Cihaner ve Berk'in Yargılandığı Dava
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 3 MİT mensubu hakkındaki yargılamanın durdurulması kararını, soruşturma izni verilmesi nedeniyle kaldırdı CHP Denizli Milletvekili Cihaner için ikinci kez zorla getirilme kararı verildi
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 11 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı davada, 3 MİT mensubu hakkındaki yargılamanın durdurulması kararını, soruşturma izni verilmesi nedeniyle kaldırdı.
Duruşmaya, Cihaner ve Saldıray Berk katılmazken bazı sanıklar ve avukatlarıyla CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve CHP'li bazı milletvekilleri katıldı.
Daire Başkanı Hüseyin Eken'in izinli olması nedeniyle mahkemeye kıdemli üye Halit Dönmez başkanlık etti.
Dönmez, hakkında zorla getirilme kararı olan Cihaner'in, adresinde bulunamadığına ilişkin tutanağın dosyaya konulduğunu söyledi.
Dava kapsamında, yargılaması durdurulan 3 MİT mensubu hakkında Başbakanlık'tan istenen kovuşturma izni yazısının cevaplandığını ve izin verildiğini bildiren Dönmez, Ersin Ergut'un ev ve iş yerindeki aramada ele geçirilen ajandaların İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinden getirilmesi için yazılan yazıya ise cevap gelmediğini, eski polis memuru Fatih Kutbay'ın şüpheli sıfatıyla verdiği ifadenin Daire'ye geldiğini açıkladı. Dönmez, sanık avukatlarının talebi üzerine ifadeyi okudu.
Buna göre, Cihaner'e, Erzincan Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki gizli evrak ve bilgisayar kayıtlarını sızdırdığı iddia edilen Kutbay, ifadesinde, Hristiyan olması nedeniyle dini inancını rahat yaşamak için 5,5 ay çalıştıktan sonra Erzincan merkeze tayin olduğunu, siyasi görüş olarak "ulusalcı sol" söylemi benimsediğini aktardı.
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyan kız kardeşi aracılığıyla, dönemin Erzincan Başsavcısı Cihaner'e gitmesi konusunda haber aldığını belirten Kutbay, Cihaner'in, kendisinden Emniyet içinde askerle yapacakları operasyon için emniyetteki oluşumlar hakkında bilgi istediğini, operasyonun resmi olduğunu söylediğini kaydetti.
Cihaner'in talimatı doğrultusunda Erzincan Terör ve İstihbarat Şube Müdürlüğü personeli hakkında araştırma yaptığını anlatan Kutbay, sözlü olarak Cihaner'e bilgi verdiğini aktardı.
Kutbay, "Kendisi somut delillere ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunun için Fethullahçı terör örgütü ile ilgili yürüttüğü soruşturmayla ilgili Erzincan TEM ve İstihbarat Şubenin bilgisayarlarına girip, soruşturma evrakları veya diğer bilgilere ulaşım sağlayıp sağlayamayacağımı sordu. Resmi bir soruşturma olduğunu düşünerek girebileceğimi söyledim. O da bana ilgili evrakları getirmemi söyledi" ifadesini kullandı.
Cİhaner'in cezaevinden çıktıktan sonra, kendisinden elindeki arşiv kayıtlarını basına açıklayarak Erzincan'da yaymasını, böylece, halkı galeyana getirip Emniyet Müdürlüğünü basmalarını sağlamasını istediğini anlatan Kutbay, ancak bunu yapmadığını söyledi.
Cihaner'in isteği doğrultusunda bir soruşturma yürütüldüğünü sanarak devlete hizmet etmek için bu eylemleri yaptığını savunan Kutbay, psikolojik rahatsızlıkları olduğunu, bu durumun da gözönüne alınmasını, ceza ehliyetinin olup olmadığı konusunda rapor alınmasını istedi.
-"Biz bir kuşatmaya düşmüşüz"
İfadenin okunması üzerine Cihaner'in avukatı Turgut Kazan, önceki duruşmalarda yaptığı paralel soruşturma itirazlarını yineledi.
"Biz bir kuşatmaya düşmüşüz" sözünü kullanan Kazan, "Biz nasıl adil yargılanma hakkından faydalanacağız. Talimatla ifade istiyorsunuz, talimattan önce talimatla ilgili karar geliyor. Adil yargılanma hakkı en temel haktır ama o hakkı yerine getirmek sizin görevinizdir. Sizin görevinize inanılmaz bir müdahale oluyor. Biz burada yargılandığımızı sanıyoruz ama Erzincan ve Erzurum'da paralel soruşturma yürütülüyor" dedi.
Kutbay'ın ifadeleri doğrultusunda, Cihaner'in, "polis köstebeği kullandığına" yönelik bazı gazetelerde manşetler atıldığını belirten Kazan, mahkemenin buna seyirci kalamayacağını savundu.
Mahkemenin yetkilerinin ifadeyi alan savcı tarafından ihlal edildiğini ileri süren Kazan, mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Anayasa Mahkemesinin yüce divan sıfatıyla eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan ile ilgili davada, adalet başmüfettişinin yetkisi dışında yaptığı dinlemelerden oluşan delilleri yok sayan kararını anımsatan Kazan, "Adalet başmüfettişinin mahkemelere başvurarak dinleme ve teknik takip alma kararı yetkisi olmadığı için o dinleme ve teknik takip sonuçları hukuka aykırı delildir kullanılamaz denildi. Bu dosyada her şey hukuka aykırı. Bu dava hukuka aykırı yolla gelmiştir. Bu doğrultuda durma kararı verilmesi gerekir. Eğer vermeyecekseniz derhal Anayasa Mahkemesi kararı ışığında beraat kararı verilmesi gerekir" dedi.
Kazan, Cihaner'in daha önce 9 sayfa ifade verdiğini bu savunmanın kabul edilmesini istedi.
Sanık Ali Tapan'ın avukatı Hüseyin Özarslan ise Kutbay'ın kendisinin Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, DVD ve CD verdiği ve emniyet çalışanları hakkında soruşturma başlatıldığını savunarak, bunlardan ifadede bahsedilmediğini söyledi.
Kutbay'ın o dönem Cihaner değil, başka savcılarca ifadesinin alındığını, ancak soruşturmanın davaya dönüşmediğini anlatan Özarslan, o soruşturma dosyası içeriğinin mahkemeye celbinin gerektiğini istedi.
Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince ifadesi alınan savunma tanıklarından, darbe görüşmelerinin yapıldığı iddia edilen kafenin sahibi Özden Irmak'ın sanıklardan para aldığı ve yalancı tanıklık yaptığına dair Emniyete gelen mail sonrasında hazırlanan bilgi notunun Yargıtay'a gönderildiğini belirten Özarslan, bununla ilgili telefon dinleme kararı, takip kararı olup olmadığını, varsa hangi mahkeme tarafından alındığının tespit edilmesini talep etti.
Mahkemenin yetkisinin gasp edildiğini öne süren Özarslan, suç duyurusunda bulunduklarını ancak suçun mağduru olarak mahkemenin de suç duyurusunda bulunması gerektiğini savundu.
-"Adil yargılamayı etkileme girişimi"
Emekli Orgeneral Saldıray Berk'in avukatı Zeynel Yüksel de soruşturma tamamlandıktan sonra bilgi notu gönderilmesinin adil yargılamayı etkileme girişimi olduğunu ifade etti.
Avukat Fatih Mehmet Yoğurtçu, Özden Irmak'a yalancı tanıklık için para verdiği iddia edilen Şenol Bozkurt ve Yaşar Baş'ın dinlenmesini istedi.
Bunun üzerine Bozkurt, Irmak ile söz konusu kafenin önünde buluştuğunu, gizli saklı bir buluşma olsa, her tarafta mobese kameraları olan bu caddeye gelmeyeceğini belirtti.
Irmak'ın mahkeme huzurunda ifade verdiğini anlatan Bozkurt, arkasından 26 sayfalık bilgi notunun gönderildiğini söyledi. Bozkurt, bilgi notu ile gelen görüntülerin MOBESE kayıtlarına ait olmadığını ileri sürdü.
Sanık Baş ise Irmak'ın kimsenin baskısı altında kalmadan ifade verdiğini söyledi.
ırmak'ın beyanlarıyla gizli tanık "Munzur"un ifadelerinin gerçeği yansıtmadığının ortaya çıktığını iddia eden Baş, "Irmak'a şayet para verildiği iddia ediliyorsa bunu araştıranlar, nerelere, nasıl ödemeler yapıldığını neden araştırmamışlar" diye sordu.
Av malzemeleri ticareti yaptığını belirten Baş, ruhsatını emniyet verdiği için şikayetçi olamayacağını, bu nedenle mahkemenin şikayetçi olmasını istediğini kaydetti.
-MİT mensuplarına davetiye
Duruşmaya verilen aranın ardından Dönmez, kararı okudu. Dava kapsamında 3 MİT mensubu hakkındaki yargılamanın durdurulması kararı, soruşturma izni verilmesi nedeniyle kaldırıldı. MİT mensupları için duruşma gününü bildiren davetiye çıkarılmasına karar verildi.
Özden Irmak'ın ifadesinin kopyasının istenmesi ve Cihaner hakkında yeniden zorla getirilme kararı çıkartıldı.
Duruşma 8 Kasım 2013'e bırakıldı.
-"Siyasi bir tavırdır"
CHP Grup Başkanvekili Engin Atlay, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, hukuk devletinde milletvekillerinin zorla getirilmesi gibi bir karar verilemeyeceğini savundu.
"Bu karar, yargı, yürütmenin sopası olmuştur tezini güçlendiriyor" diyen Altay, Cihaner'in bir hukukçu olarak yargıya saygılı olduğunu söyledi.
Altay, şunları kaydetti:
"Ancak buraya gelmemesi her şeyden önce bir siyasi tavırdır, siyasi anlayıştır. Onun yerine 14-15 milletvekili arkadışımızla duruşmayı izledik ve izlerken bir hukuk katliamına yeniden tanık olduk. Bir yerde mahkeme olması orada adaletin olduğu anlamına gelmez. Bu karar hukuksuzdur, bu kararı tanımıyoruz. Anayasa orta yerde durduğu sürece bana göre bu karar yok hükmündedir. Cihaner buraya gelecek de ne diyecek. Savcılar da bildiğim kadarıyla yemin ediyor. Cihaner ettiği yeminin gereğini yapmıştır. Bu nedenle yargılanmaktadır. O dönemde, isim vermeyelim bir sayın bakanın telefon açıp bu konunun üstüne gitme dediği de herkesin malumudur." - Ankara