Çözüm Süreciyle Umutlar Yeşerdi
Yaklaşık 30 yıldır süren çatışmalı dönemin ardından başlatılan çözüm süreciyle tarımdan sanayiye, turizmden hayvancılığa kadar birçok alanda yaşanan gelişmeler özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlar için büyük umutlar doğurdu Sağladığı barış ve huzur ortamından dolayı süreç, esnaftan, vatandaşa,
NURTEN ASLAN - Yaklaşık 30 yıldır süren çatışmalı ortamın ardından bu yıl başlatılan çözüm süreci, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlar için büyük umut oldu.
Hükümet tarafından başlatılan, barış ve huzurun tesisini sağlayan çözüm sürecinin önemi aradan geçen zamanda daha iyi kavranır hale geldi.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde daha önce sık sık gündeme gelen şiddet, kan, gözyaşı ve ölüm haberleri yerini çözüm süreci ile ekonomik canlılık, yatırım, turizm, bölgeye yönelik ziyaretler ve insanların yaşama dair umutlarına bıraktı.
Sağladığı barış ve huzur ortamından dolayı süreç, esnaftan, vatandaşa, öğrenciden, bölgeyi adeta yeniden keşfeden turiste kadar, tüm kesimlerce benimsendi.
Zaman zaman yaşanan bir takım olumsuzluklarda çözüm sürecinin sekteye uğrayacağı kaygısını taşıyan bölge insanının her geçen gün çözüme olan inancı arttı.
Güvenlik gerekçesiyle uzun yıllar yasaklı olan yayla ve meraların hayvancılığa açılması besicilerin yüzünü güldürürken, köye dönüş de hızlandı.
Hayvancılık canlandı
Çok sayıda insan, köyüne geri dönmek istediğini belirterek, bu yöndeki çalışmaların hızlandırılmasını istedi. Özellikle Şırnak, Hakkari ve Siirt'te kimi vatandaş 15 kimi de 20 yıl sonra doğduğu topraklara dönmenin sevincini yaşadı. Terör olayları nedeniyle hayvancılığın bitme noktasına geldiği bölgede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çiftçilere sunduğu teşvik ve huzur ortamı bölgede küçükbaş hayvan varlığında artışı sağladı.
Güvenli olmadığı gerekçesiyle kullanımı yasaklanan yaylalar, çözüm süreci ile yeniden kullanıma açıldı. Başka illere göç ederek kiralık yaylalarda hayvan otlatmak zorunda kalan yetiştiriciler, bu yıl kendi yaylalarını özgürce kullanabilmenin mutluluğunu yaşadı. Başta Hakkari, Şırnak, Bingöl ve Siirt olmak üzere bölgedeki pekçok ilde güvenlik gerekçesiyle yasak olan yayla ve dağlar bu süreçte vatandaşların akınına uğradı. Hem hayvancılıkla uğraşanlar hem de doğal güzellikleri keşfetmek isteyenler yaylalara çıkarak doğanın keyfini çıkardı.
Adı daha önce çatışmalarla anılan yaylalarda şenlikler düzenlendi, gençler geçmişte terörle anılan dağların yamacında düzenlenen davul zurna eşliğnide halayların çekildiği düğünlerle hayatlarını birleştirdi.
Uyuşturucuya darbe
Huzur ve güvenliğin sağlanmasının ardından uyuşturucu madde imal ve ticareti yapan şahıslara yönelik operasyonlar arttı. Diyarbakır'ın Lice, Hani ve Hazro ilçeleri ile Bingöl ve Van'da ele geçirilen tonlarca uyuşturucu ile uyuşturucuya ve uyuşturucu tacirlerine büyük darbe vuruldu.
Ekonomik canlılık
Bölgede daha önce sık sık kepenk kapatmak zorunda kalan esnaf, bu süreçte özlediği ekonomik canlılığa kavuştu. İşsizliğin yoğun olduğu bölgede, yatırımların artması yönünde yürütülen çalışmalar geleceğe dair umutları artırdı.
Yaşamın her alanında olumlu etkileri hissedilen çözüm sürecinde birçok sivil toplum kuruluşu, yatırımcı ve iş adamı bölgeyi ziyaret etti.
Huzurun hakim olduğu bölgede vatandaşlar bölgenin tarihi ve doğal güzelliklerini gönül rahatlığıyla keşfetme fırsatı buldu. Başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere bölgedeki birçok ili yerli ve yabancı turistler ziyaret etme şansını yakaladı.
Ziyaretlerin yoğun gerçekleştiği dönemlerde bölgedeki otellerde doluluk oranı zaman zaman yüzde 100'e ulaştı. Bölgede her alanda gözle görülür hale gelen canlanma tüm kesimleri mutlu etti.
"Süreç psikolojik rahatlama sağladı"
Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, AA muhabirine, çözüm sürecinin en önemli kazanımının ciddi bir psikolojik rahatlama sağlaması olduğunu belirtti.
Huzur ortamı ile insanlarda geleceğe dair umutların güçlendiğini ifade eden Doç, Dr. Coşkun, devam eden süreçte kimsenin ölmemiş olmasının önemli olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Coşkun, provokasyonlara rağmen sürecin devam ediyor olmasının insanların sürece olan inanç ve güvenini artırdığını vurgulayarak, şöyle dedi:
"Süreç psikolojik rahatlama sağladı. Artık insanlar çözüm sürecine daha fazla inanıyor. Ekonomik anlamda birtakım kazanımlar söz konusu. Bölgede yatırımların arttığını görebiliyoruz. Süreç sayesinde insanlarda geleceğe dair umutlar arttı. Sürecin hem siyasi hem de ekonomik açıdan getirdiği olumlu etkiler var. Bu süreç sonuçlandığında, Türkiye ve bölgenin potansiyelinin ne kadar yüksek olduğu ortaya çıkacak. İnsanlar çözüm sürecinin devam etmesinden yana."
"Süreç normalleşmeyi sağladı"
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise çözüm sürecinin bölgeye getirdiği en önemli yeniliğin normalleşmeyi sağlaması olduğunu belirtti.
"Süreç normalleşmeyi ve pozitif bir hava oluşmasını sağladı" diyen Elçi, insanların çatışmazlık halinin ne kadar önemli olduğunu ve ne anlama geldiğini gördüğünü vurguladı.
Çatışmanın, silahın, ölümün olmadığı bir atmosferin yaşandığını kaydeden Elçi, sürecin aynı zamanda insanlara barışın önemini ve anlamını da gösterdiğini dile getirdi.
Elçi, yaşanan rahatlamanın çözümün en önemli psikolojik zeminini gösterdiğine işaret ederek, şöyle dedi:
"Süreç topluma barış bilincini verdi. Toplumu eğitti. İnsanları artık ölüm ve umutsuzluğun yerine kendi hayatlarını düşünmeye yöneltti. İnsanların kültürel yaşamı tatmalarını sağladı. Topluma, normal toplumların düşündüklerini düşünme fırsatı verdi. Daha önce insanlar çatışma ve tehlikenin verdiği kaygı nedeniyle birçok şeyi düşünemez hale gelmişti. Bu yaklaşık bir yıllık süreç gerçekten barışa giden yolda çok önemli bir psikolojik temel oluşturdu. Bu toplumu ruhen hazırladı. Bunu önemsiyoruz. Süreç normalleşmeyi sağladı. Önümüze bakmayı öğretti."
Elçi, sürecin Türk ve Kürt toplumuna abartılı ve tabu gibi görünen sorunun çok rahat çözülebileceğini ve sürecin ülkeyi bölmeyeceğini gösterdiğini aktardı.
Sürecin Türk toplumun korkularının giderilmesine yardımcı olduğuna dikkati çeken Elçi, "Bir takım sembol, diyalog ve müzakere ile bu ülkenin kolay kolay bölünmeyeceği görüldü. Kürtlere de demokratik yol ve yöntemlerle haklarını elde edebileceklerini gösterdi. Devletin eski devlet olmadığı, yeni bir devlet ile karşı karşıya olunduğu görüldü. Bu süreç çok iyi bir başlangıç ve temel oluşturdu. Önemli olan bundan sonra da bu temelin üzerinde sağlıklı bir şekilde yürüyebilmektir" diye konuştu. - Diyarbakır