Cizre Jitem Davası Eskişehir'de Devam Ediyor (2)
'ailelerinin YANINDAN ALINARAK ÖLDÜRÜLÜP YOL KENARLARINA ATILMIŞLARDIR' 'Cizre JİTEM Davası'nın Eskişehir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün yapılan 48'inci duruşmasında mağdur yakınları, tutuksuz sanıklar ile her iki tarafın avukatları söz alarak konuştu.
'ailelerinin YANINDAN ALINARAK ÖLDÜRÜLÜP YOL KENARLARINA ATILMIŞLARDIR'
'Cizre JİTEM Davası'nın Eskişehir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün yapılan 48'inci duruşmasında mağdur yakınları, tutuksuz sanıklar ile her iki tarafın avukatları söz alarak konuştu. Mağdurların avukatlarından Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, davanın çok önemli olduğunu söyledi. Faili meçhul cinayetlerinin hepsinin devlet eliyle işlendiğini öne süren Özmen şöyle devam etti:
"Cinayetlerin hepsi devlet eliyle olmuştur. Siyasi cinayetlerdir. Kürt meselesine gitmek lazım. Bunlar Kürt'tür, Cumhuriyet boyunca reddedilmişlerdir. Çok büyük insanlık suçları işlenmiştir. Bunlar tabi ki devlet eliyle yapılmıştır. 12 Eylül darbesi ve sonrası tavan yapmıştır. Ölenler ailelerinin, çocuklarının veya eşlerin yanlarından alınarak öldürülüp yol kenarlarına atılmışlardır. Tırnak çekme, elektrik verme gibi işkenceler uygulanmıştır. Çoğunun cesedine ulaşılamamıştır, gömülmüşlerdir. Bunlar sistematik faali meçhul cinayetlerdir. Bugüne kadar hiçbir mahkemede bunlara ceza verilmedi. Bu davalar yok edilmeye çalışıldı."
'KORKMAYIN, VİCDANINIZA GÖRE KARAR VERİN'
Davanın güvenlik nedeniyle Eskişehir'e alınmasını da eleştiren avukat Ahmet Özmen mahkeme heyetinden korkmadan vicdanlarına göre karar vermesini istedi. Özmen, "Sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz. Mahkemenizden beraat kararının çıkmayacağını umuyoruz. Bizler hep mazlumun yanında olduk. Vereceğiniz karar nedeniyle yarın siz de yargılanırsanız sizin de yanınızda oluruz, sizi de savunuruz. Korkmayın vicdanınıza göre karar verin" dedi.
BERAATLARINI İSTEDİ
Duruşmaya katılan 6 sanık da ifadelerinde suçsuz olduklarını söyleyerek beraatlarını istedi. Sanık, "Hıdır Altuğ: Ben Cizre'de hiç bulunmadım. Diğer sanıkları tanımıyorum. Olaylarla hiçbir alakam yoktur. Beratımı istiyorum" dedi
JİTEM'İ BİLMEM JÖTEM'İ BİLİRİM
Adem Yakin de kendisinin JİTEM'de görev almadığını söyledi. Savunmasında görevini yaptığını, kimsenin ölümüne iştirak etmediğini belirten Yakin şöyle konuştu:
"Kendi uzman çavuşumuz, eşinin yanında çarşı ortasında öldürüldü. Ezan okuyan imamın öldürülmesine ne denir? Ona karışmayalım Avrupa Birliği kınar. Bu bizim olay da ispatlanmalı. İspatlanmayacak hiçbir suç bir ifade etmez. Bu dava insan hakları mahkemesine gidecek. Dünü unutmak bugüne ihanettir. Ben görevimi yaptım. Kimsenin ölümüne iştirakim olmadı. Jitem'de çalışmadım. Jitem'in ne olduğunu bilmem. Ben bir tek Jötem'i bilirim. O da Fransızca seni seviyorum demektir. Jitem'de çalıştığımı iddia ediyorlar bunu ispat etsinler. Jitem'de görev almadım. Savcının mütalaasına katılıyorum, beraatımı istiyorum."
Sanık Fırat Altın da savcının mütalaasına katıldığını belirterek, "Suçsuzum, beraatımı istiyorum. Mahkemenize 33 sayfalık ifademi verdim. Uzun zamandır Diyarbakır'da yaşıyorum. Avukatlarla ilgili aleyhlerinde tanıklık yaptığım için sürekli beni gündeme getirip çamur atmaya çalışıyorlar. Hiçbir Allah'ın kulu iddia edilen olayların hiçbirinde olduğumu ispatlayamaz. Çünkü ben bu olayların içinde yer almadım. Beraatımı istiyorum" dedi.
Burhanettin Kıyak da Cizre'de 1992 yılında göreve başladığını anlatarak, "O zamanlarda hava kararmaya başlayınca komşu komşuya gidemiyor esnaf kepenk kapatıyordu. Bu dönemde 1996 yılına kadar şerefimle görev yaptım. 22 yıl vatana görev yapıp sonrasında bunun sonucu vatan haini olmamalıyız. Üzerime atılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum" diye konuştu.
ESKİ BAŞKAN: DEVLETİME SADIĞIM
Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ da "Hukuka sonuna kadar güveniyorum. Ben o dönemde Ankara'daydım. Olaylarla ilgilim yoktur. Ben Kürdüm, o halka düşman değilim. Yakından uzaktan olaylarla ilgim yok. Devletime de sadığım. Beraatımı istiyorum" dedi.
'PARALEL YAPI VE BÖLÜCÜLER BU İŞTE ETKEN'
Emekli Albay Cemal Temizöz ise savunmasını yazılı olarak mahkeme heyetine gönderdiğini söyledi. Savcının mütalaasına katıldığını belirten Temizöz şöyle davam etti:
"Yıllarca terör örgütü ve örgütlerle mücadele ettik. Tehditler altında yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetleri subayı olarak yıllarca görev yaptım. Adaleti sağlayanlar, hakkımızda suçlamalar yapmışlardır. Paralel yapı ve bölücüler bu işte etken olmuştur. 1993 yılında Cizre'ye geldim. Cehennem ateşinin içine düştüğümü o an anladım. Yüzbaşı rütbesiyle orada göreve başladım. Cizre halkını sevdiğim için yardım kampanyası yaptım. Girilmeyen 3 mahalleye yavaş yavaş halkın güvenini kazanarak girdim. Güvenlik nedeniyle kırsal kesimdeki okula gidemeyen öğretmenlere eğitim vermesini sağladım. Cizrespor'u yeniden canlandırdım. Ben nasıl Cizre'yi mahvetmiş olabilirim? O yıllarda bile sokağa çıkma yasağı yokken, bugün Cizre'de sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bana üstün cesaret ve feragat madalyası verildi. Ancak bu dava ile bu madalya idam ipi gibi boynuma geçmiştir. Terör örgütleriyle yaptığım mücadele nedeniyle hedef haline getirildim. Devleti kullananların da hedefi oldum."
Sanıkların avukatları da duruşmada söz alarak savcının mütalaasına katıldıklarını, müvekkillerinin beraatlarını istediler.
Eskişehir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, kendi aralarında müzakerede bulunmak amacıyla duruşmaya ara verdi.