Cumhurbaşkanı Erdoğan Manisa'da
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kemal Derviş o günün hükümetine '15 yasa 15 günde çıkmazsa IMF kredi vermez, siz de emeklinin, memurun, işçinin maaşını veremezsiniz' diye dayatmıştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kemal Derviş o günün hükümetine '15 yasa 15 günde çıkmazsa IMF kredi vermez, siz de emeklinin, memurun, işçinin maaşını veremezsiniz' diye dayatmıştı" dedi.
"Cumhurbaşkanı Halkla Buluşuyor" programları kapsamında, Manisa Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap eden Erdoğan, Manisa sokaklarındaki kalabalığın kendisine farklı bir coşku ve heyecan verdiğini, il, ilçe ve mahallelerdeki tüm Manisalılara sevgilerini yolladığını ifade etti.
Soma'da, 13 Mayıs 2014'te meydana gelen elim kazada hayatını kaybeden 301 madenciye bir kez daha Allah'tan rahmet dileyen Cmhurbaşkanı Erdoğan, yakınlarına da başsağlığı dileklerini iletti.
Manisa'nın Türkiye'de birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin kıymetini en iyi bilen şehirlerden birisi olduğunu, tarımın, sanayinin, ticaretin şehri olan Manisa'nın, istikrarın ve güvenin kıymetini de çok iyi bildiğini belirten Erdoğan, Türkiye için hiçbir hedefleri, hayalleri, projeleri olmayanların bir araya gelerek, "Eski Türkiye koalisyonu" kurduklarını söyledi.
Bu koalisyonda ana muhalefet partisinin de bulunduğunu dile getiren Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Başbakanlığım döneminde olduğu gibi bugün de ana muhalefetin başındaki zatın yalanlarını, yanlışlarını, iftiralarını düzeltmekten adeta 'yoruldum'. Şimdi bu seçimlerde de çıktı bir takım vaatlerle emekliyi, çalışanı, öğrenciyi kandırmaya çalışıyor. Öğrencilere 'üniversite harcını kaldırma' sözü veriyor. Halbuki biz 3 yıl önce, Başbakanlığım döneminde zaten kaldırdık. Yahu böyle de göz göre yalan olur mu? Şimdi ben CHP'ye gönül veren kardeşlerimize söylüyorum; Bu yalancıların peşinden kopun. İşsizlere yılda 1 milyon istihdam sözü veriyor. Daha geçen yıl yeni gerçekleşen istihdam sayısı 1 milyon 350 bin. Bunlar siyasetle meşgul değil, Türkiye'nin gerçeklerinden bi haber."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun işsizlikle ilgili açıkladığı projenin Başbakanlığı dönemindeki "2023 hedefleri" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Önce ne dedi, 'Bana 4 yıl verin işsizliği ortadan kaldırayım' dedi. Kalktı bir proje açıkladı, ne dedi, '2035'de işsizliği yüzde 5'e düşüreceğim' demeye başladı. 'Yüzde 5' dediği rakam da aslında Başbakanlığım dönemindeki 2023 hedefidir. Ey Kılıçdaroğlu, senin neyine inanacağız, 4 senede sıfırlayacağım dediğine mi inanacağız, 2035'e mi inanacağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun son olarak Et ve Balık Kurumu'nu, Et ve Süt Kurumu'na dönüştüreceklerini söylediğini, bunu da 2013'de zaten yaptıklarını söyledi.
"Halbuki gidip kıyma alışverişi yapsa, değişen tabelayı görecek. Böyle siyaset olur mu?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu da yetmedi tutturdu şimdi 'Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki klozetler altındır' dedi. 'Klozet kapakları altındır' dedi. Ben de TRT'de canlı yayındayım, oradan hodri meydan dedim, eğer bir tane altın kaplama klozet kapağı bulabilirsen ben Cumhurbaşkanlığını bırakacağım, ama bulamazsan sen CHP'nin başından gitmeye var mısın? Gidemez. O koltuğa o biliyorsunuz kasetle geldi, kasetle. Zaten orada da bir yalan söylemişti. Baykal ile görüştü, ayrıldı, basın sordu, 'Aday mısınız' dedi, 'Yok, aday değilim' dedi. Bir gün sonra adaylığını açıkladı. Dünyada en çok nefret edilmesi gereken şey yalandır, yalancıdır. Sevgili Peygamberimize bir çok suçlar geliyordu. 'Şuna ne dersiniz, şuna ne dersiniz...', 'Yalan' deyince Peygamberimiz ayağa fırlıyor, 'Asla' diyor. Yalan bu kadar kaçınılması gereken bir durumdur."
"Türkiye'de yaşayan, bu ülkenin durumunu, bu ülkenin gerçeklerini bilen birisi nasıl bu kadar yalanı, yanlışı arka arkaya sıralar diye düşünüyordum ki mesele çözüldü" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meğer bu Kılıçdaroğlu Türkiye'ye bakmak yerine başka yerlere bakıyor. Yunanistan'a bakmış, oradaki partinin söylediklerinin aynısını toplamış. Hatırlarsanız, kendisi Yunanistan Başbakanı için ne diyordu, 'Dayan Yorgo, biz iktidara geliyoruz' demişti. Ama tabi Yorgo'nun siyasi ömrü buna yetmiyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin büyütülmeden, geliştirilmeden, kalkındırılmadan, zenginleştirilmeden bol keseden dağıtılmaya kalkılması durumunda yeniden IMF'nin kapısında borç dilenen ülkelerden biri haline düşeceğini dile getirdi.
"Biz iktidarı kimden aldık?" diye soran Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabi ben şimdi Başbakanlığım dönemini anlatıyorum, geçmişi anlatıyorum. Cumhurbaşkanlığım döneminde zaten böyle bir görevim yok ama o dönemi anlatmak durumundayım. Niye? Halkım doğruları bilsin istiyorum. Bilsin ki bu yalan ve yalancıların peşine düşmesin. MHP, DSP, ANAP. Bu üçlü IMF'den borç aldı, 23 milyar dolarla bize devrettiler. Sevgili Manisalılar, bu 23 milyar doları IMF'ye kim ödedi? Biz ödedik. ve başbakanlığım dönemimde IMF bizden borç istedi 5 milyar dolar. Anlaşma da yaptık, 'Ne zaman istiyorsanız verebiliriz' dedik. Veren el, alan elden üstündür. Biz buysak, biz böyle bir Türkiye inşa ediyoruz, yeni Türkiye bu dedik."
Merkez Bankasının döviz rezervini 27.5 milyar dolardan 122 milyar dolara çıkardıklarını anlatan Erdoğan, "O eski Türkiyeydi, şimdi ise yeni Türkiye. Farkımız bu. Hatırlayınız, CHP'nin ithal ekonomi bakanı güvencesi verdiği o Sayın Derviş döneminde, 15 günde 15 yasa güvencesi vardı. Kemal Derviş, o günün hükümetine '15 yasa 15 günde çıkmazsa IMF kredi vermez, siz de emeklinin, memurun, işçinin maaşını veremezsiniz' diye dayatmıştı. Kardeşlerim unutmayın, borç alan emir de alır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bir dönem IMF tarafından yönetildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi hükümet değil, koalisyon ortakları değil, Meclis değil, kim yönetiyordu biliyormusunuz? IMF" dedi.
Son katıldığı Davos toplantısında IMF Başkanı ile aralarında geçen diyaloğu anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben IMF'nin başındaki zatla, yanımda ekonomi bakanım, karşımda Başbakan yardımcım var, konuşuyoruz. Dedim ki 'Bak, siz bize eğer kredi açarsanız, biz size bu borcumuzu yaptığımız planlama ile öderiz. Ama yok siz Türkiye'yi yönetmeye kalkarsanız, yönetilecek bir Türkiye yok. Adam tabi renkten renge girmeye başladı. Bu ülkeyi biz yönetiyoruz. Dedim ya 'Siz bu borcu verdiniz bizden önceki hükümetlere, biz de size bu parayı ödüyoruz, ödeyeceğiz. Ama ülkeyi yönetmeye gelince, bu ülkeyi dedim, ben yönetiyorum, kusura bakmayın."
(Sürecek)