Darbe Girişimine İlişkin "Genelkurmay Çatı" Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, arasında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasında, darbe girişiminin saatinin erkene alınması sonrasında Akıncı Üssü'nden...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, arasında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasında, darbe girişiminin saatinin erkene alınması sonrasında Akıncı Üssü'nden otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gelen 33 kişilik Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personeli arasında yer alan bazı sanıkların savunmaları alındı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde görülen duruşmaya sanıklar, sanık avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve Başbakanlığın da arasında bulunduğu bazı müştekilerin avukatları ve müştekiler katıldı.
Duruşmada ilk olarak, iddianamede olay günü görevli olmadıgˆı halde Akıncı Üssü'ne gittiği, darbe saatinin erkene çekilmesinin ardından sanık Fırat Alakus¸ liderligˆindeki darbeci ÖKK personeliyle otobüsle tam teçhizatlı s¸ekilde Genelkurmay Karargahı'na girdiği, komuta katına çıktıgˆı, gece boyunca ve sabah saatlerinde silahlı olarak darbe faaliyetlerini sürdürdügˆü belirlenen Furkan Akbenli'nin savunması alındı.
Akbenli, olay günü koruma ve kurtarma tatbikatı için söylenen toplanma bölgesine gittiğini savunarak, şöyle devam etti:
"Buranın Akıncı olduğunu daha sonra öğrendim. Tatbikat toplanma bölgesinde teçhizatımı kuşandım. Genelkurmay Başkanlığına gideceğimiz, koruma ve kurtarma tatbikatı olduğu ifade edildi. Otobüsle Akıncı Üssü'nden yola çıktık. Genelkurmay Başkanlığında tim komutanının emriyle boş bir koridorun emniyetini aldım. Saat 22.00'ye doğru tatbikatın gerçek bir duruma döndüğünü tim komutanından öğrendim. Sabah 04.00'e kadar nöbet tuttum, sonra bir araçta dinlendim. Arkadaşım Hamza Er de yanıma geldi, beraber dinlendik. Sabah 05.00'e doğru güney nizamiyeye devre arkadaşlarımı görmeye gittim. Üzerime bu sırada keskin nişancı atışı yapıldı. Bunu, sesten anladım. Araçların bulunduğu bölgeye geri döndüm. Defalarca tim komutanlarımı aradım."
Akbenli, sabah hava aydınlanınca bir ÖKK personelinin ana binada toplanılmasını söylediğini bildirdi.
Buraya gittiğinde sanıklardan olay tarihinde albay rütbesinde bulunan ve sözde "yurtta sulh konseyi" üyeleri arasında yer alan Fırat Alakuş'un, "Arkadaşlar, bizi bir olayın içine çektiler. Hiçbir biçimde yanlış bir şey yapmadık." dediğini anlatan Akbenli, daha sonra polise teslim edildiklerini belirtti.
Akbenli, iddianamede kendisinde bulunduğu belirtilen 1 doları görmediğini öne sürdü.
Polise ifade verirken yorgun ve aç olduğunu, ifadesinin okutulmadan imzalatıldığını ileri süren Akbenli, "İfademi reddediyorum. Buradaki ifadenin dikkate alınmasını istiyorum." dedi.
"Tuzağa düştüğümü düşünmüyorum"
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in sorusu üzerine Akbenli, "darbe girişimini ana binada toplandıktan sonra anladığını" iddia etti.
Dik'in, "Seni kim tuzağa düşürdü?" sorusuna Akbenli, "Komutanlarımın emrine uydum. Tuzağa düştüğümü düşünmüyorum." yanıtını verdi.
"Komutanlarından şikayetçi misin?" sorusu üzerine de Akbenli, "Hayır efendim." dedi.
Başkan Dik'in dosyadaki fotoğraflarda, saat 21.27'de koridorda elleri arkasından bagˆlanan Başçavuş Mahmut Satun'un koluna girdiğinin görüldüğüne dikkati çekmesi üzerine Akbenli, "Biri koluna girmişti, ben de diğer koluna girdim." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Muhammet Aydın'ın, "Tatbikat için mi gittiniz?" sorusunu "İfademde belirttim. Cevap vermeyeceğim." diye yanıtlayan Akbenli, başka bir soru üzerine, olay akşamı Muhabere Merkezi koridorunda "koridor emniyeti aldığını" iddia etti.
Akbenli, Tuğgeneral Atilla Gökesaoğlu'nun derdest edilmesini, Burak Akın'ın vurulmasını, Bülent Aydın'ın şehit edilmesini görmediğini öne sürdü.
Sanık Carık'ın savunması
Akbenli'nin ardından olay tarihinde astsubay kıdemli çavuş olan Ayhan Carık'ın savunması alındı.
Olay günü Akıncı Üssü'nden Genelkurmay Başkanlığı karargahına gelen 33 kişilik ÖKK ekibi içinde yer aldığı belirlenen Carık, soruşturma aşamasındaki ifadelerini kabul etmedi.
Carık, bir gün önce kendisinin tim komutanı Selçuk Topal'dan yarım gün izin aldığını, 15 Temmuz'da öğle saatlerinde işlerini bitirdiğini, tim komutanının, "koruma ve güvenlik tatbikatı olduğunu söylediğini ve saat 18.30'da Akıncı Üssü'nde olmasını" bildirdiğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Oraya gidince her zamanki gibi kıyafet ve teçhizat kuşandık. Tabanca almamız söylendi, tabanca aldık, tüfek almadık. Bu esnada Genelkurmay'a gideceğimiz söylendi. Otobüsle yola çıktık. İsmini sonradan öğrendiğim Fırat Alakuş 'Genelkurmay'a muhtemel saldırı olacağını, emniyet almak için gittiğimizi' söyledi. Saat 21.20 civarı Genelkurmay'da olup, binalar bölgesine hareket ettik. Giderken tim komutanım bana kuzey nizamiye yönünde uygun yerde mevzilenmem gerektiğini söyledi. Bir bina ve çalılık arasında mevzi aldım. Silah sesleri geldi. Tim komutanıyla telsizden irtibat kurdum. Daha dikkatli olmam gerektiğini söyledi. Tekrar silah sesleri geldi, bu defa telsizle bağlantı kuramadım. Uçakların gelip gittiğini duydum. Belli bir süre sonra güney nizamiye tarafından tank seslerini, ardından vatandaşların seslerini duydum. Terörden farklı bir şey olduğunu düşündüm. Telefonum olmadığı için kimseyle haberleşmedim.
Ortalık karışmıştı, park halindeki bir araca bindim, hava aydınlanınca Hasan Demirci ile karşılaştım. Ne olduğunu sordum. TSK'da bir grubun kalkışmaya giriştiğini söyledi."
Carık, "üzerine atılı suçlamaları anlayamadığını" söyleyerek, "Yanlış hesaplamadıysam 3 bin 60 kez müebbet hapsim isteniyor. Üst akıl benmişim gibi. Bunun düzeltileceğini düşünüyorum." dedi.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in "Kaça indirelim?" sözü üzerine Carık, "Gerekirse, sıfır." karşılığını verdi.
"Koruma ve güvenlik tatbikatı denilerek, tamamen emirler üzerine" Genelkurmay Başkanlığı'na gittiğini kaydeden Carık, "Tatbikat olmadığını anlar anlamaz, olayların dışında kaldım." diye konuştu.
Önceki beyanlarını reddetti
Savunmasının ardından Başkan Dik, Carık'ın soruşturma aşamasında verdiği ifadeleri okudu.
Bu ifadelerde Carık'ın, karargahta tim komutanı Selçuk Topal'ın bulunduğu ekibin, odasına girdikleri bir generali dışarı çıkardıklarını anlatarak, "Darbe olduğunu anladım, korktum." dediğine dikkati çekti.
Dik'in, bugün hiçbir şeyi kabul etmediğini söylemesi üzerine ise Carık, "ifadesini baskı altında verdiğini" iddia ederek, "Ben kabul etmiyorum, böyle bir şey söylemedim." dedi.
Müşteki avukatlarından Uğur Çağlar Carık'a, "Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı askerlerinin yargılandığı davanın sanığı Emin Güven'in, Selçuk Topal ve Şener Kısak ile gittikleri cemaat evinde Fırat Alakuş'u gördükleri, Alakuş'un, MİT'in cemaatte üst düzey abiyi kaçırdığı, bu sebeple operasyon yapılacağı" yönünde ifade verdiği ve operasyona katılacak isim listesinde Carık'ın isminin de yer aldığına işaret etti.
Carık, "Bunu o kişiye sorun." karşılığını verdi.
Sanık Furkan Çetiner'in savunması
Olay tarihinde teğmen rütbesiyle ÖKK'da görev yapan sanık Furkan Çetiner de yıllık izinde bulunduğu sırada devre arkadaşı teğmen Hasan Sevimli ve üsteğmen Selçuk Topal'dan ayrı ayrı telefon aldığını ve Topal'ın "eşya taşıma" gerekçesiyle kendisini çağırdığını anlattı.
Çetiner, iki ÖKK personelinin araması üzerine "görev olabilir" diye düşündüğünü, 15 Temmuz sabahına uçak bileti aldığını, saat 15.30 civarında Hasan Sevimli'nin evine gittiğini ifade ederek, "Akşam tatbikat olacağını, bana da görev verildiğini söyledi. Söylediklerine anlam veremedim. Sonrasında Selçuk üsteğmeni aradım, çağırma sebeplerinin aynı olduğunu ifade etti." diye konuştu.
Sevimli ile taksiyle Akıncı Üssü'ne gittiklerini, nizamiyeye gelince görevlilere "Özel Kuvvetlerden geliyoruz" dediklerini, kimliklerini geri verdikten sonra da görevlilerin kendilerine kılavuzluk ettiğini, "İç güvenlik operasyonu için mi geldiniz?" diye sorulduğunu anlatan Çetiner, şunları kaydetti:
"İçeri girince kamuflaj giymemiz istendi. Personel uzun namlulu silah kuşanırken, bana tabanca verildi. 'Telefon ve cüzdanlar tatbikata götürülmeyecek' dendi. Böylece o gün dışarıyla irtibatım kesilmiş oldu. Saat 21.00 civarında otobüse bindik. Otobüse bindiğimde dahi görevimin ne olduğunu bilmiyordum. Selçuk üsteğmen ayrıntıyı kendisinin de bilmediğini söyledi. Ben de daha fazla soru sormadım. Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinde bir karargah personeli karşıladı, bizi içeri yönlendirdi. Tüfeği olanlar önde, tabancalılar arkada karargaha girdik. Yukarı çıkarken bağrış sesleri duydum. Yukarı çıkınca ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bu sırada Selçuk üsteğmeni kaybettim. Ararken katlara baktım, bir süre kayboldum. Sonra geldiğim yere döndüm."
Bu sırada gördüğü askerlere ne olduğunu bilmediğini söylediğini, kendisini kuzey nizamiye tarafına gönderdiklerini kaydeden Çetiner, uzun süre orada beklediğini, uçak ve helikopterlerin uçmaya başladığını ifade etti.
Burada beklemeye devam ettiğini, saat 03.00 sıralarında ise buraya doğru gelen ÖKK kıyafetli birinin "Burada ÖKK'dan kimse var mı?" diye sorduğunu, bulunduğu yerden çıktığını belirten Çetiner, ardından bu kişi tarafından nizamiyeye doğru yönlendirildiğini aktardı.
Çetiner, "Nizamiyeye vardığımda tanklar ve teller boyunca emniyet alan kimseleri gördüm. Ellerinde bayrak sallayan insanlar gördüm. Bize 'Hainler, darbeciler' diyorlardı. İlk başta anlayamadım. Tatbikat olmayabileceğini değerlendirdim." diye konuştu.
Çetiner, sabah saatlerinde polise teslim olduklarını ifade etti.
"O kadar kahramanlıktan bahsettin"
FETÖ/PDY üyeliği suçlamasını kabul etmeyen Çetiner, Oğuz Dik'in, "Seni bu duruma kim düşürdü?" sorusu üzerine "Selçuk Topal'a (eski yarbay) Emin Güven, 'Furkan'ı çağır, o gelsin' diyor. Emin Güven'in beni bu işin içine çektiğini düşünüyorum." yanıtını verdi.
Akıncı Üssü'nden Genelkurmay Karargahı'na kendilerini getiren otobüsü Fırat Alakuş'un komuta ettiğini bildiren Çetiner, "Eğer bu işleri bilerek bizi oraya götürdüyse, ondan şikayetçiyim." dedi.
Mahkeme Başkanı Dik, savunmasının başında katıldığı operasyonları ve eğitimleri anlatan Çetiner'e, "O kadar kahramanlıktan bahsettin. Darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra ne yaptın? Senin bir de önleme görevin var." sorusunu yöneltti.
Soruyu "Halk, 'Hainler, darbeciler' diye bağırıyor. Ama içeride durum çok farklı. 'Asker kışlaya' diyorlardı, ama biz kışla içindeydik." şeklinde cevaplayan Çetiner, sabah saatlerinde Mehmet Partigöç'ün talimatıyla teslim olduklarını söyledi.
Duruşmaya öğle arası verildi.