Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Aybet New York Times'a Yazdı
NEW Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet, 16 Nisan' da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "Tek ikiyüzlüler içeride eleştirenler değil.
NEW Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet, 16 Nisan' da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "Tek ikiyüzlüler içeride eleştirenler değil. Diğer ülkelerin diktatörlerini destekleme konusunda uzun bir geçmişe sahip bazı Batılılar da anayasa değişikliğinin, cumhurbaşkanının yetkilerini artıracağını iddia ederek Erdoğan gibi seçilmiş bir lideri, ülkesinin sorunlarını gidermeye çalıştığında aniden gücü elinde toplamaya çalışan bir diktatör olmakla eleştiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Aybet, "New York Times" için kaleme aldığı makalede 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasını anlattı.
Türk halkının pazar günü yeni bir anayasanın kabul edilip edilmeyeceğini ve ülkenin hükümet sisteminin değiştirilip değiştirilmeyeceğini belirlemek üzere sandık başına gideceğini belirten Aybet, Ak Parti'nin, Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) desteğiyle "mevcut sistemdeki kusurları düzeltmek" için anayasa değişikliği teklifinde bulunduğunu anımsattı.
Hükümetin anayasa değişikliği teklifinin bağlam dışına çıkarıldığını ifade eden Aybet, aslında yönetim şeklini iyileştirmeyi hedefleyen halk oylamasının muhaliflerce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarı ele geçirme çabası olarak sunulduğunu kaydetti.
Türkiye'nin siyasi sisteminin temelinin 1980 darbesinden 2 yıl sonra darbeci generaller tarafından yazılan bir anayasaya dayandığını ve bu anayasada 6 hükümet tarafından 18 kez değişiklik yapıldığını kaydeden Aybet, 2007'de ise cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesini sağlayan değişikliğinin referandumda kabul edildiğini ancak mevcut sisteminin "tutarsız ve verimsiz" olmayı sürdürdüğünü ifade belirtti.
Aybet, "Mevcut anayasada ne parlamenter ne de başkanlık sistemi var; şimdiki anayasada doğrudan seçilmiş bir meclis ve doğrudan seçilmiş bir cumhurbaşkanıyla aslında iki başlılık söz konusu. Hem cumhurbaşkanı hem de başbakan halk oyuyla seçildiğinde iki lider arasındaki büyük bir anlaşmazlık kilitlenmeye ya da siyasi krize neden olabilir." diye yazdı.
Türkiye'nin böyle krizlere karşı dirençli olmadığını, 1992'de dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Süleyman Demirel arasında yaşanan gerginliğin Türkiye'ye uluslararası ilişkilerinde sorunlara yol açtığını ve 2001'de de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasındaki anlaşmazlığın ekonomik krize neden olduğunu anlatan Aybet, 2007'deki referandumun ise daha etkili bir yürütme organı için atılan bir adım olduğunu ama istikrar konusunda sadece kısmi bir adım olarak kaldığını belirtti.
Aybet, başbakanlığın kaldırılıp iktidarın cumhurbaşkanlığı sistemi içinde sıkı bir şekilde yer almasıyla bu çelişkilerin giderileceğini vurguladı.
Referandumu eleştirenlerin tamamen parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini savunduğuna ancak bu sistemin oldukça karışık olduğuna işaret eden Aybet, normal parlamenter sistemlerde her dört yılda bir seçim düzenlendiğini anımsattı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 95 yıllık tarihinde yaklaşık 20 hükümet kurulması gerekirken 65 hükümet kurulduğunu hatırlatan Aybet, "Eski sistem, askeri darbelerin yolunu açan bir dizi istikrarsız koalisyona yol açtı." değerlendirmesinde bulundu.
Ak Parti'nin 2000'li yılların başında iktidar olduğundan bu yana ülkenin daha istikrarlı hale geldiğine, bunun Türkiye'nin modern tarihinde bir istisna teşkil ettiğine ve böyle devam etmeyebileceğine dikkati çeken Aybet, 2015'te Ak Parti'nin mecliste 20 sandalyesi eksik olduğu için çoğunluğu oluşturamadığını ve siyasi partiler arasındaki büyük anlaşmazlığın son derece istikrarsız bir parlamentoya neden olduğunu anımsattı.
Aybet şunları kaydetti:
"Başka bir söylenti ise anayasa değişikliği teklifinin, Erdoğan'a yargı üzerinde tam kontrol yetkisi vereceği. Aslında yeni anayasa, cumhurbaşkanının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) dört üye atamasına izin veriyor ve cumhurbaşkanı şimdi de 4 atama yapıyor. Üye sayısının azaltılması kurulun daha az sorumlu olacağı anlamına gelmiyor aksine üyelerin geri kalanı Yargıtay yerine Meclis tarafından seçileceği için daha demokratik olacak."
HSYK üyelerinin atanmasında cumhurbaşkanının gücü ve yetkisinin şimdiki sistemden farklı olacağı iddialarının yanıltıcı olduğunu belirten Aybet, "Anayasa Mahkemesinin üye sayısı ve yapısı değişmeyecek. Yeni anayasayla iki askeri mahkeme kapatılacak ve böylece yargı, Türkiye tarihinde ilk kez tamamen sivil kontrol altına alınmış olacak." ifadelerini kullandı.
Aybet, yeni anayasayla cumhurbaşkanının ulusal güvenlik konseyinin düzenlenmesi ya da üst düzey kamu yöneticilerinin atanması gibi sadece yürütme organını ilgilendiren belirli alanlarda kanun hükmünde kararname çıkarabileceğini, ama meclisin bu kararnameleri hükümsüz kılma yetkisine sahip olduğunu ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Meclis ve Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi tutulacağını anlattı.
Halk oylamasında "hayır" kampanyası yürütenlerin Erdoğan'ın denetlenemeyeceği yönündeki iddialarının doğru olmadığını belirten Aybet, yeni anayasayla cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanların meclis soruşturmasına tabi tutulabileceğini, suçlu bulundukları takdirde ise haklarında kovuşturma açılabileceğini kaydetti.
Şimdiki sistemde cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılacak bir mekanizma olmadığını ifade eden Aybet "Bu reformlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın icadı değil. Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Tansu Çiller gibi cumhurbaşkanları da benzer reformlar yapılması çağrısında bulunmuştu." dedi.
Daha önce değişim yanlısı olan Saadet Partisi ve bazı MHP'lileri, AK Parti ne zaman uygulanabilir reformlar ortaya koysa bir anda "kullanışsız ve eski" sistemi savunmaya başlamakla eleştiren Aybet şunları kaydetti:
"Tek ikiyüzlüler, içeride eleştirenler değil. Diğer ülkelerin diktatörlerini destekleme konusunda uzun bir geçmişe sahip olan bazı Batılılar da anayasa değişikliğinin, cumhurbaşkanının yetkilerini artıracağını iddia ederek Erdoğan gibi seçilmiş bir lideri, ülkesinin sorunlarını gidermeye çalıştığında, aniden gücü elinde toplamaya çalışan bir diktatör olmakla eleştiriyor."
Pazar günü yapılacak halk oylamasında ülkenin siyasi sisteminin geleceğine Türk halkının karar vereceğini, Erdoğan da dahil hiçbir cumhurbaşkanının halkın iradesi üstünde olamayacağını vurgulayan Aybet, kamuoyu yaratmaya çalışanların ve siyasi rantçıların anayasa değişikliğini ve tartışmaları çarpıtmaya çalışsa da nihai kararı seçmenin vereceğinin altını çizdi.