Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" programında konuştu: (3)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye'nin kendini yavaş yavaş toparladığını belirterek, "Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye'nin kendini yavaş yavaş toparladığını belirterek, "Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık'tan bu yana sadece Türkiye'den Suriye'ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı." dedi.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen " Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" programında konuşan Erdoğan, Suriye'de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmaların 8 Aralık 2024 itibarıyla sona erdiğini hatırlattı.
Erdoğan, 1 milyon insanı katleden, 13 milyon kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan Esed rejimi devrilirken Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni bir yönetimin iktidara geldiğini söyledi.
Bu yönetimin, Türkiye'nin ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin de desteğiyle savaş yorgunu Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraştığının altını çizen Erdoğan, "Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık'tan bu yana sadece Türkiye'den Suriye'ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı." diye konuştu.
Gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişiyi bulduğunu belirten Erdoğan, benzer durumun Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını kaydetti.
"Son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz"
Suriyeli Muhammed'in kalplere dokunan hikayesini az önce izlediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Rabb'imize binlerce kez hamdediyoruz. Türkiye olarak son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Sonunda ölüm, işkencenin olduğu böyle bir meselede dahi tam 13 buçuk yıl boyunca gerçekten çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliğiyle sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden, 14, 28 Mayıs seçimlerinde sağa, sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına, Ankara'da ve Kayseri'de yaşanan alçakça provokasyonlardan her seçim öncesinde körüklenen yabancı düşmanlığına kadar pek çok badire atlattık. Hükümetimizi müşkül duruma düşürmek için her şeyi denediler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadılar, sustular, izlediler. Ağızlarını açıp tek cümle dahi kurmadılar. Ama bütün bu sınamalarda biz hükümet olarak bize yakışanı, inancımıza ve insanlığımıza yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik. Unutmayın 'Bu millete bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız' dedik."
Verdikleri bu söze, her türlü riski göze alarak, 13,5 yıl boyunca sadık kaldıklarını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye, merhum Fethi Gemuhluoğlu'nun o yüreklere dokunan ifadesiyle, 'Göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesi' olmayı her türlü kışkırtmaya rağmen bizim dönemimizde başarmıştır. İnşallah bundan sonra bu tertemiz sicilimize leke sürdürmeyeceğiz." dedi.
"Türkiye'nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için beşeri sermayeye de ihtiyacı var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan nefret söylemlerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, "Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz göçmenlere kötü muamele gibi insanlık dışı davranışlara fırsat vermemekte kararlıyız. Şayet herhangi bir sebeple bu süreçte hukukun insani değerlerin ve göçle ilgili temel politikalarımızın dışına çıkan olursa da bu durumda gerekeni yapacak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız." ifadelerini kullandı.
Artan hareketlilik sebebiyle göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınmasının eksik bir yaklaşım olacağına dikkati çeken Erdoğan, farklı hayatları, birbirinden farklı hikayeleri bir araya getiren göç meselesinin eskiden beri kültürel etkileşimin en etkili vasıtası olduğunu söyledi.
"Göç yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı anlayışı, farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir." diyen Erdoğan, bu buluşmanın ekonomiden ticarete, kültürden bilime, her alanda olumlu etkileri olduğunu göz ardı edemeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Burada bir üzüntümü ifade etmek isterim. Faşist çevrelerin körüklediği, korku ikliminden dolayı göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları maalesef ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler, artısı ve eksisiyle tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu, hedef haline getirildi. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardından bize söylediklerini çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremediler. Gelinen aşamada şunu açık ve net görebiliyoruz. Türkiye'nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşeri sermayeye de ihtiyacı var."
"Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren kardeşlerimizle ilgili rasyonel politikaları devreye almak mecburiyetindeyiz"
Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkelerin göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmadıklarını, tam tersine bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendirerek daha pozitif politikalar takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serin kanlı ve ön yargılı olmaktan uzak bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara, katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Ülkemizin güvenliğinden ve demografik yapımızın korunmasından elbette ödün vermeyeceğiz. Ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün topluma sürekli korku yayan, nefret söylemlerine de Türkiye'yi mahkum etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, insan hareketliliğini, Türkiye ve Türk ekonomisine maksimum faydayı sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacaklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken aynı zamanda bu meselede Türkiye'nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde uzun vadeli bir perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şarttır. Ön yargıları kırma, gençlerimizi yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, özellikle gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük, yaşadık. Siyasi ve toplumsal maliyetlerini yüklenmek zorunda kaldık. Önümüzdeki dönemde göç idaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum."
Programının hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Göç İdaresi Başkanlığının 12. kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek, panelistlere teşekkür etti.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın da konuşma yaptığı programa, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Ömer Çelik ve Mustafa Demir, Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, İstanbul Valisi Davut Gül, Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir de katıldı.
Programda, Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve savaşın bitmesiyle ülkesine dönen Muhammed Eymen isimli çocuğun hikayesinin anlatıldığı "İki vatan, bir yürek" başlıklı video gösterimi yapıldı.
Program sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muhammed Eymen'in Başakşehir'deki sınıf arkadaşları, öğretmeni ve Türkiye'de eğitim gören bir grup yabancı öğrenci ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
İçişleri Bakanı Yerlikaya ve Göç İdaresi Başkanı Kök, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tablo hediye etti.?
(Bitti)