Datça'nın Çevre Düzeni Planı'na CHP'li Başkan'dan Destek
Muğla'nın Datça- Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'ne ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından hazırlan yeni 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı için ilçenin CHP'li Belediye Başkanı Şener Tokcan, bir takım eksiklikleri bulunmakla beraber planın, Datça arazilerini, coğrafyasını ve kültürünü korumaya yönelik olduğunu ve endişeye neden olacak bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Muğla'nın Datça- Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'ne ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından hazırlan yeni 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı için ilçenin CHP'li Belediye Başkanı Şener Tokcan, bir takım eksiklikleri bulunmakla beraber planın, Datça arazilerini, coğrafyasını ve kültürünü korumaya yönelik olduğunu ve endişeye neden olacak bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Plan ile ilgili çalışmaların 2006 yılında o zamanki Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇK) tarafından başlatıldığına dikkat çeken Tokcan, "2007 yılında belediye meclisimiz toplanmış, plan revizyonunda nelerin dikkate alınması gerektiğine dair bir çalışma yapılmış ve bir takım kararlar alınmış ve Ankara'ya gönderilmiş. Bu planın hazırlayıcısı, Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇK) Başkanlığı idi. ÖÇK'nın lağvedilmesinden sonra bu planın tamamlanması, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sağlandı. Siyasi iradenin yani bakanın da onayına sunularak bu hale getirildi. Bu planı Datça Belediyesi yapmadı" dedi.
YAĞMA VE TALAN YOK
Planda, Datça Belediyesi'nin istemiş olduğu değişikliklerin bir kısmının yapılmadığına işaret eden Tokcan, "Ancak bu revizyon planı, yine koruma amaçlı ve korumaya yönelik tedbirler içeren fonksiyonlarını kaybetmiş değil. Bu plan, korunması gereken çok değerli Datça arazilerini, Datça coğrafyasını ve Datça kültürünü korumaya yönelik bir plan olarak karşımıza çıkmaktadır. Şunu ifade etmek gerekir ki, planın amacı bilmediğimiz bir takım gizli saklı ifadelerle Datça yarımadasında bir yağmacılık, talancılık mı söz konusu diye baktık. En kötü senaryoya göre baktığımızda bile böyle bir amacın olmadığını görebiliyoruz" dedi.
KOYLAR TURİZME AÇILMIYOR
Datça yarımadasında Balıkaşıran'dan Knidos'a kadar bakıldığında, herhangi bir şekilde koyların 5 yıldızlı oteller ve tatil köyleri gibi imara açılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden Tokcan, "Planda, Datça yarımadasındaki koylarda konut alanı bulunmuyor. Otel alanı yok. Çok fazla endişe edilecek bir durum söz konusu değil. 'Datça'nın çok güzel ender coğrafyası elden mi gidiyor', ya da 'birileri tarafından acaba beton yığını yapılarak rant elde edilmeye mi çalışılıyor' şeklinde hassasiyet gösterilmesine saygı duymakla beraber, böyle bir endişenin çok da yerinde bir endişe olmadığı gibi bir kanaate sahibim" dedi.
EKSİKLİKLERE İTİRAZ ETTİK
Belediye olarak Datça yarımadası ile ilgili olumsuz sayılabilecek, yarımadayı talan edecek ya da perişan edecek bir anlayışla hazırlanmış bir plan karşısında sessiz kalmalarının zaten mümkün olmadığını vurgulayan Tokcan, şunları söyledi:
"Belediye meclisi olarak da değerlendirildi. Kurumsal olarak baktığımızda biz bu planın böyle bir amaç taşıdığına ilişkin bir yargıya kapılmadık. Datça Belediyesi'nin bütün talepleri karşılanmış değil. Planının bize göre eksiklikleri de var. Planın düzeltilmesi gereken bir iki noktası elbette var. Belediye olarak biz de itirazlarımızı yaptık. 8-9 madde de bizim itirazlarımız var, önerilerimiz de var. Geçen hafta Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürü ile bizzat görüştüm. Fikirlerimi kendisine de aktardım. Olumsuzluk görmediğimi ifade ettim. Hatta olumlu sayılabilecek bazı hususların bulunduğunu söyledim. Örnek vermek gerekirse Palamutbükü, Hayıtbükü gibi esasen var olan yapılaşmalar bu planda çok üst ölçekte, tarımsal amaçlı turizm, yani tarımla turizmi birbirinin rakibi değil, birbirlerini tamamlayan iki sektörmüş gibi değerlendirerek, iyi niyetli tarımsal turizmi teşvik eden çalışma yapılmış. Palamutbükü ve Hayıtbükü'nde var olan yapılaşmaların hangileri ne kadar imarla uygun, ne kadar değil ? Özellikle Palamutbükü'nde yapılaşmaların kontrolsüz bir şekilde devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Bizim kanaatimize göre, bu yapılaşmaların artık kontrollü biçimde belli bir esasa yönelik olarak devam ettirilmesi gibi bir amaç taşıyor."
İTİRAZLAR DEĞERLENDİRİLECEK
Köylünün elindeki arazilerin elinden çıkması gibi bir tehlikenin söz konusu olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Tokcan, "Rantın bu kadar yüksek olduğu bir yerde, özellikle miras hukukundan kaynaklanan, yani hisseli arazilerde zaten bu tehlike hep vardı. Hissedarlar ya da mirasçılar anlaşamadığında, araziler kendi aralarında taksim yapılamadığında satıp, parayı taksim etmek gibi bir yol zaten seçiyor Datça halkı. Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürü, her türlü öneriyi dikkatli biçimde inceleyerek, dikkate alacaklarını bana ifade etti. Bizim belediye olarak, ileriye yönelik önerilerimiz olmakla beraber, Datça Yarımadası'nda imara açılmamış koyların talan edilmesi gibi bir anlayışın olduğunu, böyle bir tehlikeyi gördüğümüzü söyleyemeyiz" diye konuştu.
BAĞLARÖZÜ'NE MARİNA GEREKLİ
Bağlarözü'ne marina konusu 10 yıldır gündemde olduğunu hatırlatan Tokcan, "Knidos dünya mirasına girecek kadar değerli bir antik kentimizdir. Dolayısıyla buradaki limanlarda birinci derece arkeolojik SİT içerisindedir. Arkeolojik SİT içerisinde bulunan bir limanın, günümüzün bütün modern liman ihtiyaçlarının tam anlamıyla karşılayacak bir yapılaşma içerisinde olması mümkün değil. Kazma dahi vurulamayan bir alanda teknelerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir takım yapılaşmalar kabul edilemez. Böyle bir konumda yatlara hizmet verilemez. Ayrıca güvenlik açısından da sıkıntı yaratıyor. Bir antik alan içerisinde bu tür ticari denizel faaliyetlerin olması Kültür Bakanlığı'nı sürekli olarak endişelendirmiştir. Sonuçta, Anıtlar Kurulu'nun yazılı talebi ile bu limanın, Bağlarözü'ne taşınmasına karar verilmiştir.
Korunan alanlar diye, Datça modern yatırımlardan mahrum mu kalacak? Yatlar açık alanda demirleyerek poseydon çayırlarının balık yuvalarının bozulması gibi sıkıntılara yol açıyor. Güvenli bir liman yapılması elbette daha doğrudur. Ancak marina yapılırken kapasitesi sınırlı tutularak, yüzer mendirek yapılarak önlemler alınabilir. Her yatırımın doğanın dengelerini olumsuz yönde etkilediği bir gerçektir. Minimum etkiyle, kontrolü bir yerde demir atılması zararı en aza indirecektir. Bu sebeple, Bağlarözü yat limanına belediye olarak itirazımız olmadı" dedi.
KARGI'DA DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK
Kargı Koyu ile ilgili eleştirileri de yanıtlayan Tokcan, "Bilindiği gibi bölge 2 bin yılına kadar konut alanıydı. 2003'te, kıyı kanunu uygulanarak turistik tesis alanı statüsüne getirildi. Datça uygulama imar planı o günlerde, Kargı, Burgaz ve İskele merkez olarak üçe bölündü. Oysa bir yerleşim yerinin tek planı olur. Burgaz ve Kargı'da 100 metre kuralı uygulanmış, merkezde ise uygulanmamış. Kargı, 2003'ten önce konut alanı iken şimdi kentsel yerleşim alanı olarak planda yer alıyor. Plan notlarında bakıldığında, kentsel yerleşim alanı görülmekle birlikte, şu anda var olan turistik tesis statüsünün devam edeceğini öngören not var. Turistik tesis alanı statüsünden çıkarılacağı gibi gözükse bile sonuçta, halen turistik tesis alanı olarak devam edeceğini öngören bir not bulunuyor" diye konuştu.
PLANA OBJEKTİF OLARAK BAKIYORUZ
Belediye olarak plana objektif baktıklarını belirten Tokcan, "Bir CHP'li belediye, AKP hükümetinin yapmış olduğu plan karşısında çaresizmiş gibi bir soru aklınıza gelebilir. Biz, her zaman için, varsa Bakanlığın yaptığı doğruları destekler, yanlışlarını eleştiririz. Önerilerimizi dile getiririz. Ne kimsenin yaptığını onaylama gibi, ne de savunma gibi bir anlayışın içerisinde değiliz. Sadece, Datça'yı ilgilendiren yönü açısından değerlendiriyoruz. Çünkü Datça halkı kendi haklarını ve coğrafyasını korumak üzere bizi görevlendirdi. Kamu Kurumları'na karşı şüpheli yaklaşımı da normal karşılıyorum. Günümüzde ne yazık ki kamu kuruluşları zaman zaman doğruyu söylemekte zorlanıyor. Bizim böyle bir anlayışımız yok" dedi.
KÖY YERLEŞİM ALANLARINDA GELİŞME VAR
Planda, köy yerleşim alanlarında genişlemelerin bulunduğunu ifade eden Tokcan; konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kızlan Köyü'nün (mahalle oldu) yerleşim alanı iki katına çıkarılmış gözüküyor. Bu acaba köy yerleşim alanında talan denilebilecek bir durum mudur, imar kirliliği yaratır mı? Kimileri böyle düşünebilir. Ancak, büyük kentlerden gelen insanlar köylerde yaşamayı tercih ediyor. Datça her yıl 600-700 nüfusu bünyesine katıyor. Reşadiye ve Eski Datça Mahallesi dışında bütün köylerimizde köy yerleşim alanlarının arttığını görüyoruz. Bu bir yoğunlaşma getirir. Bunun ne kadar sakıncası vardır, bu tartışılabilir. Ancak hiç yapılaşmaya izin vermeyen bir alanda, kontrol dışı yapılaşma daha tehlikelidir. Kontrollü yapılaşma sorun yaratmaz. Köy yerleşim alanlarının artmasında Belediye olarak bir sakınca görmüyoruz. Ayrıca gerekli görüyoruz. Çünkü gelişmeler söz konusudur. 400'e yakın itiraz arasında, çok sayıda kendi arazilerinin imara açılmasını isteyenler de var"
BEŞ YILDIZLI OTELLERE KARŞIYIZ
Konuyu gündeme taşıyan Datçalı mimar Necati Sağır, planda, turistik tesis alanlarında imar parsellerinin kaç metrekare olacağının belirtilmediği, bu durumun yöre insanının turizm yapmasını engelleyeceğini hatırlatması üzerine Tokcan, "Biz belediye olarak prensipte Datça'ya beş yıldızlı otellerin yapılmasına zaten karşıyız. Var olan konseptin devamından yanayız. Marmaris tipi bir turizmi istemiyoruz. 1/1000 ve 1/5000'lik planlarda bunu savunacağız. Bu konuyu Bakanlık yetkilileri ile görüşeceğim. Gizli bir niyetlerinin olduğunu sanmıyorum. Ayrıca, Datça'nın sahilleri zaten doğal SİT yani B-2 konumundadır. Dolayısıyla B-2'lerde katlı yapılaşmaya zaten izin verilmiyor" dedi. - Muğla