Erdoğan'dan 'Kayyum' Yorumu: Bizim Bildiğimiz Bize, Yargının Bildiği Kendinedir
Erdoğan, Koza İpek Holding'e kayyum atanmasıyla ilgili, "Bir numarası kaçıyor. İyi düşünülmesi lazım. Bizim bildiklerimiz bize, ama yargının bildiği de kendinedir" dedi.
İpek Koza Holding ve bünyesindeki şirketlerin yönetimine kayyum atanmasıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu bir yargı süreci. Yargı, inanıyorum ki elinden geleni yapacak. Acaba niye kayyum tayin etti yargı? Bunun üzerinde iyi düşünülmesi gerekir. Çünkü 1 numarası kaçıyor. Arkadan da diyor ki, herhangi bir usulsüzlük söz konusu değildir diyor. O zaman niye kaçıyorsun? Kaçma kal ülkende. Kaçıyorsa demek ki burada bir su kaçağı var. Temenni ediyorum ki Türk yargısı adil bir şekilde bununla ilgili de kararını verecektir. Bizim bildiklerimiz bize, ama yargının bildiği de kendinedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV ve 360 TV haber kanallarının ortak yayınına konuk oldu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen ve canlı olarak yayınlanan programda Erdoğan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
DEMİRTAŞ'A DOKUNULMAZLIK GÖNDERMESİ
Seçim kampanyalarına yönelik açıklamalarının bir anlamda suç duyurusu gibi olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, burada suçüstü olayının önemine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu işin faillerinin ortada dolaştığını söyleyerek, "6-7-8 Ekim'de milleti sokağa döken kimdi, açıkça bunu söylemedi mi o malum partinin başındaki kişi? Aynı şekilde Diyarbakır'da, Suruç'taki açıklamalar ve oralardaki bütün bu tahrikler apaçık ortada. Fakat burada dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle bir süreç işliyor. Burada kalkıp da birilerinin yargıya suç duyurusunda bulunmasına gerek yok ki. Çünkü oradan da birşey bekliyor. Bunların biraz da seçim kampanyalarını yürütme şekli bu" dedi.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DAN GELEN KANAAT ÖNDERLERİ
Doğu ve Güneydoğu'dan kanaat önderleriyle toplantılarında neler kendisine söylendiğinin sorulması üzerine ise Erdoğan, 200'e yakın kanaat önderiyle biraraya geldiğini belirtti.
Erdoğan, belli bir aşiretin başının, "Ben 160 bin lira haraç verdim. Sonra 60 bin lira daha verdim" dediğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu sadece bu zata ait değil. Esnafa diyorlar ki, '30'ar bin lira vereceksiniz.' Bunların para kaynağı neresidir demeye gerek yok. Bugün söylediler bana, '1 yıl boyunca, bir esnaf var 5 bin lira kazanamadı ama 10 bin lira haraç istediler, buldu buluşturdu onu verdi' diyor. 'Ne yapayım öldürsünler mi beni' diyormuş. Bir şey daha söylüyorlar, 'Döneceksin HDP'ye üye olacaksın ondan sonra da teşkilat zaten bize üye olup olmadığını bildirecek, olmadığın takdirde bunun da bedeli bellidir.' Böyle bir çalışma yapılıyor. Hala bu seçim kampanyalarını takip eden Batılılar, işin bu boyutunu hiç görmüyor. O kalkıyor, 'A partisi televizyonlarda şöyle, gazetelerde böyle.' İnsan hayatı var burada, sen insan hayatını niye konuşmuyorsun? Sen bunu takip ediyor musun? Gelip bunu soruşturuyor musun? Raporlarına kaydediyor musun? Yok. Böyle bir adalet anlayışı, böyle bir vicdan olur mu? Batı'nın gönderdiği tipler, Avrupa Birliği'nin, AGİT'in şunun, bunun, hepsinin bir defa ön kabulleri, önyargıları var. Bu ön kabullerle geliyorlar. Fakat bu ön kabullerinin hiçbirisi bizim ülkemizde İnşallah sökmeyecek. Görüştüğüm bütün aşiret reisleri, kanat önderleriyle, umutluyum onlar yine onları tehdit edecekler biliyorum, fakat inanıyorum ki bunların bu kadar dertli olması yeni bir çıkış yolunun habercisi olabilir."
"1 PUANIN ONLAR İÇİN BÜYÜK ÖNEMİ VAR"
Terörden medet uman medya tartışmalarını değerlendiren Erdoğan, "Bu konularda hiçbir zaman samimi olmadılar. Birçok kez ta belediye başkanlığımdan itibaren Başbakanlığım döneminde bunların ileri gelenleri, patronları, genel yayın yönetmenleri benle hep görüşürlerdi. Neden sonra bu ilişkiler kesildi? İşte bu tür olaylarda kendilerine 'Niçin sizler de tavır almıyorsunuz, sorun sadece devletin sorunu değil sorun aynı zamanda sizin de sorununuz olması lazım. Yani terör örgütleri yarın sizi de vurabilir.' Ama hiçbir zaman 'Haklısınız, doğrusunuz' demelerine rağmen böyle bir tutumun içerisine girmemişlerdir. Ancak bunlara savcılıktan bir yayın yasağı gelirse o zaman böyle bir şeyde yayın yasağına uymuşlardır. Bakıyorsunuz orada -bunları ifade etmek istemiyorum ama- ölüm anında yerde yatan vatandaşlar veya başkaları, onları resimleri, hepsi orada yayınlanıyor. Görsel medyada da aynısı görüyoruz, yazılıda da görüyoruz. Tabi mecburen Başbakanlığım döneminde de burada yargıya başvurmak suretiyle oradan yasak çıkarmaya çalışıyorduk. Kendilerini arayıp da 'Bu doğru olmuyor, şunları durdurun' dediğimizde ne yazık ki bazıları uyuyor ama büyük bir kısmı buna uymuyordu. Çünkü burada onlar reyting endişesi taşıyorlardı, reyting sebebiyle bunları yapıyorlardı. Bugüne kadar da bu hep böyle geldi, bugün de böyle gidiyor. Şimdi de aynı şekilde terör örgütünün ileri gelenleriyle ilgili çok ciddi yayınlar yapılıyor. Bu yayınlar onların methine yönelik, onların çok daha güçlü olmasına yönelik. Çünkü onlar şuanda öyle bir yayın politikası güdüyorlar ki 1 puanın onlar için büyük önemi var. Bunu 7 Haziran'da gördük" ifadelerini kullandı.
KOZA İPEK GRUBU'NA KAYYUM ATANMASI KARARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İpek Koza Grubu ve bağlı şirketlere kayyum atanması kararına ilişkin soru üzerine ise "Bu bir yargı süreci. Yargı sürecinin içerisinde, yargı ben inanıyorum ki elinden geleni... Çünkü kendi sitelerinde, şöyle baktığımız zaman, mesela bir gar önündeki eyleme, orada bir şeyler görüyoruz, çok çok farklı. Onun sahiplenilmesi olayına da bakıyoruz orada da farklı bir şeyler var. Acaba niye kayyum tayin edildi, bunun iyi düşünülmesi lazım. Çünkü bir numarası kaçıyor ama arkadan diyor ki 'Herhangi bir şey söz konusu değil, usulsüz yurt dışına para çıkışı yoktur.' Tamam, niye kaçıyorsun? Kaçma. Kal ülkende. Kaçtığına göre demek ki burada bir su kaçağı var. Temenni ediyorum ki Türk yargısı adil şekilde bununla ilgili kararını verecektir. Tabii bizim bildiklerimiz bize ama yargının bildikleri de kendinedir" yanıtını verdi.