Danıştay'dan Avukatlara Başörtüsü Serbestisi Kararı
Kadir Karakuş - Danıştay 8.Dairesi'nin, Türkiye Barolar Birliği'nin meslek kurallarında yer alan avukatların "başları açık" görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurma kararı hukuk çevrelerince "özgürlüklerin genişletilmesi"...
Kadir Karakuş - Danıştay 8. Dairesi'nin, Türkiye Barolar Birliği'nin meslek kurallarında yer alan avukatların "başları açık" görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurma kararı hukuk çevrelerince "özgürlüklerin genişletilmesi" olarak yorumlandı.
Yüksek Mahkeme, Türkiye Barolar Birliği meslek kurallarının 20. maddesindeki
"Avukat ve avukat stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar" düzenlemesindeki "başları açık" ibaresinin yürütmesini oy çokluğu ile durdurmuştu.
Dairenin kararını yorumlayan Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Avukat Mehmet Kasap, avukatların mesleklerini icra ederken başörtüsü takmaması veya başı açık olmasıyla ilgili anayasal ya da yasal bir düzenleme bulunmadığına işaret ederek, yasağın bugüne kadar hep idari tasarruflar, yönetmelikler, tüzükler ve genelgelerle uygulandığını söyledi.
Bugüne kadar yasağın kaldırılmasına yönelik değişik zamanlarda değişik mercilere başörtülü kadın avukatların müracaatları olduğunu ve bu başvuruların hepsinin reddedildiğini anlatan Kasap, Danıştay 8. Dairesi'nin kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ne atıfta bulunduğunu vurguladı.
Danıştay'ın gerekçeli kararında "temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğine" işaret edildiğini belirten Kasap, "Biz bu kararı bir mücadele sonunda elde edilen hak değil, evrensel hukukun geldiği nokta itibarıyla olması gereken bir şey olarak görüyoruz. Demokratik ülkelerde bu tür yasakların olmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Mehmet Kasap, konu değerlendirilirken hukukçu gözüyle bakılması ve ideolojik yaklaşımlardan arınmak gerektiğini ifade ederek, Danıştay kararının ardından Ankara Barosu'nun yaptığı ve konuyu "rejim sorunu" olarak gördükleri yönündeki açıklamayı eleştirdi. Kasap, "Mahkemeler bu türlü kararları değerlendirirken ideolojik yaklaşım içerisinde olmaması lazım, hukukçu gözüyle bakması lazım. Mahkemenin gerekçesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi gibi atıflar var, evrensel hukuk normları var. Buradan bir zihin okumaya giderek, 'avukatlar için serbest bırakıldı, hakimler için de serbest bırakılır, tarikat hukuku uygulanır' yorumları yapmak son derece yanlış ve yakışıksız" diye konuştu.
Danıştay'ın kararından, "başı açık" tabiriyle mahkeme, icra dairesi gibi alanlardaki avukatların yapacakları her türlü görevi anladıklarını ifade eden Kasap, "Avukatın yaptığı işe Danıştay niteliği gereği 'kamu hizmeti' diyor. Fakat 'avukatlık mesleği bir serbest meslek olduğu için kamu görevlilerine yönelik uygulanan hükümler burada avukatlara uygulanamaz, kamu görevlisi tanımı içerisinde değerlendirilemez avukatlar' diyor. Bu yasağın tamamıyla mahkeme duruşma salonlarında ve kalemlerde kaldırıldığını, kalkması gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde buldu.
Kasap, günümüzde insanların ne giydiğiyle değil neyi nasıl düşündüğüyle ilgilenilmesi gerektiğini de vurgulayarak, "Bir yasağın daha kaldırıldığını düşünüyor ve hukuki açıdan doğru buluyorum" dedi.
-"Temel hak ve özgürlükleri yüksek yargı organları tarafından teminat altına alan bir karar"-
Hukukçular Derneği Üyesi ve eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek de Danıştay'ın verdiği kararı son derece olumlu bulduğunu belirterek, "Türkiye'de temel ve hak özgürlükleri, hukuk devletinde olması gerektiği biçimde, yüksek yargı organları tarafından teminat altına alınan bir karar" dedi.
Anayasa'nın 90. maddesine göre üst hukuk normlarının bütün mahkemelerce dikkate alınarak, kanun, tüzük ve yönetmeliklerde bunlara aykırı durumlar varsa yargı makamlarının kararlarıyla bu yanlışları düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Petek, bugüne kadar yüksek yargı organlarınca üst hukuk normlarının yeteri oranda dikkate alınmadıklarını söyledi.
Danıştay'ın son 2 ayda üst üste önemli kararlar verdiğini anımsatan Petek, perukla açık öğretim sınavına alınmayan öğrencinin açtığı davada Danıştay'ın Anayasa'nın 42. maddesini göstererek, "hiçbir gerekçeyle eğitim özgürlüğü engellenemez" yasal gerekçesiyle öğrenciye hakkını iade eden bir karar verdiğini, şimdi de avukatlara dönük özgürlükçü bir karar aldığını anlattı.
Danıştay 8. Dairesi'nin yürütmesini durdurduğu kararla "din ve inanç özgürlüğüne, çalışma özgürlüğüne" atıfta bulunduğunu vurgulayan Petek, "Hukuk önünde insanlar eşittir, çalışma özgürlüğü vardır. Çalışma özgürlüğünü engelleyen yönetmelik, genelge, meslek ilkesi gibi yazılı kuralların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ve Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı nitelikte kullanılamayacağına işaret etti ki bu son derece önemlidir" diye konuştu.
Petek, "Emsal bir karardır. Yürütmeyi durdurma kararları verildiği andan itibaren uygulanır. Şu anda başörtülü avukatların duruşmalara başörtülü olarak girmelerine yasal bir engel olmadığı yüksek mahkeme tarafından ortaya konmuştur. Karar tamamen olumlu, uluslararası normlara uygun, hak ve özgürlük alanını genişletici bir karar olması bakımından bir hukukçu olarak son derece olumlu buluyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-"Başörtüsüyle duruşmalara girmeyi özlemle bekliyorum"-
Avukat Havva Karademir Hacınecipoğlu da kararı yıllardır bekledikleri sevindirici bir karar olarak nitelendirdi.
Söz konusu yasağın, hukuki değil, keyfi olduğunu, uluslararası sözleşmelere, insan haklarına ve anayasal üst normlara aykırı olduğunu yıllardır dile getirdiklerini belirten Hacınecipoğlu, ' Bu, siyasi iradenin kararlılığı ve halkımızın taleplerinin dikkate alınmasıyla mümkün oldu" dedi.
Yargının hak, hukuk ve adaleti sağlamak için elinden geleni yapmak durumunda olduğunu ve artık halkın isteklerine kulak tıkamadığını dile getiren Hacınecipoğlu, devlet kurumları ve yetkililerin de halkın taleplerine kulak verdiğini, dini hassasiyetlere, yaşantılara saygı gösterdiğini, olması gerektiği şekilde halktan yana tavır aldığını söyledi.
Danıştay 8. Dairesi'nin avukatlığın serbest meslek olmasından dolayı bu kararı aldığını ancak her nerede olursa olsun, herkes için bu özgürlüğün tanınması gerektiğini ifade eden Hacınecipoğlu, "Yaşadıklarımız ciddi şeyler. Yıllarca halkı kendisinden uzaklaştıran devlet kurumu, halkı birbirine düşüren ayrımlar, sebepler göstererek kutuplaştıran, düşmanlık yaratan gruplar ve örgütler vardı. Ergenekon soruşturmalarıyla amaçlarının neler olduğu ortaya çıktı. Halkımız bundan sonra kenetlenecek" diye konuştu.
İmam Hatip mezunu olduğunu ifade eden Hacınecipoğlu, şöyle konuştu:
"Öğrenim ve çalışma hayatımızda hep başörtüsü sorunu yaşadık, baroya girişte ciddi sıkıntılar yaşadık, sekreterler dahi bizi kovdu, adliyede sıkıntılarımız devam etti. Hakkımızda tutanaklar tutuldu, soruşturmalar açıldı. Hep ciddi bir direnç gösterdik, sabırla bekledik, eninde sonunda düzeleceğini biliyorduk. Beklediğimizden erken oldu, çok da güzel oldu"
Danıştay'ın kararından önce duruşmalara girdiğinde başörtüsü çıkarmak zorunda kaldığını, duruşma biter bitmez yeniden başörtüsünü taktığını anlatan Hacınecipoğlu, "Başörtüsüyle duruşmalara girmeyi özlemle bekliyorum" dedi.
Hacınecipoğlu, "Ekmek, su, AŞ bulmak gecikebilir / Temele taş bulmak gecikebilir / Devlete baş bulmak gecikebilir / Adalet gecikmez, tez verilmeli" mısralarıyla duygularını dile getirdi.
-"Her kişi ve kurum kendi sınırlarına çekilmek zorundadır"-
Hukuki Araştırmalar Derneği İstanbul Şube Başkanı Mustafa Yaman da Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı verdiğini anımsatarak, kesin bir kanaate ulaşmak için nihai kararın beklenmesinin uygun olacağını belirtti.
Danıştay'ın kararıyla avukatların "serbest meslek mensubu" olduklarını vurguladığını ve başörtü yasağına tabi tutulamayacaklarına hükmettiğini ifade eden Yaman, "Bizce kamu personeli olsa da hiçbir insanın başörtü hakkı yasaklanamaz. Kıyafet, insanların inançları ve dünya görüşleri alanında bir mevzudur. Özel yaşantıda kıyafette serbestlik olacak. Kamusal alanda, çalışma hayatında baskılara maruz kalacak. Böyle bir şey kabul edilemez" dedi.
Yaman, Türkiye Barolar Birliği'nin avukatların üst örgütü olduğuna da işaret ederek, "Evrensel ve tabi hukuka saygı kültürünü yerleştirmek için çalışmalıdır. Kişi haklarına saldırı niteliğinde düzenleme yapması kabul edilemez. Her kişi ve kurum kendi sınırlarına çekilmez zorundadır" diye konuştu.
Yayıncı: Ertuğrul Cingil - ANKARA