Haberler

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin Kocaeli 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu: (3)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin Kocaeli 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu: (3)
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ne kadar son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz bir neticeyi elde etmiş olsak da bunu bir yol kazası olarak kabul ediyoruz.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ne kadar son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz bir neticeyi elde etmiş olsak da bunu bir yol kazası olarak kabul ediyoruz. Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında gereken düzeltmeleri her kademede yapıyoruz ve yapacağız. Teşkilatlarımızı güçlendirerek, politikalarımızı güncelleyerek, yönetim tarzımızı geliştirerek, önümüzdeki seçimlerde yeniden yüzde 50 çıtasının üzerine çıkacağımızdan şüphe duymuyorum." dedi.

Erdoğan, partisinin Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu'nda düzenlenen Kocaeli 8. Olağan İl Kongresi'ndeki konuşmasında, kongrelerin muhasebe, silkinme ve yenilenme sürecinin en verimli vasıtaları olduğunu söyledi.

Kongrelerin, şahsi hesapların değil Türkiye sevdasının, Türk milletine hizmet etme yarışının yaşandığı zeminler olduğunu dile getiren Erdoğan, kongrelerin halef ve selefin bir arada olduğu, yol arkadaşlığının devam ettiği, eski-yeni ayrımlarının yapılmadığı kucaklaşma vesileleri olduğunu belirtti.

8. olağan kongre sürecini, kanuni bir zorunluluğu yerine getirmekten ziyade partiyi güçlendirmenin bir zemini olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, "Bir taraftan eski yol ve dava arkadaşlarımızla ahdimizi tekrar yenilerken, diğer taraftan da yeni isimlerle kadrolarımızı takviye ediyoruz. Bugüne kadar ne kimseye vefasızlık yaptık ne de statükocu olduk. Emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin heyecanıyla birleştirerek tam 23 yıldır Türk siyasetine damgamızı vurduk. Bugün de yarın da aynı yolda yürümeye devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte ülkeyi yönetmek için milletin yarısından fazlasının oyunu almaları gerektiğini anımsatarak, şöyle konuştu:

"Bir başka ifadeyle 85 milyon vatandaşımızdan biraz önce ifade ettiğimiz çok küçük bir kesim dışında herkesin gönlünü kazanmak durumundayız. Bugüne kadarki tecrübelerimiz bize Türkiye'de AK Parti ve Cumhur İttifakı'ndan başka bu çıtayı aşabilecek hareket olmadığını gösteriyor. Her ne kadar son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz bir neticeyi elde etmiş olsak da bunu bir yol kazası olarak kabul ediyoruz. Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında gereken düzeltmeleri her kademede yapıyoruz ve yapacağız. Teşkilatlarımızı güçlendirerek, politikalarımızı güncelleyerek, yönetim tarzımızı geliştirerek, önümüzdeki seçimlerde yeniden yüzde 50 çıtasının üzerine çıkacağımızdan şüphe duymuyorum. Yeter ki şöyle toparlanıp kendimize gelelim, yeter ki misyonumuzun ne olduğunu hatırlayalım, yeter ki yüreğimizi ve kollarımızı milletimize açalım. Gerisinin kendiliğinden geldiğini zaten göreceksiniz. Ne diyordu merhum Neşet Ertaş Usta; 'Aşkınan çalışan yorulmaz.' Evet, aşkla çalışan, aşkla koşan, davasına aşkla hizmet eden yorulmaz. Biz de aşkla, sevdayla, samimiyetle çalışarak Türkiye Yüzyılı'nı adım adım inşa edeceğiz."

"Suriye meselesinde açıkça çuvallamalarına rağmen yanlışta ısrar etmeyi sürdürüyorlar"

Bölgede ve dünyada yaşanan her hadisenin omuzlarındaki yükün ne kadar ağır olduğunu kendilerine yeniden hatırlattığını dile getiren Erdoğan, son 2 haftadır Suriye'deki gelişmelere bakmanın bile AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın Türkiye için ne manaya geldiğini anlamak için yeterli olduğunu belirtti.

Son 22 yılda muhalefetin isabetli tavır sergilediği neredeyse tek bir uluslararası olayın olmadığını söyleyen Erdoğan, "Rusya-Ukrayna Savaşı'nda 'Türkiye Batı'dan dışlanıyor' diyerek ülkemizi bu çatışmanın tarafı haline getirmek için adeta seferber oldular. Azerbaycan, 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'ı kurtarmak için harekete geçtiğinde en fazla tepki bizim muhalefetten geldi. Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı çıktı, sanki kabahatmiş gibi Türkiye'yi Azerbaycan'a silah yardımı yapmakla suçladı. Libya krizinde aynı şekilde başkalarından evvel CHP ve şürekasından tepki gördük. 'Libya'da ne işimiz var?' diyeni mi ararsın, 'Arap çölü' diyerek insanları aşağılayanları mı ararsın? Tüm cehaletleri sergilediler. Suriye krizi zaten bunların tüm foyasının ortaya dökülmesini sağlamıştır. Suriye meselesi -açık söylüyorum- Türkiye'de kimin nerede durduğunu özellikle gösteren bir turnusol olmuştur. Hatırlayın, o günlerde CHP'nin devrik genel başkanı, 'Orta Doğu bataklığı' diye oryantalist bir kavram uydurdu. Ne anlama geldiğini kendisinin de bilmediği bu kavram üzerinden hem parti tabanını hem de kamuoyumuzu zehirlediği nefret tohumları saçtı. Bölgemizde emperyalistlerin değirmenine su taşırcasına Türkiye'yi gönül ve kültür coğrafyasındaki kardeşlerinden koparmaya çalıştı." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eleştirilerini sürdürerek, konuşmasına şöyle devam etti:

"MİT tırları kumpasından, FETÖ'cü alçaklara destek verilmesinden, PKK'nın Suriye uzantısını masum göstermeye kadar her yolu denediler. Suriye'yi kan gölüne çeviren Baas rejimini aklamak için vicdanlarını bile tatile çıkardılar. Ülkemize sığınan Suriyeli muhacirlere yönelik nefret söylemlerini burada saymıyorum. Evini, yurdunu, ailesini, kimi zaman eşini, dostunu kaybetmiş mazlumları, sırf seçimde 2-3 oy daha fazla alabilmek için arsızca hedef gösterdiler. Neo-Nazi örgütlerin Avrupa'daki gurbetçilere yaptıklarının benzerlerini maalesef CHP ve yandaşları ülkemizdeki muhacirlere yaptı. Burada şunu üzülerek söylemek mecburiyetindeyim. Eski CHP yönetiminin partiye zerk ettiği bu zehir, yeni yönetimin söylem ve eylemlerini de etkilemektedir. Suriye meselesinde açıkça çuvallamalarına rağmen yanlışta ısrar etmeyi halen sürdürüyorlar. Kendi iç kavgalarına, iç çekişmelerine, iç ayak oyunlarına öylesine dalmış durumdalar ki Türkiye'de, bölgemizde, dünyada neler oluyor haberleri bile yok. Bir gün evvel Suriye'deki sorunun çözümünün Esed'le görüşmekten geçtiğini söylerken, ertesi gün 'Suriye bir diktatörden kurtuldu' diyecek kadar yörüngesiz, omurgasız bir bataklıkta çırpınıp durdular. Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı histeri nöbetleriyse tam 13 yıldır bir türlü geçmedi. Baas rejiminin hapishanelerinden yansıyan insanlık dışı işkence, ölüm ve zulüm görüntüleri bile bunları insani bir çizgiye getirmedi. Bir garibin elinden tutmak, bir yetimin, bir öksüzün başını okşamak yerine hala yerinden yurdundan edilmiş gariplere kin kusuyorlar."

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i işaret ederek, "Dün Sayın Özel çıkmış, güya PYD üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyor. Bölücü terör örgütünün Suriye'deki uzantılarıyla ilgili bizim duruşumuz bellidir Sayın Özel. PYD'yi terör örgütü görüp görmediğinize CHP Genel Başkanı olarak asıl sizin cevap vermeniz gerekir. Öyle ya yıllarca bu yapının avukatlığını sizin partiniz üstlendi. Ülke ülke dolaşıp bu örgütün reklamını yapan da sizin milletvekillerinizdi. Hatta 'YPG bize saldırmaz' diyerek, bölücü örgütün Suriye uzantısına kefil olan sizin eski genel başkanınızdı. Çıkın ve açıklayın, YPG, PYD konusunda siz de eski genel başkanınız gibi mi düşünüyorsunuz? Bayrak değiştirmek ne zaman PKK'nın uzantılarını aklamak için yeterli olmaya başladı. Hadi Suriye'yi bilmiyorsunuz, PKK'nın 40 yıldır çevirdiği dolapları da mı hiç bilmiyorsunuz? Ne diyelim? Allah bunlara basiret ve feraset versin." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA / Zeynep Rakipoğlu - Güncel
title
Close