Çözüm Süreci, Uyuşturucuyla Mücadeleye İvme Kazandırdı
Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç: "1 ayda yapılan müdahalelerde 110 trilyon lira değerindeki uyuşturucu imha edildi" "Bu bir rant işi. Bu işten para kazananlar var, bırakmak istemiyorlar" DÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şeyhanlıoğlu: "Barış ortamı daha etkin bir hale getirilse yakalanan uyuşturucu miktarı da artar" "Uyuşturucu üreticileri ile örgüt arasında dolaylı bir bağ var. Örgütün uyuşturucunun ekiminden, pazarlanmasında bir şekilde pay aldığı bilinen bir gerçek" DÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun: "Uyuşturucu ile mücadele toplum tarafından çok ciddi bir manada destekleniyor"
NURTEN ASLAN - Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, çözüm süreciyle kırda, kasabada artık herkesin rahat olduğunu belirterek, daha önce birinci önceliği terörle mücadele olan güvenlik güçlerinin hırsızlık, kapkaç, uyuşturucuyla mücadele gibi faaliyetlere yöneldiğini ve son 1 ayda 110 trilyon değerinde uyuşturucu ele geçirildiğini bildirdi. Güneydoğu'da toplumun nabzını tutan akademisyenler ise vatandaşların, kullanımı giderek artan uyuşturucuya karşı mücadele edilmesini istediklerini dile getiriyor.
Vali Kıraç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 1 aydır Diyarbakır'da olduğunu, esnafı ziyaret ettiğini, mahallelere, camilere, toplu merkezlere gittiğini belirterek, vatandaşla görüştüğünde kendisine ulaştırılan en önemli sorunun uyuşturucu konusu olduğunu belirtti.
Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşlarının gündeminde de uyuşturucunun bulunduğunu, uyuşturucuyla, fuhuşla ve hırsızlıkla mücadele konusunda her kesimden tepki ve talep aldığını dile getiren Kıraç, dolayısıyla bu konu üzerinde durduklarını bildirdi.
Özellikle esrarın hammadesi olan Hint kenevirinin bölgede çok yaygın bir şekilde tespit edildiğini, şehir merkezindeki Hevsel bahçelerinde yaklaşık 400 bin kök Hint keneviri ele geçirildiğini aktaran Kıraç, Lice, Hazro ve Kulp üçgeninde 5,5 milyon kök Hint kenevirinin imha edildiğini anımsattı.
Kıraç, 1 ayda yapılan müdahalelerde 110 trilyon lira değerindeki uyuşturucunun imha edildiğini ifade ederek, şöyle dedi:
"Bu bir rant işi. Bu işten para kazananlar var bırakmak istemiyorlar. Bu rantın peşinde olanların, bazı istenmeyen tabloları ortaya çıkarma gayretinde olmalarını çok doğal görüyoruz. Bir yanlış görüyoruz, o yanlışa müdahale etmek zorundayız. Duyarlı ve dikkatli olmak lazım. Bölge halkının bu tür operasyonları durdurmaya yönelik girişimlere vesile olmamaları lazım. Vatandaşlarımız sağduyulu olsunlar. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini karartacak bu tür faaliyetlere mutlaka müdahale etmemiz lazım. Ama bu müdahaleyi halkımızın desteğiyle yapmamız lazım. Buna kimse duyarsız kalmasın. Gördükleri yanlışlıkları bize intikal ettirsinler. Kendileri müdahale etsinler, yazıktır, günahtır. Ülkemizin geleceğini karartan bu kötü gidişatı mutlaka durdurmamız lazım."
Son günlerde uyuşturucu operasyonlarını durdurmak için büyük bir gayretin olduğunu belirten Kıraç, "O bölgede yapılan bu tür operasyonlar, bu gösteriler olunca operasyonlar durdu. İnsanları bu tablo içinde farklı bir boyuta sürüklemek istemedik. Tabii ki şu an özellikle Lice hadiseleriyle ilgili hem mülkiye hem jandarma müfettişlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. O raporları da görelim, ona göre ek tedbirler gerekirse alacağız. Ama mahiyeti itibariyle böyle bir kara tablonun gidişatını durdurmaya dönük bir provokasyon ihtimalinin yüksek olduğunu ilk bakışta söyleyebiliriz" diye konuştu.
Çözüm süreci
Çözüm süreciyle kırda, kasabada herkesin rahat olduğunu, güvenlik güçlerinin hırsızlık, kapkaç, uyuşturucuyla mücadele gibi faaliyetlere yöneldiğine dikkati çeken Kıraç, terörün olmadığı bir ortamda normal bir şehir halkının refah seviyesini artırıcı ek tedbirlere ağırlık verildiğini, ama terörün olduğu dönemde güvenlik güçlerinin birinci önceliğinin terörle mücadele olduğunu vurguladı.
"Çok şükür çözüm süreci son 6 ayda bölgede büyük bir rahatlık getirdi. Yerli yabancı ziyaretçiler geliyor. İş adamları Diyarbakır'da yatırım yapmak için yer talebinde bulunuyor. Turist geliyor, şehir canlı, mekanlar insanlarla dolup taşıyor. Herkesin sağduyuyla bu süreci sonuna kadar götürmesi lazım" diyen Kıraç, bölge insanının barışa, huzura, güvene, ihtiyacının bulunduğunu anlattı.
Eski alışkanlıkların geride bırakılması gerektiğini söyleyen Kıraç, "30-35 yaşındakiler daha huzur ortamını yaşamadılar. Burası peygamberler, sahabeler, evliyalar, şairler şehri, yazıktır günahtır diyoruz. İnsanlar çalışsınlar, üretsinler, şehir gelişsin diyoruz" şeklinde konuştu.
Uluslararası bir ağ
Uyuşturucu konusunun tek boyutlu bir girişim değil, uluslararası bir organizasyon olduğunu, değişik ülkelerde uzantısının bulunduğunu aktaran Kıraç, uyuşturucuyla mücadelenin tek bir ülkenin işi değil, bütün ülkelerin ortak sorumluluğu olduğunu dile getirdi.
Kıraç, bölgede su kaynakları ve verimli topraklar bulunduğunu, vatandaşlara yol göstermek için yeni ürünler, bitkisel üretimde verimlilği artıracak yeni ürünlerle girişimlere önemli destekler verdiklerini bildirdi.
Terör örgütünün uyuşturucuyla ilgisi konusuna da değinen Vali Kıraç, bütün gayrimeşru güçlerin bu alandan gelir elde etmek isteyebileceğini belirterek, bütünüyle mücadele etmenin devletin asli görevi olduğunu söyledi.
"Bölge insanı üzerinden uyuşturucuyu etiketlemek doğru değil"
Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan ise bölgedeki uyuşturucu olayının yeni bir olaymış gibi algılandığını oysa Hint keneviri ekiminin eskilere dayandığını söyledi.
Tarihte geleneksel olarak esrarın bir kullanım alanının olduğunu öne süren Erkan, son dönemlerde özellikle bunun Lice ilçesinde yaşanan olaydan sonra şiddet ve terörle ilişkilendirilmesi ile gündeme geldiğini, bu haksızlığı yapmamak gerektiğini belirtti.
Bölgenin adını, zenginlerini ve zenginlerin adını uyuşturucu ile bir araya getirmemek gerektiğini, uyuşturucunun bölge üzerinde çok kullandığı zaman kriminal bir durum yaratıldığını öne süren Erkan, bu durumda bölgenin iş adamlarının batıda lüks plakalı bir otomobilde görüldüğü zaman uyuşturucudan kazanılmış bir paranın akla geleceğini bildirdi.
"Bu biraz ötekileştirici ve tehlikeli bir dildir. Buna dikkat ederken uyuşturucu da hiç yokmuş gibi düşünmemek lazım. Son dönemlerde Diyarbakır'da uyuşturucuya hayır kampanyaları yürütülüyor. Bölgede belli gruplar bu iş yürütüyor olabilir, bölge insanı üzerinden etiketleyerek yürütmenin doğru olmadığını düşünüyorum" diyen Erkan, bölgenin uyuşturucu konusunda geçiş yeri olduğunu, sadece bölgede üretilen uyuşturucu gibi düşünmemek gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Erkan, şöyle konuştu:
"Uyuşturucu aşama aşama yapılan bir iştir. Başka insanlar aslında bu işin içerisindedir. Bu sadece bölgeye özgü değildir, bunun asıl pazarlayıcıları başka yerdeki insanlardır. Ama uyuşturucunun hammaddesi olan Hint keneviri bazı bölgelerde yaygın bir şekilde ekiliyor. Niye çok yaygınlaşmış? Çünkü belli bir dönemde güvenlik görevlileri güvenlik nedeniyle konuşlandığı, daha çok siyasi alanda çalışma yaptığı için kırsalda bununla ilgili çalışma yürütmek riskliydi. Belli yıllar içerisinde ertelenmiş, çeşitli nedenlerle belki göz yumulmuş çünkü bu işin bürokrasi ile de ilişkisi vardır. Bu yıl uyuşturucuda çok artış var diye düşünmemek lazım. Eskiden bu tür haberler çok fazla gündeme gelmiyordu. Bu 4-5 aydır süre içerisinde gündemin diğer yanının çok fazla haber oluşturacak yönünün, şiddet olayları, ölüm haberlerin olmaması uyuşturucu haberlerini ön plana çıkarıyor. Eskiden o karmaşanın içerisinde uyuşturucu operasyonu da olsa kaynayıp gidiyordu. Şimdi dikkat çeken bir yanı oldu."
Uyuşturucunun diğer suçları da teşvik eden bir yanının bulunduğunu dile getiren Erkan, uyuşturucu bağımlısı birinin bunu elde edebilmek için farklı alanlara başvurduğuna da işaret etti.
Erkan, uyuşturucu konusunda toplumsal bir bilincin ortaya çıktığını, uyuşturucu ile mücadelede sadece operasyonla değil, toplumun böyle bir tepki göstermesi, hiçbir meşru alanının kalmamasının da önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Uyuşturucu ile mücadele toplum tarafından destekleniyor
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, son 6 ayda bölgede uyuşturucuya dönük yoğun bir mücadelenin olduğunun gözlemlemenin mümkün olduğunu, emniyetin verdiği bilgiye göre, bu sürede 6 ton esrar, 5 milyon 897 kök Hint keneviri ele geçirildiğini, bunlardan 110 bin ton esrar yapılabileceği bilgisinin olduğunu söyledi.
Uyuşturucuya dönük çok yoğun bir mücadelenin olduğunu, bunun toplum tarafından desteklendiğini kaydeden Coşkun, "Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi Akil İnsanlar Grubunun çalışması sırasında bütün farklı toplumsal kesimlerden gelen şikayet konusu, toplumda uyuşturucu madde kullanımının arttığı, yaygınlaştığı ve bunun da sosyal birtakım sorunlara neden olduğuydu. Uyuşturucu ile mücadele toplum tarafından çok ciddi bir manada destekleniyor" diye konuştu.
Uyuşturucunun ekiminin ve ticaretinin yaygın olmasının insanları ekonomik hayat içerisinde yer almasını da önlediğine dikkati çeken Coşkun, tarım ve hayvancılık gibi ekonomik faaliyetler yerine bu tür gayri hukuki yolların daha fazla yaygınlaşmasına neden olduğunu vurguladı.
Uyuşturucu ticaretine yönelik bu operasyonların artırılmasının toplum tarafından ciddi destek gördüğünü aktaran Coşkun, "Bölge bir geçiş yolu üzerinde, uyuşturucu ticareti yapılması açısından coğrafi bir özelliği var. Bölgedeki çatışmalı hal bu tür bir faaliyetin yapılmasını kolaylaştıran bir unsur haline geldi" şeklinde konuştu.
Çözüm süreci ile ele geçirilen uyuşturucu yüzde 50 arttı
Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu da bölgede son 30 yılda terör ortamının ve bölgenin uluslararası uyuşturucu ağının son ayağı olduğunu belirterek, bölgeye gelen uyuşturucunun Avrupa'ya gönderildiğini belirtti.
Güvenlik boşluğundan dolayı bölgenin uyuşturucu için transit ve üretim merkezine dönüştüğünü dile getiren Şeyhanlıoğlu, şöyle konuştu:
"Son 30 yılda ekonomik sıkıntılar, göç, çok çocuklu aileler, işsizlik eklendiği zaman bölgenin halen neden dünyada ve Türkiye'de uyuşturucu sevkiyatı ve merkezinden biri olduğu daha iyi anlaşılıyor. Son 6 aylık barış sürecinde toplam uyuşturucu ele geçirme oranı ise yüzde 50 oranında arttı. Bölgede hatta Diyarbakır'da, Türkiye uyuşturucusunun yüzde 70'i üretiliyor. İşin kötü tarafı Diyarbakır esrar üretiminde liderliği maalesef İstanbul'dan kapmak üzere olduğunu görüyoruz."
Diyarbakır'da uyuşturucu kullanım oranının 8-9 yaşlarına kadar düştüğünü, özellikle esrarın yoksul kesim tarafından kullanıldığını anlatan Şeyhanlıoğlu, üretim ve tüketim boyutuyla Diyarbakır'da rekor denilecek sayıları gördüklerini bildirdi.
Esrar kullananların aldığı eğitim oranının 6 yıl olduğuna dikkati çeken Şeyhanlıoğlu, son 6 ayda yürütülen barış süreciyle uyuşturucu operasyonlarında artış olduğunu anlattı.
Dünyadaki uyuşturucu ekonomisine de değinen Şeyhanlıoğlu, şöyle devam etti:
"Küresel boyutta uyuşturucu rakamı 500 milyar dolar. Türkiye uyuşturucu üretimi ve tüketiminde malesef dünyadan ilk 10 ülke arasında. Özellikle Diyarbakır ve bölge ilk sırada yer alıyor. Barış ortamı daha etkin bir hale getirilse yakalanan uyuşturucu miktarı da artar. Uyuşturucu üreticileri ile örgüt arasında dolaylı bir bağ var. Örgütün uyuşturucunun ekiminden, pazarlanmasında bir şekilde pay aldığı bilinen bir gerçek. Buna da vurulan darbe ile terör örgütü de zayıflayacaktır. Güvenli ortamdan dolayı hem örgüt zayıflayacak hem de uyuşturucu alanları azalacaktır."
Şeyhanlıoğlu, ekonomik ve göç nedeniyle uyuşturucu ekimi ve satışının bölgede yaygın olduğunu, göç edenlerin belirli bir ekonomik sanata sahip olmamaları ve kısa sürede zengin olma hayalinin uyuşturucuya yöneltiğini söyledi.
Bölgede 30 yıllık zaman zarfından bir güvenlik boşluğunun meydana geldiğini anlatan Şeyhanlıoğlu, "Bundan dolayı hem örgüt hem de uyuşturucu baronlarının alanlarda ekim sürecine girdiklerini görüyoruz. İklimin elverişli olması da ekimi yaygınlaştırıyor. Bunun önlemek için de güvenlik zaafiyetinin ortadan kaldırılması ve barış sürecinin etkin hale getirilmesi gerekiyor. Umut ediyoruz ki bölge bu olumsuz kimliğinden kurtulur. Ekonomik yatırımlar ile gündeme gelmesini istiyoruz" dedi.
Şeyhanlıoğlu, uyuşturucu ile mücadele kapsamında cezai yaptırımların artırılması gerektiğini de sözlerine ekledi. - Diyarbakır