Denetimli Serbestlik Sempozyumu Sona Erdi

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Suç, Ceza ve Rehabilitasyon Sempozyumu", İstanbul Medipol Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Sempozyumda, denetimli serbestliğin sosyal sorunları ve yükümlülerin perspektifi üzerinde duruldu. Uzmanlar, denetimli serbestliğin sosyolojik boyutu ve yeninden toplumsallaşma konularını ele alarak önemli mesajlar verdi.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, "Denetimli Serbestlik 20. Yılı Bölge Toplantıları" kapsamında düzenlenen "Suç, Ceza ve Rehabilitasyon Sempozyumu" sona erdi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Kavacık Kampüsü'nde gerçekleşen sempozyumun ikinci gününde, "Yükümlü Perspektifinden Denetimli Serbestlik" başlıklı oturumun moderatörlüğünü, Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın yaptı.
Oturumda, "Yükümlülerin Gözünden Denetimli Serbestlik Sistemi" başlıklı konuşma yapan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Demez, denetimli serbestliğin sosyal bir sorun olduğunu söyledi.
Denetimli serbestliğin sosyal sorun olarak ele alınıp, nasıl işlenmesi gerektiğiyle ilgili kafa yormaya başladıklarını kaydeden Demez, şunları kaydetti:
"Biz sahada biraz zaman geçirerek yükümlülerin gözünden bakmaya başladık. Çünkü hiç kimse anlamlandıramadığı, kafasında oturtmadığı hiçbir eylemi yapmıyor. Dolayısıyla şunu gördük saha da, belli bir yüzdesi var. Ne yaparsanız yapın madde bağımlısı olacak insanlar var, yatkınlıklarından dolayı suç işleyecek ama bunlar o kadar az ki. Büyük bir çoğunluğu sosyal eşitsizlikler, çevre, aile ve suçla damgalanmış alanlara doğdukları için başka bir dünya bilmiyor."
Demez, bu kişilerin başka seçenekleri olmadığını kaydederek, "Dolayısıyla en ağır cezaları verip saldığınızda bile yine aynı ortama gittiğinde hiçbir şey değişmiyor. Bu durumun sosyolojik bir mesele olduğu ve denetimli serbestlikte bizzat yükümlülerin ne hissettikleri önemli bir konu. Yeniden toplumsallaşma, yeniden toplumla kopan bağlarını onarmak açısından denetimli serbestliğin eşik olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda yükümlülerin en büyük özlemi aile, aile kişi için de birincil destek kaynağı." diye konuştu.
"İnsanları ele almayan bir hukuk düşüncesinin faydalı olacağı kanaatinde değilim"
İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürü Murat Kalkan da oturumda, "Denetimli Serbestlik Uygulamalarının Yükümlü Hakları Bağlamında Değerlendirilmesi" başlıklı konuşma yaptı.
Kalkan, "Gelen yükümlülerin araştırma ve değerlendirme formuyla bütün ihtiyaçlarının tespiti yapılıyor. Bu yapılan tespitlerde kişinin hangi tür riskler oluşturabileceği ve ne tür ihtiyaçlarının bulunduğunu görüyoruz, buna göre de denetim planı uyguluyoruz." ifadelerini kullandı.
Örnek denetim planlarının uygulama şekillerini ve şartlarını anlatan Kalkan, yüksek riskli hükümlülerin haftanın her günü imza atarak programa başladığını, üçer aylık sürelerle imza atma süresinin azaldığını ve şartlı salıvermeye kadar bu sürecin devam ettiğini aktardı.
Kalkan, yükümlülere aynı zamanda kamu yararına ücretsiz çalışma şartının verildiğini ve 121 gün boyunca sabah 08.30 ile 12.30 arasında kamu kurumunda ücretsiz olarak çalışmak zorunda olduklarını söyledi.
Sempozyumun, "Denetimli Serbestlik Sisteminde Sorumluluklar ve Kamu Yararı" başlıklı ikinci oturumunun moderatörlüğünü ise tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı yaptı.
Prof. Dr. Ortaylı, demokrasinin önemli unsurları bulunduğunu belirterek, "İnsanları ele almayan bir hukuk düşüncesinin faydalı olacağı kanaatinde değilim." ifadesini kullandı.
Sempozyum, "Denetimli Serbestlik Perspektifinden Aile, Kadın ve Çocuk" başlığıyla gerçekleştirilen kapanış oturumuyla sona erdi.
Sempozyumda, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım katılımcılara hediye takdim etti.