Cumhurbaşkanı Erdoğan "Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan" Programında Konuştu
Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan, "Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan Programı"nda katıldı.
Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan, "Asım'ın Neslinden Bir Usta Recep Tayyip Erdoğan Programı"nda katıldı. Sanat Düşünce Eğitim Derneği'nin (SADED) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği programda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın vefatının 79. yıl dönümü idrak edilecek vatan şairi, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'u bir kez daha rahmetle, hürmetle, minnetle yad ettiğini belirtti.
Ersoy'un, 27 Aralık 1936'da soğuk bir kış akşamında İstiklal Caddesi'ndeki Mısır Apartmanı'nda son nefesini verdiğini ifade eden Erdoğan, "Mehmet Akif, 'Yarabbi, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtma' niyazını bizlerevasiyet bırakarak 79 yıl önce hayata gözlerini yumdu. O, İstiklal Marşı'nı bu millete, özellikle de gençlere emanet bıraktı. Allah ondan razı olsun. Lütfu, şefkati, merhametiyle kuşatsın" diye konuştu.
Erdoğan SADED'e çalışmalarında başarılar dileyerek, şöyle devam etti: "Derneğimizin bilhassa gençliğimizi değerleriyle yeniden buluşturacak,onlara kadimi, geleneği, tevarüs ettirdikleri engin mirası keşfettirecek projelerini çok önemsiyorum. İnançtan hayata, gelenekten geleceğe, yerelden evrensele, insandan cemiyete uzanan kadim bir çizgiyi inşallah gelecekte de ısrarla, inançla, aşkla devam ettireceklerine inanıyorum. Biz de onların hayırlı çalışmalarında, gençlerimizin ufkunu, yolunu açan çalışmalarında kendilerini desteklemeye devam edeceğiz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif için "Hayatı eserlerinden çok daha muhteşem bir şiir" denildiğini belirterek, "Onun hayatı, tıpkı eserleri gibi bizimiçin derslerle, örneklerle, ilhamlarla doludur. Sahici, samimi bir hayat süren Mehmet Akif, esasen bir merhamet şairidir. Kendisi büyük bir yoksulluk içinde yaşarken, soğuktan titreyerek yazdığı İstiklal Marşı'nın 500 liralık para ödülünü fakir kadınlara ve çocuklara nakış öğreten Dar'ül Mesai vakfına bağışlamıştır" dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstiklal Harbi sırasında dostu, yol arkadaşı Eşref Edip ile şehir şehir, kasaba kasaba dolaşarak vaazlarıyla, yazılarıyla Anadolu'da bağımsızlık ateşini harlamış, Kuvayı milliye ruhuna can katmıştır. Kendisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde ders vermiş bir Darülfünun hocasıdır. Arapçayı, Farsçayı, Fransızcayı çok iyi bilen, dini ilimlere vakıf bir İslam alimidir de aynı zamanda. Sırat-ı Müstakim dergisindeki yazılarıyla millete ışık tutan bir ediptir. Buna rağmen Anadolu'ya doğru yola çıktığında Akif'in cebinde kaç kuruş vardı biliyor musunuz? 36 kuruş. Çünkü o derdin, çilenin, mesuliyetin çok genç yaşta olgunlaştırdığı bir gariptir. Doğduğu topraklar artık kendini tüm varlığıyla ait hissettiği vatanın sınırları dışındadır. Gözleri önünde 600 yıllık bir cihan devleti parça parça koparılmış, geriye kalan son toprağımız Anadolu da işgal edilmiştir. İşte bunun için Mehmet Akif, İstiklal Savaşımıza dört elle sarılmıştır. Anadolu da düşerse ümmetin umut kapılarının tamamen kapanacağından endişe etmiştir."
MEHMET AKİF ERSOY'UN CENAZESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "Mehmet Akif, ağlayan bir mazlumolmak yerine mücadele eden, hakkının peşine düşen bir dava adamı olmayı tercih etmiştir. Buna rağmen İstiklal Marşı'nı yazdığı yeni devletinin gadrine uğrayıpmülteci durumuna düşmekten de kurtulamamıştır. Sürgün olarak 11 yıl yaşadığıMısır'daki günleri hastalıkla, yoklukla, parasızlıkla, en acısı da vatanhasretiyle geçmiştir. Sonunda vatanına kavuşabilmiştir ama hayatı gibi ölümü de hüzünlü olmuştur. Dünyada cenaze namazına devlet erkanının katılımı yasaklanan belki de tek milli şairdir" ifadelerini kullandı. Erdoğan, sözlerini, Ersoy'un cenazesine katılan, o acı güne şahit olanbir üniversite öğrencisinin gördüğü manzaraya ilişkin ifadeleriyle sürdürdü: "Biz birkaç öğrenci, Akif'in cenazesinin Beyazıt Camisi'ne gelmesini bekliyorduk. Bir süre sonra bir cenaze arabası yanaştı. İki kişi üstünde örtübile olmayan tabutu indirmeye çalışıyordu. Cami avlusunda Akif'in cenazesinibekleyen birkaç üniversite öğrencisi de tabutun fakir ve örtüsüz haline acıyıp yardım etmek istedi. Cenazenin yanına yaklaşınca bu tabutun Mehmet Akif'e ait olduğunu anlayan öğrenciler ağlamaya başladı. İçlerinden birisi koşa koşa yakındaki lokantanın bayrağını alıp getirdi ve vatan şairinin tabutunun üzerine örttü. Namaz vaktine kadar olan kısa süre içinde yüzlerce üniversite öğrencisi Akif'in cenazesine akın etti. Vatan şairinin tabutu, üniversiteli gençlerin omuzlarında tekbirlerle Edirnekapı Şehitliği'ne kadar taşındı."
"SABRETTİK AMA SONUNDA ZAFER MUKADDER OLDUK"
Erdoğan, "Biz, tıpkı Mehmet Akif'in özlemini çektiği gibi geçmişimizden aldığımız dersle, ilhamla, aşkla, inançla geleceğe yürüyen bir milletiz. Hamdolsun işte şu karşımda gördüğüm manzara Çanakkale'de, Anadolu'da akan kanların suladığı fidanların bugün meyveye durduğuna işaret ediyor. Şu karşımdaki coşku, Asım'ın neslinin bir hayal değil, bir hakikat olduğunu gösteriyor. 28 Şubat oldu, 28 Şubat'ta imam hatip liselerinde 600 bin öğrenci vardı. İktidara geldik, bu öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü ama şimdi hamdolsun 1 milyon 200 bin öğrenci var. O güzeller güzeli ifadede ne diyor? 'Men sabera zafera', sabreden kişi kimse, zafere ulaşır. Sabrettik ama sonunda zafer mukadder olduk" ifadelerini kullandı. Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir tarafta yerli ve milli olan vardır, diğer tarafta belli mahfillerin taklitçiliğini aydın olmak sananlar vardır, Geziciler vardır. Bir tarafta bu millete hizmet edenler vardır, diğer tarafta milleti tahkir edenler, aşağılayanlar vardır. Bir tarafta 'hakimiyet milletindir' diyenler, diğer tarafta milleti mümeyyiz görmeyen vesayetçiler vardır. Bir tarafta bu ülkenin gençlerinin geleceği için canını siper edenler, diğer tarafta gençleri kör ideolojilerinekurban edenler vardır. İşte şu anda Güneydoğu'da, Doğu'da yaşananlar, orada gençlerimiz için örülen ağlar. Bir tarafta ihya ve iman edenler vardır, diğer tarafta yakıp yıkanlar vardır. Bir tarafta herkes için hak, adalet ve özgürlük mücadelesi verenler, diğer tarafta sadece kendi grupları, kendi çıkarları için çalışanlar vardır. Tüm bunlar gençler, size ne kadar tanıdık geliyor değil mi'Bugünün Türkiyesinde de aynı saflarda, aynı mücadele devam etmektedir"
"BU ÜLKEDE HERHANGİ BİR OPERASYONA MÜSAADE ETMEYİZ"
Erdoğan, son 13 yıldır bu ülkeye faydalı bir nesil yetiştirmenin, Asım'ın neslini ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, bu mücadeleyi de 78 milyonun tamamı için yaptıklarını söyledi. Bu ülkenin hiçbir gencinin heba olmasına, yitip gitmesine gönlünün razı olmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Dün televizyon ekranlarında izlemişsinizdir. Güneydoğu'da bir kültürmerkezini ateşe veriyorlar. İçinde genç yavrularımız var. Bunlar yanarak şehitolabilirlerdi. Rabbimin lütfuyla elhamdülillah kurtarıldılar. Okulları yaktılar.Bu okullarda da yavrularımız gidebilirdi. Camilerimizi yaktılar, hala yakıyorlar.Lafa gelince de utanmadan, sıkılmadan barış kelimesini hiç de yakışmıyor yaağızlarına alıyorlar. Şimdi bir de bu ülkede topraklarımızı bölmekten,böleceklerinden bahsediyorlar. Bir defa gençler, hiç üzüntüye kapılmanıza gerekyok. Allah'ın izniyle bu ülkede herhangi bir operasyona, herhangi bir ameliyataasla ve kat'a müsaade etmeyiz. Zira biz şu terbiyeyle yetiştik. 'Bayraklarıbayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyerekyetiştik. Onun için 'Rabia' dedik, 'tek millet' dedik, 'tek bayrak' dedik, 'tekvatan' dedik, 'tek devlet' dedik. Zira 78 milyon tek milletiz. Türküyle,Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Arabıyla, Boşnakıyla, Romanıyla 78milyon tek millet. Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik." Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek bayrak" dediklerini, bayrağın renginin şehitlerin kanı, hilalin bağımsızlığın ifadesi, yıldızın da şehidin kendisi olduğunu belirtti. Erdoğan, 780 bin kilometrekareyle bu vatanın Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları olduğunu ifade etti.
"BİR DÖNEM BU ÜLKENİN GENÇLERİ, SAĞ-SOL DİYE BİRBİRİNE KURŞUN SIKTI"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülke, en değerli sermayesini, yani gençlerini kışkırtmalara, provokasyonlara, kirli hesaplara kurban verdi. Bir dönem bu ülkenin gençleri, sağ-sol diye birbirine kurşun sıktı. Maalesef bu ülkenin kimi kandırılmış gençleri, Gezi olaylarında olduğu gibi sokaklarda, meydanlarda bir piyon gibi kullanıldı. Bu ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolusundan binlerce genç, Kandil'de kurulan insan pazarında bozuk para niyetine harcandı. Aynı şekilde ekmeğinin peşinde yurtdışına giden vatandaşlarımızın evlatlarından, o en alttakilerden benliğinden kopanlar, yitip gidenler oldu. İşte bugün de üniversitelerimizde bir grup gencimiz diğerlerinin eğitim haklarını... Utanmak yok, sıkılmak yok, ODTÜ'de namaz kılan gençlerin üzerine saldırıyorlar. Ben buradan sesleniyorum. Yönetici kadrolar lafa geldiği zaman 'Özgürlükçüyüz' diyorlar. Sizin neyiniz özgürlükçü? Ellerine geçirdikleri bir dokunulmazlık zırhını bunlar maalesef bu tür aleyhte kullanma gayreti içerisine giriyorlar. Böyle bir şey olamaz, olamaz. Gereği neyse bunun da YÖK tarafından yapılması gerekir. Tabii ki Cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bunun da takipçisi olacağız ama bunlar yönetim olarak hiçbir zaman 'özgürlükçüyüz' diyemezler. Bu ülkenin en büyük hazinesi, üniversite kürsülerinde, amfilerinde, sınıflarında gençlerimizin görüşlerini özgürce ifade edebilmesi,tartışabilmesidir. Fikri olmayan insan şiddete sığınır. Üniversitelerd e ve sokaklarda şiddet uygulayanları, fikirleri olmadığı için bu yola başvuran zavallılar olarak görüyorum. Bu durumda karşımızdakiler birer genç olmaktan, üniversite öğrencisi olmaktan, mazlum olmaktan çıkar, sadece birer adli suçlu haline gelir. Benim gönlüm böyle bir manzaraya asla razı değil. Gerek üniversitelerimizdeki gerekse hendeklerin gerisindeki gençlerin en kısa zamanda kendilerine, ailelerine, milletimize ve insanlığa faydalı bireyler haline dönüşmesini temenni ediyorum." diye konuştu.
"KÜRT KARDEŞLERİME ASIL ZULMÜ, KENDİLERİNİ TEMSİL ETTİĞİNİ SÖYLEYEN BU TAKIM YAPIYOR"
Erdoğan, bölgenin belediyelerine, "Bu tür hendekler kazmayı bırakın da temsilcisi olduğunu iddia ettiğiniz benim Kürt kardeşlerime o belediyenin iş makineleriyle lütfen hizmet veriniz. Onların çöplerini toplayınız. Suyu olmayan o Kürt kardeşlerimin evlerine lütfen onların suyunu götürünüz. Atık sularını taşıyacak kanalizasyonları yapınız" diye seslenerek, "Bunlar var mı? Yok. O sayılan ilçelerde bugün kanalizasyonlar maalesef açıktan akıyor. Kürt kardeşlerime asıl zulmü, kendilerini temsil ettiğini söyleyen bu takım yapıyor" dedi.
Erdoğan, "Bu, bilhassa Türkiye gibi eskiye dair ne değer varsa ötelendiği, tahkir edildiği bir dönemde ona sahip çıkma misyonuyla hareket eden bir mütefekkir için çok daha zordur. Mehmet Akif, hayatı boyunca işte bu ağır yüke talip olmuştur. 'Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, inan ki her ne demişsem görüp de söylemişim'. Onun çileyle, mücadeleyle, kimi zaman sürgünlerle yoğrulmuş hayatı nasıl bizden önceki nesillere ve bize örnek olmuşsa, inşallah gelecek nesillere de rehberlik edecektir. Biz, tıpkı Mehmet Akif'in özlemini çektiği gibi geçmişimizden aldığımız dersle, ilhamla, aşkla, inançla geleceğe yürüyen bir milletiz. Hamdolsun işte şu karşımda gördüğüm manzara Çanakkale'de, Anadolu'da akan kanların suladığı fidanların bugün meyveye durduğuna işaret ediyor. Şu karşımdaki coşku, Asım'ın neslinin bir hayal değil, bir hakikat olduğunu gösteriyor. 28 Şubat oldu, 28 Şubat'ta imam hatip liselerinde 600 bin öğrenci vardı. İktidara geldik, bu öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü ama şimdi hamdolsun 1 milyon 200 bin öğrenci var. O güzeller güzeli ifadede ne diyor? 'Men sabera zafera', sabreden kişi kimse, zafere ulaşır. Sabrettik ama sonunda zafer mukadder oldu. İnşallah istikbali, 2053 Türkiyesini, bunu biz göremeyeceğiz ama temenni ediyorum, dua ediyorum ki bu nesil görecek inşallah veya görenler çıkacak. 2071 Türkiyesini inşallah evlatlarınız ve torunlarınızla beraber sizlerinşa edeceksiniz." dedi.
ERDOĞAN'A ŞİİR OKUDULAR
"Bugünün Asım'ı" isimli belgeselin de gösterildiği programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 61. yaşına ithafen Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin de aralarında bulunduğu 61 öğrenci sahne alarak şiir okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasının ardından Sanat Düşünce Eğitim Derneği Onursal Başkanı Mehmet Avcı ile Dernek Başkanı Tahir Fatih Andı tarafından hat tablosu hediye edildi. Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. - İstanbul