Dbp Eş Başkanı Yüksek: Belediyelere El Koymak Darbedir, Buna İzin Vermeyiz
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, partilerine ve partilerinin yerel yönetimler bürosuna yapılan baskınlara ve aralarında PM ve MYK üyelerinin de bulunduğu gözaltılara tepki gösterdi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, partilerine ve partilerinin yerel yönetimler bürosuna yapılan baskınlara ve aralarında PM ve MYK üyelerinin de bulunduğu gözaltılara tepki gösterdi. Yüksek, "'Belediyeler, nasıl olanları engellemedi' diyorlar. Koca devletsiniz, ordunuz var, polisiniz var, şehirlerde bunu engelleyemediyseniz, belediyeler nasıl engellesin? Belediyelerin asayişi sağlama rolü yoktur. Belediyelere el koymak, darbedir. Biz buna izin vermeyiz" dedi.
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Diyarbakır'da HDP milletvekili Sibel Yiğitalp, Feleknaz Uca, Büyükşehir Belediye Eş başkanı Fırat Anlı ve parti yöneticileri ile basın toplantısı düzenledi. Yüksek, dün gerçekleşen ve partisinin PM ve MYK üyelerinin de aralarında olduğu gözaltıları değerlendirdi.
"BAŞBAKAN NASIL SEÇİLDİYSE, BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ DA SEÇİLDİ"
Hükümetin seçimle alamadığı belediyeleri ele geçirmek istediğini öne süren DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Defalarca müfettiş göndermelerine rağmen, belediyelerimizde ahlaki ve etik açıdan sıkıntı yaratacak hiç bir şey bulamadılar. 'Belediyeler nasıl olanları engellemedi' diyorlar. Koca devletsiniz, ordunuz var, polisiniz var, şehirlerde bunu engelleyemediyseniz, belediyeler nasıl engellesin? Belediyelerin asayişi sağlama rolü yoktur. Belediyeleri zan altında bırakma ve kriminal gösterme çabaları var. Belediyelerimizin kriminal ve yasadışı çalışmaları yoktur. Manşet ve iftiralarla operasyon yapıyorlar. Belediyelere el koymak, darbedir. Biz buna izin vermeyiz. Yüz binlerin oyuyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak, yerine atama yapmak bir darbedir. Başbakan nasıl seçildiyse, belediye başkanlarımız da o şekilde seçildi ve meşrudur. Buna el koymak darbedir, halk ve biz buna izin vermeyiz. Operasyonların siyasi olduğu açıktır."
'250 BİN GENÇ NE İÇİN EĞİTİLİYOR'
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, terörle mücadelenin, şehir savaşlarına uydurulmuş bir kılıf olduğunu, bunda ısrar eden bir Cumhurbaşkanı ve ekibi olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
"Son 8 ayda sivil kaybı 850'yi geçti. 768 gün devam eden sokağa çıkma yasağı var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir şey yok. Batıda insanlar sokağa çıkamıyor, evinde çocuklarını sevemiyorlar. Bu savaşta ısrarın ülkeyi getirdiği noktadır. Ama savaşta ısrar edenlerin başka hazırlıklar içerisinde olduğunu da biliyoruz. İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın bilgisi ve Cumhurbaşkanı'nın organize ettiği başka bir iç yapılanma var. 250 bin gençten oluşan paramiliter gücün eğitildiğini biliyoruz. Askeri ve teknik eğitimden geçiriliyor. Bunlar neye hizmet edecek? Otellerde yaptıkları toplantılar var. Mafya ve çetelerden oluşan bu güç ile ne yapacaklar? Şimdi yerli ve milli polis teşkilatından söz ediliyor. Şu anki teşkilat yerli ve milli değil mi? Acaba bunların bir kısmını polis teşkilatına, bir kısmını da alacaklarını duyurdukları bekçilik sistemine mi dahil edecekler? ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, saray muhafız birliklerini mi oluşturuyor? ya da olası bir askeri darbeye karşı kendi özel ordusunu mu kuruyor? Ülke açısından yaşananlardan herkesin kaygı duyması gerekir."
'ÖLDÜRDÜĞÜNÜZÜN 2 KATI ONLARIN YERİNİ ALIYOR'
Silopi'de yeniden başlayan çatışma ve sokağa çıkma yasağından söz eden Yüksek, "Silopi için 'temizlendi, bitti, kurtarıldı' denildi. Ama şimdi tekrar çatışmalar başladı. Bu politikada ısrar etmenin bir anlamı yok. Kabadayılık ve nara atmakla zafer olmuyor. Öldürdüğünüzün 2 katı onların yerini alıyor. Diğer yerlerde de aynı şeyin yaşanmayacağının garantisi var mı? Savaş politikalarından vazgeçmek gerekir. Bunun için yollar açıktır. Kürtlerin geri atacağı bir adım yoktur."
'NEDEN PKK'YA ÇAĞRI YAPMIYORSUNUZ?' SORUSU
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, bir gazetecinin yaşananlar karşısında neden şehirlere silah dolduran PKK'ya bir çağrı yapmadıklarını ve PKK'ya söyleyecek bir sözlerinin olup olmadığı ile ilgili sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"PKK'ye söyleyecek çok sözümüz var. Ama biz batıdaki şoven kesimi tatmin etmek için her gün PKK'ye mi küfredeceğiz? PKK ve devlet için çözüm zemini biz oluyoruz. Bunu sürdürmek için de adil olmak zorundayız. Hükümette büyük bir kafa karışıklığı var. Bir kesim müzakerelere dönülmesini istiyor. Cumhurbaşkanı ve ekibi ise savaşta ısrar ediyor. Ama kısa sürede bir çözüm şansı görülmüyor."