Cumhuriyet Gazetesi Yönetici ve Yazarları Hakkındaki Dava
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin firari sanıklar gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İlhan Tanır'ın da aralarında bulunduğu 20 sanığın yargılandığı davada, Kadri Gürsel ve Akın Atalay...
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin firari sanıklar gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İlhan Tanır'ın da aralarında bulunduğu 20 sanığın yargılandığı davada, Kadri Gürsel ve Akın Atalay esas hakkındaki savunmalarını yaptı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Akın Atalay, Ahmet Kemal Aydoğdu ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Duruşmada, CHP'li Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş'ın da aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri ile bazı konsolosluk temsilcileri de hazır bulundu.
Mütalaada "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen sanık Mehmet Kadri Gürsel, esas hakkında savunma yaptı.
Savcının, örgüte yardım ettiğini, FETÖ'nün yayın organlarına ait telefonlarla iletişim kurduğunu ve 34 günlük yayın danışmanlığı nedeniyle terör örgütlerine yardım suçunu işlediğini iddia ettiğini belirten Gürsel, tüm suçlamaları reddetti.
Kapatılan Samanyolu şirketinden kimseyi aramadığını ve aranmadığını dile getiren Gürsel, "Sadece Abdülhamit Bilici tarafından bir kez arandığım halde mütalaada çok kez FETÖ sanıkları ile irtibat kurduğum haksız olarak iddia edilmiştir. Abdülhamit Bilici ile ben Milliyet Dış Haberler Servisi'nin başındayken, o da kapatılan Cihan Haber Ajansı'nın müdürüyken tanışmıştım. Feza Gazetecilik'ten bana yapılan aramalar benden görüş almak amacıyla yapılmıştır, ama ben kendilerine hiç görüş vermedim. İddia makamı 32 yıllık meslek yaşamımı gözardı ediyor. Gazetecileri arayanların ve onlara mesaj gönderenlerin niteliğine bakarak gazetecileri yargılayamazsınız." ifadelerini kullandı.
Kadri Gürsel, yazılarının içeriğine bakılarak yargılanamayacağını aktararak, şunları kaydetti:
"Çünkü bunlarda suç niteliğinde bir şey yoktur. Ortada sadece onların benimle irtibat kurma çabaları vardır. İletişim ve görüşme tek taraflı değildir, halbuki SMS'ler tek taraflıdır ve karşılık bulmamıştır. Bana bu SMS'leri gönderenlerle hiçbir şekilde iletişim kurmadım. Muhalif görüşleriyle tanınan bir gazeteciyim. SMS bombardımanına tutulduğum zaman ana akım bir gazetede yazı yazıyor ve ana akım bir televizyon programında yer alıyordum. FETÖ soruşturmasına tabi olanlar ve ByLock kullanıcılarının SMS atarak bir kişiyi yardım ve yataklık yapar hale getirmeleri imkansızdır. Gazetecilik faaliyeti hiçbir demokraside suç olarak görülemez."
Haberlerin sunumunun yapıldığı toplantılara katılmasının da suç unsuru oluşturmadığını anlatan Gürsel, beraatini talep etti.
"Bu olağan bir dava değil"
Mütalaada "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen tutuklu sanık Akın Atalay, esas hakkındaki savunmasında, bu davanın savcılarının Ergenekon davasındakilere benzediğini iddia etti.
Savcıların hakkında büyük mağduriyete sebep verdiğini öne süren Atalay, "Hakkımızda düzenlenen iddianameyi okuyorum, eviriyorum, çeviriyorum ama anlayamıyorum. Hedef belli; Cumhuriyet'i teslim almak, uysal ellere teslim etmek ve diğer gazete ve gazetecilere gözdağı vermek. Bu olağan bir dava değil. Soruşturma sırasında bizi itibarsızlaştırmak için absürt ötesi iddialar ortaya atıldı. Utanmazca, ahlaksızca iddialar dolaşıma sokuldu, televizyonda dinledik, hatta iddianameye bile sokuldu." dedi.
Sanıkların eski eşlerine ve yakınlarına varana kadar banka hesapları ve ekstrelerinin dahi inceletildiğini kaydeden Atalay, "İkinci olarak Cumhuriyet gazetesi ve vakfının tüm bağlantıları, reklam verenleri inceletildi. FETÖ bağlantılı şirketlerin, hangi gazetelere ne kadar reklam verdikleri yıllara göre karşılaştırmalı olarak anlatıldı. Peki ne oldu? O gazetelere dava mı açıldı? Hayır." ifadelerini kullandı.
Savunmasını Tevfik Fikret'in "Millet Şarkısı" adlı şiirinden bir dizeyle sonlandıran Atalay, beraatini istedi.
Duruşma, öğleden sonra sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edecek.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanıklar Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, sanıklar Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmalarını öngörülüyor.
İddianamede, sanıklar Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'nun "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla, firari sanık İlhan Tanır'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen iddianamede, Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C" silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.