Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nde konuştu: (2)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tayyip Erdoğan olarak, şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı 'Dünya 5'ten büyüktür' itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tayyip Erdoğan olarak, şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı ' Dünya 5'ten büyüktür' itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi'nde düzenlenen 2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, her alanda alternatif paradigmalara duyulan ihtiyacın, kendisini giderek daha fazla belli ettiğini söyledi.
Ekonomide, bilhassa da finans alanında insan odaklı, adaletli, merhametli, sorumlu bir paradigmaya olan talebin günden güne arttığını belirten Erdoğan, "Bir defa şu hakikati artık hepimiz görebiliyoruz. Cari küresel ekonomik sistem, sadece tüketimi ve kar maksimizasyonunu önceleyen sorumlu yapısıyla, insani değerleri geri planda tutmakta, eşitsizlikleri beslemekte, üretimsiz bir büyümeyi özendirmektedir. Mevcut sistem bu haliyle ekonomik kalkınmayı destekleyecek çözümler bulmak yerine tali önlemleriyle asıl problemlerin üzerini örtmektedir." ifadelerini kullandı.
Gelinen noktada mevcut sistemin bu haliyle devam edemeyeceğini, süreci doğru okuyan birçok uzman ve düşünürün de ifade ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakınız burada şu parantezi açmak durumundayım. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatı boyunca, milletin takdiriyle geldiği tüm görevlerde faize dayalı ekonomik sistemle kararlılıkla mücadele etmiş bir kardeşinizim. Eşitsizlikleri derinleştiren, gelir adaletini bozan, milyarlarca insanı bir avuç kapitalistin kölesi haline getiren çarpık sisteme daima itiraz ettim, yine itiraz ediyorum. Her ne suretle olursa olsun faizi ve faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyeceğimizi sık sık ifade ettim." diye konuştu.
Erdoğan, faizin ekonomide, üretimde, ticarette ve sosyal hayatta yol açtığı sorunlara ve sıkıntılara dikkat çektiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Rantiyenin sesi olan muhalefet, hemen her konuda olduğu gibi bunda da hep karşımıza dikildi. Doğru olan politikalarda dahi bu ülkenin ve milletin hayrına olacak yerli ve milli bir duruş sergileyemediler. Kendilerine ezberletilen argümanların ötesine geçemediler. Daha doğrusu buna cesaret edemediler. Oysa insanlığı faize mecbur ve mahkum bırakan küresel sisteme itiraz etmek özellikle yerilecek bir davranış değil takdir edilecek vakur bir tavırdır. Tayyip Erdoğan olarak, şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı 'Dünya 5'ten büyüktür' itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu yaparken sadece itirazla yetinmeyeceğini, alternatiflerini de üreteceğini ve çözümlerin toplumda yaygınlaşması için çaba harcayacağını vurguladı.
Dünyada artan eşitsizliklerin, finansal krizlerin sebep olduğu güven bunalımının ve iklim değişikliklerinin beraberinde getirdiği ciddi ekonomik risklerin, kendileriyle birlikte başkalarını da yeni modeller geliştirmeye teşvik ettiğini söyleyen Erdoğan, İslami ekonomi ilkelerinin, risk paylaşımını, adaleti ve toplumsal dayanışmayı merkeze alan özgün yapısıyla öne çıktığını ancak hedeflenilen seviyelerin uzağında olduklarını dile getirdi.
Erdoğan, "Tüm teşviklerimize rağmen, ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8,1 oranında kalmasını açıkçası biz yeterli bulmuyoruz. Türkiye Varlık Fonu tarafından gerçekleştirilen, toplamda 1 milyar dolarlık sukuk ihracı kıymetli olsa da önümüzde hala ciddi bir mesafe var. Halk Bankın katılım finans sektöründe hizmet verecek olmasını memnuniyetle karşılıyor. Aldıkları bu stratejik karardan ötürü kendilerini tebrik ediyorum." diye konuştu.
Alternatif modellerin yaygınlaşması, kökleşmesi ve serpilmesi noktasında herkese görev düştüğünü dile getiren Erdoğan, "İslami ekonominin, faizsiz ekonominin de ötesine geçen boyutları, ilkeleri, umdeleri ve düzenlemeleri ihtiva ettiğinin unutulmaması mühimdir. Londra'nın yanı sıra İstanbul'un ev sahipliğini yaptığı AlBaraka Zirvelerinin bu bakımdan önemli bir rol oynadığını görüyoruz. AlBaraka Zirvesi gibi platformlar, İslam aleminin farklı coğrafyalarında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları bir araya getirerek ortak vizyon ve stratejilerin şekillendirilmesine imkan sağlıyor. Zirvenin sonunda ortaya çıkacak somut tavsiye ve stratejilerin yalnızca bugünün değil yarının da ihtiyaçlarına cevap verecek güçlü bir temelin atılmasına vesile olacağı kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen AlBaraka Forum başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisine, Türkiye Varlık Fonuna, İstanbul Finans Merkezine, Halk Banka, İslam İşbirliği Gençlik Forumuna ve İbn Haldun Üniversitesine teşekkür etti.
Küresel ekonomide ticaret savaşlarının alevlendiği, jeopolitik risklerin ise hala yüksek seyrettiği zorlu bir dönemden geçildiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüksek küresel boşluk, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği gibi yapısal sorunlar küresel büyüme üzerinde baskılar oluşturuyor. Artan belirsizlikler sebebiyle özellikle bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar baş göstermeye başladı. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği son 2 yılda ortalama yüzde 0,8 büyüyebildi. Enflasyon meselesi birçok ülkenin başını ağrıtmayı devam ediyor."
"86 milyonun yolculuk ettiği Türkiye gemisini güvenle sahile çıkarmanın derdindeyiz"
Türkiye olarak ayrıca doğrudan ekonomik maliyeti 105 milyar doları bulan deprem felaketinin izlerini silmeye çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, "Son iki yılda bu amaçla kullandığımız kaynağın tutarı 75 milyar doları buldu. 201 bin konutun anahtarını teslim ettik. Yıl sonuna kadar 252 bin konutun anahtarını depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz. Yani çok çeşitli cephelerde, gerçekten yoğun bir mücadele içindeyiz. Ticaret savaşlarıyla dalga boyu giderek artan fırtınalı sularda 86 milyonun yolculuk ettiği Türkiye gemisini güvenle sahile çıkarmanın derdindeyiz. Tüm zorluklara rağmen hamdolsun iyi gidiyoruz. Deprem bölgesinde yaralar hızla sarılıyor." diye konuştu.
Bölgesel gelişmelere de değinerek Suriye'nin 13,5 yıl süren kanlı çatışmaların ardından 8 Aralık devrimiyle birlikte yavaş yavaş istikrara kavuştuğunu, bölgedeki diğer ülkelerle temaslar ve işbirliklerinin güçlendiğini aktaran Erdoğan, "Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik görüşmelere üç yıllık fasıladan sonra İstanbul'da tekrar ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz. Vicdanlarımızı kanatan barbarlıkların yaşandığı Gazze'de zulmün durması ve ateşkesin bir an önce tesisi için gayret gösteriyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" hedefine de sağlam adımlarla ilerlediklerini belirterek, "Her şeye karşı çıkan mutlu azınlık dışında siyaset kurumu ve toplumun kahir ekseriyeti 'Terörsüz Türkiye' sürecine destek veriyor. 40 yıl boyunca her biri canımızdan bir parça olan kayıplarımız haricinde ülkemizin 2 trilyon dolarına mal olan bir beladan kurtulmaya çok yakınız. İnşallah dikkatli, sabırlı, samimi, sağduyulu bir süreç yönetimiyle bu sefer menzile varacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
(Sürecek)