Dem Parti Sözcüsü Doğan'dan "Komisyona" Çağrı: "Öcalan Dinlenmeli, Öcalan'ın Görüşleri ve Önerileri Bir Şekilde Bu Komisyona Akmalı"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Komisyona çağrımızı yineliyoruz, yerinde sayma halinde durmamak gerekiyor. Madem ezberleri bozmaktan, madem tabuları yıkmaktan bahsediyoruz, o halde cesaretle Meclis'te söylenmiş söze sahip çıkmak gerekir: Öcalan dinlenmeli, Öcalan'ın görüşleri ve önerileri bir şekilde bu komisyona akmalı. Olması gereken bir şeyi yapmamanın ya da üzerine tartışmanın bir anlamı yok. Bu zaman kaybettirir. Daha hızlı ilerlemek için de bunu geciktirmeden hayata geçirmek gerekiyor" dedi.

(ANKARA) - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Komisyona çağrımızı yineliyoruz, yerinde sayma halinde durmamak gerekiyor. Madem ezberleri bozmaktan, madem tabuları yıkmaktan bahsediyoruz, o halde cesaretle Meclis'te söylenmiş söze sahip çıkmak gerekir: Öcalan dinlenmeli, Öcalan'ın görüşleri ve önerileri bir şekilde bu komisyona akmalı. Olması gereken bir şeyi yapmamanın ya da üzerine tartışmanın bir anlamı yok. Bu zaman kaybettirir. Daha hızlı ilerlemek için de bunu geciktirmeden hayata geçirmek gerekiyor" dedi.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin MYK toplantısı gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Doğan, özetle şunları söyledi:

"Yine bir siyasi partiye mahkeme yoluyla müdahale, yine Cumhuriyet Halk Partisi ve kurultayıyla ilgili bir müdahale ile karşı karşıya kaldık. Yine mahkeme eliyle ne oluyor? Açıkça bir anayasal suç işleniyor. Bu bir CHP meselesi değil. Bu, Türkiye'nin demokrasi meselesi. Göz göre göre bir siyasi partiye müdahalede ısrar etmek, üstelik zaten uygulanmayan bir Anayasa'yı, darbe anayasasını dahi ihlal etmeyi göze almak, açıkça siyasi talimatla çalışmanın ifadesi olarak yansıyor kamuoyuna. Bu tutumdan, bu yönelimden vazgeçmek gerekiyor. Bu görüntüler Türkiye'ye yakışmıyor. Bu görüntülerin ortaya çıkmaması, bu görüntülerden vazgeçmek için taktiksel değişikliklere değil, zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç var.

"CHP'ye yönelik operasyonların, barış ve demokrasinin konuşulduğu bir dönemde artması tesadüf değildir"

Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) da şu çağrıyı yapıyoruz: Şu anda olağanüstü toplanıldı. Önümüzdeki dakikalarda (dakikalar olmasını ümit ediyoruz, saatler değil) kararlarını duyacağız. Ancak daha önce verilmiş bir karar var ve bu konudaki tek yetkili kurum Türkiye'de Yüksek Seçim Kurulu. Buna rağmen 45. Asliye Hukuk Mahkemesi bunu yapabiliyorsa, YSK yüksek sesle kararına sahip çıkmalıdır. Biz CHP'ye yönelik bu operasyonun, bu uygulamaların, barışçıl ve demokratik toplumu konuştuğumuz bir dönemde bu kadar çok arttırılmasının, bu kadar çok tırmandırılmasının bir tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Doğrudan sürece gölge düşürücü, süreçle ilgili gelişmeleri hedef alan yaklaşımlar olarak değerlendiriyoruz.

"Süreç karşıtlığı üzerinden toplumsallaşma inşa edilemez"

En çok önemsediğimiz şey, Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin toplumsal ayağının güçlü bir şekilde inşa edilmesi ve bunun güçlendirilmesi. Bunun için şeffaflığı çok önemsediğimizi söyledik. Ancak tüm bunlara rağmen sürecin toplumsallaşmasını hedefleyen antidemokratik uygulamalarda ısrar edenler, olsa olsa süreç karşıtları olabilir. Süreç karşıtlığı üzerinden toplumsallaşma inşa edilemez. Bu çok tehlikeli bir senaryo, bu çok tehlikeli bir oyun. Böyle oyunlar kuranları en başında buradan uyarmak durumundayız ve uyarıyoruz: Yapmayın! Bu tür oyunlardan medet umanlar da bilmeliler ki bu tür oyunlarla başarıya ulaşamazlar. ve biz bu oyunları boşa çıkartabilecek deneyime de sahibiz.

"Gazze'de en kısa sürede ateşkes ilan edilmeli, kalıcı barışın müzakere yoluyla sağlanabilmesinin zemini oluşturulmalı"

Birleşmiş Milletler'in 80. Genel Kurulu'nun New York'ta toplanmış olması ve bu toplantıda resmen olmasa da Genel Kurul'un ana gündeminin Filistin olması, bu konuya ilişkin yapılan açıklamalar, dayanışma çağrıları, tüm bunların kalıcı bir barışa evrilmesi için somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz DEM Parti olarak. Gazze'de artık Birleşmiş Milletler'in de resmi olarak kabul ettiğini söyleyebileceğimiz bir soykırım yaşanıyor. Dolayısıyla Gazze'de en kısa sürede ateşkes ilan edilmeli, kalıcı barışın müzakere yoluyla sağlanabilmesinin zemini oluşturulmalı. Bu soykırım, uluslararası toplum tarafından atılacak somut adımlar olmadan durmaz, bunu biliyoruz.

"Barış ve Demokratik Toplum Süreci istenilen hızda ilerlemiyor"

Orta Doğu'nun Kürt meselesi, Türkiye'nin Kürt meselesi ve artık uluslararası bir mesele olan Kürt meselesi son bir yıldır dikkatle takip ediliyor, yalnızca bizler tarafından değil. Hem Orta Doğu'daki gelişmeler açısından bakıldığında dikkatle izleniyor hem de dünyada ilgilileri dikkatle izliyorlar Türkiye'nin bu süreçte nasıl bir pozisyon alacağını, nasıl bir misyon üstleneceğini, çünkü bunun bölgesel ve küresel etkileri var. Meclis'te bir komisyon kuruldu. O komisyon çalışmaları devam ediyor, bunu süreç başlığından sonra değerlendireceğim ancak önce süreçle, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile başlamak istiyorum. Yaptığımız değerlendirmelerden süzülen bir bilgi olarak süreç istenilen hızda ilerlemiyor. Bu açıdan baktığımızda, bu monotonluk kamuoyunda kaygı yaratıyor, bunu görüyoruz. Mayıs ayında PKK kongresini topladı. Kongresini topladıktan sonra fesih kararını duyurdu. Fesih kararından sonra silahlarını temmuz ayında yakarak imha etti. Somut adımlar attı. Taleplerini ifade etti örgüt olarak. Öcalan'ın çağrısının stratejik bir çağrı olduğu, taktiksel bir çağrı olmadığı, bütüncül bir şekilde ele alınması gerektiği defalarca bizim tarafımızdan da yine dile getirildi.

"Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşmasına Meclis Komisyonu'nda müdahale edildi"

Peki, bunlara karşılık neler oldu diye bakalım.Türkiye'de ezberleri bozan. 'Umut Hakkı'ndan tutalım da Öcalan'ın Meclis'e gelip konuşma yapmasına kadar Türkiye'de ezberleri bozan açıklamalar oldu ve bunlar çok kıymetliydi. Çünkü söze bir alan açılmaya çalışılıyordu. Ancak sorunun derinliği, sorunun kökleri, sorunun nedenleri, sorunun tarihsel, sosyolojik, siyasal, ekonomik boyutları dolayısıyla yetersiz. Mesele bu. Komisyon, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak kuruldu. Yalnızca dinlemelerle yol alabilen bir süreç olamaz, olmamalı. Nitekim hem komisyon başkanı hem Meclis Başkanı Sayın Kurtulmuş bugün komisyonun toplantısı öncesi yaptığı açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı. Şimdi kendileri açısından planladıklarından daha disiplinli bir süreç olduğunu ifade ediyor komisyon sürecinin, 'Kimsenin fikirlerine müdahale etmedik bu süreçte' diyor, 'konuştuklarına müdahale etmedik' burada DEM Parti olarak bir düzeltme yapmak isteriz, müdahale edildi. Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşmasına Meclis Komisyonu'nda müdahale edildi. Bu müdahale tarihe not düştü. Sorunun esas nedenlerinden biri budur. Ortak olarak söylenen hususlardan birisi, 'eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak' diyor. 'Şimdi eşik aşılmış olacak' diyor. Ümit ediyoruz ki bu eşik aşılır. Numan Kurtulmuş, diyor ki bundan sonra bir raporlama olacağını söylüyor ve aynı zamanda yasal birtakım düzenlemelerin ekim ayına yetiştirileceğini söylüyor. Geç kalmış bir açıklama ama değerli bir açıklama. Biz Meclis açılışında, Meclis'in barış mesaisi yapması gerektiğini düşünüyoruz.

"Cesaretle Meclis'te söylenmiş söze sahip çıkmak gerekir: Öcalan dinlenmeli"

Çok önemli bir taraf, ana bir aktör, Öcalan. Yalnızca silahsızlanmaya indirgeyemeyeceğimiz, yalnızca bu kapsamda değerlendiremeyeceğimiz, çatışmasızlığın kalıcı hale getirilebilmesi ve demokratik entegrasyon projesinin hayata geçmesi için mutlaka dinlenmesi gereken bir ana aktör. Komisyona çağrımızı yineliyoruz, yerinde sayma halinde durmamak gerekiyor. Madem ezberleri bozmaktan, madem tabuları yıkmaktan bahsediyoruz, o halde cesaretle Meclis'te söylenmiş söze sahip çıkmak gerekir: Öcalan dinlenmeli, Öcalan'ın görüşleri ve önerileri bir şekilde bu komisyona akmalı. Olması gereken bir şeyi yapmamanın ya da üzerine tartışmanın bir anlamı yok. Bu zaman kaybettirir. Daha hızlı ilerlemek için de bunu geciktirmeden hayata geçirmek gerekiyor. Yalnızca çatışma çözümüne odaklı bir yaklaşımınız bile olsa ki bu mesele yalnızca çatışma çözümüyle, çatışmasızlık boyutuyla geçici bir biçimde odaklı bir yaklaşım olamaz, yüzeysel bir yaklaşım olamaz, daha derinlikli bir yaklaşımı gerektirir. O halde Öcalan'ı ana aktör olarak mutlaka dinlemeli, sözüne alan açmalı ve temas kurmalısınız.

Bugün burada, milyonlara sesleniyoruz DEM Parti adına: Süreç yalnızca siyasi partilerin, yalnızca iktidar blokunun insafına bırakılabilecek bir süreç değil. Bu sürecin toplumsallaşması, bu sürecin her birimiz tarafından kendi hayatlarımıza sahip çıkıyormuşçasına desteğe sarılıp sarmalanmaya ihtiyacı var. Kırılgan noktalarının arttırılmasına değil, aksine güçlü yanlarının arttırılmasına ihtiyacı var. O yüzden hep birlikte barış ve demokratik toplum sürecine sahip çıkıp, Meclis'in yeni dönemde yeni yasalarla Türkiye'yi demokratikleştirecek, hepimizin özlem duyduğu eşit, özgür, demokratik bir Türkiye'ye bizleri götürebilecek yolu açacak, düzenlemeleri yapacak, bu mesaiyi yapacak, toplumla yeniden bütünleşecek bir mesai yapması konusunda kararlılığı gösterecek bir Meclis dönemi olmasını temenni ederiz."

Kaynak: ANKA / Güncel
title