Cumhuriyet Gazetesi Soruşturması Tamamlandı...
(arşiv görüntüyle) - CUMHURİYET GAZETESİ SORUŞTURMASI TAMAMLANDI.
(arşiv görüntüyle) - CUMHURİYET GAZETESİ SORUŞTURMASI TAMAMLANDI...
Haber: Özden ATİK - Ümit TÜRK / İstanbul, DHA
Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinin aralarında bulunduğu 19 şüpheli hakkındaki iddianamede, 1924'te Atatürk'ün talimatıyla kurulan gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında gazetenin yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişikliklerle eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı vurgulandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Mehmet Akif Ekinci ve Savcı Yasemin Baba tarafından hazırlanan iddianamede, Cumhuriyet gazetesine silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu kaydedilen iddianamede, "Şüpheli Can Dündar'ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmişti" denildi.
"YOĞUN ALGI OPERASYONU BAŞLATILDI"
Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu ifade edilerek "Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır" denildi.
HURŞİT KÜLTER OLAYI...
Gazetenin kimi yayınlarıyla PKK/ KCK terör örgütünün yapmış olduğu eylemleri meşrulaştırılmaya çalıştığı belirtilen iddianamede, gözaltında kaybolduğu iddia edilen ve daha sonra Irak'ın Kerkük şehrinde olduğu ortaya çıkan Demokratik Bölgeler Partili (DBP) Hurşit Külter olayına da yer verildi. İddianamede, "DBP'li Hurşit Külter adlı şahıs ile ilgili gerçeğe aykırı, kasıtlı ve yönlendirici yayınlar yapılarak kamuoyunu farklı bir yöne kanalize etmeye çalışıldığı görülmüştür" ifadesi yeraldı.
FETÖ, TARAF'TAN SONRA CUMHURİYET'İ SEÇTİ...
FETÖ'nün daha önce manipülatif amaçlarla Taraf gazetesini kullandığı belirtilen iddianamede, MİT TIR'ları ve benzeri haberinin yayınlanması için ise Cumhuriyet Gazetesi'nin seçildiği iddia edildi. Gazetenin internet trolü "fuatavni"nin dedikodularını filtre edip doğrulatmadan sürmanşetlere taşıdığı belirtildi. İddianamede gazetenin yazarlarından şüpheli Hikmet Çetinkaya'nın, FETÖ'nün güdümündeki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile temas kurduğu, şüpheli Akın Atalay'ın gazete yönetimine geçmesi ile de Alev Coşkun ve diğer Atatürkçü yönetici ve yazarların tasfiye edildiği iddia edildi.
"BYLOCK KULLANICILARIYLA BAĞLANTILARI TESPİT EDİLDİ"
İddianamede bazı şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının özel bir yöntemle dahil oldukları Bylock programını kullanan ve haklarında soruşturma bulunan kişilerle çok sayıda bağlantı kurdukları belirtildi. Şüphelilerden Kadri Gürsel'in 92 Bylock kullanıcısı ve hakkında soruşturma bulunan 21 kişiyle; şüpheli Orhan Erinç'in FETÖ'nün İştişare Heyeti Üyesi Halit Esendir isimli şahıs, 3 Bylock kullanıcısı ve hakkında soruşturma olan 8 kişiyle iletişim kaydı bulunduğu kaydedildi. Şüpheli Can Dündar'ın Polis Akademisi İmamı Basın-yayın yapılanması ve tüm medya faaliyetlerinden sorumlu Önder Aytaç, Ekrem Dumanlı, firari eski Savcı Muammer Akkaş, tutuklu olan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 10 Bylock kullanıcısı ile haklarında soruşturma bulunan 10 kişiyle iletişim kaydı bulunduğu anlatıldı. Twitter'da "jeansbiri" hesabının sahibi olduğu tespit edilen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da Bylock kullanıcı olduğu belirtildi.
"TUTUKLU VE FİRARİ KAMU GÖREVİLERİYLE SIKLIKLA GÖRÜŞÜLMÜŞ"
İddianamede, "Her ne kadar günün sosyal ve ekonomik koşulları ile iletişim olanaklarındaki yaygınlık dikkate alındığında insanların birbirleriyle iletişim kurması normal görülebilecek ise de, farklı meslek grupları ve sosyal çevrelerden olan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü nedeniyle haklarında soruşturma yapılan tutuklu ya da firari öğretmen, polis, asker ve diğer kamu görevlileriyle sıklıkla görüşülmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi tesadüfi de görülemeyeceği açıktır" denildi.
"GENEL YAYIN YÖNETMENLİĞİNE GELMESİ MANİDAR BULUNDU"
Şüpheli Can Dündar'ın iddianamede değişik tarihlerdeki yazılarına yer verilerek FETÖ / PDY'nin uydurma bilgilerden oluşan istihbarat havuzundan aktarma yapmak suretiyle, devletin gizli kalması gereken siyasi ve askeri sırlarını deşifre ettiği, doğrudan Cumhurbaşkanını hedef alan ve kamuoyu algısını örgütün amaçlarına uygun hale getirmeye hizmet eden tutumunu ısrarlı bir şekilde sürdürdüğü, şüphelinin gazetede genel yayın yönetmenliğine gelmesinin içeriden ve dışarıdan tarafsız gözlemciler tarafından manidar bulunduğu ifade edildi.
"AHMET ŞIK'IN TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLERİNİN HABERLERİNİ YAPMASI"
Gazeteci Ahmet Şık'ın PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil'de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirmesi, MİT TIR'ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar delil olarak gösterildi. Ahmet Şık hakkında şu değerlendirmeye yer verildi: "Can Dündar tarafından başlatılan ve yönlendirilen medya manipülasyonuna dahil olarak MİT TIR'ları haberinin yapılmasından sonraki dönemde de aralıksız olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik bu algı operasyonunun gündemde kalmasını sağlamaya çalıştığı, silahlı terör örgütlerinin üst düzey yöneticileri ve örgüt üyeleri ile yaptığı röportajlarda açıkça terör örgütlerini meşru göstermeye, bu örgütlerin eylemlerini desteklemeye yönelik yayınlar yaptığı, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar ile devleti, toplumu terörize eden zaafiyet içinde bulunan bir yapı olarak gösterdiği, bu yolla kamuoyunu yanıltılarak örgütlerin nihai amacına ulaşması için istedikleri elverişli ortamı sağlamaya çalışıldığı anlaşılmıştır"