Haberler

Cihaner ve Berk'in Yargılandığı Dava

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yargıtay 11. Ceza Dairesinde, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı davaya devam edildi.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinde, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı davaya devam edildi.

Yargıtay Konferans Salonu'ndaki duruşmaya Cihaner ve bazı sanıklar ile avukatları katılırken, duruşmadan vareste tutulan Berk ise katılmadı.

Heyetteki hakim değişikliği nedeniyle tutanakların okunduğu duruşmada tanık dinlenmesine geçildi.

Dosyada ismi geçen Dursun Çiçek, mahkemede verdiği ifadede, inşaat ve yol işleri yapan bir şirkette çalıştığını, Erzincan'a 2009 yılında bir ihale nedeniyle gittiğini, sanıkları tanımadığını, Ergenekon terör örgütü denilen örgüt hakkında basında okudukları dışında bilgisinin olmadığını söyledi.

Daha sonra, gizli tanık sıfatıyla Cihaner hakkındaki, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçuna ilişkin iddiayı içerir ifade veren Erdal Zirek ve Ömer Bayşan tanık olarak dinlendi.

İlhan Cihaner ve Ali Tapan'ı şahsen tanıdığını belirten Zirek, pazarlamacılık yaptığını, sahte parayla yakalanan arkadaşları nedeniyle ceza aldığını, şartlı tahliye edildikten sonra başka bir suç nedeniyle cezaevine girdiğini anlattı.

Erzincan'da 2010'da Jandarma görevlilerince evine yakın bir yerden alındığını ve Jandarma karakoluna götürüldüğünü iddia eden Zirek, o dönemki Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in kendisine bazı telkinlerde bulunarak, söylemediği şeyleri ifade tutanağına yazdırdığını ileri sürdü.

Zirek, alkollü olduğu için adına hazırlanan ifade tutanağını imzalayıp imzalamadığını hatırlamadığını söyledi.

Cihaner tarafından kendisine 300 lira para ile cep telefon verildiğini ileri süren Zirek, daha sonra başına kötü şeyler gelebileceğini düşünerek korkuya kapıldığını ve Erzurum'a giderek üst mahkemeye şikayetçi olduğunu belirtti.

Erzurum'da verdiği ifadesi okunan Zirek, bu ifadenin de İlhan Cihaner tarafından hazırlandığını ve doğru olmadığını kaydetti.

Okunan ifadenin Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal tarafından alındığının hatırlatılması üzerine Zirek, "Okunan iki ifade tutanağının birbiriyle bağlantılı olduğuna kanaat getiriyorum. Benim Erzurum'da verdiğim ifade doğrudur" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken'in "İfadenin başında 'Erzincan'da jandarma beni yakalayıp götürdükten sonra İlhan Cihaner ile görüştüğümde sarhoştum' dedin. Ama Erzurum'a gitmişsin her şeyi ayrıntılı anlatmışsın. Sarhoş bir adamın bu kadar ayrıntı anlatması nasıl oluyor?" sorusuna Zirek, "Ben Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcısına 3-4 gün sonra ifade verdim. Ona ifade verirken sarhoş değildim. Onun için olayları ayrıntılı şekilde anlattım" yanıtını verdi.

Erzincan'da ifadesini alan savcılardan Hasan Can'a neden hiç kızmadığı sorusuna karşılık Zirek, Can'ın savcı olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi.

"Etkin pişmanlık hükümleri hatırlatılsın"

Cihaner'in, "Benim kendisi adına yazdığımı iddia ettiği ifadenin, ezbeletildiğini söylüyor, şimdi alkollü olduğunu söylüyor. Hangisi doğru?" sorusu üzerine Zirek, Erzurum'da verdiği ifadelerin doğru olduğunu belirtti.

Bunun üzerine Cihaner, Zirek'in bir başka ifadesinde Erzurum'da ifadesini alan özel yetkili savcı Osman Şanal'ı suçladığını ve şikayetçi olduğunu söylediğini hatırlattı.

Diğer gizli tanık Ömer Bayşan ise yıllarca JİTEM tarafından kullanıldığını öne sürerek, Erzincan'da Cihaner'e verdiği ifadede kendisine ait olmayan beyanlar bulunduğunu savundu.

Cihaner'e ifade verdikten sonra takip edildiğini ileri süren Bayşan, bunun üzerine Erzincan'daki mahkemelere güvenmediği için Erzurum'a giderek şikayette bulunduğunu, Erzurum'da verdiği ifadenin doğru olduğunu söyledi.

Mahkeme Başkanı Eken'in "Acaba İlhan Cihaner'e ilk ifadeyi verince seni gizli tanık yapmadılar diye mi kızdın?" sorusu üzerine Bayşan, "Kızmadım. Kendileri yazıp çiziyor. Bana hükümet de sahip çıkmamış. Defalarca şikayette bulundum, sahip çıkmadılar" dedi.

Avukat Turgut Kazan ise Bayşan'ın, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şanal'dan şikayetçi olduğunu belirtir bir başka ifadesini hatırlattı.

Bayşan, bu şikayetinden önce jandarma tarafından gizlice karakola getirildiğini ve Şanal'dan şikayetçi olması için zorlandığını iddia etti.

İlhan Cihaner ise iftira suçunun açığa çıktığını, bu ifadeleri tehditle verdiklerinin anlaşıldığını savunarak, Zirek ve Bayşan'a yalan tanıklıkla ilgili etkin pişmanlık hükümlerinin hatırlatılmasını istedi.

Zirek ve Bayşan, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediklerini söyledi.

Bayşan, kendisine Cihaner tarafından para mı telefon mu verildiği sorusu üzerine de 500 lira para verildiğini, telefonu ise onların mı verdiğini yoksa kendilerinin mi aldığını hatırlamadığını belirtti.

"Ne söyledilerse onu yazdım"

Zirek ve Bayşan'ın Cihaner'e verdiği ifadeyi yazan, Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli Kıdemli Astsubay Başçavuş İrfan Tezcan ise Bayşan'ın İstihbarat Şube Müdürlüğünü arayarak kendisinin görüşme talebinde bulunduğunu bildirdi.

Tezcan, Bayşan'ın ifadesinde bir arkadaşından silah mühimmat temin etmesini isteyen kişiler olduğunu söylediğini aktardı.

Cihaner'in Bayşan ile jandarma komutanlığında görüştüğünü anlatan Tezcan, görüşmede kendisine gizli tanıklığın hakları, faydalanabilecekleri hususlar ve ifadesinin kamerayla kayıt altına alınabileceği konusunda bilgi verildiğini söyledi.

Bayşan'ın ifadeyi yazmaya başlayınca kamera kaydından vazgeçtiğini belirten Tezcan, ne söylendiyse onu tutanağa aldığını, ifade tutanağının bugün okuma yazma bilmediğini söyleyen Bayşan'a okutulduğunu kaydetti. Tezcan, Zirek'in ifadesinde de ne söylendiyse onu yazdığını belirtti.

"Fetullah Gülen terör örgütü mensubu polisler benimle uğraştı"

Tanıklardan Fatih Kutbay ise Erzincan'da polis olarak görev yaptığı dönemde, Fetullah Gülen Terör Örgütü'ne mensup polislerin kendisiyle uğraşmaya başladığını savundu.

Kendisine yardım etmek istediğini söyleyen bir emniyet müdürünün içinde yasa dışı dinleme ve fişleme dosyaları bulunan flash belleği talep ettiğini öne süren Kutbay, bu konuda Cihaner'e başvurduğunu, Cihaner'in ise disk içerisinde kendisine ait bilgilerin olduğunu görünce şaibe olmaması için dosyayı Hasan Can'a verdiğini söyledi.

Savcı Hasan Can'ın, yönlendirmeleri doğrultusunda ifade vermemesi durumunda kendisini tutuklamakla tehdit ettiğini ileri süren Kutbay, korktuğu için bunu kabul ettiğini ve kendisine ait olmayan ifadeyi imzaladığını iddia etti.

Kutbay, Savcı Can'ın konuyla ilgili açtığı soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini aktardı.

Erzurum'da özel yetkili savcılıkça alınan ifadesinin doğru olmadığını, ifadeden önce babası ve kız kardeşi gözaltına alınarak pazarlık aracı yapıldığını öne süren Kutbay, "Bu konuyu şu şekilde de kanıtlayabilirim, normal olarak gözaltına alınan kişinin cep telefonu kapalı tutulur. O gün bana pazarlık olarak kız kardeşimi aramamı da söylediler. Ben ve kız kardeşim gözaltındayken görüştük. Ben TEM şubesinin telefonuyla kız kardeşimin cep telefonunu aradım" diye konuştu.

"Tamamen aydınlığa kavuşmuştur"

Tanık Hasan Can'ın ise mazeret dilekçesi sunduğu ve ifadesinin talimatla alınmasını talep ettiği belirtildi.

Avukat Kazan, Hasan Can'ın mazeretinin geçerli olmadığını, şu anda ifade aldığını öne sürdü.

Bugün dinlenen tanık ifadelerini sonraki celse ayrıntılı şekilde değerlendireceklerini ifade eden Kazan, "Bugün dinlenen tanıklardan Dursun Çiçek ifadesi olayı tamamen aydınlığa kavuşturmuştur. İfade, bu davanın dayandığı temel çıkış noktasını çökertmiştir. Bu dava Albay Dursun Çiçek'in Erzincan'a gelip Mazlum Konak otelinde kalarak İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı diğer sanıklarla hayata geçirmek için toplantılar yaptığı düşüncesine dayanmaktadır. Oysa otelde kalan Dursun Çiçek'in Albay Dursun Çiçek olmadığı ortaya çıkmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

Kazan, Cumhurbaşkanından başlayarak devletin yöneticilerinin de seçim ortamında yaptıkları konuşmalarda Erzincan'da "Ergenekon" adı altında bir kumpasın kurulduğunu bazı kamu görevlilerinin mağdur edildiğini, o kumpasın da bugünlerde çözüldüğünü ifade ettiğini aktardı.

Dinlenen tanıklardan Bayşan ve Zirek'in her aşamada ifadelerinin değiştiğini belirten Kazan, ya Erzurum'da ya Erzincan'da verdikleri ifadenin yalan olduğunu, bu nedenle yalan tanıklık suçundan haklarında işlem yapılması gerektiğini söyledi.

Kazan, davanın gizli tanıklarından eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt'un da mutlaka huzurda dinlenmesini istedi. Turgut Kazan, Bayram Bozkurt adında birisi olmadığını, HSYK'nın eski yöneticilerinin başka bir kimlikle bu kişinin savcı yapıldığını ileri sürerek, HSYK'nın eski yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi.

Duruşmaya verilen aranın ardından kararı okuyan Başkan Eken, Hasan Can'ın huzurda dinlenmesine karar verdi.

Duruşma ertelendi.

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title