Çocuk İstismarını Önleme Araştırma Komisyonu
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Çocuk Koruma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Çoşkun, çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarıyla ilgili, "Yargılama sürecinde mutlaka ruhsal bulgular da delil olarak kabul edilmeli. Çocuklar izlenmeli. Tedavi ve rehabilitasyon ne kadar erken süreçte başlarsa, o kadar sağlıklı sonuçlara ulaşabilir.
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Çocuk Koruma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Çoşkun, çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarıyla ilgili, "Yargılama sürecinde mutlaka ruhsal bulgular da delil olarak kabul edilmeli. Çocuklar izlenmeli. Tedavi ve rehabilitasyon ne kadar erken süreçte başlarsa, o kadar sağlıklı sonuçlara ulaşabilir." dedi.
TBMM'deki Çocuk İstismarını Önleme Araştırma Komisyonu, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Bahar Gökler, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Çocuk Koruma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Çoşkun ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Veysel Öztürk'ü, dinledi.
Gökler, komisyona yaptığı sunumda, çocuklara yönelik istismar suçlarının dünyanın her yerinde var olduğunu belirterek, cinsel istismar suçlarının büyük bölümünün çocuğun birinci derecede tanıdığı kişilerden geldiğini ifade etti.
Cinsel istismara maruz kalan çocukların, "İhanete uğrama", "damgalanma", "travmatik cinsellik" gibi çok ciddi travmalar yaşadığını kaydetti.
"Ana-baba okulları açılmalı"
Cinsel istismar olayları ortaya çıkmadan önce yapılması gerekenlere değinen Gökler, şunları söyledi:
"Erken çocukluk döneminde anne-çocuk, baba-çocuk bağlanması bütün istismar türlerini önleyecek en önemli etkendir. Bu bağlanma ne kadar güçlüyse, istismar da o denli az olur. Bu anlamda ailelerin eğitilmesi çok önemli. Aile Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi bakanlıklar öncülüğünde ve sivil toplum kuruluşları ile 'ana-baba okulları' açılmalı. Bu okullar üzerinden ailelere farkındalık, bilinçlendirme yönünde eğitimler verilebilir. Bunun yanı sıra kreşlerden itibaren çocuklar kendi bedenine yönelik bilgilendirilmelidir. Hangi dokunuşların sakıncalı olduğu, biri bu şekilde dokunursa çocuğun 'hayır' demesi gerektiği anlatılmalıdır. Toplumsal farkındalık artırılmalıdır. Bu konuda medya aracılığı ile kamu spotları üzerinden de bilgilendirmeler yapılmalı."
"Çocukların istismarcıları ile evlendirilmesine yönelik bir düzenleme yok"
Gökler, erken evlilikler, kız çocuklarının eğitimini tamamlaması konularında önlemler alınmasını, çocuklara yönelik işlerde çalışan kişilerin çok iyi takip edilmesi gerektiğini vurgulayarak, kız çocuklarının tecavüzcüsü ile evlendirilmesi konusunda yasal çalışmalar yapıldığını duyduklarını ve böyle bir durumun duyumunu dahi almak istemediklerini bildirdi.
Komisyon Başkan Vekili AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli ise sunumun soru-cevap bölümünde, Gökler'in bu yorumuna cevaben, "Çocukların istismarcıları ile evlendirilmesine yönelik bir düzenleme söz konusu olamaz. Böyle bir teklif kimsenin aklından dahi geçmiyor." dedi.
İstismarcıların cezalandırılmasının yanı sıra mağdur çocukların izlenmesi ve rehabilitasyonuna odaklanılması çalışmalarına yoğunlaşılması gerektiğini belirten Gökler, şöyle konuştu:
"Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) çocuğun tekrar tekrar ifade vermesini engelleyen çok yerinde bir uygulama. ÇİM'lerin alt yapısının mutlaka güçlendirilmesi gerekiyor. Aynı şekilde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki Çocuk İzlem Merkezleri de donanımlı personellerle güçlendirilmeli. Çocuğun mutlaka izlenmesi lazım. Yapılan yasal düzenlemeyle, çocukların ruhsal sağlığının bozulup bozulmadığına yönelik değerlendirme kaldırıldı. Çocuğun ruhsal sağlığının bozulup bozulmadığı mutlaka izlenmeli ve değerlendirilmeli."
"Yargılama sürecinde ruhsal bulgular delil olarak kabul edilmeli"
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Çocuk Koruma Grubu Başkanı Prof. Dr. Çoşkun ise gerçekleştirdiği sunumda, çocuklara yönelik cinsel istismarın sadece aile veya tanıdık çevreden değil, sanal dünyadan da yaşanabildiğine işaret etti.
Çoşkun, "Türkiye'de ilkokul ikinci sınıf çocuğunun sosyal medya adresi var. Çocukları teknolojinin dışına çıkaramayız ama 'medya okur yazarlığı' dersleri çok önemli. Bu eğitimlerin müfredatının geliştirilmesi lazım. " ifadelerini kullandı.
Hakim ve savcılara daha önce çocuklara yönelik konularda eğitim verildiğini hatırlatan Çoşkun, eğitilen hakim ve savcıların hiçbirinin çocuklarla ilgili mahkemelerde çalışmadığını bildirdi.
Çoşkun, "çocuk dostu hakim ve savcı" sisteminin oluşturulması gerektiğini aktardı.
2015 yılında yapılan yasal değişiklikle adli sistemde tıkanmaya neden olan "Ruh sağlığı bozulmuştur" uygulamasının kaldırıldığına dikkat çeken Çoşkun, "Bu doğru bir uygulamaydı ama aynı süreçte çocuğun ruhsal belirtilerinin delil sayılması da yasadan çıktı. Böyle olunca çocuk nitelikli cinsel istismar varsa adli sisteme girer hale geldi. Ruhsal delillendirme çocuk istismarında çok önemli bir yer tutmaktadır. Yargılama sürecinde mutlaka ruhsal bulgular da delil olarak kabul edilmeli. Çocuklar izlenmeli. Tedavi ve rehabilitasyon ne kadar erken süreçte başlarsa o kadar sağlıklı sonuçlara ulaşabilir. Cinsel istismar mağduru çocuğun bütüncül bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Cinsel istismar ruhun ölümüdür." diye konuştu.
Karaman'daki çalışmalar
MEB Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Öztürk, Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) ve okullar üzerinden 32 bin 589 öğretmen aracılığıyla çocuklara rehberlik hizmeti verildiğini anlattı.
Rehberlik faaliyetlerinde okul öncesinden itibaren çocukların güçlendirilmeye çalışıldığını aktaran Öztürk, zorbalıkla karşılaşıldığında kimlerden yardım alınacağı, baş etme yöntemleri, kişisel sınırları korumanın önemi, akran baskısıyla baş etme gibi konularda eğitimler verildiğini kaydetti.
Rehberlik hizmetleri çerçevesinde 7 milyona yakın öğrenci ile bireysel görüşmeler yapıldığını, seminer, kurs, etkinlik gibi programlar aracılığıyla da yaklaşık 18 milyon insana ulaşıldığına vurgu yapan Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Suça sürüklenen ya da mağdur çocuklarla ilgili alınan danışmanlık tedbir kararlarında öncelikli temel hedefimiz çocuğun aile yanında desteklemektir. Madde kullanımı, öfke kontrolü, aile içi ilişkiler, cinsel istismar konularında danışmanlık eğitimi hizmeti veriyoruz. Bugüne kadar bin 834 öğretmen eğitimden geçti. 2 bin 117 çocuk için danışmanlık tedbiri kararı uygulanmıştır. Öğrencilere, anne ve babalara karşılaşabilecek zorlu yaşam olaylarının insanlar üzerindeki etkilerini psikolojik etkileri hakkında bilgilendirme, travmatik olaylar karşısında tepkileri anlama ve paylaşma imkanı verme gibi destekler sağlıyoruz. Çocuklar travmatik olayların çoğu zaman sadece kendi başlarına geldiğini düşünüyor. Onun için psikolojik bilgilendirme, psiko eğitim çalışmaları çok önemli. Bu çalışmalar kapsamında 2 milyon 270 bin aileye ulaşıldı. Bizim mutlaka aileleri güçlendirmemiz gerekiyor ki çocuğa bir bütün olarak müdahale edebilelim. 0-18 yaş aile eğitim programları ile 2 milyon 14 bin aileye ulaştık."
İhmal ve istismarla mücadele çerçevesinde Karaman'da gerçekleştirilen çalışmalara değinen Veysel Öztürk, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Karaman'da 16 Mart tarihinden itibaren başlayan çalışmalarda, istismar mağduru çocukların bulunduğu okullarda öğrencilere yönelik grup rehberliği çalışmaları, veli toplantılarının düzenlenerek süreç ile ilgili velilere bilgi verilmesi, rehberlik öğretmenleri tarafından mağdur öğrencilerin yakından izlenmesi çalışmaları yürütüldü. Burada çocuklara doğrudan müdahale edip, onu teşhir etmek yerine okulda rehber öğretmenleri üzerinden, psikososyal destek ihtiyacı olan çocuklara her an yanlarında olunduğu, asla yalnız olmadıkları mesajı verildi. Bu süreçte öğretmenlerimizin cinsel istismar suçları konusunda daha fazla donanıma ihtiyaç duyduğunu fark ettik. Bu çerçevede 25 öğretmenimizi Ankara'da eğitime aldık."