DAÜ İletişim'de Haber Dili Tartışıldı
Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın ile TAK editörü Nezire Gürkan, Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde haber dilini konuştular.
"Dilim seni dilim dilim dileyim"
Akademisyen-gazeteci Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın ile Türk Ajansı Kıbrıs'ın (TAK) editörü Nezire Gürkan, Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde haber dilini konuştular. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen söyleşide, Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın Kıbrıs Türk basınındaki dil hatalarını eleştirirken, Nezire Gürkan da editörlük mesleği ve TAK'ın işleyişine dair bilgiler verdi.
"Kıbrıs Türk basınında mahreç sorunu var"
Söyleşide ilk sözü alan TAK editörü Nezire Gürkan, medyada yayımlanan haberlerin yüzde 90'ının TAK kaynaklı olmasına rağmen, TAK'ın kamuoyunda yeterince tanınmadığını söyledi. Gürkan, bunun, Kıbrıs Türk basınında yer alan ajans kaynaklı haberlerde mahreç kullanılmamasından kaynaklandığını belirtti. Gürkan, "TAK'ın tanıtılmasında zaafiyet var. TAK, vizyon ve misyonunun çağdaşlaşması sorununu yaşıyor. Basın organlarının mahreç kullanmaması da önemli bir sorun. Haberin kaynağı TAK olmasına rağmen kaynak belirtilmeden haberin yayımlanması bizim ciddi mağduriyetimizdir" diye konuştu.
"Rum basın özetlerinde, olmayan bir dil yarattık"
TAK'ın haber yapma sistemine de değinen Gürkan, servise konulan haberlerin bir kısmının yazılı açıklamalardan hazırlandığını, bir kısmının ise muhabirler tarafından oluşturulduğunu söyledi. Kıbrıs Türk basınında yer alan Rum tarafına dair haberlerin hepsinin TAK kaynaklı olduğunu söyleyen Gürkan, "Rumca bültende şöyle bir sorunumuz var. Çeviren insanın hem siyasi literatürü, hem Rumca'yı, hem de Türkçe'yi iyi bilmesi gerekiyor. Rum basın özetlerinde, olmayan bir dil yarattık. 'Yüksek tonlarda bir açıklama yaptı' gibi bir ifadenin Türkçe karşılığı yok, çünkü birebir çeviri yapılmış" dedi.
"KKTC ve Türkiye'de gazetecilik etiği yerlerde sürünüyor"
Gürkan'dan sonra konuşan Havadis gazetesi köşe yazarı Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın ise basının dil kullanımını eleştirdi. Gazetecinin sermayesinin kültür, ahlâk ve dil olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Azgın, "Gazeteci her şeyi biraz bilmelidir. Gazetecilik etiğine önem vermelidir. Fakat KKTC ve Türkiye'de gazetecilik etiği o kadar yerlerde sürünüyor ki ahlâklı olmasanız da gazeteci olabilirsiniz. Bu meslekte bir başka silah ise dildir. Dili çok iyi kullanmak gerekir" diye konuştu.
"Abartılı sıfatlar kullanmaktan kaçınmak gerekir"
Gazetelerin çok abartılı sıfatlar kullandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın şunları söyledi: "Bir gazetede, 'Sanatın Himalayası öldü' diye bir başlık okudum. Kimmiş diye merak ettim. Bir de baktım ki geçenlerde vefat eden Kamil Sönmez imiş. Tabii Kamil Sönmez iyi bir türkücüdür, fakat Kamil Sönmez'e sanatın Himalayası dersek Leyla Gencer'e, Fazıl Say'a ne diyeceğiz? Himalaya'dan büyük bir dağ yaratmamız gerekir ki o da mümkün değildir. 1950'lerde parlayan sanatçılara 'star' denirdi. Sonra 'süperstar' oldu, daha sonra da 'megastar' oldu. Bundan sonra ne olur bilemem. Bu sıfatları bol kullandığımız zaman anlamını kaybediyor. Anlamını kaybedince, daha önemlisini bulmak zorunda hissediyoruz ve bulamayınca kelimeler anlamını yitiriyor. O yüzden de yazılan haber etkili olmuyor. Dolayısıyla Türk basınının en büyük hastalığı olan bu abartılı sıfatların kullanılmaması gerekir."
Gazetecilere atasözlü gönderme
Gazetelerdeki yazım hatalarına da değinen Yrd. Doç. Dr. Azgın, birçok kelimenin yanlış yazıldığını söyledi. Gazetecilerin sözlük kullanmayı alışkanlık haline getirmeleri gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Bekir Azgın, "Türkçe Atatürk zamanında daha iyi kullanılıyordu. Cumhuriyet'in kuruluş dönemlerinde 'Gazi şehrimizi teşrif etti' gibi birçok başlık görmek mümkündür gazetelerde. Çünkü 'teşrif etmek' şereflendirmek anlamındadır. Şimdi bakıyoruz bu ifade 'şehrimize teşrif etti' şeklinde kullanılıyor. Bu çok yanlış. Ayrıca 'katliam' sözcüğü de yanlış kullanılıyor. Gazetelerde 'toplu katliam' gibi ifadelere sık sık denk gelebilirsiniz. 'Katliam'ın içinde zaten topluluk anlamı vardır. Ayrıca 'toplu' kelimesi orada çok yersizdir" dedi. Son dönemde Osmanlıca bilmedikleri halde sık sık Osmanlıca kelimeler kullanan gazetecileri de eleştiren Yrd. Doç. Dr. Azgın, konuşmasını, "Dilim seni dilim dilim dileyim. Her başıma geleni senden bileyim" atasözüyle noktaladı.