Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)
![Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)](https://www.haberler.com/mstatic/haberlercom_haberi.jpg)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in durdurulması için ABD başta olmak üzere Batılı ülkelere büyük görevler düşüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " İsrail'in durdurulması için ABD başta olmak üzere Batılı ülkelere büyük görevler düşüyor. İsrail'in, Suriye'nin topraklarını işgalinin kabul edilemeyeceği en gür şekilde ifade edilmelidir. Yarın çok geç olmadan bölgemizdeki huzuru ve istikrarı sürekli tehdit eden İsrail saldırganlığına 'Dur' denilmelidir yoksa İsrail bumerangı yarın onları her şartta destekleyenleri de hedef alır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, D-8 Zirvesi'ne katılmak için gittiği Mısır dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, "Yeni Suriye yönetiminin bir başka problemi de güneyde İsrail'in işgal alanını bu fırsattan istifade ederek genişletiyor olması. Burada da Gazze'de olduğu gibi uluslararası hukukun işletilmesi konusunda Türkiye'nin de katkı vereceği hazırlıklar var mıdır?" sorusuna karşılık, İsrail'in uluslararası hukuku çiğnemeyi adet haline getirdiğini söyledi.
Gazze'de uluslararası hukuku ayaklar altına alan, Lübnan'da egemen bir devletin toprağını işgal edip kan döken İsrail'e dünyanın sessiz kaldığını belirten Erdoğan, İsrail'in pervasızlıklarına bugün Suriye'nin maruz kaldığını dile getirdi.
"İsrail'in Golan Tepelerini işgaline yönelik BM Güvenlik Konseyinin 1967'deki 242 numaralı kararı mevcut. Bu kararla İsrail'in Golan Tepelerini işgal etmesi kınanmakla birlikte bölgeden çekilmesi talep ediliyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, bu kararın yeniden hatırlatılması ve uygulanması için uluslararası toplumun harekete geçmesinin önemli olduğunu söyledi.
Batılı ülkelerden İsrail işgaline karşı cılız da olsa ses yükselmeye başladığını belirten Erdoğan, "Halbuki İsrail, sivillerin üzerine ilk bombayı attığında dünya ayağa kalksaydı İsrail, bugün bu işgal adımını atacak cesareti bulamazdı. Biz o gün sessiz kalmadığımız gibi bugün de Suriye'nin topraklarını işgale kalkışan İsrail'e karşı sessiz kalmadık, kalmayız. İsrail, uluslararası hukukun kendilerini de bağladığını er ya da geç öğrenecek." dedi.
Her zeminde İsrail'i köşeye sıkıştırmaya, hukuka uygun hareket etmeye zorlamayı sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ancak Suriye'deki durumdan kendisine fayda sağlamasının da önüne geçmek için uluslararası tüm mekanizmalar etkin bir şekilde kullanılmalı. Burada İsrail'in durdurulması için ABD başta olmak üzere Batılı ülkelere büyük görevler düşüyor. İsrail'in, Suriye'nin topraklarını işgalinin kabul edilemeyeceği en gür şekilde ifade edilmelidir. Yarın çok geç olmadan bölgemizdeki huzuru ve istikrarı sürekli tehdit eden İsrail saldırganlığına 'Dur' denilmelidir yoksa İsrail bumerangı yarın onları her şartta destekleyenleri de hedef alır. Dün yaptığımız uyarılara kulak tıkayanlar, doğruları söylediğimizi bugün gördüler. Yarın pişman olmamak için bugün yaptığımız uyarıları dikkate alıp gerekli adımları atmalarını tavsiye ediyorum."
"Güvenli liman olduğumuzu defalarca kanıtladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necip Mikati'nin "Lübnan bir kriz yaşadı, önce Allah'a, sonra Türkiye'ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik." sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, Mikati ile D-8 Zirvesi'nde beraber olduklarını söyledi.
Burada Mikati'ye "'Önce Allah'a, sonra Türkiye'ye güveniyoruz.' ifaden halkımızın arasında çok ciddi olumlu bir tepki meydana getirdi." dediğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Mikati'nin Türkiye'ye güven duyduğunu dile getirmesi de çabalarımızın takdir edildiğinin göstergesidir. Biz, dostlarımız ve kardeşlerimiz için güvenli liman olduğumuzu tarih boyunca defalarca kanıtladık. Biz, yaptığımız uyarılarda da aldığımız tedbirlerde de gizli ajandalarda kayıtlı gündemlerle hareket etmeyiz. Mertçe konuşur, mertçe davranırız. Bize güvenen, bizimle yol yürüyen kimseyi de yarı yolda bırakmaz, arkasından kuyu kazmayız. Anadolu irfanında bu anlayış 'Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü' şeklinde özetlenir. Bizim yürüdüğümüz yol da hedeflerimiz de bu istikamet üzerinedir. Ayrımcılık, tefrika bizim kitabımızda yer bulmaz. Hazreti Ali, 'Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanın bir anlamı yoktur.' der. Bizim amacımız o gönül birlikteliğini sağlamaktır. Hele hele tarihi, kültürel bağlarımızın bulunduğu ülkeler ve milletlerle bu birlikteliği oluşturmak için yoğun çaba sarf ederiz. Temenni ediyorum ki Türkiye-Lübnan ilişkilerini güçlendirerek Lübnan'ı kısa zamanda bu bölgede ayağa kaldırırız ama önce bu İsrail saldırganlığı meselesini çözmemiz gerekiyor. İsrail'in bütün bu zulmün, attığı bombaların bedelini ödemesi lazım."
"Suriye-Türkiye ilişkilerini çok farklı bir yere taşıyacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki gelişmelerin ardından yürüttüğü diplomasi trafiği hatırlatılarak, "Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye'nin söylemlerine destek verildiği ve hakkının teslim edildiğine tanıklık ettik. Muhataplarınızla görüşmede itiraz eden bir görüşle karşılaştınız mı?" sorusuna karşılık, bu konuda olumsuz bir yaklaşım görmediğini söyledi.
Bölgesel, küresel her kriz ve gelişmenin diplomasi trafiğini artırdığını belirten Erdoğan, "Görüşmelerimiz, Suriye'nin geleceği, barış süreçleri ve uluslararası işbirliği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir." dedi.
Suriye diplomasisi kapsamında görüştüğü liderlere Türkiye'nin, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü için gayret gösterdiğini anlattığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumanın yolu, öncelikle terör örgütleri ile mücadeleden geçiyor. DEAŞ bahanesi ile PKK ve uzantılarına sahip çıkma anlayışında olanlar var. Bu yaklaşım, yakın geçmişte Suriye'yi bölünmenin eşiğine getirdi. Biz, en başından beri PKK ve uzantılarıyla da DEAŞ unsurlarıyla da mücadele ettik, ediyoruz. Batılı ülkelerin caddelerinde, meydanlarında nasıl DEAŞ gösteri yapamıyorsa PKK ve uzantıları da yapamamalı. Sadece caddeler, meydanlar değil sosyal alanlardan kültürel mecralara kadar her yerde terör yapılanmaları ile mücadele şart. Bizim Suriye ile 900 kilometreyi aşkın bir sınırımız var. Bütün bu sınır hattında Esed'e karşı duvarlardan tutun, gidiş-gelişlere kadar ciddi manada engelleme adımları attık. Şu an itibarıyla yeni yönetimin oluşmasıyla inşallah Suriye-Türkiye ilişkilerini biz çok daha farklı bir yere taşıyacağız. Dikkatinizi çeken bir şey herhalde vardır. Halep'teki çarşılar, Halep'teki alışveriş yerleri bir anda hareketlendi. Savaştan önce Esed zamanında oraya yaptığım ziyarette oradaki kapalı çarşının aynen bizim kapalı çarşılar gibi hareketli bir yer olduğunu görmüştüm yani orada tarih var, ticaret var. Şu anda da hareket var. İnşallah bu hareket oraya bereketi getirecektir diye düşünüyorum."
"'Türk beklenendir', sözü öylesine kurulmuş bir cümle değil"
Erdoğan, "Amerika'nın seçilmiş Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde Suriye ve Türkiye ve sizinle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Sizinle ilgili övgü dolu sözleri var. Bu söyledikleriyle ilgili ne diyeceksiniz? Suriye ile ilgili de 'Suriye'de olacakların anahtarı Türkiye'dir.' diyor. 'Suriye'de ilerleyen güçlerin arkasında Türkiye var.' diyor. 'Ve ben bundan rahatsız değilim.' diyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Sayın Trump'ın sözleri, kendisinin ve önümüzdeki aylarda oluşturacağı yönetiminin Türkiye'ye bakışını özetliyor." dedi.
Muhalefet partileri dışında herkesin, Türkiye'nin güç ve etkinliğinin farkında olduğunu dile getiren Erdoğan, "Aslında onlar da bazı şeylerin farkındalar ancak gerçekleri konuşmaya dilleri alışkın olmadığı için çarpıtıyorlar." diye konuştu.
"Türkiye'nin diplomaside artan gücünü uluslararası düşünce kuruluşlarından medyaya varıncaya kadar herkes yazıp çiziyor. Biz de gücümüzün ve etkinliğimizin farkındayız. Bu gücün kaynağı olan milletimize yaraşır biçimde hizmet etmenin derdindeyiz." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçenlerde de söylediğim gibi Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Bizim topraklarımızı korumak, ülkemizi kalkındırmak, köklerimize tutunarak ileriye adımlar atmak gibi bir gayemiz var. Bunun yanında dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında durma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Şam'da büyükelçiliğimizi yeniden faaliyete geçirdik, orada adımızı gören Suriyeli kardeşlerimizin hissiyatlarına bir bakın. 'Türk beklenendir', sözü öylesine kurulmuş bir cümle değildir. Türkiye'nin gönül sınırları, fiziki sınırlarının çok ötesindedir. Gittiğimiz her ülkede, ayak bastığımız her coğrafyada bunu gördük. Sayın Trump da aslında bir durum tespiti yaparak ülkemizin gücü ve etkinliğinin altını çiziyor. Doğru söze ne denir? Tespitler yerinde. Aramızda herhangi bir sıkıntı gerçekten yok. Şu an itibarıyla kendisi seçildiği andan itibaren görüşmelerimizi yaptık. Sayın Trump, pragmatik bir siyasetçi. Kendi ülkesine ve müttefiklerine maliyet üreten politikaları değiştirme vizyonuna sahip. Devir-tesliminden sonra yine herhalde biz de ilk tebriğimizi yapar, gündemimizde bulunan konuları samimiyetle ele almaya başlarız."
(Sürecek)