Cumhurbaşkanı Erdoğan, Canlı Yayında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Parlamento özellikle süreç içinde mesela seçimleri yenileyebilme noktasında böyle bir hedefi, şansı var ama bunu yaparken tabii bir şey var. Yani Meclis yenilenirken aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı da yenileniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Parlamento özellikle süreç içinde mesela seçimleri yenileyebilme noktasında böyle bir hedefi, şansı var ama bunu yaparken tabii bir şey var. Yani Meclis yenilenirken aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. İkisi aynı anda olacak bir şey. Yani birisinin olup, birisinin olmaması diye bir şey yok. Fesih diye bir şey yok, yenileme diyebiliriz, böyle bir şey var." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal 7 ile Ülke TV ortak canlı yayınında, "tek adam" eleştirilerinin hedef saptırma olduğunu vurgulayarak, "Seçimin olduğu yerde tek adam olur mu?" diye konuştu.
Erdoğan, ortada bir seçim ve sandık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Kaldı ki bu sadece Türkiye'ye ait bir şey değil ki. Dünyanın en gelişmiş ülkelerine bak, bunların bir çoğunda başkanlık sistemi var. G-20 ülkelerinin 7 tanesinde var. G-20'nin dışında olan ülkelerin bir çoğunda bu var. Dolayısıyla bir yerde seçim varsa, sandık varsa, o da demokrasidir. Kaldı ki burada Cumhurbaşkanı tek adam değil, cumhurbaşkanının yanında yardımcıları var. Kabinesi var mı var. Bunun yanında dar halka içerisinde diyelim ki şahsen şu anda yaptığım ve yaptırdığım çalışmalarda, mesela şu an Amerika'da da dar halkasının içinde danışmanları vardır ve en önemli yetki onlardadır. Onlarla beraber çalışır. Onlar aynı zamanda uyarı mekanizmasıdır. Başkanı onlar sürekli uyarırlar. Böyle bir sistem var. 'Check-balans' diyorlar ya. "
-"Check-balans'ı yakın halkadaki danışmanlarıyla yapıyor"
Başkanın bu 'Check-balans'ı yakın halkadaki danışmanlarıyla yaptığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Yasama organı burada atılıyor veya yasama organı devreden çıkarılıyor.) Böyle bir şey söz konusu değil, yetkileri alınıyor, söz konusu değil, hepsi yalan. Önümde benim bu konu ile ilgili vereceğim örnekler var. Mesela, cumhurbaşkanının şu an ihanet-i vataniye dışında yüce divana gitme diye bir durumu yok, sorumlulukta. Ne var? Şu anda kişisel suçlarda da cumhurbaşkanını parlamento yüce divana gönderir mi? Gönderir, yeni sistemde. Bakın böyle bir yetki var. Bakın bu ne demektir? Tek adamı sarsıyor bu. Çok ciddi bir denetleme getiriyor ve tek adamı alt üst eder. Yeter ki o oranları tuttursun, tutturduğu anda kişisel suçlardan dolayı da Cumhurbaşkanını yüce divana gönderir, bu bir. İki, Hakimler Savcılar Kurulu var. Bakın bundan önce mesela ben onu size rakamlarla vereyim. Çok enteresan. Mesela Hakimler Savcılar Kurulu, 2010 öncesi 7 asıl, 5 yedekten oluşuyordu. Cumhurbaşkanı buradan 5 asıl, 5 yedek atıyordu, 2010 öncesi. Adalet Bakanı ve müsteşarı da 2. 7'yi oluşturuyordu. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi devrede yok, Adalet Akademisi devrede yok. 2010 sonrası yani şu anki durum, 21 asıl, 7 yedek. Türkiye Büyük Millet Meclisi yine devrede yok. Cumhurbaşkanı 4 tane atıyor şu andaki tabloda. Yargı, 14 asıl, 7 yedek atıyor Yargıtay ve Danıştay. Adalet Bakanı ve müsteşar yine 2 olarak var. Bir de Adalet Akademisi. 1 kişi oradan geliyor.
Şimdiki öneride ne var? İşte burası önemli. Şimdi üye sayısı Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun üye sayısı 13 oluyor. Yedek yok, 13 üye var. Türkiye Büyük Millet Meclisi kaç kişi atıyor? Yetkileri alınmış denilen Türkiye Büyük Millet Meclisi 7 üye atıyor. Cumhurbaşkanı yine 4 tane üye atıyor. Adalet Bakanı ve müsteşar 2, oldu 13. Hani Meclisin yetkileri alınmıştı? Anayasa Mahkemesinin oluşumunda da 2010 öncesi, 11 asıl, 4 yedek, 2010 sonrası şimdiki tablo, 17 üye, 3 üye Türkiye Büyük Millet Meclisinden geliyor. 14 tane cumhurbaşkanı atıyor. Geliyorum şimdi 2017 sonrasına, şimdi yapacağımız bu seçimle birlikte üye sayısı kaça düşüyor? 15'e. Niye düşüyor 15'e? 2 tane askeri üye var, askeri yargı kalkıyor ya, askeri yargı kalktığı için 2 üye de gidiyor ve cumhurbaşkanı burada 12 üye atama şansına sahip olacak ama Türkiye Büyük Millet Meclisi de burada ne yapacak? 3 tane üye atayacak."
"5'te 3 çoğunluğu alan seçilir"
Avrupa'da bu model ile ilgili değişik uygulamalar olduğunu dile getiren Erdoğan, "Benzer uygulamalar var. Oluşturulan bakanlar kurulu ile atamalar var. Çok değişik uygulamalar var." dedi.
Erdoğan, Mecliste üyelerin atama şekillerine ilişkin ise mecliste 5'te 3 çoğunluğu alan kişinin Hakimler Savcılar Kurulunda seçileceğini ve hepsinin isim isim oylamaya gireceğini, 5'te 3 çoğunluğu alanın Hakimler Savcılar Kuruluna seçileceğini söyledi.
Seçimlerin uzlaşmayı gerektireceğini ve AK Parti çoğunluğuyla bunun sağlanamayacağının altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Muhakkak yanına bir parti almış olacak, beraberce bir uzlaşma zeminini yapacaklar. Sonra mesela burada en önemli alımlardan bir tanesi, parlamento özellikle süreç içinde mesela seçimleri yenileyebilme noktasında böyle bir hedefi şansı var ama bunu yaparken tabii bir şey var. Yani Meclis yenilenirken, aynı şekilde cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. İkisi aynı anda olacak bir şey. Yani birisinin olup, birisinin olmaması diye bir şey yok. Fesih diye bir şey yok, yenileme diyebiliriz, böyle bir şey var. Bu da tabii aynı anda, bir nevi erken seçim de denilebilir. 2 sandığın aynı anda gelmesi hem cumhurbaşkanlığı, hem Meclis. Yani 'Cumhurbaşkanlığı fesh edebilir' diyor. Edemez, böyle bir şey yok. Fesih diye bir mekanizma yok, ancak yenileme var. Şimdi bir cumhurbaşkanı durup dururken yani dertsiz başını derde sokar mı? Niye seçimlerin yenilenmesini istesin ki? Dünyada bunlar çok çok istisnai şeylerdir. Böyle bir şeyin olduğu anda iki sandık nereye gelecek? Ortaya gelecek. O şekilde olabilir, başka türlü olamaz. Bu da ne yapıyor? Parlamentonun nasıl bir yetkisinin olduğunu ortaya koyuyor."
-"Mevcut yapının, vesayete ciddi manada kapı aralayan bir özelliği var"
Erdoğan, getirecekleri sistemin demokratik anlamda mevcut sistem ile mukayese bile edilemeyeceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Örneğin, sorumluluk meselesinde şunda ihanet-i vataniyeden ancak Cumhurbaşkanı yargılanıyor. Kişisel suçlarında dahi cumhurbaşkanını ne yapılıyor? Parlamento tarafından yüce divana gönderilebiliyor, olay bu kadar ortada. Herhalde bundan daha önemli bir denetim mekanizması olabilir mi? Kime verdi bu yetkiyi? Meclise verdi, parlamentoya verdi. Bundan önce böyle bir yetki yoktu ama Sayın Kılıçdaroğlu bunları hiç okumamış, görmemiş. Aç şu 18 maddeyi bir oku. Nerede acaba bu söylediği birçok şey var, ben anlamıyorum. Çünkü bu 18 maddeyi çok çalıştım, çok okudum ama bunun söylediği şeylerin hiç birini ben oralarda göremedim. Hala bakıyorsun aynı şeyleri devam ettiriyor. Bir de şu andaki mevcut yapının, bakıyorsunuz ki hakikaten vesayete ciddi manada kapı aralayan bir özelliği var. Bu onu da kaldırıyor. Hemen devreye giriyorlar, bunun da zaten faturasını çok ağır geçmişte ödedik. Niye hala bunların bedelini ödeyelim ki?"
"Güçlü hükümetler olarak geldiğimiz için vesayet odakları fırsat bulamadı"
Erdoğan, "Vesayet hala bitmedi mi?" şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi:
"Bir defa güçlü hükümetler olarak geldik. Güçlü hükümetler olarak geldiğimiz için o kadar vesayet odakları fırsat bulamadı. Bir koalisyon denklemi olsa orada hemen paylaşıma girerler. Nerede, nasıl bunları sıkıntıya sokarız, nasıl paylaşım yaparız, hemen bunun gayreti içine girerler. Biz bu fırsatı uyumlu ekiplerle olduğumuz için, biz şu 14 sene içinde başarılı bir şekilde hamdolsun sürdürdük. Aynen zayıf düşen bünyeye nasıl mikrop girer, orada hemen hastalık meydana gelirse...Bunların bakın şimdi, 1950'den itibaren şöyle bir alın. Ortalama 16 ayda bir hükümet. Bu tabii ortalaması yok da 25 günde hükümet de var. Hatta daha kısa süre içerisinde. Mesela biri Yalım Erez hükümetini hatırlayın. 'Kuramadım' diyor hükümeti. Bunları yaşadık. Bizler artık bunları yaşamak istemiyoruz. Biz bu adımı atarken özellikle diyoruz ki, mesela bizim dışımızda Avrupa'da bakıyorsunuz, biz 50'den bu yana 48 hükümet kurmuşken, bizim dışımızda ikinci sırada en fazla hükümet kuran ülke Almanya 28 tane hükümet kurmuş. Biz niye bu duruma düşelim? İşte biz bunları aşalım istiyoruz ama bizim şu anda aramızdaki sıkıntının olmayışı sistemden gelen bir şey değil, aynı ekolün insanları olduğumuz için böyle bir sıkıntıyı biz yaşamıyoruz. Onun için de şu 14-15 yıl Türkiye'de bir istikrar ve güven dönemi oldu."
(Sürecek)