Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM 5. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu: (2)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu dikkat ederseniz muhalefet yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu dikkat ederseniz muhalefet yapıyor. Belediyelerde personele maaş dahi ödeyemezken bakıyorsunuz, milletin kaynaklarını sapkın akımlara peşkeş çekmekten utanmıyorlar." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, inançlarında üstünlüğün asla cinsiyette, kökende, renkte, ırkta değil, ilimde, ahlakta, takvada, merhamette ve erdemde aranması gerektiğinin emredildiğini kaydetti.
Bunları söylerken kimi toplumlara sirayet etmiş yanlış uygulamaları da inkar etmediklerini belirten Erdoğan, "Hatalı yorumlardan kaynaklanan kötü örnekler ve pratikler esas değil, istisnadır. Bertaraf edilmesi gereken marazlardı. Sui misal emsal olmaz. Bizim ülkemizde kadınlarla ilgili sizlerle beraber omuz omuza verdiğimiz mücadelenin özünde işte bu yaklaşım vardır. Sorunlarımızı halının altına hiçbir zaman süpürmedik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her meseleyle cesaretle yüzleştiklerini, üzerine kararlılıkla gittiklerini dile getirerek, "Kimi zaman töre denilerek, kimi zaman güya dinimize atfedilerek meşrulaştırılmak istenen hatalı uygulamalar yerine doğruyu, iyiyi, güzeli, insani olanı ikame etmeye çalıştık." ifadesini kullandı.
Hangi engellerle karşılaşıldığının en yakın şahidinin kadınlar olduğunu aktaran Erdoğan, bu mücadelede çoğu zaman rüzgara karşı yürüdüklerini kabul ettiklerini söyledi.
Erdoğan, Türkiye'de özellikle 1960'lı yıllardan itibaren Batı'nın desteği ve teşvikiyle yürütülen siyasi, sosyal ve ekonomik politikaların işlerini zorlaştırdığına dikkati çekerek, bu sinsi politikaların kendi dinamikleriyle çözebilecekleri pek çok konu gibi kadınlarla ilgili sorunları da farklı mecraya taşıdığını belirtti.
"En iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor"
"Önceleri televizyon, radyo, gazete, dergi gibi medya araçlarının, son dönemde etrafımızı örümcek ağı gibi saran sosyal medya platformlarının yıkıcı etkileri karşısında direnebilmek gerçekten meşakkatliydi." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı zorlukları hala iliklerimize kadar hissediyoruz. Tahribat öyle büyük ki telafisi kolay olmuyor. Sosyal medyanın kaotik atmosferi ise çabalarımızı daha da güçleştiriyor. Açık konuşmak gerekirse kendi insanımızın bir kısmının evlatlarının inancıyla, hayat biçimiyle, siyasi algısıyla, sosyal çevresiyle, bambaşka dünyalara kapılıp gitmesine engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Çocuklarımızın zihinleri ve gönüllerinin kontrolü, tamamen bizim dışımızda olan sanal dünyanın tesiri altındadır. Bu, sadece ülkemize mahsus bir sorun da değildir. Batılı devletler dahil herkes insanın kendi elleriyle ortaya çıkardığı bu 'Frankeştayn'la mücadele içindedir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapıdaki dramatik değişimi de bundan ayrı göremediklerini söyledi.
Birilerinin yüzleştikleri tehditlere gözlerini kapatmış durumda olduğuna değinen Erdoğan, "Bu konuyu her gündeme getirdiğimizde bizi eleştirmek, bizi yaftalamak, ezberlenmiş cümlelerle bize saldırmak dışında hiçbir şey yapmıyorlar ama en iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor. Mevcut tablonun devam etmesi halinde içinde bulunduğumuz asrın sonunda nüfusumuzun 10 milyon gerilemesi bekleniyor. Yani ülkemizi ve milletimizi özellikle nüfus konusunda endişe verici bir gelecek bekliyor." bilgisini paylaştı.
"Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir"
Erdoğan, bir tarihçinin bu durumu nasıl değerlendirdiğini şöyle aktardı:
"Türkiye bir kabusa gidiyor. Anadolu'daki Türk nüfusu hızla yaşlanıyor. Milletimiz kendisini toparlayamazsa, bu topraklardaki yaşama kabiliyetini kaybeder. Bu bir beka sorunudur. Prut Savaşı'nda 1711'de Rusları yendiğimizde bizim nüfusumuz 30 milyon, Rusların nüfusu 16 milyondu. Meşhur 93 Harbi dediğimiz 1877-78 büyük bozgununa gelindiğinde Ruslar 100 milyona ulaşmıştı, Osmanlı 26 milyondu. Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya 175 milyona çıkarken, Osmanlı 22 milyona gerilemişti. Cumhuriyet döneminde 1960'larda yanlış bir iş yaparak doğum kontrol sistemiyle Türk nüfusunu azalttılar. Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz içi boş kavramlar uğruna birbirimizle didişirken, kavga ederken vaktimizi ve enerjimizi fütursuzca harcarken, milli bünyemizi işte böyle zayıflattılar, böyle içeriden çökerttiler. Ülkemize açıkça söylemek gerekirse büyük pusu kurdular. Yanlış eğitim politikasıyla, yanlış nüfus kontrolü politikasıyla milletimize güç ve zaman kaybettirdiler." değerlendirmesini yaptı.
İhanet kelimesinin tarif edebileceği bu yanlışın bugün de muhalefet ve muhalefet belediyeleri eliyle hala devam ettirilmeye çalışıldığını kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu dikkat ederseniz muhalefet yapıyor. Belediyelerde personele maaş dahi ödeyemezken bakıyorsunuz, milletin kaynaklarını sapkın akımlara peşkeş çekmekten utanmıyorlar. LGBT paçavralarıyla donattıkları belediyelerde ortaya çıkan yolsuzlukları ise hepimiz ibretle takip ediyoruz. Elbette mesele sadece muhalefetin ihanetiyle sınırlı değil, neoliberal kültürün özendirdiği hayat tarzının olumsuz etkileriyle de karşı karşıyayız. Toplumun temeli olan aile kurumu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tehdit ve tehlike altındadır. Ailenin, aile kurmanın, çocuk sahibi olmanın daha önce hiç olmadığı kadar örselendiği bir dönemin içindeyiz."
"Gençler tek başlarına yaşıyor ve '1+1' ev onlara yetiyor"
Erdoğan, bugün pek çok ailenin 25, 30 ve 35 yaşına gelmiş çocuklarını evlenip yuva kurmaya, çocuk sahibi olmaya ne yazık ki ikna edemediğini aktardı.
İnşaat sektörünün artık "4+1" veya "3+1" değil, daha ziyade stüdyo tarzı "1+1" konutlar yapmaya yöneldiğinin altını çizen Erdoğan, "Asıl tehlike budur çünkü gençler tek başlarına yaşıyor ve '1+1' ev onlara yetiyor. Avrupa devletleri, kendi nüfusları ülkenin çarklarını çevirmeye yeterli olmadığı için sürekli dışarıdan göçmen alıyor. Bunun için sosyal medya mecraları dahil her türlü propaganda aracını kullanıyorlar. Türkiye'yi sürekli karalayan, ülkemizi kötüleyen paylaşımların önemli kısmı, bu kara propagandanın ürünüdür. Muhalefet de bu algı operasyonuna taşeronluk yapıyor. Eş zamanlı olarak yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine ve insani diplomasiye zarar verilmek isteniyor." dedi.
(Sürecek)