklarını azaltan bir Türkiye'ye doğru gitmek zorundayız" diye konuştu.
"HOLLANDA'NIN ATACAĞI ADIMLARLA BU DÜZELİR"
Bakan Zeybekci, uluslararası ilişkilerde karşılıklı menfaat olduğunu belirterek, " Bizim diğer ülkelerle ilişkilerimizde tamamen öyle olmalı. Biz biraz duygusalız. Türkiye ile Almanya'nın menfaatleri en üst düzeyde buluştuğu ilişki güçlü bir ilişki olur. 40 milyar dolara yaklaşan bir ticari ilişkimiz var. Bunları görmek lazım. Sepeti sallarken içindeki yumurtalara dikkat etmek lazım. Şu anda o noktada değiliz. Atılan adımı demokratik, insani ve dış ilişkiler, diplomatik olarak kabul etmek mümkün değil. Bu adımları attığınız zaman iki tarafta zarar görecek. Sevinen kim olacak ona bakmak lazım. Sevinenin ve kazanını eli kanlı bir vampir olarak görüyorum. Onları da hep beraber görüyoruz. Onları sevindirmek niyetinde değiliz, sevindirmeyeceğiz. Kolay olan bir anda yakıp yıkmak. İnanın 15 dakika sonra bir şey kalmaz, şurada bir konuşmaya başlarsak karşılıklı olarak. Önemli olan bunu iki tarafın da en az zarar göreceği şekilde atlatmak lazım. Bakana yapılan bu hareketler de işin düzeltilmesi yüzde 100 Hollanda'ya aittir. Hollanda'nın atacağı adımlarla bu düzelir. Ülkemizden ve bakanımızdan en basitiyle özür dilenmesi, bunu telafi edici adımların atılması bizim en önemli beklentimizdir. Onun dışında asacağız, keseceğiz, yaklaşımının ekonomik anlamda ticari anlamda gerekli olduğunu düşünmüyorum" dedi.
"SAĞ TARAFTAN ARACIN KUMANDASINA İMKAN VEREN MEKANİZMALAR SÖKÜLÜYOR"
Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop ise 16 Nisan'da referanduma götürülecek anayasa değişikliğinin son 50 yıllık tartışmayı sona erdirecek olan bir değişiklik, kişi ve parti meselesi olduğunu, Türkiye'de 1965 yılından bu yana hükümet sistemi tartışması olduğunu söyledi. AK parti kurulmadan önce Cumhurbaşkanlığı sistemini dile getiren siyasilerin, yazarların, akademisyenlerin olduğunu söyleyen Şentop, "Bu anayasa değişikliğini izah ederken vesayetin sonlandırılması olarak ifade ediyoruz. AK Parti'nin 14 yıldır vermiş olduğu bir mücadele var. Aday sürücünün aracında sağda olan bir mekanizma var. Şoför aracı kullansa da arabayı sağdaki kişi idare ediyor. Aracın sağ tarafındaki mekanizmaların sökülmesi lazım. Bu değişiklik sağ tarafta araca kumanda etmeye imkan veren mekanizmaların sökülmesi şeklinde. Önemini bu şekilde anlatmak yeterli gelebilir. Milletimizin bu sadece birkaç ay içerisinde anlattığımız bir mesele değil. 27 Nisan'daki e-muhtıradan itibaren Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı bağlamında hükümet sistemi ile ilgili tartışma var. 21 Ekim 2007'deki değişikliğin devamı niteliğinde. 10 yıla yakın zamandır bu konu konuşuluyor. Kafa karıştırmak için bir gayret var. 'Evet' de 'hayır' da haktır. 'Evet' diyenlerin neden, 'hayır' diyenlerin neden dediğini iyi bilmek lazım" dedi.
"BU KADAR İLERİ GİDECEKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORDUM"
Gerek Türkiye'de gerek Avrupa'da son yaşanan hadiselerin bunu gösterdiğini belirten Şentop, "Son yaşanan hadiseler de bunu gösteriyor. Anayasa değişikliğine bahsettiğim aracı yönetmeye alışmış olanlar karşı. Türkiye'de seçim kazanmadan Türkiye'yi yönetmeye alışanlar, uzaktan kumandayla iktidarına yön vermeye çalışanlar bu değişikliğe karşı. Bu kadar ileri gideceklerini ben düşünmüyordum. Hollanda'da yaşananlar bu işin ne kadar önemli iş olduğunu göstermekte. Onlar karşısında zayıf hükümetlerin olduğu bir Türkiye'ye alışmışlar. Cumhurbaşkanımızın siyaset anlayışının, yönetim anlayışının son bulmasını istiyorlar. Bundan sonra yapılacak seçimlerde Türkiye'yi yönetecek hükümetler yüzde 50 oy alacaklar. Yüzde 50 oy alan bir hükümet gerçekten çok güçlü bir hükümet olur. Bakanımıza geçmiş olsun diyoruz. Bu olay bir taraftan da şunu gösteriyor. Tüm Avrupa'nın değerleri aslında Avrupa'nın özgüveni olduğu zaman özgürlüklerin bir önemi olduğunu gösteriyor. Avrupa'da bir özgüven kaybı içerisinde olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, idamla ilgili düzenlemenin Anayasa değişikliğine neden dahil edilmediği şeklindeki soruya da, "Bu değişiklik teklifi MHP ile mutabık kaldığımız bir teklifti. Fakat idam konusu hükümet değişikliği sisteminden farklı bir konu.Vatandaşlarımız metinle ilgili tereddütle kalacaklar, Biz bu sebeple idamla ilgili düzenlemenin ayrı değerlendirilmesini düşündük. Mecliste anayasa değişikliği şeklinde yapılabilir" diye konuştu.