Haberler
Esed rejimiyle çatışan muhalif gruplar Halep kent merkezine girdi

Türkiye sınırı kan gölüne döndü! Muhalif gruplar kent merkezinde

Rus uçakları, Halep'i vurmaya başladı

Halep düştü, Rus savaş uçakları bombardımana başladı

Katıldığı organizasyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran protesto

Salondaki protesto Erdoğan'ı kızdırdı: Siyonistlerin ağzı, dili olma

Memur kanunu değişiyor! İşte TBMM'ye sunulan teklif

Memur kanunu değişiyor! İşte sunulan teklif

Darbe Girişiminden Yargılanan Sanıktan Fetö İtirafı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın ele geçirilme teşebbüsüne yönelik 69 sanığın yargılanmasına devam edildi.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın ele geçirilme teşebbüsüne yönelik 69 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bugün ifade veren Astsubay Bekir Kurt, FETÖ ile irtibatlı olduğunu itiraf ederek, "İki ayda bir görüştüğüm Nesimi adlı cemaat abisi beni arayıp görüşmek istedi. 12 Temmuz'da görüştük. Bana, 'Bu yakınlarda bir subay senden yardım isterse, yardım eder misin?' diye sordu. Ben kim olduğunu sordum. 'O seni tanıyor' dedi. 'Ben onu nasıl tanıyacağım' diye sorduğumda, 'Ya Allah rızası için isterse anlarsın' dedi" diye konuştu. Ancak darbe girişimi süresince böyle bir subayın kendini aramadığını anlatan Kurt, darbe girişiminden haberi olmadığını ve kalkışma içinde yer almadığını da söyledi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar, müştekiler şehit Ömer Halisdemir'in eşi ve kardeşleri ile taraf avukatları katıldı.

CEMAATİN DERSHANESİNE GİTTİM

İfadesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Destek Bakım Bölümü'nde başçavuş olarak bir yıldır görev yaptığını, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirten Bekir Kurt, "15 Temmuz öncesi Fetullah Gülen cemaati ya da hizmet harekatı olarak bilinen, 15 temmuz sonrası FETÖ terör örgütü olarak bilinen yapılanma ile irtibatlıydım. Ekonomik nedenlerden dolayı Amasya'da bunların dershanesine gittim. Dershane sonrası da irtibatımız devam etti. Astsubay olduktan sonra görev aldığım yerlerde cemaat ağabeyleri ile ayda bir görüşüyordum. Toplantılarda Fetullah Gülen'in kasetlerini izliyor, kitaplarını okuyorduk. Ağabeyler genelde öğretmenlerden oluşuyordu. Dini sohbetler yapıyorduk" dedi.

TOPLANTILARDA GİZLİLİK VARDI

Mahkeme başkanının, "Görev yaptığınız yerdeki arkadaşlarınız bu sohbetlere gittiğini biliyorlar mıydı" şeklindeki sorusuna Kurt, "Bu sohbetlere gittiğimizi arkadaşlarımıza söylemememizi istiyorlardı. Gizlilik vardı. Bağlı bulunduğum birliklerde bu sohbetlere giden arkadaşlarım da vardı. Ancak şu an onların ismini söylemek istemiyorum. Basına çıkıp ifşa olmalarını istemem. Mahkeme sunduğum dilekçede isimleri mevcut" dedi.

NÖBETÇİ OLMAM FETÖ'NÜN GÖREVLENDİRMESİ DEĞİL

Kurt, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirterek, "Nöbetler her kışlada personelin izin, mazeret ve görev durumlarına göre her ayın 20'si ile 25'i arasında belirlenir. Ben de 18 temmuzda izne ayrılacaktım. Nöbet ona göre belirlendi. Grup komutanımız albayın imzasıyla listeler 20 gün öncesinden yayınlandı. Nöbet listesinde bir değişiklik yapılmadı. Ben bu yapı tarafından nöbet almadım" diye konuştu. İddianamede tam teçhizatlı olduğunun yazıldığını belirten Kurt, "Bunu kabul etmiyorum. Nöbet tutarken sadece üzerimde kamuflaj, bot, palaska, kep ve beylik tabancam vardı. Saat 22.00 sıralarında televizyondan Boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatıldığını gördüm. Tatbikat dahi olsa farklı bir durumdu. Yani ülkede bir ayaklanma olduğunu ben hissettim. Ama bu terör örgütü tarafından düzenlendiğini düşünemedim. Nöbet tuttuğum yerde yaklaşık 300 tane araç var. Bütün peronların ışığını söndürdük. Bir saldırı olabilir diye sadece televizyon ışığı açık kaldı. Helikopterlerin ateş ettiğini, Gölbaşı'na atılan bombanın dehşetin görüntüsünü bile gördük" diye ifade verdi.

DARBECİLERLE KESİNLİKLE BİR BAĞLANTIM OLMADI

Bir grup askerle karargahta bulundukları yerin çatışmaların yaşandığı Nizamiye bölgesine yaklaşık 2, karargah binasına da bir kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Kurt, "O gece hiçbir olaya karışmadık. Kimseden kanunsuz bir emir almadık. Sadece yanımdaki askerlerin ve kendimin can güvenliğini koruman yönünde yaptığım telefon görüşmelerinde komutanlarımdan emir aldım. Sabah olduğunda bizi yatırıp üzerlerimizi aradılar. Ancak daha sonra bizim darbeciler tarafında olmadığımız anlaşılınca nöbetimize devam ettik. Saat 11.30 gibi nöbeti devir edip istirahata çekildim. Daha sonraki gün de nöbetçiydim. Darbecilerle kesinlikle bağlantım yoktu" dedi.

ÜMİT BAK'IN ÜZERİNDE ÇIKAN LİSTEDE İSMİM VARMIŞ

Darbe girişiminden sonra 12 gün boyunca göreve devam ettiğini, Albay Ümit Bak'ın listesinde ismi yer aldığı için gözaltına alınıp tutuklandığını belirten Kurt şöyle konuştu: "Ümit Bak albayı tanımıyorum. Kendisini adliye dışında hiç görmemiştim. Adımın neden orada yazdığını bilmiyorum. Belki Nesimi tarafından bu liste oluşturulmuş olabilir diye düşünüyorum. Yalnız bu listede 33 kişi var ama 22 kişi darbeye katılmamış, Dışarıda olanlar ve rütbe alanlar var. Bu listenin sonradan hazırlanmış olduğunu da düşünüyorum. Çünkü benim nöbet süresince bir suça karışmadığım idari tahkikat raporunda yer aldı."

ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANMAK İSTİYORUM

İfadesinin sonunda mahkeme başkanının FETÖ ile ilgili sorularını yanıtlayan Kurt, "Maaşımın yüzde 5'ni himmet olarak veriyordum. En son görüştüğüm Nesimi adlı kişi tahminime göre ağabeylerin de üstü biriydi. Daha önce bunlardan hiç bir kötülük görmedim. Terör örgütü olduğunu sonra anladık. Bizi kullanmışlar. Bunların ne kadar sinsi olduğunu göremediğim için çok pişmanın. Bu yapıyla daha önce görüştüğüm ve onların iç yüzlerini görmediğim için pişmanın. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. 16 Temmuz sabahı bu darbenin cemaat tarafından yapıldığını anladım. Gözaltına alındıktan sonra bildiklerimi anlatmazsam onların tarafında olacağımı düşündüm. O yüzden her şeyi başından beri samimiyetle anlattım" dedi.

DEVLET HAİN OLDUĞUNU ANLAMADI BİZ NASIL ANLAYALIM

Kurt eklemek istediği bir husus daha olduğunu söyleyerek, mahkeme başkanına şöyle seslendi: "2013 yılına kadar bu yapı el üstende tutulurken, devletin bütün imkanları elinde bulunan yöneticiler, bu örgütün hain olduğunu bilmezlerken, benim bu örgütün hain olduğunu bilmem mümkün mü? Yanlış anlaşılmasını istemiyorum ama bazıları 'kandırıldık' deyip işin içinden sıyrılırken, ben hiç bir suça karışmama rağmen meslekten atıldım, itibarımı kaybettim. Hain ilan edildim ve 7 aydır eşimden, çocuklarımdan ayrıyım. Üzerime atılı suçun kaldırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum." - Ankara

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title