Cumhuriyet Yazarlarının "Aşağılama" Davası
Charlie Hebdo dergisinin Hazreti Muhammed'e hakaret içeren karikatürünü köşelerinde yayınlayan Cumhuriyet gazetesi yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya'nın "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan, 4 yıl altışar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.
Charlie Hebdo dergisinin Hazreti Muhammed'e hakaret içeren karikatürünü köşelerinde yayınlayan Cumhuriyet gazetesi yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya'nın "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan, 4 yıl altışar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çocukları Bilal ve Sümeyye Erdoğan ile Esra Albayrak ve eşi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın da aralarında bulunduğu bin 280 müştekinin yer alması nedeniyle Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda yapılan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklar Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya katılmadı. Duruşmada 15 müşteki ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Gelen evrakların okumasıyla başlayan duruşmada, seyirci sırasında bulunan bir kişi söz istedi. Hakimin söz vermesinin ardından konuşan bu kişi, "Müşteki olarak katılma talebimin neden reddedildiğini açıklar mısınız?" diye sordu. Hakim Abdurrahman Orkun Dağ ise talebin yasa gereğince reddedildiğini söyledi. Bunun üzerine tekrar konuşan söz konusu kişi, "Adalet mülkün temeliyse biz hakkımızı nerede arayacağız. Hakkımızı burada arayamayacaksak, bire bir mi arayalım?" dedi. Hakim Dağ da bu kişinin, sözlerinin "tehdit" gibi algılanması ve tavırları nedeniyle salondan çıkarılması talimatını verdi. Talimat üzerine söz konusu kişi, salondan çıkarıldı.
Söz alan müdahil avukatlarından Alişen Kaynar, İslam'ın ilk şartının Kelime-i Şehadet getirmek olduğunu anlatarak, "Bu arada bile Allah ile Peygamberimiz arasında bir bağ bulunduğu çok açıktır. Dolasıyla Peygamber'e yapılan bir davranış aslında doğrudan Allah'a karşı yapılmıştır. Peygamberimiz hiçbir zaman şiddete yönelik bir davranışta bulunmamış ve şiddeti önleyici sözleri olmuştur. Ben böyle bir peygamberin ümmeti olarak cezadan ziyade sanıkların Mustafa Asım Köksal hocanın 'İslam Tarihi' adlı kitabını okumalarını öneriyorum. O zaman belki de düşünceleri değişecektir. Bu takdir de şikayetimden vazgeçerim" dedi.
"Müslümanların kutsalları sorgulanıyor"
Avukat Kaynar, günümüzde birçok Avrupa ülkesinde ellerine silah alan kişilerin okulları bastığı, rahiplerin taciz olaylarının var olduğunu anımsatarak, "O zaman onların kutsalları neden sorgulanmıyor? Aslında sorgulanmaması doğru bir şey. Ancak Müslümanlarda böyle bir davranış olunca Müslümanların doğrudan kutsalları sorgulanıyor. Halbuki eylemi yapan sadece bir bireydir. Bu da sanıkların doğru olmayan yaklaşımlarını göstermektedir. Yani küçük düşürme ve aşağılama kastı ile hareket etmişlerdir" ifadelerini kullandı.
Müdahillerden Muhammed Hasan Medineli de Cumhuriyet gazetesi yönetiminin Paralel Yapı ile iş birliği içerisinde olduğunu savunarak, bu konuda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosuna suç duyurusunda bulunduğunu ve bunun sonucunun beklenilmesini, ayrıca reddi hakim talebinde bulunduğu ve bununla ilgili dilekçesini de mahkemeye sunacağını dile getirdi.
Bilirkişi olarak dosya Vatikan'a gönderilsin
Müdahillerden Mehmet Mert de söz alarak, mahkemenin geçen celse ara kararında dava dosyasının bilirkişi yönünden Diyanet İşleri Başkanlığına gönderilmeme gerekçesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bu karikatür olayından sonra Vatikan'dan bile açıklama yapıldı. Karikatür kınandı. Eğer mahkeme Diyanet İşleri Başkanlığını kabul etmeyecek ise o zaman dosya Vatikan'a gönderilmelidir. Vatikan'ın Türkiye Temsilciliği de olabilir" değerlendirmesini yaptı.
Müdahillerden Kerim Süral da Atatürk'e hakaret yönünden bir dava olsaydı, bu eylemin hakaret olup olmadığı yolunda Türkiye Cumhuriyeti'nde yer alan tüm kurumların taraf olacağı ve görüş bildireceğini söyleyerek, bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığına görüş sorulması talebinin mahkemece yeniden değerlendirilmesini istedi.
"Yahudi olsa çizebilirler miydi?"
Müdahillerden Beytullah Karakelle de söz alarak, söz konusu derginin kapağının kabul edilemez olduğunu, dergide yer alan karikatürün sanıklar tarafından da Cumhuriyet gazetesinde yayınlandığını anımsatarak, "Sanıklara sormak istiyorum. Yahudi veya başka dinden birine ait temsil kabiliyeti olan bir takke olan şahsı elinde silahlarla çizebilirler mi? İşleri güçleri Müslümanlarla uğraşmak, inşallah bir gün doğruna farkına varırlar" dedi.
Sanıkların avukatı Bülent Utku ise müştekilerin çoğunluğunun samimi duygularla şikayette bulunduklarını belirterek, ancak müştekilerin bir kısmının Peygamberin çizilmesinden, bir kısmının Peygamberin çirkin bir şekilde çizilmesinden, bir kısmının ise çizime ilave edilen yazı nedeniyle şikayetçi olduklarını iddia etti. Bunun üzerine söz alan müşteki avukatlardan Yurdal Kılıçer, "Önemli olan Hz. Muhammed'in karikatürünün bir şekilde yayınlanmış olmasıdır. Onu şekilde ya da hangi unsurlarla yayınlanacağı konusunda çeşitli insanların hangi yönde eleştiri getireceğinin ya da etkilendiğinin araştırılmasının bir önemi yoktur. Burada önemli olan bu yayının yapılmış olmasıdır" diye konuştu.
Müşteki Haşim Küskü de söz alarak, bugün buraya çok sayıda insanın istenilirse getirilebileceği ancak böyle bir niyetlerinin olmadığını belirterek, "Biz bir örgüt veya PKK değiliz. Taşklınlık yapıp ortalığı yakıp yıkmıyoruz. Sakin bir şekilde davayı takip ediyoruz. Esasen bu şekilde davranmamızın sebebi de yine Hz Muhammed'dir. Her ne kadar bu ülkede laiklik var ise de bizim de inançlarımızı, bayrağımızı ve değerlerimizi özgürce yaşamımıza izin verilmelidir. Mevcut şartlara göre sadece bir çizimin amaçlanmadığını, yapılan işin ülkeyi kaosa sokmak amacıyla gerçekleştiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ve Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) avukatı Kelami Özdemir de dava dosyasının bilirkişi olarak Diyanet İşleri Başkanlığına gönderilmesi talebini yinelediklerini ve sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirdi.
Hakim, dava dosyasının bilirkişi olarak Diyanet İşleri Başkanlığına veya Vatikan'a gönderilmesi taleplerinin reddine karar verdi. Bazı müştekilerin reddi hakim taleplerinin kesin karara bağlanması için dosyanın nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmeden hakim, duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Charlie Hebdo dergisinin Hazret Muhammed'i resmettiği iddia edilen karikatürünü köşelerinde yayınladıkları gerekçesiyle Cumhuriyet gazetesi yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya hakkında, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan 4 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, "Avrupa ülkesi Fransa'da yaşanan böyle bir olayın ardından çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde aynı karikatürlerin yayımlanmasının sonuçlarının öngörülememesi mümkün değildir" ifadelerine yer verilirken, karikatürün yayımlanmasında herhangi bir kamu yararının bulunmadığı ve bunun düşünce özgürlüğü kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı kaydedilmişti.