Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyen İsrail, Türkiye'nin bölgedeki gücünden, elde ettiği kazanımlardan da çok rahatsız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyen İsrail, Türkiye'nin bölgedeki gücünden, elde ettiği kazanımlardan da çok rahatsız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ziyareti dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail'in Suriye'ye yönelik askeri saldırıları hatırlatılarak, " Türkiye'yi de hedef alan saldırılar mı bunlar? Türkiye'ye de gözdağı mı vermek istiyor? Suriye'de bir güç gösterisi mi gerçekleştirmek istiyor? İsrail'in tam olarak amacı nedir?" soruları üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

" İsrail'in bu attığı adımlar barış ve huzuru tehdit eden adımlardır. Türkiye ile ilgili ne gibi adımlar atar veya atmayı planlıyor, bunları yakından takip ediyoruz.

Biz niçin İsrail'le bütün ticari ilişkileri kestik? Çünkü biz biliyoruz ki dostumun düşmanı, aynı şekilde bize de düşmanlık yapıyor demektir. Şu an itibarıyla Gazze'deki o masumlara acımasızca bombaları yağdıran, bütün bölgeyi harabeye dönüştüren bir İsrail'den, biz zaten insanlık beklemeyiz. İsrail kandan ve kaostan besleniyor. Barış ve huzur iklimi İsrail'in istediği son şeydir. Suriye'de yıllardır süren iç savaşın bitmesinden, Suriye halkının kendi geleceğini tayin edecek olmasından, birlik ve bütünlük rüzgarından İsrail rahatsız olmuştur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Suriye'de bazı grupları kışkırtarak yeni bir çalışma ortamı oluşturmaya çalıştığına dikkati çekerek, "Bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyen İsrail, Türkiye'nin bölgedeki gücünden, elde ettiği kazanımlardan da çok rahatsız. Suriye Hükümeti, devrim sonrasında ülkede huzuru, toplumsal barışı ve ekonomik kalkınmayı sağlamaya çalışıyor. Zorluklarla karşılaşsalar da büyük bir çaba içindeler." dedi.

Geçmişte İsrail'in kışkırtmalarıyla hareket eden herkesin hüsrana uğradığını anımsatan Erdoğan, "İsrail, sadece kendini düşünür. Herkes birlik ve toprak bütünlüğü temelinde yeni Suriye'yi inşa için gayret göstermelidir. İsrail provokasyonunun vadettiği sadece kan, gözyaşı ve ölümdür. Bir ve bütün Suriye ise müreffeh bir geleceğin formülüdür. Her zaman söylediğimiz gibi, biz komşumuz Suriye'nin yeni bir çatışma iklimine sürüklenmesine izin vermeyiz ve vermeyeceğiz." diye konuştu.

"Devlet-vatandaş işbirliğini güçlendireceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da meydana gelen deprem hatırlatılarak, "Bu aralar belli büyüklüklerde çeşitli illerimizde depremler meydana geliyor. Sadece İstanbul'da değil, tüm Türkiye'de depreme hazırlık konusunda neler yapılacak?" sorusu üzerine, deprem meselesini sembolik birkaç bina, slogan ve algı operasyonları parantezinde ele alanlardan olmadıklarını vurguladı.

Bu konuda kalıcı ve sürdürülebilir çözümlerin peşinde olduklarının altını çizen Erdoğan, depremin Türkiye'nin gerçeği olduğuna, yaşanan kayıpları sonlandırmanın ancak sağlam yapılar inşa ederek mümkün olacağına işaret etti.

Erdoğan, meseleye konjonktürel ve küçük ölçekli değil, resmin bütününü gören bir anlayışla yaklaştıklarını, 11 ili etkileyen asrın felaketinin kendilerine sağlam yapılarla felaketin önüne geçmenin mümkün olduğunu gösterdiğini belirterek, "Yapı stokumuzu yenilemek için elimizdeki en etkin çözüm, kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm meselesi, Türkiye için bir hayat memat meselesidir. İnsanların evlerinin başlarına yıkılmaması için en dayanıklı, son teknolojiyle yapılmış ve estetik açıdan şehirlerimizin dokusunu koruyan ve destekleyen yapılar inşa etmeliyiz. Bu konuyu ideolojik saplantılara kurban veremeyiz." dedi.

Depreme hazır şehirlerin Türkiye'nin geleceğini kurtaracağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin dört bir yanında depreme hazırlık konusunda kapsamlı ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz. Yerinde dönüşümü teşvik edecek ve devlet-vatandaş işbirliğini güçlendireceğiz." ifadelerini kullandı.

"AFAD'ımız bütün birimleriyle çalışıyor"

Erdoğan, Türkiye'nin şu anda çok güçlü bir AFAD'a sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"AFAD'ımız bütün birimleriyle çalışıyor. İstanbul'daki depremde ben de ilk gün hemen İstanbul merkeze gittim. Çalışmaları arkadaşlarla beraber yürütelim dedik. O gün ilgili bütün arkadaşlar Kağıthane'deki merkeze geldiler. Orada gerekli koordinasyonu yaptık ve çalışmayı yürüttük. Sağ olsunlar bütün tedbirleri almak suretiyle adımları atmışlar. Dedik, buradan bir Hasbahçe'ye inelim, vatandaşın oradaki durumunu görelim. Baktık ki vatandaş, çadırlarla Hasbahçe'de konaklamış. Orada çoluk çocuk birlikte oturuyorlar. Sağ olsun Kağıthane Belediyemiz onlara orada yemek ikram etti. Sonra biz de onlarla beraber olduk. Geç saate kadar beraberce hasbihal ettik. Orada sadece Kağıthane'nin halkı yoktu. Kağıthane dışından da vatandaşlar gelmişti. Onlar da orada, o masalarda yerlerini aldılar. Deprem anı bir korkudur, geliyor geçiyor. Fakat tedbirlerimizi her an almamız lazım."

Türkiye'nin tedbirle iç içe olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Bu konuda hocalarımız televizyonlarda uyarıyorlar. Tedbirlerin ne tür olması lazım, bu konularda çeşitli bilgiler veriyorlar. Ama her geçen gün halkımızın bilinci daha da artıyor. Bu bilinçlenmeyle beraber de yaşam devam ediyor. Allah yar ve yardımcımız olsun." dedi.

"CHP'nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz"

CHP'li parti yöneticileri ve milletvekillerinin polise yönelik tutumuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Siyasi hırsları ve saplantıları, CHP'li yöneticileri esir almış durumda. Muvazene tamamen kayboldu. Utançla hatırlanacak işler yapıyorlar. Milleti sokağa dökmek, iç karışıklık çıkartmak, kaos oluşturmak, provokasyonlara ortam sağlamak bitti, işi şimdi doğrudan devletin polisinin üzerine otobüs sürmeye kadar vardırdılar. Bu menfur eylem, siyasetin sınırlarını aşmıştır. Bu konu artık siyasetin değil, yargının konusu haline gelmiştir. Nasıl bir zihniyet ve şahsiyet fukaralığı, otobüsü polisin üzerine sürme talimatını verdirebilir. Polisimizi kimler hedef alır, teröristler. Polislerimiz devletin ve milletimizin güvenliği için gecelerini gündüzlerine katarken, siz nasıl onların üzerlerine parti otobüsü sürdürürsünüz?

Orada bir husus da dikkat çekiciydi. O kadın polisimiz başörtülüydü. O esnada otobüsün içinden de 'Sür, sür, sür' diye bağırıyorlar. Sonra şoför de itiraf ediyor. 'Öyle dediler, ben de sürdüm' diye. Allah'tan, polisimiz kaçarak kurtuluyor. Ben, Adalet Bakanımıza da hemen durumu aktardım. Bakanımız da işi takibe aldı. O şekilde konunun üzerine gittiler. Orada polisimiz kaçarak kurtuldu ama Allah göstermesin otobüsün altında da kalabilirdi. Sonra şoförle ilgili bir adli süreç başladı. Bunlar, milleti sokağa dökmek için adeta tahrik ediyorlar. Bu tahrik nereye kadar gider, bunun bizler de siyasetçi olarak sonuna kadar takipçisi olacağız. Yaşanan sıradan bir olay değil. Provokatörlerin tahrikleri devam ediyor. Bunun üzerine gitmemiz lazım. Biz CHP'nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz ama vatandaşımızı da bunlara asla kurban etmeyeceğiz."

"Milletin basiretine bant çekmeye çalışıyorlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında ortaya çıkan görüntülere ve partisinin cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair açıklamaları hatırlatılarak, "Özgür Özel, 'İmamoğlu kendisi istese bile cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçemez' dedikten 24 saat dahi geçmeden 'Mansur Yavaş cumhurbaşkanı, İmamoğlu başbakan olur' şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamasından da 24 saat geçmeden 'A planımız da B planımız da Z planımız da İmamoğlu' açıklamasını kullandı. Bu kararsız ve birbiriyle çelişen ifadelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunun nedeni ne olabilir?" sorularına da yanıt verdi.

"Anadolu'da bir söz var, 'Sokma akıl 8 adım gider' diye. Bunların durumu da maalesef böyle. Devamlı bu tür şeyleri söylüyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bu 8 adım da gitmeyecek." ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Buradaki çelişkiler yumağını doğuran ana unsur, CHP yönetiminin kendi akıllarıyla hareket etmemeleridir. Bir an kendi fikirlerini söylemeye kalktıklarında ise nedense kendilerini hemen tekzip etme yoluna gidiyorlar. Sabah söylediklerini akşam yine kendilerini düzeltiyor. Komik desen artık komik bile değil, ortada acınası bir durum var. Bu kaosun, her kafadan bir ses çıkma halinin asıl nedeni, bunların samimiyetsizlikleridir. CHP'de herkesin kendi hesabı var. Herkes bir başkasının kuyusunu kazıyor. Bunların öyle ciddi manada kararlı bir yapıları da yok. Yani durumları hiç iyi değil.

CHP içinde bu acınası halden kurtulmak gerektiğini söyleyenler ise hemen alaşağı ediliyor. 'Sen mi konuştun? Defol' diyorlar. Böyle bir durum var. CHP'nin kafası öyle karışık ki, asıl göstermek istemedikleri bu çorba, bir garabet çorbasıdır. O çorbaya kimlerin kaşık salladığını milletten gizlemek için, milletin basiretine bant çekmeye çalışıyorlar. Yaptıkları iş bu. Neticede ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Konuştukça batıyorlar. Biz CHP'nin düştüğü bu bataklıkla ilgilenmiyor, işimize bakıyoruz, millete hizmete odaklanıyoruz."

(Bitti)

Kaynak: AA / Buğrahan Ayhan - Güncel
title