Haberler

Cihaner ve Berk'in Yargılandığı Dava

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 11 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılanmalarına Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nde devam edildi.

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 11 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılanmalarına Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde devam edildi.

Yargıtay Genel Kurul salonunda yapılan duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Daire Başkanı Hüseyin Eken, sanık İlhan Cihaner'in avukatı Turgut Kazan'ın talebine ilişkin ara kararı açıkladı.

Eken, Kazan'ın öne sürdüğü konuların Cihaner'in milletvekili seçilmesinden önce başladığı, Cihaner'in durumunun Anayasa'nın 83. maddesindeki istisnalar içinde yer aldığı, davanın yasalara uygun şekilde kovuşturma prosedürü doğrultusunda Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği gerekçesiyle yargılamanın durdurulması talebinin reddedildiğini kaydetti.

Ara kararın ardından söz alan avukat Kazan, Cihaner'in tebligat adresinin TBMM ve CHP Genel Merkezi olduğunu, bundan sonra gerekli yazışmaların bu adreslerden yapılmasını istedi.

Eken'in Cihaner'in neden gelmediğini sorması üzerine Kazan, usul ve işlemler konusundaki talepleri çözüme kavuşmadığından Cihaner'in duruşmaya katılmadığını söyledi.

-"Hiçbir köyün mezhebiyle ilgilenmedim"-

Savunma için söz alan sanık emekli Orgeneral Saldıray Berk, hakkındaki suçlamalara ilişkin tek bir somut delil bulunmadığını, iddiaların tamamen iftiralardan oluştuğunu ifade etti.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca hazırlanan 500 sayfayı bulan idari soruşturma raporunun, iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Berk, gizli bir tanığın gerçek dışı ve hayali ifadeleriyle bir eğitim seminerinin hiçbir zaman düşünülmeyen bir darbe toplantısına dönüştürülmeye çalışıldığını savundu. Berk, seminere katılanların açık ifadelerinin gözardı edildiğini kaydetti.

Erzincan dışında iç güvenlik faaliyetlerinin yürütüldüğü köyleri ziyaret ettiğini belirten Berk, hiçbir köyün mezhebiyle ilgilenmediğini söyledi. Gelen ödenekler ve harcamaların denetim altında ve belli olduğunu anlatan Berk, devletin imkanlarını başka bir yere harcamak iddiasının da asılsız olduğunu savundu.

Saldıray Berk, "Hakkımda hiçbir delil toplanmadan, gerçeklere dayanmayan, tamamen iftira üzerinden suç ve suçlu yaratmak çabalarıyla bu dava açılmıştır. Soruşturma makamları lehimize olabilecek hiçbir delil toplamamıştır" dedi.

Berk'in avukatı Zeynel Yüksel de davanın bir tek gizli tanığın anlatımıyla açıldığını dile getirerek, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının eksik soruşturma yaptığını savundu.

Yüksel, savcının ilgili yerlerden gerekli belgeleri istemesi durumunda darbe toplantısı olduğu iddia edilen toplantının yasal bir eğitim semineri olduğunun, muhabere araçlarının Üzümlü ilçesine yürütülmesiyle Berk'in bir ilgisinin bulunmadığının ve bunun ilgili tabur komutanlığının planlı faaliyeti olduğunun ortaya çıkacağını belirtti.

-"Komployu 1 yıl önce tespit ettik"-

Sanıklardan eski Erzincan Jandarma İl Alay Komutanı Recep Gençoğlu da suçlamaları kabul etmedi ve şahsına yapılmış bir komplo olduğunu düşündüğünü söyledi. Gençoğlu, "Bu komplonun, neden ve kimler tarafından yapıldığının araştırılmasını ve yapanların cezalandırılmasını istiyorum" dedi.

Erzincan'da görev yaptığı süre dikkate alındığında bazı olayların buradaki görevine atanmadan önce gerçekleştiğini anlatan Gençoğlu, özensiz bir soruşturma yapıldığını, başkalarının konuşmalarının kendi konuşmaları gibi iddianameye eklendiğini savundu.

İsmailağa Cemaati ile ilgili yürüttükleri soruşturmada yaptıkları dinlemelerin tamamının yasal olduğunu ve imha edildiklerini aktaran Gençoğlu, gizli tanık Efe ile ilgili şunları anlattı:

"Gizli tanık denen Efe'nin kimliği tutanaklarda belli olmuş. Kendisini şahsen değil ama tanıyorum. Attığı iftiranın temeli şudur: Altın madeni işleten bir Amerikan firmasının temsilcisi bana gelerek şahsın rüşvet istediğini söyledi. Ben de 'ben ilgilenmiyorum başsavcıyı arayalım, isterseniz ona söyleyin' dedim. Benim bu şahısla ilgili tasarrufum budur. Şikayet ettiğimi düşünerek Şenol Bozkurt'un yanına giderek 'Ergenekoncu diye şikayet edeceğim, sen de bana destek ol' demiş."

Gençoğlu, suçlanmalarından yaklaşık 1 yıl önce İsmailağa Cemaati soruşturmasını yürüttükleri dönemde, cemaat üyeleri arasında resmi görevlilere komplo kurulacağına ilişkin konuşmalar tespit ettiklerini belirterek, bunu Cumhuriyet Savcılığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na bildirdiğini de söyledi.

-"Eylem, planından önce icra edilmiş"-

Sanıklardan eski Erzincan Jandarma İl Alay Komutanı Ali Tapan da Recep Gençoğlu'nun ardından bu göreve geldiğini, göreve başladığında İsmailağa Cemaati soruşturmasıyla ilgili hiçbir işlem kalmadığını belirtti.

Soruşturmanın ana dayanağının "Dursun Çiçek belgesinin Erzincan'da uygulanması" olduğunu ifade eden Tapan, olayın belgenin hazırlanmasından önce gerçekleştiğini söyledi. Tapan, "Yani bir eylem, planından önce yapılmış. Dursun Çiçek belgesiyle bir eylem planı yapılmış ama eylem plandan önce icra edilmiş. Böyle bir şey akla uygun değil" dedi.

Çatalarmut Barajı'nda jandarma bölgesinde bir mühimmat bulunduğu bilgisinin geldiğini anlatan Tapan, jandarma bölgesinde meydana gelen bir olaya valilik görevlendirmesi olmadan mevzuata aykırı şekilde polisin müdahale ettiğini söyledi.

Tapan, "Ben 28 yıllık askerim, bu 28 yılın 20 yılı bilfiil terörle mücadeleyle geçmiştir ve gösterdiğim başarılardan ötürü üstün cesaret ve feragat madalyaları aldım. Böyle bir suçlama benim onuruma dokunuyor beraatımı istiyorum" diye konuştu.

Tapan, ayrıca mühimmatların kutularının üzerinde "T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara/Turkey" ibaresinin bulunduğunu söyledi.

Bulunan mühimmatlar arasında yer alan el bombalarının MKE'nin raporuna göre Emniyet Genel Müdürlüğü'ne tertip edildiğini öne süren Tapan, 5.56 milimetre çapındaki mermilerin kullanıldığı silahların o tarihte Jandarma'da Erzincan'daki hiçbir birlikte kullanılmadığını, bu mermilerin kullanıldığı silahların o dönem sadece Erzincan Emniyet Müdürlüğüne bağlı özel harekat timlerinde bulunduğunu ileri sürdü.

-"İfademe eklemeler yapıldı"-

Sanık Yaşar Baş da savcılık ifadesine eklemeler yapıldığını, söylemediği şeyleri söylemiş gibi yazıldığını, kendisinin de psikolojik baskı altında bu ifadeye imza attığını kaydetti.

Erzurum Başsavcılığı'nda kendisine, "Gün kendini kurtarma günüdür, başkasını kurtarmanın hesabını yapma, imzala çık git" denildiğini öne süren Baş, gizli tanık Efe'nin kendisinden intikam almak istediğini savundu. Baş, albaylarla darbe toplantısı yapıldığı iddia edilen bir kafede sadece eğlendiklerini öne sürdü.

Sanık Şenol Bozkurt da fişleme yapmakla suçlandıklarını belirterek,

"Gerçekten bir fişleme yapıldıysa CMK 250 ile görevlendirilen hakim ve savcılar beni fişlemiştir" dedi.

Sanık Ahmet Saraçlar da "Savcı bey, 'seni iddianameye eklemeyeceğim bir daha gelme' demişti ama eklemiş. Gazetelerden okuduğum 4 haber yüzünden iddianameye dahil edildim" ifadesini kullandı.

Sanık Orhan Esirger ise gizli örgüt iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak, dönemin 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk hakkında rapor hazırladığı iddiasının da "saçma" olduğunu dile getirdi.

Sanık Nedim Ersan da Kemah'ta 11 Ağustos 2008'de 9 askerin şehit olduğu mayın patlamasıyla ilgili olarak, olaydan 1 gün önce bölgeye terörist intikali olduğunu üstlerine bildirdiğini belirterek, hakkındaki iddiaların "mantık dışı ve hayal ürünü" olduğunu söyledi.

Sanık Murat Yıldız ise görev yaptığı yerde hiçbir şekilde etnik çatışma yaşanmadığını anlatarak, beraat talebinde bulundu.

-Duruşma 14 Eylül'e ertelendi-

Daire, yargılamaları durdurulan sanık 3 MİT mensubu için Başbakanlığa yazılan kovuşturma izni istenmesine ilişkin yazının cevabının beklenmesine karar verdi.

Dursun Çiçek ve Serdar Öztürk'ün yargılandığı davanın bu dava ile birleştirilmesi yönündeki talebini reddeden Daire, duruşmada ifadesi alınan Nedim Ersan dışındaki sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarını kararlaştırdı.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 19 Mart 2010 tarihli İdari Tahkikat Raporu'nun Genelkurmay Başkanlığı'ndan istenmesini kararlaştıran Daire, duruşmada ifade vermek üzere sanıklar İlhan Cihaner ve Ersin Ergut'a çağrı kağıdı gönderilmesine karar verdi.

Daire, duruşmayı 14 Eylül 2012 saat 09.30'a erteledi.

Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı / Ferdi Türkten

Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title