Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, YPG'nin Suriye'deki nihai hedefinin DAEŞ'e karşı mücadele kisvesiyle kontrolü altındaki toprakları genişletmek olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, YPG'nin Suriye'deki nihai hedefinin DAEŞ'e karşı mücadele kisvesiyle kontrolü altındaki toprakları genişletmek olduğunu belirtti.
Kalın, "Daily Sabah" gazetesi için kaleme aldığı " Türkiye, Suriye'de Terörün Her Türlüsüne Karşı" başlıklı yazısında, Suriye'de çatışmaların sonlandırılmasına dair Münih'te varılan anlaşmanın gece yarısı yürürlüğe girmesinin ardından Suriye'de tüm dikkatlerin sahada neler olacağına çevrileceğine işaret etti.
Suriye'de savaş devam ettikçe güvenlik endişelerinin de arttığını, DAEŞ karşıtı koalisyonun bir üyesi olarak Türkiye'nin bu örgüte karşı alınan önlemleri desteklediğini ifade eden Kalın, Suriye'deki savaşın artık DAEŞ'i yok etmenin ilerisine gittiğini, Türkiye'nin güney sınırında büyük bir güvenlik riskine dönüştüğünü vurguladı.
Kalın, son haftalarda yaşanan iki gelişmenin Ankara'nın terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin askeri kanadı YPG hakkındaki endişelerini tetiklediğini, bunların ilkinin YPG'nin Afrin'in doğusuna geçmek amacıyla Azez, Tel Rifat, İdlib ve Halep bölgelerinde ılımlı muhalif gruplara saldırması olduğunu kaydetti.
Bunun, Afrin ile Fırat Nehri'nin doğusundaki toprakları ele geçirme planının bir parçası gibi göründüğünün altını çizen Kalın, "YPG'nin nihai hedefi DAEŞ'e karşı mücadele adı altında kontrolündeki toprakları genişletmektir. YPG bunu şimdi Rus hava saldırılarının ve Beşşar Esed rejiminin tam desteğini alarak yapıyor. Bu, Rusya ve Esed rejimine yardım ederken Suriye'deki muhalif grupları zayıflatıyor" değerlendirmesinde bulundu.
YPG'ye dair ikinci endişenin, ABD ve AB'nin terör örgütü saydığı PKK ile eskiden beri süregelen ilişkisi olduğunu kaydeden Kalın, PKK'nın Türkiye'de düzenlediği son terör saldırılarının YPG unsurları tarafından desteklendiğini ve kolaylaştırıldığını, YPG'nin Suriye sınırı boyunca PKK'ya silah, mühimmat ve militan yardımı yaptığını belirtti.
Kalın, " Türkiye, sınırlarını DAEŞ ve yabancı savaşçılara karşı korumaya çalışırken, Suriye'den ülkeye silah ve PKK bağlantılı teröristlerin girmesini önlemeye yönelik önlemler de alıyor" ifadesini kullandı.
PKK'nın Suriye uzantısı YPG'nin, DAEŞ'e karşı sözde mücadelesinde aldığı destekle cüretlendiğine işaret eden Kalın, terör örgütünün yeni militanlar bulmak ve Türkiye'de saldırılar düzenlemek için Suriye'deki savaştan yararlandığının altını çizdi.
Yazısında, "PKK ve siyasi uzantıları, barış sürecinin kaldığı yerden devam etmesini istiyorlarsa terör eylemlerini sonlandırıp, silahsızlandıklarını duyurabilirler. Bu şekilde aldatıcı bir şekilde 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtlere açtığı savaş' olarak lanse edilen süreci durdurabilirler. Ancak PKK bunu reddediyor. Bunun yerine, PKK ve destekçileri barış ve demokrasi sözcüklerini kullanarak PKK terörünü temize çıkarıyor ve destekliyor" ifadesine yer veren Kalın, Türkiye'nin bu konuda müttefiklerinden destek istemekte tamamen haklı olduğunu belirtti.
PKK ve YPG arasındaki terörist bağlantıyı görmezden gelmenin hem ahlaken hem de siyaseten yanlış olduğunu vurgulayan Kalın, Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) 2003'te PKK lideri Abdullah Öcalan'ın doğrudan talimatıyla kurulduğunu hatırlattı. PYD'nin PKK ile aynı ideolojik amaçları ve teşkilat yapısını benimsediğine, PKK ile olan bağlantısını hiçbir zaman saklamadığına işaret eden Kalın, 1920'lerden beri PKK militanlarının yaklaşık yüzde 20'sinin Suriye'den geldiğine dikkati çekti. Kalın, çok sayıda ABD istihbarat analizi ve raporunda da PKK ve PYD arasındaki bağlantıya yer verildiğini aktardı.
"Ankara'nın PKK ve PYD'ye olan tavrını 'Kürt karşıtı' olarak lanse etmek iki yüzlülüktür. New York Times'ta yer alan baş makalede iddia edildiğinin aksine Türkiye'nin ülke içinde, Irak'ta, Suriye'de ve İran'da yaşayan Kürtlerle herhangi bir problemi yoktur" ifadelerine yer veren Kalın, Türkiye'nin dini, etnik ya da Marksist-Leninist ideolojilerle oluşturulan terör örgütlerine karşı olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin, ne PKK ne de Esed rejimiyle bağlantısı olan Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile mükemmel ilişkileri olduğunu kaydeden Kalın, Batı'daki bazı çevrelerin kendi amaçlarına hizmet etmesi durumunda terör örgütlerini meşrulaştırma alışkanlığı bulunduğu değerlendirmesinde bulundu.
Bu kimselerin Erdoğan'dan hoşlanmamalarının, onlara bir terör örgütünü destekleme hakkı vermediğini belirten Kalın, "Bloomberg tarafından son günlerde yapılan bir analiz Amerikalı yetkililerin YPG'nin rejimin desteklediği milis gruplar ve PKK ile olan bağlantısının kabul ettiğini gösterdi" hatırlatmasında bulundu.
Raporda, ABD istihbaratının, silahlı Kürt gruplarının, 2011'den beri muhaliflere karşı Esed rejimiyle savaşan İran Devrimci Muhafızları Kudüs Gücü'nün temsilcileriyle görüştüklerini belgelediği aktaran Kalın, rapora göre, YPG'nin de Türkiye'deki terör örgütü PKK ile yakından çalıştığını bildirdi.
" Türkiye'nin karşı çıktığı şey, PKK'nın ABD, Rusya ve Esed rejiminden aldığı destekle Suriye'nin kuzeyinde şu an yapmaya çalıştığı gibi siyasi bir yapı ve terör devleti oluşturmasıdır" ifadesini kullanan Kalın, bunun, Suriyeli Kürtlerin haklarını savunma iddiasıyla ilgisinin bulunmadığını, aksine Türkiye'nin Suriye'de olsun Irak'ta olsun Kürtlerin haklarını desteklediğini vurguladı.
Suriye Kürtlerinin haklarını ilk olarak gündeme getiren kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu hatırlatan Kalın, DAEŞ 2014'te Kobani'ye saldırdığında yaklaşık 200 bin kişiye kapılarını açan ülkenin de Türkiye olduğunu anımsattı.
"Suriye'de olan şey PKK'nın Suriye uzantısının ülkenin kuzeyinde Kürtlerin bulunmadığı bölgelere doğru genişlemesidir. PYD ve YPG insan hakları ihlalleriyle tanınan, Uluslararası Af Örgütü'nün 'köyleri tamamen yakıp yıkarak muhtemelen savaş suçu işlediler' dediği bir örgüttür. YPG'yi, ABD DAEŞ'e karşı, Rusya Esed rejimini desteklemede, Esed de rejimin devamını sağlamada ve Türkiye'ye karşı kullanıyor" değerlendirmesini yapan Kalın, Esed'in Kürtlere karşı muamelesinde babası Hafız Esed'in izinden gittiğini belirtti.
Baba Esed'in, Türkiye'ye karşı kullanmak için 1980'lerde PKK'nın ve Öcalan'ın Suriye'ye girmesine izin verdiğini, amaçlarına hizmet etmediğinde ise PKK'yı topraklarından çıkardığını hatırlatan Kalın, Beşşar Esed'in Suriye Kürtlerine karşı zulüm ve baskının bir yıl öncesine kadar sürdüğüne işaret etti.
Yazısında, "Esed, şimdi ise PYD ve YPG ile çıkar ilişkisi içinde olduğu için Kürtleri yanına çekmeye çalışıyor. PYD ve YPG, katil Esed rejimiyle ittifak ederek Suriye Kürtlerine en büyük kötülüğü yapıyor" ifadesine yer veren Kalın, PYD ve YPG ile Suriye Kürtleri arasındaki ayrımın açıkça gözetilmesi ve Suriye Kürtlerine karşı düşmanlık beslenmemesi gerektiğini vurguladı.
PKK'nın Türkiye'deki Kürtleri temsil etmediği gibi PYD'nin Suriyeli Kürtlerin tek temsilcisi olmadığına dikkati çeken Kalın, binlerce Kürt'ün PKK ve PYD'nin ideolojisini paylaşmadığını ve Esed rejimine karşı onurlu bir duruş sergilediğini kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, yazısına şu ifadelerle son verdi:
"DAEŞ'e karşı sözde mücadele, Suriye ve Irak'ta tarafların taşeronları aracılığıyla savaştığı iki yüzlü bir güç oyununa dönüştü. Esed rejiminin ve destekçilerinin işlediği suçları unutmamız ve DAEŞ'e karşı mücadele adı altında 400 binden fazla insanın öldürülmesini ve milyonlarca kişinin mülteci durumuna düşmesini görmezden gelmemizin istenmesi akıllara durgunluk veriyor."