Deizm Üzerinden Bazı İnsanlar Geçiniyor"
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Dini İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ejder Okumuş, "Deizm, Türkiye'de toplumsal, kültürel ve dini anlamda tehlikeli olarak addedilecek, abartılacak ve kıyamet koparılacak bir konu değil. Hele hele üzerinden geçinilecek bir konu değil.
SEFA ŞAHİN - Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Dini İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ejder Okumuş, "Deizm, Türkiye'de toplumsal, kültürel ve dini anlamda tehlikeli olarak addedilecek, abartılacak ve kıyamet koparılacak bir konu değil. Hele hele üzerinden geçinilecek bir konu değil. Ama görüyorum ki birkaç yıldır bu konu üzerinden bazı insanlar, yazarlar, şirketler ve kurumlar geçiniyor." dedi.
Okumuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deizmin, dini bilgi ve inanca dolaysız kavuşma olduğunu belirtti.
Deizmin, Türkiye'de gelişmiş bir inanç biçimi olmadığını ifade eden Okumuş, "Deizm, Türkiye'de toplumsal, kültürel ve dini anlamda tehlikeli olarak addedilecek, abartılacak, kıyamet koparılacak bir konu değil. Hele hele üzerinden geçinilecek bir konu değil. Ama görüyorum ki birkaç yıldır bu konu üzerinden bazı insanlar, yazarlar, şirketler, kurumlar geçiniyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Okumuş, toplumun, deizmin değil sekülerleşmenin etkisinde olduğunu, bu durumun ise deizm, maddecilik ve ateizmi beraberinde getirdiğini söyledi.
"Sosyolojik anlamda bu yaşanıyor"
"Deizm ve ateizm yaygınlaşıyor. Gençlik elden gidiyor" şeklinde söylemlerin son yıllarda arttığını, toplumun dinini etkileyen problemlerle ilgili araştırmalar yapılmasının önemli olduğunu vurgulayan Okumuş, şöyle devam etti:
"Deizme, materyalizme, ateizme, agnostisizme, nihilizme, pratik ateizme ve amelsizliğe yol açan en önemli şeylerden biri çelişkili dindar tipler. Birey veya grup olarak, din adına siz ortaya çıkacaksınız ama dinin bizatihi ahlaki ilke ve esaslarına aykırı davranacaksınız. Bunu gençler kaldıramaz. Gençler ondan sonra şöyle derler; 'Müslümanlık buysa, ben Müslüman değilim'. Bu doğru değil ama sosyolojik anlamda bu yaşanıyor."
Kadınların camilerde erkeklerle namaz kılmak istemesini de değerlendiren Okumuş, şunları kaydetti:
"Yakın geçmişte kadınların imamlık yapabilecekleri, bazı ülkelerde bazı hanım entelektüellerin namaz kıldırdıklarını gördük. Küreselleşme ve batı kültürünün bütün kültürleri etkilemesiyle beraber aslında din bağlamında da yeni konular gündemimize geliyor. Feminizmin, kadın erkek ilişkilerindeki yeni trendlerin aslında toplumumuzu etkilemesiyle ilgili bir şey. Yarın başka sorunlar da gündemimize gelecek. Bunlarla sık sık karşılaşacağımızı unutmamalıyız."
"Deizmin ve ateizmin yaygınlaştığı kısmen doğru"
Marmara İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç ise insanların deizm ve ateizme yönelmesinin birçok sebebinin olduğunu belirtti.
Toplumda deizm ve ateizmin yaygınlaştığına dair iddiaların kısmen doğru olduğunu savunan Kılıç, "Bunun da bir global izahı var. Öncelikle gelenekten kopuş olarak birçok düşünür, Rönesansı ve aydınlanma dönemini, '18. yüzyıl Avrupası'nda başlayan bu fikirleri esas almakta. Oraya varıncaya kadar kesinlikle metafizik değerler kabul ediliyordu." dedi.
Batı'da aydınlanma dönemiyle birlikte metafiziğin yerini "insanın kendi kendini oluşturduğu" düşüncesinin aldığını anlatan Kılıç, insanın mutlak doyuma ancak manevi doyumla ulaşacağını kaydetti.
Bazı çevreler tarafından Kur'an-ı Kerim'in manevi alanından soyutlanarak, salt bir metne dönüştürülmeye çalışıldığını ifade eden Kılıç, "Toplumda deizm ve ateizmin yaygınlaşmasında, bir yandan manevi gelenek karşıtı sözüm ona İslami akımlar ve diğer yandan sahte maneviyat satıcısı sözüm ona şeyhlerin de menfi etkileri büyüktür." diye konuştu.
" Türkiye'de deizme yönelmenin sebebi"
Maneviyat ve ruhaniyet eksikliğinin de insanlarda deizme sebebiyet verdiğine dikkati çeken Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
" Türkiye'de deizme yönelmenin sebebi, dini sunumların insanlarda hüsran ve hayal kırıklığıyla sonuçlandığı bazı olayların yaşanmasıdır. Çünkü her şeyden evvel politik İslami ideolojinin Türkiye'de çok yaygınlaşması. Fakat bu ideolojinin kendi içinde ontolojisinin, felsefesinin, gelenekle referanslarının olmaması, Mevlana ve Yunus Emre gibi ustayı tanımaması, hatta inkar etmesi. Bugün Türkiye modern İslami hareketi denilen ideolojik İslami hareketin, çağdaş bir iki isimden başka liderinin olmaması çok ciddi bir problemdir. Oysaki bir geleneği vardır bu işin. Büyük alimlerin ve maneviyat önderlerinin şekillendirdiği bir düşüncedir İslam geleneği. Ama maalesef modern Müslümanlar bunlardan bihaberler. O da ideolojilerini çok sığ, çok kuru hale getirmekte."
Prof. Dr. Kılıç, bugün birçok Müslüman dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşu ve imam hatiplerde, salt zihne ve ideolojiye hitap eden dini eğitim verildiğini ve manevi eğitimlerin olmamasının sekülerleşmeyi beraberinde getirdiğine dikkati çekti.
Kadınların camilerde erkeklerle namaz kılmak istemesini de değerlendiren Kılıç, "Gelenek kaybolursa gelenekten uzaklaşılırsa artık bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı oturur onu çıkaramaz. Bu, böyle bir fikirdir." diye konuştu.