Değerler ve Desenler Sempozyumu"
Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu İcra Kurulu Başkanı Turgay Aldemir, "Önemli olan aileyi korumaktır.
Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu İcra Kurulu Başkanı Turgay Aldemir, "Önemli olan aileyi korumaktır. Suriyelilerle onun için bugün bir aradayız. Onlar bizim ailemiz. Biz onların akrabalarıyız. Aslında yitirdiğimizi yeniden buluyoruz." dedi.
Anadolu Kadın ve Aile Derneğince (AKADDER) Van'da düzenlenen "Değerler ve Desenler Sempozyumu", "Geçmişin izinde geleceği aramak" başlıklı son oturumla tamamlandı.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Cengiz Andiç Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyumun Vahdettin İnce başkanlığında yapılan son oturumunda, TRT Kurdi Koordinatörü Mustafa Ekici, "Üzerinde yaşadığımız toprağın hakkı", Yazar Yıldız Ramazanoğlu "İnsanlığın kurucu öğelerinden biri: Edebiyat", Yazar ve Mimar Cihan Aktaş ise "Kent ve estetik değerler" konulu sunum yaptı.
Sempozyumun kapanış konuşmasını yapan Aldemir, "yeryüzünde tek kişi dahi özgür değilse biz özgür değiliz" düsturuyla bir araya geldiklerini, makam, mevki, nüfus ve iktidar peşinde koşanlardan olmadıklarını söyledi.
Küresel organizasyonlara karşı yeryüzünün mustazafları, mazlumları ve vicdanlı insanlarının daha büyük bir milletler topluluğunu oluşturma noktasında çaba sarf ettiğini belirten Aldemir, sorunları cesurca konuşmaları gerektiğini, konuşmamaları durumunda başkalarının magazin dergilerine kapak olmayı sürdüreceklerini dile getirdi.
Aldemir, bir düşünce, fikir ve toplumsal hareketlerin taşıyıcı sisteminin edebiyat olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Taşıcı sistemleri olmayan yapıların nasıl birbiriyle konuşamadığını bilmekteyiz. Başı sıkışanların derman aramak için geldiği bu topraklarda din diye sıkışık bir yerde kendimizi aramaya çalıştık. Kitaptan, kültürden mahrum kaldık. 28 Şubat'ta ceza evine düştük. Ama her görüşte ailemiz, arkadaşlarımız oradaydı. Aileye dair İslami harekete dair günlerce, aylarca okuduk. Gördük ki biz bu işleri ailece yapmalıymışız. Bunu birçok büyüğümüz yaşadı. Adana DGM'ye gittiğim her duruşmada aile fertlerimin hepsi benim arkamdaydı. Bu, aslında bu işin yürüyüşünü, serencamını da ortaya koyuyor. Terör örgütlerinin aileyi parçalayarak, çocuğu aileden kopararak bu işleri nasıl çevirdiğini gördük."
"Suriyelilerle akraba olduğumuz için bir aradayız"
"Önemli olan aileyi korumaktır. Suriyelilerle onun için bugün bir aradayız. Onlar bizim ailemiz. Biz onların akrabalarıyız. Aslında yitirdiğimizi yeniden buluyoruz." diyen Aldemir, şöyle devam etti:
"Bunlardan dolayı Anadolu irfanının farklılıkları değer gören, o değerlerden tarihte çok güzel desenler yapan, kimsenin diliyle, kültürüyle, diniyle, yaşam tarzıyla problemi olmayan bir süreci sizlerin yetiştirmesi gerekir yeniden. O nedenle herkesin akıl, nesil, can, mal ve din emniyeti, bin yıla aşkındır bu topraklarda bizlerin, bize fısıldayanların güvencesi altındaydı. Nasıl bir darlığa düştük ki birbirimize yer bulamıyoruz. Tekfircilik. Ötekileştirme üzerinden bir sığlık yaşıyoruz. Kurucu değerlerimizle yeniden buluşarak bu çabalarımızı ileriye taşımamız gerekiyor. Birbirimizi bu konuda hayra çağıranlar olmamız gerekir. Bilgi sahibi olmadığımız konularda değil fikir beyan etmek ahkam keser hale geldik. Deizm tartışmaları da bundan farksızdır. Siz, İslam'ın bir dönem ki o topluma dönük sözlerini yaklaşımlarını bugünkü gençlerin önüne din diye dayatırsanız. Onların itiraz ettiği din, kitap, Allah değildir. Ama bunu FETÖ biraz şekillendirerek, 'Bizim olmadığımız Türkiye'de imam hatipler de deist olur.' Bu bir operasyondur. Bizim hakikati ortaya koyarak tekrardan önemli olanın değerli olduğu, değerli olanın da hayatı şekillendirdiği bir çabayı hayatla buluşturmamız lazım. O nedenle bu kuşatmayı özellikle ailelerimizin, hayatla barışık buna göre şekillendirilecek çabaların ortaya çıkması gerekir."
Hayatta yer işgal eden değil yer açan bir dindarlığın, yokluğunda ortaya ciddi bir boşluk çıkan insanlar olmaları gerektiğini vurgulayan Aldemir, bazı değerleri kaybettiklerinde ortaya büyük bir boşluğun çıktığını anlattı.
AKADDER olarak bu tür programları şehirlerdeki en "öteki"nin de katılacağı etkinlikler haline getirmeleri gerektiğine dikkati çeken Aldemir, şunları kaydetti:
"Bu toprakların ötekisi şeytandır. Farklı düşünenleri şeytanlaştırmayalım. Onlarla oturup müzakerelerle yeniden bir yol arayalım. Uzun yıllar baskı altında tuttuğumuz bir kısım acılarımızı gün yüzüne çıkarmaktan korkmayın. Bir yerimizde yaralı bir Kürt meselesi varsa bunu açıkça konuşalım. Her meselenin içine bunu katmayalım, bununla yüzleşelim. Bunları çözmedikçe bunlar bizim her sözümüzü zehirlediği gibi rüyalarımızı, hayallerimizi de zehirler. Rüya bir bilinç altıdır. Bu FETÖ denilen vatandaşın bilinç altında peygamberle, Allah ile sorunu var. Hep orayla ilgili rüya görüyor. Kendini bunların yerine koyup onlar adına konuşma yapıyor. Bir bilinç altı aslında, gidip hesaplaşamamış, teslim olamamış. O nedenle onu rüyalar üzerinden anlatıyor. Yeniden din-akıl ilişkisinin, din-bilim ilişkisinin yeni nesillere anlatılmasına dönük çabalara ihtiyaç var. İtiraz etmeyi, soru sormayı din dışı algılar haline getirmişiz. Biz aklettiğimiz kadar Müslümanız. Akıl yoksa din de İslam da yok. Bu akıl tutulmasında bunu da takva diye bizleri yaşayan meyyitlere dönüştüren bu sapkın din anlayışlarından ümmetin çocuklarını kurtarmamız gerekir."
Konuşmaların ardından sempozyum, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.