Çözüm Süreci
Güneydoğu'daki bazı sivil toplum kuruluşları terör örgütünün sınır dışına çıkışların durdurulduğuna yönelik açıklamasının çözüm sürecini sekteye uğratmayacağı şeklinde yorumlarken, bazıları ise kararı taktiksel bir adım olarak değerlendirdi Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Grubu Başkanı Ensaroğlu: "Bunun stratejik bir karar olmaktan ziyade taktik karar olduğunu düşünüyorum" DÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun: "Ateşkes ve çatışmasızlık durumunun devam etmesi durumunda çözüm süreci bir şekilde sürecek ve bu tür krizler aşılacaktır" Şırnak Baro Başkanı Elçi: "Çekilmeyi durdurma kararı sürecin bittiği anlamını taşımıyor." DTSO Başkanı Sayar: "Her şeye rağmen her ne kadar tıkanıklık olsa da sürecin görüşmeler yoluyla güvene dayalı adımlarla aşılacağına inanıyorum"
Güneydoğu'daki bazı sivil toplum kuruluşları terör örgütünün sınır dışına çıkışların durdurulduğuna yönelik açıklamasının çözüm sürecini sekteye uğratmayacağı şeklinde yorumlarken, bazıları ise kararı taktiksel bir adım olarak değerlendirdi.
Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Grubu Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, terör örgütünün sınır dışına çıkışların durdurulduğuna yönelik açıklamasına ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "PKK'yı biraz olsun yakından tanıyanlar için bu çok sürpriz bir çıkış değil. Bunun stratejik bir karar olmaktan ziyade taktiksel bir karar olduğunu düşünüyorum" dedi.
Ensaroğlu, açıklamanın tamamına dikkatle bakıldığında kararın süreci kesintiye uğratma amacı taşımadığının anlaşıldığını ifade ederek, tam tersine hükümeti adım atmaya zorlamak amacıyla bu tutumun takınıldığını kaydetti.
"Fiili gerçekler ve durum süreci sabote etme, kesintiye uğratma iradesinin henüz ne Öcalan, ne PKK ve ne de KCK'da baş gösterdiğini bize ima etmiyor" diyen Ensaroğlu, bu nedenle tedirginlik hissetmeye gerek olmadığını vurguladı.
Ensaroğlu, açıklanan kararın hükümet çevrelerinde ve genel kamuoyunda bir moral bozukluğuna yol açmasına da izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi:
"Çözüm sürecinde böyle gelişmeler olur. Zaman zaman hükümetten de PKK'ya yönelik baskı oluşturma, bir adım atmaya yad a atılan adımı hızlandırmaya yönelik çıkışlar oldu, olacak. Karşı tarafta da benzer şeyler olacak. Hükümet bu tür çıkışlara aldırmaksızın demokratikleşmeye yönelik adımları geciktirmeden atmalıdır. Çünkü 8-9 aydan bu yana çatışmasızlık var. Cenazeler gelmiyor. Bu tüm Türkiye kamuoyunda ciddi bir iyimserlik yarattı ama Kürtler arasında bu sakin atmosferi soluduktan sonra beklenti çıtası yükseldi. Bundan sonra Kürt kamuoyu da yeniden silahlara başvurulmasına kolay kolay izin vermez. Kürt siyasi hareketinin, siyasi aktörlerinin ve bir takım örgütlerin taleplerini dillendirmek için şiddet ve silaha başvurmaya ihtiyaçlarının olmadığı bir noktadayız. Bunu kamuoyu da gördü. İnsanlar sadece, 'çözüm süreci aman ha bir bir kazaya, bir kesintiye uğramasın' diye taleplerini dillendiriyorlar. Ancak karara ilişkin kimsede ciddi bir tedirginlik gözlemlemedim, hissetmedim."
"Süreç devam ediyor"
Dicle Üniversitesi (DÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, geri çekilmenin durduğu yönündeki açıklamanın beklenen bir gelişme olduğunu söyledi.
Yaklaşık bir hafta önce Cemil Bayık'ın "geri çekilmeyi durduruyoruz" şeklinde bir açıklama yaptığını hatırlatan Coşkun, dün yapılan açıklamanın bunun bir teyidi olduğunu belirtti.
Coşkun, bu karardan yola çıkarak sürecin bittiğini söylemenin doğru olmadığına dikkati çekerek, "Burada en önemli husus çatışmasızlığın devam etmesidir. Ateşkes ve çatışmasızlık durumunun devam etmesi durumunda çözüm süreci bir şekilde sürecek ve bu tür krizler aşılacaktır. Süreç içerisinde beklenen bir durum. Süreç tere yağından kıl çeker gibi tüm takvimlere uygun şekilde işleyemez. Bazı sıkıntılar olacaktır. Bu da o sıkıntılardan biri tanesi" diye konuştu.
Haziran ayından bu yana PKK ile devlet arasında bazı hususlarda anlaşmazlıklar olduğunu ifade eden Coşkun, şöyle dedi:
"Bu sıkıntılardan biri geri çekilmenin ne oranda gerçekleştiği yönünde. Diğeri de ikinci aşamanın ne zaman başlaması gerektiği konusunda. Devlet ikinci aşama için geri çekilmenin tamamlanması gerektiğini söylerken PKK ateşkes ilanı ile çekilmenin başladığını, dolayısıyla ikinci aşamaya geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu iki noktadaki uzlaşmazlık, anlaşmazlık dolayısıyla bir tıkanma sözkonusu oldu. PKK'nın çekilmeyi durdurması kararı bu doğrultuda değerlendirilebilir. Ama bunu sürecin bittiği şeklinde yorumlamak doğru değil, süreç devam ediyor. Bu kriz de bir şekilde aşılacaktır."
"Yeniden silahlı çatışma başlamaz"
Cemil Bayık'ın daha önce yaptığı açıklamada, "hükümet hiçbir adım atmasa da silahlı bir mücadele değil başka yollar deneyeceğiz" ifadesini kullandığını hatırlatan Coşkun, önümüzdeki seçim döneminde çatışmaların olmasının ne örgüt ne de devlet açısından olumlu sonuçlar doğurmayacağını belirtti.
Bu hassasiyetin dikkate alınacağını belirten Coşkun, "Yeniden silahlı çatışmanın başlayacağı kanısında değilim. Öte yandan Suriye'de meydana gelecek gelişmeler hem Türkiyeyi hem örgütün pozisyonunu çok yakından ilgilendiriyor. Dolayısıyla bu gelişmelerle de bağlantılı bir süreç işliyor. Bu nedenle kısa vadede silahlı çatışmanın başlayacağını düşünmüyorum" dedi.
"Karar sürecin bittiği anlamını taşımıyor"
Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, örgütte sürece ilişkin yeterli adımların atılmadığı yönünde yakınmalar olduğunu hatırlatarak, bu nedenle örgütün geri çekilmeyi durdurma kararına ilişkin yapılan açıklamanın kamuoyu tarafından beklenen bir durum olduğunu belirtti.
Temennilerinin bu tür açıklamaların süreci kesintiye uğratmaması olduğunu vurgulayan Elçi, bunun için de hem hükümetin hem de BDP'nin paylaşımcı bir yöntem sergilemesi gerektiğini kaydetti.
"Çekilmeyi durdurma kararı sürecin bittiği anlamını taşımıyor. Kararı, tarafların birbirlerine sitemini dile getirmesi olarak değerlendiriyorum" diyen Elçi, şunları kaydetti:
"Silahlı güçler bir arada olduğu müddetçe silahların yeniden gündeme gelmesi riski her zaman söz konusu olacaktır. Benim endişem süreci baltalamak isteyen iki taraf dışındaki yasa dışı yapılanmaların bir provoke ortamı yaratmasıdır. Geri çekilme kararı ile silahların yeniden gündeme gelmesi yönünde risk görünmüyor. Ama maalesef derin yapılanma dediğimiz yasa dışı yapılanmaların bir provokasyonuna karşı iki tarafın da duyarlı olması gerekir. AK Parti döneminde yasa dışı yapılanmaların üzerine ciddi şekilde gidildi. Ancak çatışma ortamı sürdüğü için bu bölgede yeterince gerçekleştirilemedi. Dolayısıyla bölgede bu yapılanmanın güçlü olduğuna inanıyorum. Geri çekilme kararında 'süreç bitti, bitecek' gibi bir hava yaratmamak gerekir. İki tarafın da geçmişteki hatalardan ders alarak, sorumluluklarını paylaşarak, sürecin çözüme ulaşmasını isteyen çevrelerin desteklerini de alarak süreci ilerletmesi gerektiğine inanıyorum."
"Çabaların heba edilmemesi gerekiyor"
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (DTSO) Ahmet Sayar ise yaklaşık 8 aydır, silahların sustuğunu, operasyonların durduğunu ve ölümlerin olmadığını söyledi.
Tüm bu gelişmelerin son derece sevindirici olduğunu belirten Sayar, şunları söyledi:
"Normalde sürecin 3 aşamadan oluştuğu belirtilmişti. Silahlar susacak, ateşkes ilan edilecek, örgüt geri çekilecek. Sonrasında, hükümet demokratikleşme paketi ile birtakım demokratik adımlar atacaktı. Şimdi taraflara baktığımızda 8-9 aydır ufak tefek sıkıntılar olsa da, silahlar susmuştu. Şu anda Güneydoğu'da toplumdaki genel kanı geri çekilmenin durdurulmasının bir tıkanıklığın işareti olması. Ama nihayetinde süreç devam ediyor. Genel toplumsal beklenti şu anda hükümetin demokratikleşme paketi ile ilgili adım atması. Güven artırıcı adımların atılmasının bu tıkanıklığı gidereceğine inanıyorum."
Sayar, silahların yeniden kullanılabileceğine ihtimal vermediğini belirterek, "Bundan Türkiye'de yaşayan her insan zarar görecek. Dolayısıyla yaşanan bu süreç aynı zamanda tarihi bir süreçtir. Hiç bir dönemde diyalog bu mesafeye gelmemişti. Bu konuda geriye dönüşünün olmaması, çabaların heba edilmemesi gerekiyor. Her şeye rağmen her ne kadar tıkanıklık olsa da süreç içerisinde görüşmeler yoluyla güvene dayalı adımlarla aşılacağına inanıyorum. Artık geriye dönüş olacağına ihtimal vermiyorum" dedi.
Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği (DİGİAD) Başkanı Alaaddin Korkutata da açıklanan kararın hiç kimseye bir faydasının olmayacağını söyledi.
Çözüm sürecinin otuz senelik bir sıkıntının neticesinde atılmış bir adım olduğunu ifade eden Korkutata, "Adı üstünde bu bir süreç. Gönül isterdi ki bir anda her şey olsun bitsin, herkes rahat etsin ama bu böyle hemen olabilecek meseleler değil" diye konuştu.
"Ani çıkışların kimseye faydası olmaz"
Korkutata, anayasal değişiklikler ile mesafelerin alınacağına inandığını belirterek şöyle devam etti:
"Çözüm süreci istediğimiz anlamda çok hızlı gitmese bile Sayın Başbakan, 'biz zaten yol haritamıza göre olması gerekenleri yapacağız' demişti. Dolayısıyla işi aceleciliğe getirmenin sürece bir faydası olmaz. Süreç başladığı günden itibaren hem iş camiasında hem toplumun diğer kesimlerinde çok ciddi huzur ve sukunet yaşadık. İnsanlarda moral ve motivasyon oluştuğunu gördük. Sürecin en önemli sonuçlarında biri de çatışmasızlık ortamı oluşmasıydı. Bunun neticesinde insanlarda umut, beklenti oluştu ve devam ediyordu. Hükümet tarafından herhangi bir olumsuz açıklama yapılmadan, böyle bir kararın alınmış olması sürece çok faydası olmaz. Sabırlı olunması gerekiyor. Söz sahibi konumunda olan insanların ve mercilerin çok dikkatli olması gerekir. Böyle bir karar alınmasının sürece hiç bir faydası olmadığı gibi aksine zarar vereceğine düşünüyorum. Ani çıkışların kimseye faydası olmaz. Yarım asırdır ilk kez böyle bir süreç başlatıldı ve herkes tarafından özellikle de canı yanmış insanlar tarafından desteklendi. Eski yöntemlere başvurulduğu taktirde çok daha kötü neticeler çıkacağını düşünüyorum."
Gündemin saptırılması-
Merkezi Mardin'de bulunan Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Derneği (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül de çözüm süreciyle bölgede büyük bir sevincin hakim olduğunu belirtti.
Kardeşlik ve huzur ortamının tesis edilmesi için atılan adımların bölgeden büyük destek aldığını belirten Akgül, şunları kaydetti:
"Hem batıda hem de doğuda bedel ödemiş birçok insanın bu çözümün öyle veya böyle gerçekleşmesi isteğine şahit olduk. ve yapılan anketler, açıklamalar hep bunu kanıtladı. 8 aydır ne bir cenaze, ne bir şehit haberi geliyor. Üstelik huzur ve güvenin oluşmasıyla ciddi olarak yatırım almaya başladık. Hal böyleyken toplumun büyük çoğunluğu barış ve huzur isterken bir takım açıklamalarla, gündemin saptırılması veya çözüm sürecinin umuttan umutsuzluğa doğru sürüklenmiş olması işin doğrusu bölge insanın kabul edebileceği bir durum değil. Toplumun çoğunluğu sürecin kesintiye uğramamasını, sonuçsuzluğa itilmemesini istiyor. Bu arada hükümete de düşen bir takım görevler var. Anayasa konusu bir an önce halledilmeli." - Diyarbakır