Darbe Girişiminde Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişelerindeki Olaylara İlişkin Dava ?
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişeleri'nin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin 29'u tutuklu 116 askerin yargılandığı davada, 6 tutuklu...
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişeleri'nin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin 29'u tutuklu 116 askerin yargılandığı davada, 6 tutuklu sanık savunmasını yaptı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunması alınan tutuklu sanıklardan Kemal Özer, 23. Piyade Motorlu Alayı'nda görev yaptığını, bölük komutanı Eyüp Cenker Gürer'den "herkes kışlaya dönsün" mesajı aldığını, Gürer'in kendilerine terör olaylarının olabileceğini ve kışladan dışarı çıkabileceklerini söylediğini anlattı.
Sanık Özer, araçlara bindiklerini ifade ederek, şöyle savunma yaptı:
"Üstteğmen Gökhan Mengeç'in emri altında Samandıra gişelerinde durduk. Emniyetini alarak araçların tek tek geçmesini sağladık. Tanımadığım 3-4 kişi bir araçtan indi ve Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse tarafından yetkilerinin kendilerine geçtiğini söyleyerek, gişenin komutasını aldılar. Bir ara silah sesleri geldi. Askerlerin güvenliği için kolonların arkasına aldım. Elinde diyafon olan birisi sıkıyönetim ilan edildiğini vatandaşlara söyledi. Bize de 'araçları durdurmayın' diye talimat verdi. Subaylardan biri vatandaşa silah çekti. Elinden silahı aldılar. Ağabeyimle telefonla konuştuğumda bu durumun Fetullah Gülen'in bir kalkışması olduğunu öğrendim. Bana video ve fotoğraflar yolladı."
Personeli araçlara bindirerek kışlaya dönmek için yola çıktıklarını söyleyen sanık Özer, yollar kapalı olduğu için vatandaşların yardımıyla mahallelerden kışlaya dönmeye çalıştıklarını, bu sebeple kışlaya geç girdiğini dile getirdi.
Mahkeme başkanından sanıklara çapraz sorgu
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün, "Şarjörü tak emrini kim verdi?" diye sorması üzerine sanık Özer, mahkeme salonunda eliyle göstererek, "Sanık Serdar Erdoğan olduğunu düşünüyorum." dedi.
Başkan Öztürk, "Akademili subaylardan birinin vatandaşa silah doğrulttuğu iddiası var. Ne şekilde oldu bu olay?" sorusunu sanık Özer, şöyle yanıtladı:
"Bu olay bana 25-30 metre uzaklıkta gerçekleşti. Bağırışmalar oldu. Gökhan Mengeç silahı çekenin elinden silahı aldı, vatandaşa silah çekildi. Daha sonra bir kişi vatandaşı aldı, karşı gişelere götürdü."
Başkan Öztürk, sanığa "Akıllı telefon kullanıyorsunuz. Birliğinizde herkesin telefonu var. İnternetten hiç neler olduğuna bakmadınız mı?" diye sordu.
Sanık Özer de, "Ben telefonu sadece oyun için kullanırım. Aklıma gelmedi." dedi.
Bir diğer sanık Mehmet Argun savunmasında, üsteğmen olarak görev yaptığını, bölük komutanlığına vekaleten baktığını, çarşı izinlerinin iptal edildiğini ve kendisinin de mesai sonrası evine gittiğini söyledi.
Sanık Argun, yaklaşık 6 aydır kendilerine terör olaylarına dikkat edilmesi konusunda mesajlar geldiğini, son mesajın ise İstanbul'un turistik yerlerini kapsayan uzun bir mesaj olduğunu dile getirdi.
Bölücü terör örgütlerinin eylemler gerçekleştireceği düşüncesiyle Kartal Köprüsü'ne gittiklerini anlatan sanık Argun, "2 subay gördüm. Biri yüzbaşı, biri üsteğmendi. Yüzbaşı olanın adı Süleyman'dı. Bize orada görevli olduklarını söylediler. Uzman çavuş Fatih Tekin, vatandaşların kendisine darbe olduğunu söylediğini bana söyledi. Şok oldum, çok şaşırdım. Bu hain darbe girişimini fark ettiğimde personele çekilme emri verdim. Araçlarla Mehmetçiği topladım ve kışlaya döndük." şeklinde konuştu.
"1 dolar düğün hatırasıydı"
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, "Üzerinde 1 dolar bulunmuş. Bilindiği üzere FETÖ'ye mensup kişilerde 1 dolar çıkıyor. Nedir bu 1 dolar?" sorusuna sanık Argun, "18 Temmuz'da gözaltına alındım. İsteseydim atabilirdim. 24 Ağustos 2014'te düğünüm oldu. Düğünlerde çocuklara en küçük kağıt para bahşiş verilir. Düğünden hatıra olsun diye saklıyordum." diye cevap verdi.
Bir diğer sanık Eyüp Cenker Gürer de savunmasında, 15 Temmuz günü mesai bitiminden sonra Fenerbahçe'deki evine gittiğini, alkol almaya başladığını, arkadaşlarıyla buluşmak için plan yaptığını ve askeri kıyafetleri yıkamak için çamaşır makinesine attığını söyleyerek, "Bunları yapmam darbeden haberim olmadığının göstergesidir. 2016 yılında Şırnak'a eğitim için gittim. Bu eğitim büyük şehirlerdeki terör olaylarıyla da ilgiliydi. İstanbul'da sansasyonel eylemler yapılacağına dair mesajlar geliyordu. Tabur komutanım İsmail Çakmak'ın terör eylemleri olabilir tarzındaki konuşmaları bana bu sebeplerden garip gelmedi." diye konuştu.
Sanık Gürer, darbe girişimi olduğuna dair bir bilgisinin bulunmadığını, Tabur Komutanı İsmail Çakmak'ın da sulh ceza hakimliğinde "emrimi yerine getirdiler" şeklinde verdiği ifadenin de bunu doğruladığını söyledi.
Üzerine mühimmat olmadığını, sadece kamuflaj kıyafetlerinin bulunduğunu belirten sanık Gürer, "Kartal Köprüsü'ne Harp Akademili 4-5 subay gelerek, emir komutayı alacaklarını söylediler. Tabur Komutanı Çakmak, emir komutayı vermeyeceğini söyledi. Darbe olduğunu gece yarısı öğrendim. Gece boyunca halkın içindeydim. Sivil bir araçla kışlaya geri döndüm. Üzerimde silahım yoktu, ateş de etmedim. Emir, komuta ettiğim bir birlik yoktu, kendi inisiyatifimle köprüden ayrıldım. Tabur Komutanı İsmail Çakmak ile aynı koğuşta kalıyorduk. Kendini astığını gördüm. Suçsuzların tutuklu kalması en çok FETÖ/PDY'ye yarıyor. Devletin itibarını zedeliyorlar. Tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Mahkeme Başkanı Öztürk, "Sen başka bir yerdesin, bölüğün başka bir yerde bu normal bir durum mu?" şeklinde sanık Gürer'e soru sordu.
Sanık Gürer de birliklerin takviye amacıyla gittiği için olağan bir durum olduğunu söyledi.
Başkan Öztürk, "Terör olayına gittiğini söylüyorsun ancak silahın bile yanında değil. Bu nasıl oluyor?" şeklindeki sorusuna sanık Gürer, "Tabur Komutanı bana "sen de gel" dedi. Ben de gittim. En kötü aracın arkasında G-3 vardı, onları kullanırım dedim." cevabını verdi.
Bir diğer tutuklu sanık Mustafa Özkula da savunmasında, kalkışmayı gece 01.30 sıralarında cep telefonundan öğrendiğini, durumu bölük komutanına söylediğini, akademili olan bir yüzbaşının bir vatandaşa silah doğrulttuğunu, araya giren bir kişinin, bu kişiyi uzaklaştırdığını, herhangi bir olaya karışmadan kışlaya döndüklerini anlattı.
"Megafonla artistlik yapmak için gelmedik duyurusu"
Tutuklu sanık Gökhan Mengeç ise savunmasında, Samandıra'da bölük komutanı olduğunu, 15 Temmuz'dan 20 gün önce bu göreve başladığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Samandıra gişelerde bir araçtan 4 kişi indi. Alay komutanının emriyle takviye geldiklerini söylediler. Bu kişilerden biri Binbaşı Şenol Deveci'ydi. Hakkari'deki görevden hatırladım. Yüzbaşılardan biri Serdar Erdoğan, diğerleri Suat Can ve Serkan Kocapınar'dı. Alay komutanı emir komutayı devretmemi istemeseydi, bu durumu sorgulardım. Kıdemli ve üst olmaları nedeniyle bize yardımcı olacaklarını düşündüm. Benim endişem tecrübesiz olan erbaş ve erlerdi. Eline megafon alan askerlerden biri 'Emir komutayı ele aldık. Halkın güvenliği için buradayız. Artistlik yapmak için gelmedik.' şeklinde duyuru yaptı. İnternetteki haberlerden kalkışma olduğunu öğrendim. Gördükten sonra kısa bir konuşma yaparak, 'emrim dışında bir şey yapmayın' dedim. Serkan Kocapınar, bir vatandaşa silah çekti, tehditler savundu. Mermiyi namluya sürünce vatandaşı vuracak düşüncesiyle müdahale ettim, tepki gösterdim. Sonra uzaklaştı."
Sanık Mengeç, bir vatandaşın kendilerine yaptıklarının bir kalkışma olduğunu söylediğini, kendisinin de vatandaşa bu durumdan haberlerinin olmadığını, kışlaya döndüklerini söylediğini, herkesi araçlara bindirdiğini ve gişelerden ayrıldıklarını ifade etti.
Mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.