CHP TBMM Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Silivri'de yaşananlarla ilgili CHP milletvekillerini suçladığını belirterek, "Neymiş- Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarmış."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Silivri'de yaşananlarla ilgili CHP milletvekillerini suçladığını belirterek, "Neymiş- Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarmış. Bizim dokunulmazlığa ihtiyacımız yok. Demokrasi için her türlü bedeli ödemeye hazırız" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasının başında CHP'ye katılan Yalova Çiftlikköy Belediye Başkanı Metin Dağ'a parti rozetini takan Kılıçdaroğlu, ülkesine karşı sorumluluk duyan bir belediye başkanının aralarına katılmasını onurla ve gururla karşıladığını söyledi.
"Ergenekon" davasının görüldüğü Silivri Cezaevi önünde dün yaşanan olaylara değinen Kılıçdarolu, hukuk eğitimi almış hiç kimsenin Silivri'de adil bir yargılama yapıldığını iddia edemeyeceğini savundu.
CHP milletvekillerinin ve Türkiye'nin her yerinden vatandaşların oraya duruşmayı izlemek için gittiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sen misin gelen- Bu doğru değil. Biber gazı, cop, o soğukta su. Hangi çağda yaşıyoruz- Kaldı ki 'herhangi bir olay olmasın' diye milletvekili arkadaşlarımız, ilgili bakanlarla, yerel yöneticilerle, duruşma sırasında yargıçlarla görüştüler. Amaç ne- Amaç herhangi bir olay olmasın, dünyaya rezil olmayalım. Ama Türkiye'yi dünyaya rezil ettiniz. Oraya gelen yabancılar, 'Bu ne biçim mahkeme, bu ne biçim duruşma' diyordu.
60 bin kişinin telefonu dinlendi bu davalarda. 3 bin kişi hakkında takibat yapıldı, bin 360 kişi bu duruşmalarda ifade verdi. Dava görüşülürken 7 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi kanser oldu. Dava dosyasının tamamı 120 milyon sayfayı aştı. 228 yılda bir hakim bu dava dosyalarını okuyacak. Ama bunlar oturup karar veriyorlar."
-"15 dakika sonra da savcı harekete geçiyor"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün partisini grup toplantısında,
"mahkemeler bağımsızdır" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Gerçekten komedi" ifadesini kullandı.
Sağlıklı işleyen bir demokraside özel yetkili mahkemelerin olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, önce bu gerçeğin bilinmesini istedi. Kılıçdaroğlu, "İşine gelince, 'yargı bağımsız', işine gelince 'yargı bağımlı. Deniz Feneri davası ne oldu- Mahkemesi bile belli değil. Unutuldu gitti. Sorgulanan kim oldu- Olayı soruşturan savcılar. Neymiş- Yargı bağımsızmış. Sen onu benim külahıma anlat" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın, Silivri'de yaşananlar nedeniyle CHP'li milletvekillerini suçladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"CHP milletvekillerini suçluyor, 'Oraya niye gittiler-' diyor. Yasak mı getireceksin- Senin gücün yetmez. Milletvekilleri gidecek oraya, duruşmayı izleyecekler. 'Yargı gereğini yapacak' diyor, 15 dakika sonra da savcı harekete geçiyor. Şu bağımsız yargıya bakın siz. Neymiş- Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarmış. Bizim dokunulmazlığa ihtiyacımız yok. Demokrasi için her türlü bedeli ödemeye hazırız."
Özel yetkili mahkemelerin bağımsız olduğunu söyleyebilmek için "hukuk cahili" olmak gerektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, o mahkemelerin "siyasi otoritenin sopası" olduğunu iddia etti.
CHP olarak hiçbir zaman dokunulmazlıkların arkasına saklanmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Senin dokunulmazlığın sen de kalsın. Bizim dokunulmazlıklarımızı kaldırmazsan namertsin" dedi.
-"Kitabı önünüze koyuyorlar, 'yorum yap' diyorlar"-
Konuşmasında çözüm sürecine de değinen Kılıçdaroğlu, son günlerde "CHP neden konuşmuyor-" sorusunu sormanın moda haline geldiğini söyledi. Oysa kendisinin, milletvekillerinin ve parti sözcülerinin görüşlerini her ortamda ifade ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, aslında söylenmek istenenin "CHP bizim duymak istediklerimizi niye söylemiyor-" olduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sizin duymak istediklerini değil, bu ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa biz, ancak onu söyleriz, onun arkasında dururuz. 'CHP sürece niye destek vermiyor-' Sürecin ne olduğunu bilen var mı- Bir kitap düşünün; kitabın üzerinde
'İmralı süreci' yazıyor, üstü çizilmiş, arkasından 'çözüm süreci' üstü çizilmiş, sonra 'barış süreci'. Kitabın yazarına bakıyorsunuz; Abdullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan, kaleme alanlar. Kitabı önünüze koyuyorlar, 'kitap hakkında yorum yap' diyorlar. Bir okuyayım diyorsunuz, 'hayır okumayacaksın'. Okumadan nasıl yorum yapacaksınız, nasıl konuşacaksınız-"
CHP'nin konuya ilişkin çözüm önerilerini geçmişte kamuoyuyla paylaştığını belirten Kılıçdaroğlu, "Zorla bize 'gelin siz de bu işin içine girin', açıklamıyorsun" değerlendirmesinde bulundu.
-"Bize sorduklarını Erdoğan'a sormuyorlar"-
Sürecin ismi üzerinde de anlaşma sağlanamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, çünkü hedefin ve çözülmek istenen sorunun da sağlıklı olarak tanımlanamadığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Kervan yolda düzülür mantığıyla yürüyoruz. 30-40 yıllık bir sorun, arka planı bu kadar karmaşık olan bir sorun kervan yolda düzülür mantığıyla çözülmez. Zaten sorunumuz da bu" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bazı kesimlerin zorla CHP'ye gelin bu sürecin içine girin dediğini ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi:
"Kimler söylüyor- AKP'nin kalemşörleri söylüyor. Medya üzerinden büyük bir baskı. Onlardan birine geçen gün sordum, biz AKP'nin çözümünü bilmiyoruz, siz biliyor musunuz- 'Biz de bilmiyoruz'. Siz destek veriyorsunuz. Neye destek veriyorsunuz- 'Bilmiyoruz'. Akılla, mantıkla, insan hakkıyla bağdaşır mı- Önce ne olduğunu bileceksiniz. Bize sorduklarını Recep Tayyip Erdoğan'a sormuyorlar. Bize diyorlar 'Niye konuşmuyorsunuz-'. Recep Tayyip Erdoğan, 'ben konuşmayacağım' diyor, ona kimse cesaret edip o soruyu soramıyor, 'Niçin konuşmuyorsunuz' diye. Bir de kendilerini basın mensubu kabul ediyorlar. Bu yapı demokrasimizin önündeki en büyük engellerden birisidir. Kalemi özgür olmayan, sorgulamayı özgürce yapmayan bir basın halkın basını değildir.
Sorun nedir biliyor musunuz- Sorun, milyonlarca yurttaşın umuduyla oynamaktır. Eğer bu sürecin sonunda bir başarısızlık çıkarsa bunun faturasını 76 milyon yurttaş ödeyecektir. Büyük öfkeler, büyük hayal kırıklıkları sonunda çıkar. Bir topluma bu kadar büyük umutlar vereceksiniz, arkasından bir şey çıkmayacak. Bu Türkiye'ye yapılacak en büyük ihanettir."
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın geçmişte "CHP ile görüşmek zaman kaybıdır" dediğini, şimdi ise CHP'yi ısrarla sürecin içine çekmek istediğini savunarak, bunun sorgulanması gerektiğini söyledi.
-"Büyük ihtimalle kamuoyu yoklaması yaptı, güven çıkmadı"-
Konuşmasında Akil İnsanlar Heyeti'ne de değinen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bu isimleri kendi partisinin milletvekillerini belirler gibi seçtiğini ileri sürdü.
Başbakan Erdoğan'a 2012 yılında katıldığı bir televizyon programında, CHP'nin parlamentoda grubu olan partilerden eşit sayıda milletvekili ile Uzlaşma Komisyonu kurulması ve bunun paralelinde de bir akil insanlar komisyonu oluşturulması önerisinin sorulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sayın Başbakan'ın verdiği yanıt ilginç, 'zaten akil adam biziz' diyor.
'Parlamento içindeki gruplar arasında mutabakat demek ki sağlanmıyor. Akil insanlar grubuna gelince, buna bağlı olarak kendiliğinden düşmüş görünüyor. Türkiye'de de terörle ilgili parlamentomuzun içinde şu anda elini taşın altına koymuş insanlar olarak' kendilerini kastediyor, 'aldığı ilimle' sevsinler ilmini,
'siyasetteki tecrübesiyle' sevsinler tecrübesini 'zaten hepimiz bir yerde akil adamlar grubunu oluşturmuşuz'. Sen akil adamsan niye bunları seçtin ayrıca- Nedeni şu; diyordu ya 'konuşmayacağım'. E konuşmayacaksan ne olacak- 'Bana güvenin' diyor. Herhalde, büyük ihtimalle kamuoyu yoklaması yaptı, güven çıkmadı. Şimdi şunu söylüyor; 'bana güvenmiyorsanız bari bu 63 kişiye güvenin' diyor. Geldiğimiz nokta bu. Bunu nasıl yapmak istiyor- Medyanın gücüyle yapmak istiyor."
(Sürecek) - TBMM