Denizli'deki Fetö'nün Darbe Girişimi Davası
Denizli'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11.
Denizli'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 44'ü tutuklu 64 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasına tanıkların dinlenmesiyle başlandı.
Söke'den Denizli'ye getirilen birliklerle ilgili kamera kayıtlarının silinmesi üzerine açılan 3'ü tutuklu 4 sanığın yargılandığı davayla birleştirilen davanın Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonuna dönüştürülen Denizli Kongre ve Kültür Merkezinde görülen duruşmasına sanıklar, avukatları, sanık yakınları ve tanıklar katıldı.
Duruşmada dinlenen tanıklardan Ulaştırma Astsubay Kıdemli Çavuş Mehmet Sarıoğlu, bölük astsubayı izinli olduğu için malzeme deposunun anahtarının kendisinde olduğunu belirterek, bölük komutanı Üsteğmen Mehmet Sandıkçı'nın 12 Temmuz akşamı mesaj attığını, sabah askerlere teçhizat vermesini söylediğini ifade etti.
Bölüğündeki askerlere 13 Temmuz sabahı teçhizatlarını verdiğini dile getiren Sarıoğlu, "İçtima alanında toplandık 4-5 günlük bir faaliyet olduğu söylendi. Aydın'da düğünüm vardı 15 Temmuz Cuma akşamı düğüne gittim, benim yerime Güner Kaçar Astsubay görev yaptı. Gece beni komutanım Mehmet Sandıkçı aradı hiçbir şeye karışmamamı, birliğime gelmemi söyledi. Ben de 02.45'te Denizli'ye geldim, 03.00'e kadar oturup televizyon seyrettik." dedi.
Söke 11. Komando Tugay Komutan Yardımcılığında askerlik yapan ve terhis olan Mehmet Demirtaş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEBGİS) ile tanık olarak verdiği ifadede, 19 Temmuz'da 11.00-13.00 arası nöbette olduğunu, ani müdahale mangası odasına döndüğünde savcıların güvenlik kamerasının görüntülerini incelediklerini gördüğünü, askerlerden tutuklu sanık Tolga Kılıçarslan'ın "girseler bile o görüntüleri bulamazlar" dediğini duyduğunu belirtti.
15 Temmuz gecesi Çardak Havaalanına girmeye çalışan askerlerin aracına binerek anahtarı alan Elif Sarı, televizyon seyrederken darbe teşebbüsü olduğunu öğrenince ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyondan "sokağa çıkın" talimatını duyunca kızı ve oğlunu yanına alarak araçla AK Parti'ye, oradan da konvoy halinde havaalanına gittiklerini söyledi.
Havaalanı kavşağında askeri araçları gördüklerini dile getiren Sarı, "Aracın camından 'Siz bizim askerimizsiniz, nereye gidiyorsunuz?' dedim. Aracımdan inip ilk askeri aracın önüne atladım askeri aracın kapısını açtım içeri girdim 'Siz kime darbe yapıyorsunuz, bu vatanın evladı değil misiniz?' dedim. 'Hava Meydan Komutanı'nın emriyle geldik.' dediler. 'Sizin komutanınız Recep Tayyip Erdoğan'dır, başkasından emir alamazsınız.' dedim. Tel örgülerden geçeceklerini düşündük. Kol kola girdik. Onlar bizi, biz de onları iteledik." ifadelerini kullandı.
Tanık olarak dinlenen Denizli İl Jandarma Komutanı Albay Cengiz Yıldız ise o gece 22.30 sularında nöbetçi amir Jandarma Astsubay Mithat Öztürk'ün kendisini arayıp, Genelkurmay Başkanlığından üç harekat yıldırım emri geldiğini bildirdiğini, hiçbir şey yapmadan kendisini beklemesini söylediğini kaydetti.
Birinci emrin, Ankara Garnizonu'nda ataması yapılan personelin göreve başlamasıyla, ikinci emrin hazırlık ikazı ve birim intikaliyle, üçüncü emrin de karargah sorumlularının belirlenmesiyle ilgili olduğunu dile getiren Albay Yıldız, "Yazıların altındaki imzalar olmaması gereken kişilerin imzalarıydı. Daha sonra sözde sıkıyönetim emrini getirdi. Bunu görür görmez böyle bir şeyin olamayacağını artık Türkiye'de darbe döneminin kapandığını, TSK'nın hukuka, demokrasiye, milli iradeye bağlı olduğunu düşündüğüm için TSK'nın dışında FETÖ/PDY'nin kalkışma yaptığını değerlendirdim. Görevlendirilenlerden tanıdıklarım ve şüphe duyduğum kişiler vardı. Bunları görünce FETÖ/PDY unsurlarının kalkışması olduğunu tespit ettim." dedi.
İl Jandarma Komutanlığına saat 23.00 civarında geçerek personeli topladığını ve gerekli güvenlik önlemlerini aldıklarını ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
"İl Valimiz aradı, Boğaz Köprüsü'ndeki tanklarla ilgili bilgimin olup olmadığını sordu, bilgim olmadığını söyledim. Sonra sözde sıkıyönetim emriyle birlikte Vali Bey'in bulunduğu Çevik Kuvvet'teki kriz merkezine gittim. Saat 24.00 sıralarında 11. Komando Tugay Komutanlığından askeri konvoyun çıktığını tespit ettik. Acaba Marmaris'e mi gidecekler diye düşündük. Ulus kavşağından Ankara yoluna gittiler. Ankara'ya giderlerse diye Sayın Valimiz Afyonkarahisar Valisi'ni arayıp Dinar yolunu kapattırdık. Karayolu ile Ankara'ya gidemeyeceklerini, zira yolun uzun olduğunu düşünerek havayolu ile gideceklerini değerlendirdik. Kayseri'den uçakların havalandığını ve askerleri Çardak'tan alıp, Ankara'ya götüreceğini belirledik. Ankara'ya gitmelerini engellemek için Çardak Havaalanının elektriklerini kapattık. Kuleyi etkisiz hale getirdik. Görevlileri oradan uzaklaştırdık, yakıt tankerini boşalttık, uçakların inmemesi için önlem aldık."
Havaalanındaki askerlerle irtibat kurmaya çalıştığını belirten Yıldız, "Havaalanı çevresinde görevlendirdiğim personeline, uçakların inmesi halinde ateş edilmesi emrini verdim. Vali Bey, Tugay Komutanı Kamil Özhan Özbakır ile telefonla konuştu, kriz merkezine davet etti, havaalanına intikal eden askerlerin kışlasına dönmesini istedi. Özbakır, birliğin havaalanının güvenliği için gittiğini söyledi, kriz merkezine gelmedi. Havaalanındaki bazı rütbelilerle görüştük, emir komutanın olduğu Söke 11. Komando Tugay Komutan Yardımcısı Albay Erol Akman ve 11. Komando Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Demir'i derdest edip edemeyecekleri konusunu kendilerine ilettik ancak buna cesaret edemediler. Sabaha kadar görüşmeler yaparak havaalanındaki askeri personelin gruplar halinde teslim olmasını sağladık." diye konuştu.
Bazı avukatların sıkıyönetim listesinde şüphelendiği isimlerle ilgili sorusu üzerine Yıldız, "Sıkıyönetim listesine baktığımda, MİT tırları davasından tanıdığım ve cezaevinde olmasına rağmen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı olarak görevlendirilmişti, bazı komutanlar da dışarıda bırakılmıştı. Şüphelendim, bunun FETÖ/PDY eylemi olduğunu anladım." dedi.
Dava
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek ve FETÖ'ye üye olmak" suçlarından açılan davada, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 41'i tutuklu 60 sanık hakkında, Türk Ceza ve Terörle Mücadele kanunlarının ilgili maddeleri gereğince üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Söke 11. Komando Tugay Komutan Yardımcılığında görevliyken Söke'den Denizli'ye getirilen birliklerle ilgili kamera kayıtlarının silinmesi üzerine açılan davada ise 3'ü tutuklu 4 sanık yargılanıyor.