Demirtaş, Koçali ve Tuncel'den "Kendimi İhbar Ediyorum" Dilekçesi
Barış ve Demokrasi Partisi Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Filiz Koçali ile İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, partilerinin KCK operasyonlarını protesto etmek amacıyla başlattığı "kendimi ihbar ediyorum" kampanyasına destek vererek, kendilerini ihbar ettiler.
Barış ve Demokrasi Partisi Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Filiz Koçali ile İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, partilerinin KCK operasyonlarını protesto etmek amacıyla başlattığı "kendimi ihbar ediyorum" kampanyasına destek vererek, kendilerini ihbar ettiler.
Selahattin Demirtaş, Filiz Koçali ve Sebahat Tuncel, Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na sundukları dilekçede, "Anılan faaliyetler suç olarak kabul ediliyor ise, ben de aynı suçları işledim. Kendimi ihbar ediyorum" dedi.
DEMİRTAŞ: "1 MART'A KADAR KAMPANYAMIZ DEVAM EDECEK"
Adliye çıkışında bir açıklama yapan Selahattin Demirtaş, "İlk etapta 20 yönetici arkadaşımızla birlikte dilekçelerimizi, avukatımız aracılığıyla savcılığa teslim ettik. Savcılık işlem yapar mı. Ne yapar? Bundan sonra adli süreç nasıl işler? Kendilerini bekleyeceğiz. Eğer dilekçelerimizde ifade ettiğimiz şeyleri, detaylı olarak bizden talep eder, davetiye çıkarırsa savcılıklara gider, detaylı beyanlarda bulunabiliriz" diye konuştu.
Savcının bundan sonraki işlemlerine göre hareket edeceklerini belirten Demirtaş, "Biz kampanyamızı başlattık. 1 Mart'a kadar da bütün il, ilçe teşkilatlarımızı, bizimle dayanışma içinde olan herkesi biz bu kampanyaya davet ediyoruz. Bu sadece BDP'ye sahip çıkma kampanyası değil, hukukun üstünlüğüne, adil yargılanma hakkına, demokratik siyaset hakkına sahip çıkma kampanyasıdır. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir" dedi.
"GÖRÜNTÜLERDE TERSLİK YOK"
Gazetecilerin "Öldürülen terörist Mensur Güzel'in kardeşi Şeyma Güzel'in, Milletvekili Sebahat Tuncel'in yanında gözaltına alınmasına dair görüntüleri" sorması üzerine Demirtaş, şu açıklamaları yaptı:
"Görüntülerde bir tuhaflık yok. Bir milletvekilimiz, bir parti çalışanımızı, gençlik meclisi üyemizi, aynı zamanda aktif bir çalışanımızı, resmi üyemizi kendi aracıyla havaalanına bırakıyor. Yaklaşık 1 yıl önce gerçekleşmiş bir olay bu. O sırada aranıyor olduğu için de polis tarafından havaalanında gözaltına alınıyor. Bunda bir tuhaflık yok. Tuhaflık şu ki, bir yıl önceki bir olayla ilgili görüntüyü polis, bir yıl sonra başka bir olay vesilesiyle medyaya servis ediyor ve bir milletvekilimizi partimizi siyasi linçe tabi tutmaya çalışıyor. Sorgulanması gereken budur. Acaba havaalanında güvenlik kameralarının görüntüleri ekmek peynir gibi dağıtılıyor mu böyle? Güvenlik kamera görüntülerini isteyen bütün basın mensupları alıp izleyebiliyor mu? Nasıl sızdırılıyor, nasıl veriliyor, nasıl manipüle ediliyor? Orada bir tuhaflık yok, orada bir terslik yok. Terslik işleyişle ilgilidir, terslik bu manipülasyonla ilgilidir"
UC-SG - İstanbul / Beşiktas