Cumhurbaşkanı Erdoğan Canlı Yayında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "rejim değişecek" iddialarının çok üzücü olduğunu ifade ederek, "Yıllardır, 40 yıllık siyasi hayatımda benim böyle bir iddiam; 'rejim değişecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "rejim değişecek" iddialarının çok üzücü olduğunu ifade ederek, "Yıllardır, 40 yıllık siyasi hayatımda benim böyle bir iddiam; 'rejim değişecek.' diye olmamıştır. Rejim, 1923'te bitmiştir ve bu Cumhuriyet'tir. Şu anda bizler Cumhuriyet'in özellikle içindeki aktörler olarak bugüne kadar bu sistemi öyle veya böyle aldık geldik. Ama bu sistem ihtiyaçlara cevap vermiyor. Bu vücuda bu sistem dar geliyor. Tabii burada dert başka. Şimdi işte son zamanlarda ortaya çıkardıkları bu eyalet falan vesaire gibi şeyler; hepsi buralardan neşet ediyor. Bakın bir defa Türkiye'nin eyalet sistemi vesaire gibi problemi, derdi yok." dedi.
Erdoğan, TRT'nin özel yayınında Erhan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çelik'in, "Başkan seçilen kişinin Meclis'i feshetme yetkisini elinde bulundurması" iddialarına ilişkin sorusu üzerine, "Seçime götürmek başka bir şey, fesih başka bir şey. Fesih dediğiniz zaman 'kendisi yerinde kalır' havası gelir. Onun için fesih yetkisi yok. Yeniden seçime götürme anlayışı var. İki sandık da ne yapacak? Kurulacak. Kendisi de seçime gidecek, parlamento da seçime gidecek." diye konuştu.
Olayın aslının bu olduğunu ancak farklı anlatıldığını dile getiren Erdoğan, "Ben yerimde dururum, sizi de ortadan kaldırırım. Böyle bir şey yok. Seçimi yenilerim veya yeniden seçime giderim, ben de sandığı ortaya koyuyorum kendim için aynı zamanda parlamento için. Yani bir cumhurbaşkanı durup dururken, niye kendisi için böyle bir seçim arzu etsin ki? Onun için istikrar var, güven var, onun için 5 sene var. Yani 5 yılda bir bu ülkede bundan sonra, fevkalade bir durum olmadıkça seçim olacak. Onun dışında olmayacak." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde milletvekili sayısının artırılmasına neden ihtiyaç duyulduğu yönündeki soruya, bunu Avrupa'dan bazı örneklerle anlatmak istediğini belirterek, hangi ülkede ne kadar üye var bunların görülmesinde fayda olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı:
"Mesela nüfus itibarıyla da bakarsak isabetli olacak. Bunlar Avrupa ülkeleri. 6 ülkeden Türkiye dahil örnek vereyim. Mesela Almanya'nın nüfusu 82 milyon. Milletvekili sayısı ne biliyor musunuz? 667. Peki, milletvekili başına düşen kişi? 123 bin. Fransa'ya geliyoruz, 66 milyon nüfusu var. Milletvekili sayısı ne biliyor musunuz? 925. Peki milletvekili başına düşen nüfus? 75 bin. İspanya'ya geliyoruz, nüfus 44 milyon. Milletvekili sayısına bakıyoruz, 616. Bunların içinde tabii senatoyla beraber olanları da var. Burada da 64 bin kişiye milletvekili veya senatör düşüyor. İtalya'ya geliyoruz, yine aynı milletvekili, senatör, 60 milyon nüfusu var. Milletvekili sayısı ne biliyor musunuz? 952, senatör ve milletvekili. Peki ne kadara düşüyor? 63 bin kişiye. Geliyoruz İngiltere'ye, orası daha da farklı. 65 milyon nüfusu var, milletvekili sayısı ne biliyor musunuz sevgili milletim? Bin 449, ey Kılıçdaroğlu... Burada senatör var, avam kamarası var, milletvekili var. Sayı bu. Peki ne kadar kişiye düşüyor? 45 bin kişiye. Bu kalkmış 600 milletvekiliyle, bunların mukayesesini yapıyor. Geliyorum Türkiye'ye 80 milyon nüfusumuz var ki Almanya'dan sonra en çok nüfusa biz sahibiz. Şu anda bizim 550 milletvekilimiz var ve kaç kişiye düşüyor biliyor musunuz? 143 bin kişiye, bir milletvekili düşüyor. ya biz bununla neyi getiriyoruz şimdi? Biz bununla temsilde adaleti getiriyoruz. Niye? Daha az kişiyle temsili yapabilen milletvekillerimiz olsun. Öyle bir adaletsizlik daha var ki bizde, mesela İstanbul'da burası çok enteresandır, 120 bin kişi bir milletvekili çıkarırken, Anadolu'muzun bazı illeri var, zikretmeyeceğim isimlerini, 15-20 bin kişiyle milletvekili çıkarıyor. Bu adalet mi? Peki bu niye yapıldı? O illerimizin de milletvekili olsun anlayışıyla yapıldı. Ama bu adalet değil. Şimdi bu sayı çoğaltılıp da eğer nüfusun azalması ve milletvekili temsili bu noktada güçlendirilmiş olursa hiç olmazsa oralara da bu biraz yakışır. Olayın aslı bu."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ayrıca bu noktada başka bir şeye de gidilebileceğini aktararak, "Nedir o? Mesela dar bölge sistemine gidersin veya daraltılmış bölge sistemine girersin. Bu tür şeyleri yapmak suretiyle de bu işe bir çözüm bulunabilir. Ama buna da yanaşmazlar. Bu da işlerine gelmez. Onun için şu anda bu sistem böyle yürüyor mu, yürüsün. Yürüsün ama hiç olmazsa dedik milletvekili sayısını 550'den 600'e çıkaralım da temsilde adaleti yakalayalım. Olayın aslı bu." diye konuştu.
"Parayı almaya gelince alıyorsun, seçilmeye gelince 'dur' diyorsun"
Seçme yaşının 18 olduğunu, zor olanın seçilmek değil, seçmek olduğunu vurgulan Erdoğan, "O yetkinlik ister. Şimdi seçme noktasında 18'i kabul ediyorsun, seçilmeye gelince 18-25 aralığını kabul etmiyorsun. Zaten bu daha önce 30'du. Bunu 30'dan 25'e indirdik. Şu anda 25 ila 30 arasında son seçimlerde 5 kişi seçildi. Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi diyoruz ki 'Hayır olmaz biz 25'i de 18-25 aralığına indirelim.' 18-25 aralığında olanlar, parlamentoya girme şansına sahip olsunlar. Yalnız burada da tabii birçok yalanlar söyleniyor." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 18-25 aralığında 132 bin vergi mükellefi olduğunu, bunların ödediği verginin Ankara-Konya hızlı tren hattını yaptırmaya yeteceğini söyledi.
"Şimdi bu insanlardan parayı almaya gelince alıyorsun ama seçilmeye gelince 'dur' diyorsun. Niye bunu yapıyorsun?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kaldı ki bu insanlar yetişmiş insanlar olacak, öyle rastgele olmayacak. Hiçbir siyasi parti de kendini temsilde zora sokacak olan adayı gelip de cepheye sürer mi? Sonra olayı sadece burada da görmeyelim. Milletvekili seçilme imkanı da olur, muhtar, belediye başkanı, belediye meclis üyesi seçilme imkanı da olur, tüm bunların önünü açalım ki bu gençlerimiz bir an önce demokrasiye güç katsın. Bunu sağlayalım. Sonra kızlarımıza bu noktada niye hakaret ediyorsun? Şimdi evlenmede yaş nedir? 18 değil mi? Cezai mükellefiyette yaş 18, bunları kabul ediyorsun. Burada niye önünü kesiyorsun? Neymiş, iki sene milletvekili olunca ondan sonra bunlar emeklilik haklarını temin edecekler. Böyle bir şey yok. Bir defa emeklilik hakkı elde etmek başka bir şey, parayı almayı başlamak başka bir şey. Parayı ne zaman alacak? İkinci dönem bakalım milletvekili seçilebilecek mi? Seçilmedi, o zaman ne yapacak? Kendisi ya primleri ödeyecek veya nerede çalışıyorsa oradan ödenecek ve 23 yıl, bu ödemeyi yapması lazım. Erkeklerde ne zaman emeklilik? 65 yaş. Bayanlarda ne zaman? 63 yaş. Bütün bunlar bu kadar açık, net ortada ama bunu anlatmıyor ve gençlere de hakaret ediyor. Biz bu gençlerden çok istifade edeceğiz, erkeğiyle, bayanıyla. Onlara da biz hakaret ettirmeyiz. Bir taraftan da 'Ben Atatürk'ün partisinin başkanıyım.' diyeceksin ama Gazi Mustafa Kemal'in 'Gençler Cumhuriyet'i ve bu vatanı sizlere emanet ettim.' hitabını bir kenara koyacaksın. Başka şey söylemeye gerek var mı?"
"Faniler üzerinde inşa edilen bir sistem kurmuyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çelik'in, "Hayır cephesinin argümanlarından birisi de 'Recep Tayyip Erdoğan sonrası ne olacak?' Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, "Ben maşallah, elhamdülillah diyorum. Allah'a hamd ediyorum. Demek ki bayağı sevenim varmış. Ama ben bir de şuna inanıyorum. Ben faniyim. Benim kalkıp da 2019'a kadar ömrümün olacağını bana kimse garanti edemez. Böyle bir şey söz konusu değil. Kaldı ki biz faniler üzerinde inşa edilen bir sistem kurmuyoruz. Biz, herhangi bir faninin samimiyetle, başarılı bir şekilde yürütebileceği, milli iradenin tecellisiyle ortaya çıkmış bir sistem inşa ediyoruz." diye yanıtladı.
Türkiye'nin darbecilerin hazırladığı anayasaya mahkum edildiğini, Şimdi "Darbecilerin hazırladığı değil, sivil iradenin hazırladığı bir 18 maddeyle bu işi devam ettirelim." dediklerini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gönül arzu ederdi ki 60 maddenin görüşülerek, temsilcilerimiz tarafından Başbakanlığım dönemim de dahil, 4 siyasi partinin elemanlarının çalışarak hazırladığı 60 madde vardı. Burada bu arkadaşlarımız mutabık kalmışlardı. Bunlar o maddeler üzerinde hepsi imzalarını koymuşlardı. Fakat ne yazık ki kaç kere ben Kılıçdaroğlu'na 'Hadi gel, buyurun ikimizin beraber burada Meclis'e getirmemiz bile yeterli ve Meclis'ten biz bunu geçirebiliriz.' dedim. Ne zaman ki bunu dedim hemen kaçtı. Niye kaçıyorsun ya? Gel. Biz bu adımı atalım. Hemen bu 60 maddeyi bir defa kuralım. Bu 60 maddeyle beraber de anayasanın bütününü halledelim. Yapmadı ve buraya böyle geldik. Sağ olsun Milliyetçi Hareket Partisi, bu konuda yeni süreçle ilgili adımı AK Parti ile beraber attı. En azından şu darbeci sistemin ürünü başkanlık anlayışını bir kenara koyup, milli iradenin arzu ettiği bir sistemi ortaya koydu. Bu tabii bu bütünü kapsamıyor ama en azından işin tepe noktasını halleden bir şey. Temenni ederiz ki, bu yeni düzenlemeyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile şimdi bunun önü de açılır ve yeni dönemde o söz verdiğimiz anayasayı da gerçekleştirme imkanını yakalarız."
"Türkiye'nin eyalet sistemi gibi bir problemi, bir derdi yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "rejim değişikliği" iddialarının sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Bu, çok üzücü bir şey. Yıllardır, 40 yıllık siyasi hayatımda benim böyle bir iddiam; 'rejim değişecek.' diye olmamıştır. Rejim, 1923'te bitmiştir ve bu Cumhuriyet'tir. Şu anda bizler Cumhuriyet'in özellikle içindeki aktörler olarak bugüne kadar bu sistemi öyle veya böyle aldık geldik. Ama bu sistem ihtiyaçlara cevap vermiyor. Bu vücuda bu sistem dar geliyor. Tabii burada dert başka. Şimdi işte son zamanlarda ortaya çıkardıkları bu eyalet falan vesaire gibi şeyler; hepsi buralardan neşet ediyor. Bakın bir defa Türkiye'nin eyalet sistemi vesaire gibi problemi, derdi yok. Gündemde böyle bir şey yok. Şimdi bu 18 madde, bunun içinde böyle bir şey var mı? Yok. Nereden çıkıyor bu, kim uyduruyor bunu? Bozukluk burada. Böyle bir şey olmadığına göre bunu söyleyecek birisi varsa meydanlarda ya ben söyleyeceğim ya da AK Parti'nin genel başkanı, başbakan söyleyecek. Böyle bir şey bizden çıktı mı? Yok. Efendim şu söylemiş, bu söylemiş, bırakın bu işleri. Kimden söz sadır oluyor, onun bir kıymeti harbiyesi var mı yok mu? Buna bakılacak. 14 senedir bu işi yapıyoruz. Hiçbir zaman böyle bir şeye teşebbüsümüz olmamıştır. Biz ülkemiz için böyle bir şeyi gündeme getirmedik. Biz hep neyi savunduk? Üniter yapıyı savunduk."
"Bu vatanda kimse operasyon yapamaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rabia'yı Cumhurbaşkanlığı boyunca hep işlediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Peki, Rabia'nın içeriğinde ne var? Tek millet var. Ne demek bu? Yani bu ülkede 80 milyon, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Romanıyla, Alevisiyle, Sünnisiyle... Burada ayrım var mı? Yok. İki, tek bayrak. Bizim bayrağımız belli, şehidimizin kanı rengi, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi. Bunun dışındaki şu anda 'hayır' diyenlerin içerisinde bizim bayrağımızı kongre salonlarına asamayan namertler var. Var mı? Var. Yurt dışına gitme, burada yapılan kongrelerde vesairelerde bizim bayrağımızı asmıyorlar. Hatırlayın o günleri. İndirme teşebbüsü de oldu, hep bunlara tevessül ettiler. Ben şimdi milletime sesleniyorum, ey milletim, bak yanlışa düşme, işte bak bunlar, bizim bayrağımız kongrelerinde vesaire, salonlarına asmayacak kadar bu vatana ihanet içerisinde olanlar. İstiklal Marşımızı söylemeyecek, söyletmeyecek kadar bu vatana ihanet içerisinde olanlar. Eğer sizler de İstiklal Marşı'na karşıysanız ha ben onu bilemem. O ayrı bir konu ama lütfen bunları görelim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncüsünün 780 bin kilometrede tek vatan olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu vatanda kimse operasyon yapamaz. Peki, bu alçaklar zaman geldi kendileri için belli bölgeleri şöyle tırpanlamaktan bahsettiler mi? Bahsettiler. Güç kaybına uğradıkları zaman 'Biz onu demek istemedik.' Kimi uyutuyorsunuz? Bütün belgeler her şey ortada. Ne zaman ki şimdi Tendürek, Gabar, Cudi, Bestler Dereler buraları kendilerine mezar olmaya başladı, şimdi geri vitese taktılar. Size bu vatandaki ihanetinizin hesabınızı sonuna kadar soracağız. Bunlar 'hayırcı'. Kandil 'hayır' demiyor mu? İmralı 'hayır' demiyor mu? Diyor. Aynı şekilde şarlatan ta Pensilvanya'da, o da 'hayır' diyor. Bunlar şu anda müşterek çalışıyorlar. Onlarla beraber hareket edenlere benim söyleyecek bir şeyim yok.
Dördüncüsü tek devlet. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka bir devletimiz kesinlikle yoktur, olamaz. Nerede burada eyalet? Böyle bir şey olabilir mi? Bunların hepsi şu anda kafa karıştırmaktır, bulandırmaktır. Kılıçdaroğlu da bunlara böyle sarılıyor. Kılıçdaroğlu, sen benden çıkana bak, Başbakanımızın ağzından çıkana bak. Sen Hakkari'ye Türk Bayrağı ile giremedin. Nasıl oluyor da konuşuyorsun? Senin mitinglerini bilirim ben. Hakkari'ye gidemedin. HDP'ye güvendin, onlarla beraber gittin orada miting yaptın. Adamları da alana onlar getirdi. Bunların hepsi bizim istihbarat raporlarımızda var. Kimi aldatıyorsun? Çok aldattın bugüne kadar bu insanları ama bundan sonra aldatamayacaksınız. Onun için pazar günü ben sevgili vatandaşlarıma söylüyorum, bakın, Müslüman bir ısırıldığı delikten bir daha ısırılmaz. Ne olur bu oyuna gelmeyelim ve pazar günü gerekli olan demokratik dersi, hukuki çerçeve içerisinde bunlara verelim."
AK Parti, CHP, MHP, BBP, Saadet Partisi, HDP'ye gönül veren vatandaşlara seslenen Erdoğan, "Gelin bu pazar başka bir pazar, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım ve hep birlikte Türkiye olalım. 'Evet' onun için çok anlamlı." dedi.
(Sürecek)