CHP Myk Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, sekiz işçinin Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında metan gazından etkilenerek hayatlarını kaybetmesinin sorumluluğunun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı...
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, sekiz işçinin Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında metan gazından etkilenerek hayatlarını kaybetmesinin sorumluluğunun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in olduğunu ileri sürerek, "Sayın Faruk Çelik'in bütün bu gerçekler karşısında bir siyasi sorumluluk göstermesi gerekmektedir. Onun karşılığı da istifadır" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Koç, toplantı sürerken gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Koç, açıklamalarının başında sekiz işçinin Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında metan gazından etkilenerek hayatlarını kaybetmesine değinen Koç, yaşanan bir maden kazası olmadığını, bütün raporlara, uyarılara rağmen önlem alınmayarak bir cinayet işlendiğini ileri sürdü. Koç, "Bu cinayetin, bu olayın sorumlusu bütün denetim raporları ortadayken önlem almayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik'tir. Bu olayın karşılığı demokrasi kültüründe istifadır. Sayın Faruk Çelik'in bütün bu gerçekler karşısında bir siyasi sorumluluk göstermesi gerekmektedir. Onun karşılığı da istifadır" diye konuştu.
-"Kozlu'da taammüden adam öldürülmüştür"-
Kazanın yaşandığı işyerine ilişkin denetim raporlarından bölümler okuyan Koç, raporlarda tüm olumsuzlukların yer aldığını bu nedenle kazanın göz göre göre geldiğini savundu. Koç, "Sonuçta oluşan kazayı bir cinayet şeklinde değerlendirirsek Kozlu'da taammüden adam öldürülmüştür" dedi.
Kazadan yola çıkarak taşeron sistemini de eleştiren Koç, taşeronluğun Türkiye'de kanayan bir yara haline geldiğini, işçilerin taşeronların aşırı kar hırsıyla baş başa bırakıldığını iddia etti. Koç, "Bütün bu raporlar, ayrıntılar bile bile bu işçilerin ölüme gönderildiğini gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Başta Türk-İş olmak üzere sendikaları da konuya duyarsız kalmakla suçlayan Koç, "Türk-İş Başkanı'na soruyorum; sen huzurlu musun Allah aşkına- Oturduğun yerde rahat mısın- Görevini gerçekten yaptığını düşünüyor musun- İçinde bir huzursuzluk hissediyor musun- Emekçiler katlediliyor, cinayete uğruyorlar. En büyük emek konfederasyonunun başkanısın, çık ve haksızlıkları savun" diye konuştu.
Koç, Genel Maden-İş Sendikasını ise gösterdikleri duyarlılık nedeniyle teşekkür etti.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in ülkesinde yaşananlara ilişkin yaptığı son açıklamaları da değerlendiren Koç, CHP'nin bu konudaki tavrının başından beri aynı olduğunu belirtti. Koç, şöyle konuştu:
"Suriye'de gerçekten demokrasinin yerleşmesini, Suriye'de her inanca, her etnik kökene bağlı herkesin huzur içinde yaşayacağı bir demokratik, laik sistemin kurulmasından yanayız. Başbakan'ın derdi o değil. Başbakan'ın derdi BOP eşbaşkanlığı karşısında kendisine tevzi edilen Suriye'yi içeriden karıştırma görevini sürdürmek ve o meyanda açıklamalarda bulunmak. Dışişleri Bakanı'na hiç değinmiyorum. Biliyorsunuz o tarihin önünde yürüyor. Tarihin çukurunda boğulmak üzere haberi yok, düş işleri bakanı diyelim geçelim."
-Ulusalcı milletvekillerine ilişkin iddialar-
Koç açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
İmralı'daki görüşmeler konusunda Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının parti içinde tartışmalara yol açtığı ve bazı "ulusalcı milletvekilleriyle ilgili disiplin sürecinin başlayacağı" iddialarının sorulması üzerine Koç, şunları söyledi:
"CHP'de Sayın Genel Başkanı'ndan en sade üyesine kadar herkes partinin programına ilkelerine ve ulusal çıkarlara değer veren düzeydedir. CHP'de herkes ulusal çıkarların yanındadır. Partinin programı, ilkeleri, doğrultusu budur. Onun için bu şekilde CHP'nin içine dönük temennilerde bulunmak, 'ah keşke böyle bir süreç gelişse' diye beklenti yaratmak bazılarının özel ilgi alanı olabilir ama CHP sözcüsü olarak bu haberlere gülüp geçiyorum."
-"Biz mindere çağırıyoruz"-
İmralı'ya ikinci bir heyet gideceği ve bu heyette BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da bulunacağı iddiaları ile Demirtaş'ın "CHP'de İmralı'ya gidebilmeli" yönündeki sözlerinin de sorulduğu Koç, "Bizim muhatabımız Meclis'tir" dedi.
Türkiye'de bir barış süreci yaşanacak, akan kan duracak ise buna herkesle beraber CHP'nin de çok mutlu olacağını vurgulayan Koç, ancak bu süreçte "gizli kapaklı pazarlıklar yapılmamasının" gerektiğini vurguladı. Milletin kabul etmediği taahhütlere girilmemesi yönünde uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Koç, şunları söyledi:
"Bu sorun bir Türkiye sorunudur. ve bunun çözüm yeri gizli kapaklı, kapalı kapılar ardındaki görüşmeler değil, TBMM'dir. Toplumsal mutabakatın aranması gereken yer TBMM'dir. CHP'nin çizgisi bu. Biz mindere çağırıyoruz, milletin önünde konuşulsun diyoruz. Şeffaf olalım diyoruz. Başbakan'ın samimiyet sorgulamasını herkesin yapması gerekiyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce benzer süreçleri kendi siyasi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiğini iddia eden Koç, "Başbakan'a güvenmediğimiz çok açık. Çözebileceksen çöz kardeşim. Gizli kapaklı işler yapma, milleti kandırma, milletin kabul etmeyeceği hiçbir taahhütte bulunma, böyle bir halt karıştırma diyoruz. 'Efendim üç siz verin, üç biz verelim görüşelim' bunu sana 40 kere söyledik. Tüm toplumsal kesimlerin katılması gerekir" ifadelerini kullandı.
Başbakan'ın görevinin TBMM zemininde siyaset sorumluluğunu taşımak olduğunu, CHP'nin ise samimiyetini koruduğunu ifade eden Koç, "Bizi birlikte tutacak, Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü kardeşliğini sağlayacak, kanın durmasına yol açacak her türlü siyaset girişiminin TBMM'de görüşülmesinden, tartışılmasından yanayız. Milletin önünde, şeffaf açık" dedi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın bu süreç kapsamında Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile görüşeceği yönünde kulislerde dolaşan bir iddianın olduğu belirtilerek, değerlendirmesinin sorulması üzerine de Koç, "Ben CHP koridorlarında ne fidan gördüm, ne fide gördüm, ne ağaç gördüm, ne dal gördüm, ne kütük gördüm. Kimseye hakaret etmiyoruz, bitki tarif ediyoruz soyaddan çıkarak" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun kardeşinin bir inşaatta bekçilik yaptığı haberinin de sorulduğu Koç, bu haberi duygulanarak izlediğini söyledi. Türkiye'de siyasette güç sahibi olanların yakınlarının "han, hamam, gemicik, şirket sahibi olduğunu" ifade eden Koç, Kılıçdaroğlu'nun kardeşinin ise emekli maaşına ilaveten bir inşatta bekçilik yapmasının alın teriyle, onurla, namusla geçim şartlarını zorlamak olduğunu kaydetti.
Koç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP'ye yönelik eleştirilerin sorulması üzerine ise ortada can yakan bir sorun olduğunu, siyasilerin bu soruna çözüm üretmesi gerektiğini söyledi. Koç, "Sayın Bahçeli böyle bir sorun olduğunu kabul etmiyor, böyle bir sorun var. Terör sorunuyla Türkiye ulusal ve uluslararası bütün yetkilerini kullanarak mücadele etmek zorunda" dedi.
Muhabir: Seval Güler
Yayıncı: Ertuğrul Cingil - ANKARA