Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suikast Girişimi Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından helikopter ikinci pilotu eski Üsteğmen Haydar Murat Özden, yakıt almak için gittikleri Bodrum...

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından helikopter ikinci pilotu eski Üsteğmen Haydar Murat Özden, yakıt almak için gittikleri Bodrum Imsık Meydanı'nda televizyondan ülkede yaşananları görerek şok olduğunu belirterek, "Ömrüm boyunca mücadele ettiğim, çok zararını gördüğüm bir örgüt tarafından kullanıldığımı öğrenince kahroldum." dedi.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde ifade veren Özden, 15 Temmuz'da uçuş için görevlendirildiğini, bu görevlendirmenin tamamen yasal yollardan yapıldığını ve kendisinin herhangi bir talebinin olmadığını öne sürdü.

Görevin içeriğini sormasına rağmen "VIP uçuş olduğu ve nereye gidileceğinin bilinmediği" yanıtını aldığını savunan Özden, "Daha önce benzer şeyler yaşadığım için şüpheye düşmedim. Birinci pilot Zeki Göçmen, ikinci pilot olarak da ben görevlendirildim. Uçuşun saat 22.00 sıralarında olacağı belirtildi. Sadece Türkiye'de değil bütün Avrupa'da bu uçuşun nereden, ne zaman, nereye yapılacağı bilgisi olur. Uçuş emirlerimiz kayıtlıdır. Bu kayıtları Kara ve Hava Kuvvetlerinde isteyen herkes görebilir. Kayıtsız herhangi bir uçuş yoktur." iddiasında bulundu.

Çiğli'ye geldiklerinde birinci pilot Göçmen'in telefonlarını kapattırdığına işaret eden Özden, sadece bir kez telefonunu açarak merak etmemesi için eşini aradığını kaydetti. Özden, yaklaşık 40 saniye açık kalan telefonuyla internete bağlanıp ülkede yaşananları görme imkanının olmadığını ileri sürdü.

Göçmen'in üzerinde bir koordinat olan kağıdı kendisine verdiğini anlatan Özden, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Ayrıntılardan bahsetmedi. Normal şartlarda ikinci pilotların görevin ne olduğu konusunda bilgisi olmaz. 4 helikopter motor çalıştırdık. Yerde bir süre bekledikten sonra 3 helikopter havalandı. Birinin havalanmadığını sonradan öğrendim. Göçmen'in emirleri dışında bir şey yapmadım. Uçuşun bütün sorumluluğu birinci pilotun yetkisindedir. İkinci pilot ve teknisyen sadece birinci pilotun dediklerini yapar. Uçuş sırasında teknisyenimiz, 'Komutanım yanlış bir şey mi yapıyoruz?' diye sordu. Göçmen ise 'Yanlış bir şey yapmıyoruz. Komutanların emirlerini yerine getiriyoruz.' diyerek teknisyeni azarladı. Bundan dolayı ben de başka soru soramadım."

"Helikopterlerin bataryalarını söktüm"

Marmaris'te helikopterle havada 30 dakika kadar beklediklerini belirten Özden, havaya ateş açılınca ters bir şeyler olduğu hissine kapıldığını dile getirdi.

Bunun üzerine yakıtın azaldığı uyarısı yaparak aşağıdaki hiçbir personeli almadan bölgeden ayrıldıklarını söyleyen Özden, "Bodrum Imsık Meydanı'na indik. Bizi birlik komutanı Fethi Şahbaz Yarbay karşıladı. Fethi Yarbay beni odasına götürdü. Orada televizyonda gördüklerim nedeniyle şok oldum. Meclis ve Özel Harekatın bombalandığı, şehitler olduğu söyleniyordu. Yanlış bir şey içinde olduğumuzu öğrenince Fethi Yarbay'ın da yardımıyla kaçıp saklandım. Ömrüm boyunca mücadele ettiğim, çok zararını gördüğüm bir örgüt tarafından kullanıldığımı öğrenince kahroldum." dedi.

Imsık'daki iki helikopterin bataryalarının sökülmesine yardım ettiğini ifade eden Özden, bu sayede helikopterlerin kullanılamaz hale getirilerek Marmaris'teki timi almadıklarına dikkati çekti.

"Darbe başarılı olsaydı da tutukluydum"

Daha sonra Imsık'a gelen jandarmaya teslim olduğunu anlatan Özden, "Imsık'taki meydana gelene kadar darbe girişimi olduğunu bilmiyordum. Görevin Cumhurbaşkanını almak olduğunu, adli makamlara teslim olduktan sonra öğrenebildim. Darbe başarılı olsaydı şimdi yaptıklarım nedeniyle tutuklu olacaktım. Beraatımı istiyorum." diye konuştu.

Özden'in ifadeleri üzerine söz alan helikopterin birinci pilotu Zeki Göçmen, "Telefonların saat 24.00 sıralarında kapatılmasını istedim. Uçuş sırasında telefonla vıt vıt oynuyorlar rahatsız oluyorum. Gökhan Şahin Sönmezateş'in getirdiği koordinatların yazılı olduğu kağıdın Haydar telefonla fotoğrafını çekti. Sonra tablete aktardı. Çiğli'ye gelir gelmez telefonlarını kapattırmadım. Helikopterlerin bataryalarını Haydar sökmedi." dedi.

Gökhan Güçlü'nün savunması

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın sanıkları arasında bulunan eski MAK üyesi Gökhan Güçlü ise 15 Temmuz'da eski Binbaşı Taner Berber'in çağırması üzerine akşam izinli olmasına rağmen görev aşkıyla mesaiye gittiklerini söyledi.

Birliğe gidince hemen depolara yönlendirildiklerini anlatan Güçlü. malzemeleri hazırladıkları sırada Taner Berber'in yanlarına gelerek telefonları topladığını kaydetti.

MAK ekibini paraşüt deposunda toplayan Berber'in kendilerine, "Bir terör operasyonu olacak. Örgütün üst düzey yöneticisine operasyon yapılacak ve ucunda şehit olmak var" dediğini aktaran Güçlü, ekiptekilerin de görevi kabul ettiğini ifade etti.

Görevde sadece geri güvenliği alacaklarını anlatan Güçlü, "Bu sırada gelen Şükrü Seymen kağıt üzerinde bir şeyler gösterdi ama tam olarak ne olduğunu anlamadım. Bize orada söylenen özel kuvvetler önde olacak MAK ekibi geri emniyeti alacaktı. Bize hedef nokta olarak Okluk Koyu olduğu, hedef şahsın tatil modunda olduğu ve herhangi bir çatışma yaşanmayacağı söylendi." dedi.

Helikopter pistine geldiklerinde Sönmezateş'in telefondan, "TSK yönetime el koydu. Sıkıyönetim ilan edildi. Emirleri Genelkurmay Başkanından alıyoruz." dediğini anlatan Güçlü, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Helikopterle nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece ilk terör operasyonum olduğu için çok heyecanlıydım. Marmaris'e indiğimizde oteller bölgesine doğru ilerledik. Biz arkada yol emniyeti alıyorduk. Bu arada halk geliyordu ve ne olduğunu anlamıyordum. Burada yarım saat bekledik. Sonra içeriden ekip gelmeye başladı. Ben burada kelepçeli ya da darp edilen polis görmedim. Helikoptere binmek için bölgeden sıyrılmaya başladık. Bu arada çatışma başladı. Ne olduğunu anlamadım. Ateş gelince kendimizi yere sipere attık. Bize burada hiçbir uyarı yapılmadı. Sürünerek otele doğru girdim. Burada hiç kimseye ateş etmedim."

Şükrü Seymen'in ekibe "Polise ateş etmeyin" emri verdiğini kaydeden Güçlü, "Helikoptere yapılan şiddetli ateşi ve gizli mermi gittiğini gördüm. Üzerimize yoğun bir şekilde mermi geldiği için helikopter bizi alamadı. Polisler helikoptere yöneldiği için biz de oradan sürünerek bölgeden sıyrıldık ve araziye geldik." dedi.

- "Oyuna getirildik"

Çatışmalardan sıyrılıp araziye kaçtığında telefonunu açtığını belirten Güçlü, "Çatışma ortamından kaçıp arazide telefonu açıp baktığımda bizim bir terör operasyonuna değil de Cumhurbaşkanını almaya geldiğimizi ve nasıl bir oyuna getirildiğimizi anladım. " diye konuştu.

Güçlü, kaçış esnasında yanlarında bulunan Taner Berber'in ilaç kullandığı için rahatsızlandığını ve bu nedenle de ekip olarak teslim olduklarını savundu.

Yaşanan olaydan büyük üzüntü duyduğuna işaret eden Güçlü, "Ben tamamıyla amirimle çıktığım bu yolda bir gecede terörist oldum. Bu yüzden şahsıma yöneltilen tüm suçlamaları reddediyorum." dedi.

Ellerinde güçlü mühimmat olmasına rağmen polisle çatışmaya girmek istemediklerini savunan Güçlü, şöyle devam etti:

"Biz isteseydik orada katliam olabilirdi. Çünkü hepimizde ağır silahlar vardı. Ben 700 metre uzaktan 20 metre plakayı vuran biriyim. Eğer isteseydim çok sayıda kişi vurabilirdim ama bizim amacımız öldürmek değildi. Canlı veya cansız hiçbir nesneye ateş etmedim. Biz orada daha fazla zayiat olmaması için bölgeden uzaklaştık. Bizi oraya gönderenler Cumhurbaşkanının bölgeden uzaklaştığını bilmesine rağmen polisle çatışmamızı isteyip, katliam yapılmasını istedi. Ama onların bütün hayalleri boşa çıktı."

Suçlamaları kabul etmeyen Güçlü, FETÖ ile herhangi bir bağlantısı olmadığını savundu.

Güçlü'nün savunmasını ardından bugünkü oturum tamamlandı. Sanıkların dinlenmesine yarın devam edilecek. Sanıklar, yoğun güvenlik önlemi altında Muğla E Tipi Kapalı Cezaevinde götürüldü.

Kaynak: AA / Güncel
İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

İstanbul'daki aile katliamında yeni detaylar! Kız kardeşi ve eşini de ağır yaralamış

Katliamda her bir detay kan donduran cinsten! Tüm ailesini öldürmeyi kafasına koymuş

27 ilimizde eğitime kar engeli

27 ilimizde eğitime kar engeli

Antalya Havalimanı'na iniş yapan yolcu uçağında yangın

İçi yolcu dolu uçak, inişten sonra alev aldı

title